);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : İcra Dairesi Müdürlüğünce icra dosyasına giren tahsilattan re’sen veraset ve intikal vergisi tahsil edilmesi işleminin kaldırılması/iptali istemiyle açılan davanın,  ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO        : 2018 / 297

KARAR NO  : 2018 / 283

KARAR TR   : 28.5.2018

ÖZET : İcra Dairesi Müdürlüğünce icra dosyasına giren tahsilattan re’sen veraset ve intikal vergisi tahsil edilmesi işleminin kaldırılması/iptali istemiyle açılan davanın,  ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : M.K.

Vekilleri          : Av. H.S., Av.Ö.Ş.

Davalı             : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı (Adli Yargı)

Vekili              : Av. E.Y.T.

Davalı             : Adalet Bakanlığı (İdari Yargı)

O L A Y: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin “kamulaştırmasız el atma hukuki sebebine” istinaden açılan dava sonucunda verilen karara(ilama) bağlanan alacağının tahsili amacıyla, davalı Belediye aleyhine Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17619 E. sayılı dosyasıyla ilamlı icra takibine geçildiğini; bunun sonucunda davalı Belediyenin üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına konulan hacizler nedeniyle dosyaya giren tahsilatlardan, İcra Müdürlüğü tarafından “İcra takibinin dayanağı olan ilamın Kamulaştırmasız el atma hukuki sebebine istinaden açılan dava sonucunda verildiği, dolayısıyla veraset ve intikal vergisine tabi olduğu” gerekçesiyle verilen şikayete konu kararlarıyla, davalı borçlu belediyenin üçüncü şahıslardaki alacaklara konulan hacizler nedeniyle dosyaya giren tahsilatlardan 08.11.2016 tarihinde 350,77 TL, 29.12.2016 tarihinde 27,00 TL, 11.01.2017 tarihinde 28,30 TL, 14.02.2017 tarihinde ise 29,75 TL olmak üzere ceman 435,82 TL’nin kesilerek resen Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi’ne yatırıldığını, bunun yasa ve usule aykırı olduğunu; Veraset ve İntikal Vergisinin esas itibariyle, veraseten intikal eden taşınır ve taşınmaz mallar için söz konusu olduğunu, terekeye konu bir malın mirasçılar arasında izale-i şüyu yoluyla satılması veya borçluya intikal edecek olan tereke payının üzerine konulan hadler nedeniyle yapılan satışlar gibi bazı istisnai hallerde söz konusu olduğunu; ancak haciz veya ortaklığın giderilmesiyle ilgili icra takiplerinde gayrimenkullerin daha ziyade aynından doğan vergi borcunun olup olmadığının sorulması sırasında, muafiyet sınırı yüksek olduğundan Veraset ve İntikal Vergisi borcunun olup olmadığı hususu genellikle sorulmadığı halde, yüksek meblağlı tereke malıyla ilgili satışlarında veya icra dosyalarında bu verginin ödenip ödenmediğinin tespitinin önem arz ettiğini; 7338 Sayılı Veresat ve İntikal Vergisi Kanununun 17. maddesine göre alınan bu verginin ölenin son ikametgahı vergi dairesinden sorulmasının gerektiğini, bu nedenle özellikle izale-i şüyu dosyalarında, önce satışa konu taşınmazın veya taşınmazların emlak beyan değerlerinin ilgili belediyeden getirtilip, vergi dairesi müdürlüğüne yazılacak müzekkerede murisin ölüm tarihi ve hissedarlarının da belirtilmesi suretiyle beyan değerlerinin de eklenip, satışa konu taşınmaza ilişkin veraset intikal vergisinin doğup doğmadığının, doğmuş ise miktarının tespit edilerek bildirilmesinin istenilmesi, veraset intikal vergisinin mevcut olduğunun ve miktarının bildirilmesi durumunda ise tevzi tablosunda her bir hissedarın payına düşen verginin gösterimi yapıldıktan sonra vergi dairesine yatırılmasının sağlanmasının gerektiğini; bu bağlamda, Veraset ve İntikal Vergisinin tayin ve tespiti bir çok teknik hesabı ve muhasebe bilgisini gerektirdiğinden ve yüksek ve değişken oranlarda istisna ve muafiyetlerinin bulunması nedeniyle bu vergi borcunun bulunup bulunmadığının ve varsa miktarının, bu işle asıl görevli olan vergi dairesinden sorulması suretiyle muamele yapılması gerektiğinin kolaylıkla anlaşıldığını; dolayısıyla bu hukuki duruma rağmen, somut olayda, İcra Müdürlüğünün ödenmesi gereken bir veraset ve intikal vergisi olup-olmadığını tespit etmeden, dosyaya gelen tahsilattan resen kesinti yapmak suretiyle müvekkili alacaklıya haber dahi vermeden vergi Dairesine yatırmasının hiçbir yasal dayanağının olmadığını ifade ederek; İcra takibinin dayanağı olan ilamın “kamulaştırmasız el atma hukuki sebebine istinaden açılan dava sonucunda verildiği, dolayısıyla ilama konu taşınmazın veraset ve intikal vergisine tabi olduğu” gerekçesiyle dosyaya giren tahsilattan 08.11.2016 tarihinde 350,77 TL, 29.12.2016 tarihinde 27,00 TL, 11.01.2017 tarihinde 28,30 TL, 14.02.2017 tarihinde ise 29,75 TL olmak üzere toplam 435,82 TL’nin kesilerek resen Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi’ne ödenmesine ilişkin yasa ve usule aykırı icra müdürlüğü işlemlerinin şikayet prosedüründe kaldırılmasına/iptaline karar verilmesi istemiyle, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı 3.4.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 11.İCRA HUKUK MAHKEMESİ: 20.04.2017 gün, E:2017/253,  K:2017/325 sayı ile “(…)İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı taraf aleyhine kamulaştırmasız el atmadan dolayı tazminata ilişkin kararına dayanılarak takip yapılıp borcun ödenirken veraset ve intikal vergisi almaya karar verip verginin vergi dairesine yatırıldığı ve bu işlemin şikâyete konu edildiği anlaşılmıştır. İcra müdürlüğünün vergi almasında tahakkuk memuru olarak işlem yaptığı benzer Katma Değer Vergisi ile ilgili şikâyette Yargıtay 12. HD nin 05.05.2011 tarih ve 27292- 8426 sayılı kararında aynen “…icra yoluyla yapılan satışlarda verginin mükellefinin satışı gerçekleştiren icra daireleri olduğu… icra dairelerince müzayede mahallinde yapılan satışlar nedeniyle KDV nin bedelin ödenmesinden sonraki günün mesai saati sonuna kadar …. bu durumda icra adresinin anılan vergilerin mükellefi sıfatı ile yaptığı işlemlerden doğan ihtilafların çözüm yerinin vergi mahkemeleri olmaktadır.” Dediği ve benzer bir çok kararın olduğu icra müdürlüğünün veraset ve intikal vergisinden kaynaklanan bu işleminin denetlenmesinin icra mahkemesi değil vergi mahkemelerinin görevli olduğu” gerekçesiyle şikâyetin yargı yolu yönünden reddine karar vermiş; davacı vekilinin istinaf başvurusu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 18.Hukuk Dairesinin 13/06/2017 gün, E:2017/1997, K:2017/1357 sayılı kararıyla, kesin olarak reddedilmekle, karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle Adalet Bakanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmış; Ankara 4.Vergi Mahkemesi; 18.9.2017 gün ve E:2017/1051, K:2017/1274 sayı ile davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

ANKARA 3.İDARE MAHKEMESİ; 29.12.2017 gün ve E:2017/2809, K:2017/4081 sayı ile “(…) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4. maddesinde, icra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikayetlerle itirazların incelemesinin, icra mahkemesi hakimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hakim tarafından yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; davacı tarafından, kamulaştırmasız el atma hukuki sebebine dayalı olarak açılan tazminat davasında mahkemesince lehine hükmedilen tazminatın ilamlı icraya konu edilmesi sonrasında icra dosyasına yatırılan tutarların muhtelif tarihlerde davacıya ödenmesi esnasında icra müdürlüğünce veraset ve intikal vergisi kesilerek Veraset ve Harçlar Vergi Dairesine ödenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmakta olup, İcra Müdürlüğü tarafından yürütülen takip sonucu kesinti yapılmasına ilişkin dava konusu işlemin, Vergi Mahkemesinin görevine giren vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin bulunmadığı gibi idare mahkemesinin görevine giren iptal veya tam yargı davasına konu bir işlem ile ilk derecede Danıştayca çözümlenecek bir işlem de olmadığı, özel hukuk ilişkisinden doğan ve yukarıda yer verilen 2004 sayılı yasa uyarınca icra mahkemelerinde çözümlenebilecek dolayısıyla adli yargının konusuna giren bir uyuşmazlık olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş; bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin talebi üzerine Mahkemece 6.4.2018 günlü üst yazıyla gönderilen dava dosyası 20.4.2018 tarihinde Mahkememiz kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 28.5.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde adli yargı dosyasının örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Ankara 16. İcra Dairesi Müdürlüğünce icra dosyasına giren tahsilattan re’sen veraset ve intikal vergisi tahsil edilmesi işleminin kaldırılması/iptali istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun “Şikâyet ve Şartlar” başlıklı 16. maddesinde; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet olunabilir. Şikâyet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet olunabilir.” hükmü yer almaktadır.

“Şikâyet üzerine yapılacak muameleler”  başlıklı 17. maddesinde de, “Şikâyet tetkik merciince, kabul edilirse şikâyet olunan muamele ya bozulur yahut düzeltilir. Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.” hükmü yer almaktadır.

“Tetkik mercii” başlıklı 4. maddesinde de:  “İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra tetkik mercii hâkimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca icra tetkik merciinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra tetkik mercii daireleri numaralandırılır. İcra tetkik merciinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra tetkik mercii hâkimi, kendisine Adlî Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs dairelerinin muamelelerine yönelik şikâyetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idarî işlerine bakar. İcra yetkisini haiz sulh mahkemelerinin muamelelerine karşı vuku bulacak şikâyet ve itirazların tetkik mercii o mahkemenin hâkimidir.” denilmiştir.

Olayda; davacıya mirasen kalan taşınmaza kamulaştırmasız el atılması iddiasıyla açılan davada hükmedilen tazminatın tahsili amacıyla yürütülen icra takibinde, dosyaya gelen paradan icra müdürlüğünce re’sen veraset ve intikal vergisi kesilerek vergi dairesine yatırılması üzerine memur muamelesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek işlemin şikâyet yoluyla kaldırılması/ iptali talep edilmiştir.

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun “Vergi Mahkemelerinin Görevleri” başlıklı 6. maddesinde, Vergi Mahkemelerinin genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalarla, bu konularla ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hükmüne yer verilmiştir.

Hal böyle iken, İcra Müdürlüğü tarafından yürütülen takibe ilişkin olarak, icra dairesince re’sen veraset ve intikal vergisi tahsil edilmesinin kanuna aykırılığı iddiasının şikâyet yolu ile İcra Hukuk Mahkemesinde çözümleneceği,  mahkemenin incelemeyi,  söz konusu icra dosyası üzerinde yaparak, anılan işlemin kanuna uygun olup olmadığı hususunda karar vereceği kuşkusuzdur. Adli yargılamanın bir parçasını oluşturan bu uyuşmazlığın, İcra Müdürlüğünün tesis ettiği bir işlemden kaynaklandığı gözetildiğinde, bu işlemin yasaya uygun olup olmadığının adli yargı yerince çözümlenmesinin gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 20.04.2017 gün, E:2017/253,  K:2017/325 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 20.04.2017 gün, E:2017/253,  K:2017/325 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.5.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Suna

TÜRE

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

KARŞI OY

 

            2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Vergi Mahkemelerinin Görevleri” başlıklı 6. Maddesinde, vergi mahkemelerinin genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalarla, bu konularla ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği, kuralı yer almaktadır.

            Dava konusu uyuşmazlığın, vergi kanunları uygulanarak çözümlenebilecek olması karşısında, davanın görüm ve çözümünün vergi mahkemesinin görevine girdiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.

Üye

Turgay Tuncay VARLI