);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET :Davacılar tarafından, müşterek  çocuklarının ayağında, Devlet Hastanesi’nde yanlış tedavi uygulanması nedeni ile iz kaldığı ve bu durum nedeni ile zarara uğradıkları gerekçesi ile açılan maddi ve manevi tazminat istemli davanın; kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirdiğinden İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

          T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO     : 2014 / 1095

KARAR NO  : 2014 / 1143

KARAR TR   : 29.12.2014

 

ÖZET :Davacılar tarafından, müşterek  çocuklarının ayağında, Devlet Hastanesi’nde yanlış tedavi uygulanması nedeni ile iz kaldığı ve bu durum nedeni ile zarara uğradıkları gerekçesi ile açılan maddi ve manevi tazminat istemli davanın; kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirdiğinden İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

Davacı           : O.Ö. ve diğ.

Vekili              :Av.E.Y.

Davalılar        :1.İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü

Vekili              :Av.U.Y.Ç.

 2.B.T.

            Vekili              :Av.M.T.Ö.

            Dahili Davalı:Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili              :Av.H.E.

O L A Y          : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müşterek çocuğu Edanur Özçetin’in ayağında siğil çıkması nedeni ile Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittiklerini, davalı Dr. Betül Taş tarafından Edanur’un ayağındaki siğilin, nitrojen gazı ile dondurma tedavisi ile tedavi edildiğini, uygulanan tedavinin ikinci seansı sırasında Eda Nur’un ayağında yara oluştuğunu ve bu yaranın iz bıraktığını, bu şekilde müşterek çocuğun ayağının estetik görüntüsünde bozulma olduğunu ve ileride bu nedenle birçok zorluk yaşayacağını belirterek, 10.000 TL maddi ve 80.000 TL manevi tazminatın, olayda kusuru bulunan davalılardan alınarak davacılara verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalılardan, Kamu Hastanelerini temsilen İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi; 17.09.2014 gün ve 2014/98 Esas sayılı kararı ile görev itirazının reddine karar vermiştir.

 Davalı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; 14.10.2014 gün ve 2014/216 sayılı yazısında aynen “1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 3’üncü maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı, öngörülmüş ise de; Anayasa Mahkemesinin 16.2.2012 gün ve E:2011/35, K:2012/23 sayılı kararıyla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 3’üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmiştir.

Bu durumda, görev konusunun kamu düzeninden olması ve göreve ilişkin kuralların derhal. uygulanması ilkesi uyarınca, idarenin hizmet kusuru bulunduğu bahsedilerek açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davanın görüm ve çözümü, davanın devamı sırasında görevli yargı yolunu belirleyen yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmesi nedeniyle idari yargı yerine ait bulunmaktadır.”  şeklindeki gerekçesi ile, 2247 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi uyarınca,  olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, davalılardan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların müşterek çocuğunun ayağında, siğil tedavisi nedeni ile götürüldüğü Devlet Hastanesi’nde, yanlış tedavi uygulanması nedeni ile iz kaldığı ve bu durum nedeni ile davacıların maddi ve manevi zarara uğradığı gerekçesi ile, olayda kusuru bulunan davalılardan 10.000 TL maddi ve 80.000 TL manevi tazminatın alınarak davacılara verilmesi istemi ile açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı hükmüne, geçici 1. maddesinde ise, bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiş, bu Kanunun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin iptali amacıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesi, 16.2.2012 tarih ve E:2011/35, K:2012/23 sayılı kararıyla; dava konusu kuralla, sadece kişinin vücut bütünlüğüne verilen maddi zararlar ile buna bağlı manevi zararların ve ölüm nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmini konusunun kapsama alındığı ve bu tazminat davalarına bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine verildiği; buna göre, aynı idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararların kapsama alınmadığı; sorumluluk sebebi aynı olsa da bu zararların tazmini davalarının idari yargıda görülmeye devam edeceği; bu durumda, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı; ayrıca iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda, idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşabileceği; esasen idare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramlarının, kişilerin gördüğü zararların tazmininde kullanılan ve kişilerin idare karşısında korunma kapsamını genişleten kavramlar olduğu; idare hukukunda, idarenin hiçbir kusuru olmasa da sosyal risk, terör eylemleri, fedakarlığın denkleştirilmesi gibi kusursuz sorumluluğa ilişkin kavramlara dayanılarak kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesinin mümkün olduğu; özel hukuk alanındaki kusursuz sorumluluk hallerinin ise belirli konular için düzenlendiği ve sınırlı olduğu; idarenin idare hukuku esaslarına dayanarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği; bu nedenle, yukarıda belirtildiği gibi, aynı idari eylem, işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.

Davacı zararının, kamu idaresi olan hastanelerde görev yapan sağlık çalışanlarının sağlık hizmetini gereği gibi yürütmediğinden kaynaklandığını; dolayısıyla, idarelerin doğan zarardan hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürmüştür.

Bu duruma göre, hastanelerin kamu hizmetini yürüttüğü sırada kişiye verdiği zararın tazmini istemiyle açılan bu davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

            Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalılardan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü vekilinin görev itirazının İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın, BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalılardan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN, İstanbul 17.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.09.2014 gün ve 2014/98 Esas sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

        Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT