);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : Müsadere kararını veren sulh ceza mahkemesine itiraz hakkı bulunan kişinin, bu hakkını kullanmayarak, adli yargı yerine idare-nin başvurmasını istemesi ve idarenin başvuru isteğini kabul etmemesi nedeniyle bu işleme karşı açtığı davada, idarenin bu konuda tek taraflı bir şekilde kamu gücüne dayanarak, üstün hak ve yetkileri çerçevesinde  yaptığı bir idari işlemden bahsedilemeyeceğinden, davanın AD-Lİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS    NO      : 2014 / 1110

KARAR NO    : 2015 / 82

KARAR TR     : 2.3.2015

ÖZET : Müsadere kararını veren sulh ceza mahkemesine itiraz hakkı bulunan kişinin, bu hakkını kullanmayarak, adli yargı yerine idare-nin başvurmasını istemesi ve idarenin başvuru isteğini kabul etmemesi nedeniyle bu işleme karşı açtığı davada, idarenin bu konuda tek taraflı bir şekilde kamu gücüne dayanarak, üstün hak ve yetkileri çerçevesinde  yaptığı bir idari işlemden bahsedilemeyeceğinden, davanın AD-Lİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

            Davacı             : M. Tarım İnş. Tic. ve San. A.Ş.

            Vekili              : Av. Ü.B.

           Davalı              : Balıkesir Valiliği

Vekili              : Av. O.K.

O L A Y         : Balıkesir Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün Vali Olurlu 20.5.2013 gün ve 2013/9 sayılı idari para cezası kararı ile, tohumlukları uygun şekilde etiketlemeden ve ambalajlamadan ticaretini yapmak amacı ile satışa ve dağıtıma arz ettiğinden bahisle, davacı adına 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 12. maddesinin birinci fıkrası (c) bendi uyarınca 16.932 TL. idari para cezası verilmiş, söz konusu yonca tohumluklarına aynı madde uyarınca müsaderesine karar verilmek üzere el konulmuştur.

Balıkesir Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün müsadere talebi üzerine, Bandırma 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 10.1.2014 gün ve D.İş:2014/20 sayı ile, 5553 sayılı Kanun’un 12. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca söz konusu yonca tohumluklarının müsaderesine karar vermiştir.

Davacı vekilinin idari para cezasının iptali istemiyle açtığı davada ise, Balıkesir İdare Mahkemesi, 11.12.2013 gün ve E:2013/1000, K:2013/1728 sayılı kararı ile, usulüne uygun olmayan tespit sonucu tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar vermiştir.

Bu karar üzerine, davacı vekili, Balıkesir Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne hitaplı 3.2.2014 tarihli  dilekçesi ile, Balıkesir İdare Mahkemesi’nin 11.12.2013 gün ve E:2013/1000, K:2013/1728 sayılı kararı ile, 20.5.2013 gün ve 2013/9 sayılı idari para cezasının iptaline karar verilmiş olduğundan, tohumluklar üzerindeki müsaderenin kaldırılmasını istemiş;

 Balıkesir Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 18.2.2014 gün ve ………/596-4000 sayılı yazısı ile, davacıya, Balıkesir İdare Mahkemesinin kararından, idarece tesis edilen idari para cezasının, kararda belirtilen usule ilişkin hususların yerine getirilmemesi nedeniyle iptaline karar verildiğinin  anlaşıldığı, oysa müsadere kararının Sulh Ceza Mahkemesi kararı ile, mevzuata aykırı tohumluklar hakkında uygulandığı, Balıkesir İdare Mahkemesi kararında müsadereye ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, müsadere kararı verilebilmesi amacıyla görevli ve yetkili Bandırma 2. Sulh Ceza Mahkemesine başvurulduğu, Mahkemenin 10.1.2014 gün ve 2014/20 D.İş sayılı kararıyla söz konusu tohumlukların müsaderesine karar verildiği,  kesin kararın henüz idarelerine tebliğ edilmediği bildirilmiştir.

Bu kez, davacı vekili, davacı adına verilen para cezasının, tohumluklara el koyma kararının bir sonucu olduğunu ve para cezasının kanuna aykırı bulunarak iptal edildiğine göre, kararın aynı zamanda el koyma kararının da hukuka ve kanuna aykırı olduğunu belirlediğini ve bir bütün olan kararda  el koyma kararının da iptal olduğunun  anlaşılması gerektiğini, bu durumda para cezasına dair karar iptal olduğuna göre, el koyulan malların davacıya iadesi için ayrıca bir mahkeme kararına ihtiyaç bulunmadığını, bu nedenle, müsadere kararının uygulanmaması, söz konusu tohumlukların davacıya iadesine karar verilmesini istemiş;

 Bunun üzerine, Balıkesir Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, idare mahke-mesinin,  el koyma işlemi hakkında dava açılmadığı için bu hususta karar vermediğini, idarenin müsadere kararı için sulh ceza mahkemesine başvurduğunu ve Bandırma 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce müsadere kararı verildiğini belirterek, Anayasanın 138. maddesinin son fıkrasında “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” denildiğini, bu nedenle idarelerinin bu konuda takdir yetkisi olmayıp mahkeme kararlarını uygulamak zorunda olduğunu bildirmiştir.

Bu kez, davacı vekili, Balıkesir Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 18.2.2014 gün ve ………/596-4000 sayılı yazısının   iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili süresi içinde görev itirazında bulunmuştur.

BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ: 5.6.2014 gün ve E:2014/522 sayı ile; kaldırılması istenilen müsadere kararının, davalı idarenin başvurusu üzerine Bandırma 2. Sulh Ceza Mahkemesince alındığı, söz konusu kararın kaldırılmasının da yine aynı usulle, yani davalı idarenin re’sen ya da davacının talebi (somut olayda olduğu gibi) üzerine Sulh Ceza Mahkemesine yapacağı başvuru üzerine gerçekleşebileceği gibi, davacının doğrudan müsadere kararını veren Sulh Ceza Mahkemesine yapılacak başvurusu üzerine de gerçekleşebileceği, bakılan uyuşmazlıkta ise, davacı tarafından müsadere kararının kaldırılması istemiyle davalı idareye başvurulduğu, bu talep hakkında nihai kararı verme yetkisinin Sulh Ceza Mahkemesine ait olduğu, davalı idarenin bu noktada tesis edebileceği işlemlerin, müsadere kararının kaldırılması istemiyle Sulh Ceza Mahkemesine başvurulması ya da başvurulmaması olabileceği, dava konusu işlemin de, davalı idarenin, davacı şirketin müsadere kararının kaldırılması istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddinden, daha doğrusu müsadere kararının kaldırılması istemiyle Sulh Ceza Mahkemesine başvurulması isteminin reddinden ibaret, re’sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu bir idari işlem olarak kabulü gerektiği sonucuna varıldığı açıklanarak, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Balıkesir Valiliği vekilinin, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 12. maddesinin birinci fıkrası (c) bendinde, tarif edilen kabahat eylemi için  idari para cezası ve el konulan tohumların sulh ceza mahkemesince  müsadere edileceğinin hükme bağlandığı, maddenin son fıkrasında da idari para cezasının mülki amir tarafından verileceği ve cezaya karşı idari yargı yerine itiraz edilebileceğinin düzenlendiği, davanın konusunun müsadere kararına itiraz ile iade talebine ilişkin olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 259. maddesinin birinci fıkrasında, “Suç konusu olmayıp sadece müsadereye tabi bulunan eşyanın müsaderesine sulh ceza hakimi tarafından duruşma yapılmaksızın karar verilir” hükmünün yer aldığı ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre verilen bu tür kararlara, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 267 ve 268. maddeleri gereğince aynı yargı düzeni içinde üst mahkemeye itiraz edilebileceği, davaya konu müsadere kararının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, aynı Kanun’un 27. maddesinin (l) numaralı bendinde de, idari yaptırım olarak uygulanan mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararlarına karşı adli yargı yerine itiraz edilebileceğinin belirlendiği açıklanarak, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğunu  belirterek, 2247 sayılı Kanun’un 10 ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesi uyarınca Danıştay  Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; davacı tarafından, idari yaptırıma dayanak olan denetimin hukuka aykırılığını ortaya koyan idari işlem Balıkesir İdare Mahkemesi kararıyla iptal edilmiş olmasına rağmen davalı idarece söz konusu  mallarla ilgili olarak müsadere talebinde bulunulduğu ve Sulh Ceza Mahkemesine İdare Mahkemesi kararından bahsedilmeyerek, mahkemenin hukuka aykırı karar vermesine sebebiyet verildiğinden bahisle tohumluklar üzerindeki müsaderenin kaldırılması istemiyle davalı idareye yapılan başvuru üzerine davalı idarenin müsadere işleminin Sulh Ceza Mahkemesi kararına dayanılarak uygulandığı, İdare Mahkemesi kararında müsadereye ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı yolunda tesis olunan dava konusu işlemin idarenin re’sen ve tek yanlı irade açıklamasına ilişkin bir idari işlem olması nedeniyle uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığını belirterek, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca  yapılan başvurunun kabulüne olanak bulunmadığı yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Davalı Balıkesir Valiliği vekilinin anılan Yasa’nın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddesinde belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, 10.maddesinde öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Balıkesir Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nce davacıya verilen  idari para cezasının idare mahkemesi kararı ile iptaline karar verilmiş olduğundan, aynı Müdürlüğün idari para cezasına konu tohumluklara müsaderesine karar verilmek üzere el konmasından sonra yaptığı müsadere talebi üzerine, adli yargı yerince 5553 sayılı Kanun’un 12. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca müsaderesine karar verilen tohumluklar üzerindeki müsaderenin kaldırılmasının istenmesi üzerine, Balıkesir İdare Mahkemesinin kararından, idarece tesis edilen idari para cezasının, kararda belirtilen usule ilişkin hususların yerine getirilmemesi nedeniyle iptaline karar verildiğinin  anlaşıldığı, oysa müsadere kararının Sulh Ceza Mahkemesi kararı ile, mevzuata aykırı tohumluklar hakkında uygulandığı, Balıkesir İdare Mahkemesi kararında müsadereye ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, müsadere kararı verilebilmesi amacıyla görevli ve yetkili sulh ceza mahkemesine başvurulduğu ve mahkemece söz konusu tohumlukların müsaderesine karar verildiğinin bildirildiği, Balıkesir Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 18.2.2014 gün ve ………/596-4000 sayılı yazısının  iptali istemiyle açılmıştır.

5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun,  “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı; bitkisel üretimde verim ve kaliteyi yükseltmek, tohumluklara kalite güvencesi sağlamak, tohumluk üretim ve ticareti ile ilgili düzenlemeleri yapmak ve tohumculuk sektörünün yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi için gerekli olan düzenlemeleri gerçekleştirmektir.” denilmiş;

“Kayıt altına alma” başlıklı 4. maddesinde, “Bitki çeşitlerinin tescili, üretim izni ve standart tohumluk çeşit kaydı ile genetik kaynakların kütüğe kaydedilmesi Bakanlık tarafından yapılır.

Islah edilmiş çeşitler farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk ve/veya biyolojik, teknolojik özellikleri ile tarımsal değerleri belirlenmek suretiyle; genetik kaynaklar ise morfolojik ve/veya moleküler karakterizasyonu yapılarak kayıt altına alınır. Süs bitkileri ile çiçek tohumlarında kayıt şartı aranmaz.

Tarımsal bitki türlerine ait çeşitlerin; kayıt altına alınması, kütükte kalış süresi, kayıt altına almanın yenilenmesi, kütükten silinmesi, devamlılığın sağlanması, katalog oluşturulması ile ilgili hususlar yönetmelikle belirlenir.

Ayrıca tescil, üretim izni ve standart tohumluk çeşit kaydı ile ilgili usul ve esaslar bitki gruplarına göre yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almış;

“Ceza hükümleri” başlıklı 12. maddesinde, “4 üncü madde gereğince kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukları;

  1. a) Sertifikasyon işlemine tâbi tutulmadan ve standart tohumluk şartlarına uygun olarak kontrol edilip tohumluk analiz raporu alınmadan,
  2. b) Bakanlıkça belirlenmiş asgarî tohumluk standardının altına düşürülmüş olarak veya tağşiş edilerek,
  3. c) Yönetmeliğe uygun şekilde ambalajlamadan veya etiketlemeden ya da taklit ambalajlar veya taklit etiketlerle isim ve marka taklidi yaparak veya isim ve marka dışında da olsa iltibasa mahal verecek şekilde ibareler kullanarak,
  4. d) Yönetmeliğine uygun hazırlandığı ve ilaçlandığı bilindiği halde, amacı dışında yemlik veya yemeklik olarak,
  5. e) Sertifika işlemine tâbi tutulmadığı veya kontrol edilmediği hâlde, sertifikalandırılmış veya kontrol edilmiş gibi göstererek,
  6. f) Çeşidin kayıt altına alınmasında belirlenen niteliklere uygun olmayacak şekilde yanıltıcı tanıtım ve reklam yaparak,

Satanlar, dağıtanlar, satışa ve dağıtıma arz edenler veya şahsî ihtiyacından fazlasını ticarete konu olacak kadar elinde bulunduranlara onbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde beş yıl süreyle faaliyetten men edilir. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.

Bakanlıktan yetki almadan tohumluk yetiştiren, işleyen, satışa hazırlayan, dağıtan veya satan kişi veya kuruluşlara, onbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde para cezası iki kat olarak uygulanır. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.

Bakanlıkça gerekli izni verilmeyen ve kontrolleri yapılmayan tohumlukları, ithal ve ihraç edenler ile ithal ve ihraç işlemlerinde gerçeğe aykırı bilgi ve belge verenler veya belgeler üzerinde tahrifat yaptıkları tespit edilenlere, yirmibeşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde beş yıl süreyle faaliyetten men edilir. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.

Bakanlıkça belirlenen tohumluk özel üretim alanları sınırları içerisinde kurallara uymadan tohumluk veya bitkisel ürün yetiştiren kişilere üçbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ekilişler, masrafları üretimi yapanlara ait olmak üzere, Bakanlıkça söktürülür ve gerektiğinde imha edilir.

Bu maddede belirtilen idarî para cezaları, o yerin en büyük mülkî amiri tarafından verilir. Verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hâllerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.” şeklinde düzenlenmiş olup, böylece söz konusu tohumlukların sulh ceza mahkemeleri tarafından müsadere edilebileceği hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

Ayrıca gerek mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun  “Müsadere Talebinin Mercii” başlıklı 392.maddesinde; “Ceza Kanununun 36 ncı maddesi ile diğer maddelerine ve hususi kanunlar hükmüne göre belirli eşyanın müsaderesi veya imhası yahut kullanımdan kaldırılması gerekli olan hallerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bu hususta bir karar verilmemişse bu tedbirlerin her türlü takiplerden ayrı olarak alınması için Cumhuriyet savcısı veya davacı tarafından yapılacak talep esas davayı görmekle yetkili mahkemeye verilir.

Suç mevzuu olmayıp münhasıran müsadereye tabi bulunan eşyanın müsaderesine sulh hakimi tarafından duruşma yapılmaksızın, karar verilir. Bu karar aleyhine alakadarlar acele itiraz yoluna müracaat edebilirler.” denilmiş olması; gerekse 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun, “ Suç Konusu Olmayan Eşyanın Müsaderesi” başlıklı 259. maddesinde;  “ Suç konusu olmayıp sadece müsadereye tâbi bulunan eşyanın müsaderesine sulh ceza hâkimi tarafından duruşma yapılmaksızın karar verilir.” hükmünün yer alması; “İtiraz olunabilecek kararlar” başlığı altında düzenlenen 267. maddesinde, “Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.”; “İtiraz usulü ve inceleme mercileri” başlıklı 268. maddesinde,  “ (1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla  tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır.

(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.

(3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:

  1. a) (Değişik: 18/6/2014-6545/74 md.) Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir. ………..” denilmesi karşısında,  somut olayda olduğu gibi suç konusu olmayıp sadece müsadereye tabi bulunan eşyanın müsaderesine Sulh Ceza Hakimi tarafından duruşma yapılmaksızın karar verileceği, bu karara karşı başka bir deyişle bu kararın kaldırılmasına da ancak,  5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 267 ve 268. maddelerinde belirtilen aynı yargı düzeni içinde yer alan  mahkemelerce, ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılacak olan itiraz  üzerine, karar verileceği anlaşılmıştır. Öte yandan Yargıtay 7. Ceza Dairesi önüne gelen bir dosyada, 16.11.2011 gün ve E:2009/11823, K:2011/21909 sayılı kararında, “……5326 sayılı Kabahatler  Kanunu’nun 29. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemelerince verilen idari yaptırıma bağlı bulunan müsadere davasına ilişkin kararlara karşı temyizi kabil olmayıp itirazı mümkün bulunduğundan temyiz dilekçesi itiraz mahiyetinde kabul edilerek gereği mahallinde değerlendirilmek üzere dosyanın incelenmeksizin iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine… ” denilmekte olup; davada adli yargının görevli olduğuna işaret edilmektedir.

Olayda, davaya konu, Balıkesir Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 18.2.2014 gün ve ………/596-4000 sayılı yazısı ve ilgili mevzuat incelendiğinde, davacının müsadere kararını veren sulh ceza mahkemesine itiraz edebileceği açık olup,  idarenin bu konuda tek taraflı bir şekilde kamu gücüne dayanarak, üstün hak ve yetkileri çerçevesinde yaptığı bir idari işlemden bahsedilemeyeceği, bu noktada tesis edebileceği işlemin de müsadere kararının kaldırılması istemiyle Sulh Ceza Mahkemesine başvurmaktan ibaret olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle, davacının hukuki konumu bakımından idareden farklı olmadığı, idareden istediğini kendisinin de yapabileceği, kaldı ki, son kararı verme yetkisinin yargı yerine  ait olduğu  düşünüldüğünde, idare gibi kendisinin de yargı yerine itiraz hakkı bulunan kişinin bu hakkını kullanmayarak idarenin başvurmasını istemesi ve idarenin başvuru isteğini kabul etmemesi durumunun idari davanın konusunu oluşturmayacağı açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin, Balıkesir İdare Mahkemesince verilen görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç     : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin görev itirazının reddine  ilişkin, Balıkesir İdare Mahkemesinin  5.6.2014 gün ve E:2014/522  sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.3.2015 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT