);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen  idari para cezasına karşı açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS    NO   : 2014 / 1119

KARAR NO    : 2014 / 1163

KARAR TR     : 29.12.2014

ÖZET : 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen  idari para cezasına karşı açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

            Davacı           : D.  A.Ş.

            Vekili              : Av. B.Ö.

            Davalı            : Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Bursa Kabahat Bürosu

          O L A Y            : Bursa Baro Başkanlığının, davacı hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/3. maddesi gereğince sözleşmeli avukat bulundurmadığını beyan ederek Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı ihbar nedeniyle yapılan soruşturma sonucu, davacının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/3. maddesi gereği sözleşmeli avukat tayin etmediğinden bahisle,  Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Bursa Kabahat Bürosu’nun 8.2.2013 gün ve Kabahat Defteri No: 2012/6901, Karar Numarası: 2013/438 sayılı kararı ile  davacı adına 20.440,00 TL idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

BURSA 4. SULH CEZA MAHKEMESİ: 2.12.2013 gün ve D.İş:2013/1009 sayı ile; davanın idari para cezasına dayanak ödeme emrinin iptali niteliğinde olduğu bu nedenle idari yaptırım kararının sulh ceza mahkemesince incelenebilecek kararlardan olmadığı gerekçesiyle  başvurunun usulden reddine karar vermiş, yapılan itiraz Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kesin olarak reddedilmiştir.

Bu kez davacı vekili, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ: 21.5.2014 gün ve E:2014/311sayı ile; 1136 sayılı Kanun’da idari para cezasına karşı kanun yolu gösterilmediğinden 5326 sayılı Kanun uyarınca davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına ve işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da  şahsi

davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’  olarak  nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin

görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi üçüncü fıkrası uyarınca Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen  idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun  “ Avukatın Hak ve Ödevleri” ana başlığı altında düzenlenen, “Yalnız avukatların yapabileceği işler” başlıklı 35. maddesinde, “Kanun işlerinde ve hukukî meselelerde mütalâa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda özel ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, adlî işlemleri ve resmî dairelerde çekişmeli ve çekişmesiz işleri takip etmek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir.

Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir.