ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 746 KARAR NO : 2015 / 767 KARAR TR : 30.11.2015
| ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı :Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
Vekili :Av.E.T.
Davalı :Mamak B.B.
Vekili :Av. E.B.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde aynen; “Davalı Mamak Belediyesi Başkanlığı tarafından 02.12.2011 tarihinde, Mamak İlçesi Türközü Mahallesi Şehit Ayhan Babadağ Caddesi içerisinde yapılan çalışma esnasında, müvekkil idareye ait şebeke hattına hasar verilmiştir.
Hasar nedeniyle; noktasal kazı ile şebeke onarımı ve boşa akan su zayiatından ibaret olan toplam 529.83 TL’lik masraf yapılmıştır. (Ek 2:1. keşif özeti) Borçlu şirketçe Müvekkil İdareye verilen zarar 529,83 TL asıl alacak, 67,62 TL KDV, 22,47 TL işleyen faizi ile birlikte toplam 619,92 TL’dir.
Hasar Bedelinin davalı şirket tarafından karşılanmaması üzerine davalı aleyhine Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2012/6606 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçilmiştir. Takip talebinde, asıl alacak miktarına hasar tarihinden takip tarihine kadar 22,47 TL işlemiş faiz talep edilmiştir.
Yapmış olduğumuz icra takibinde, davalı borçlu, borca ve ferilerine itiraz etmiş olup, iş bu dava açılmak zorunda kalınmıştır.” şeklindeki açıklamaları ile, davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi; 15.04.2013 gün ve 2013/199 Esas, 2013/204 Karar sayılı kararında aynen;”Davacı vekili 1.04.2013 tevzi tarihli dilekçesinde; 02.12.2011 tarihinde davalının Mamak ilçesi, Türközü Mahallesi, Şehit Ayhan Babadağ Caddesi içerisinde yaptığı çalışmada müvekkiline ait şebeke hattına hasar verdiğini, davalının noktasal kazı ile şebeke onarımı ve boşa akan su zaiyatına sebebiyet verdiğini, hasar nedeniyle toplam 529,83 TL’lik masraf yapıldığını, hasar bedelinin karşılanmaması üzerine Ankara 10. icra Müdürlüğü’nün 2012/6606 sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının borca ve ferilerine itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı idarenin kamu hizmeti sırasında davacıya ait şebeke hattına zarar verdiği iddiası ile boşa akan su bedelinin davalıdan tahsili talebi ile açılan itirazın iptali davası olup, davalının hizmet kusuruna dayanılarak açılan davada idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından; HMK’nun 114/1-b, 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş; 16.09.2014 tarihinde kesinleştiği karara şerh edilmiştir.
Davacı vekili bu kez, 794,75 TL zararın zarar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 8. İdare Mahkemesi; 05.10.2015 gün ve 2014/1841 Esas sayılı kararında aynen;”….Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, şebeke hattına zarar verildiğinden bahisle davalı kurum aleyhine icra takibinde bulunulduğu, ilamsız icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali istemiyle Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın görev yönünden reddi üzerine Mahkememize bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 – 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.
Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri; a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2013/199 sayılı dosyasında görülen davada, anılan Mahkemenin 15.04.2013 tarih ve E;2013/199, K:2013/204 sayılı kararıyla, davanın idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden görevsizlik nedeniyle reddedildiği, ardından aynı istemle Mahkememizin E:2014/1841 sayılı dosyasında açılan davada, adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu kanısına varıldığından, görevli merciin belirtilmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekmektedir.” şeklindeki gerekçesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davalı idare tarafından gerçekleştirilen yol kotu açma çalışmaları sırasında, davacı idarenin bakım ve sorumluluğunda olan içme suyu şebekesi hattına zarar vermesi nedeni ile davacı kurumun uğradığı 619,92 TL’nin davalı idareden tahsili amacı ile Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6606 Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe, davalı idare tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, bu şekilde alacağın tazminine karar verilmesi istemi ile açılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 – 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.
Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Ayrıca, her ne kadar davacı vekili tarafından, idari yargıda açılan dava sırasında verilen 01.10.2014 tarihli dava dilekçesinde, davalı idare işlemi nedeni ile meydana gelen zararın tazmininin istenmiş olması dikkate alınarak davanın idari yargıda görülmesi gerektiği düşünülebilir ise de, dava dilekçesinin içeriği ile netice-i talep kısmı bir bütün olup birlikte değerlendirildiğinde, davacının eldeki davayı, Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde verilen görevsizlik kararı üzerine ve davalı hakkında başlatılan takibin sonuçsuz kalmaması amacı ile açtığı anlaşılmakla, davanın 2004 sayılı İİK’nun ilgili hükümleri gereğince adli yargıda görülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.04.2013 gün ve 2013/199 Esas, 2013/204 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.04.2013 gün ve 2013/199 Esas, 2013/204 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
| Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN | Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT | Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |