);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ZET : Davacı şirkete ait aracın, seyir halindeki iken yolda bulunan kanalizasyon kapağının açık olmasından dolayı maddi hasarlı trafik kazası yapması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO    : 2014 / 1109

KARAR NO : 2014 / 1156

KARAR TR   : 29.12.2014

ÖZET : Davacı şirkete ait aracın, seyir halindeki iken yolda bulunan kanalizasyon kapağının açık olmasından dolayı maddi hasarlı trafik kazası yapması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

           Davacı     : S. Plastik ve Ambalaj Sanayi Ticaret Ltd. Şti.

          Vekilleri     : Av. S. S., Av.M. K.

          Davalı         : Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı

         Vekili         : Av.R. B.

          O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde, mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan 42 AFS 12 plakalı Peugeot Boxer Van 335 kapalı kasa kamyonetin,  24.12.2012 tarihinde Veysel Karani Cad. Büyük Irmak Sok. yanında seyir halinde iken kanalizasyon kapağının açık olması nedeni ile maddi hasarlı trafik kazası yapmış olduğunu; kaza sonrası tutulan Trafik Kazası Tespit tutanağında ‘kazanın rögar kapağının açık olması nedeni ile aracın ön tekerinin rögara düşmesi sonucunda patlaması sonucu kontrolden çıkarak kaldırıma çarptığı ve olayda sürücünün kusurunun bulunmadığının belirtildiğini; araçta meydana gelen hasar ile ilgili olarak Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/78 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, bilirkişi tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda toplam zararın 10.427,00 TL olduğunun tespit edildiğini, tespit için 588,00 TL masraf yapıldığını; masrafların giderilmesi için davalı idareye yaptıkları başvurunun reddedildiğini; Karayolları Trafik Kanununun, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununun ve 5393 sayılı Belediye Kanununun ilgili maddelerinden bahisle; cadde düzenlenmesi esnasında gerekli önlemleri almanın belediyenin görevlerinden olduğunu,  Belediyenin cadde düzenlemesi esnasında oluşacak kazalardan sorumlu bulunduğunu, yolun yapılmasının sözleşme ile yükleniciye devrinin, belediyenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak; maddi zararları olan toplam 11.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle 1.3.2013 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA 1.İDARE MAHKEMESİ: 6.3.2013 gün ve E:2013/316, K:2013/260 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110 uncu maddesinin, 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasında; işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği hükmü getirilmiş, Yasa’nın geçici 21 inci maddesinde ise; “Bu Kanun’un 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” kuralının yer almış olduğu; dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirkete ait 42 AFS 12 plakalı aracın, 24.12.2012 tarihinde Konya İli, Veysel Karani Caddesi, Büyük Irmak Sokak yanında seyir halindeki iken yolda bulunan kanalizasyon kapağının açık olmasından dolayı maddi hasarlı trafik kazası yapması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 11.000,00 TL tutarındaki maddi zararın, dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi İstemiyle bakılmakta olan iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı; yukarıda değinilen hükümlerle getirilen yeni düzenleme uyarınca, Karayolları Trafik Kanunu’na dayalı olarak açılan sorumluluk davalarında adli yargı mercilerinin görevli olduklarının açık olduğu; bu durumda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110 uncu maddesinde 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun’la yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikten sonra açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15 inci maddesinin l/a bendi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı olay nedeniyle 10.427.-TL maddi zararın tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idarenin talebi üzerine dava, Açık İnş.San. ve Tic.Ltd. Şirketine de ihbar edilmiştir.

Konya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 20.2.2014 gün ve E:2013/209, K:2014/99 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi, 12.6.2014 gün ve E:2014/9738, K:2014/9691 sayı ile bu kararı görev yönünden bozmuştur.

KONYA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 6.11.2014 gün ve E:2014/573, K:2014/598 sayı ile, dava ve cevap dilekçelerinin özetine yer verdikten sonra; Mahkemelerince 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ait değişik iş dosyasının celbedildiği,  mahallinde keşif yapıldığı, adli tıp kurumundan rapor aldırıldığı; Mahkemelerince 20/02/2014 tarihinde verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından bozmaya konu edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin bozma ilamında davanın, idarenin kamu hizmeti kusuruna dayanılarak açıldığını, hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi uyarınca idari yargı yerinde açılması gerektiğini belirtmiş olduğu;  Mahkemelerince bozma ilamına uyulduğu ve mahkemelerinin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin İdare Mahkemesi olduğuna karar verildiği ancak aynı konuda Konya 1. İdare Mahkemesi’nin 2013/316 Esas -2013/260 Karar sayılı görevsizlik kararı da bulunduğu gerekçesiyle; davanın idari hizmetten kaynaklanması nedeniyle mahkemelerinin görevsizliğine, davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin İdare Mahkemesi olduğuna, aynı konuda Konya 1. İdare Mahkemesi’nin 2013/316 Esas-260 Karar sayılı görevsizlik kararı da bulunduğundan dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Esasın bu şekilde kapatılmasına karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca da başvuruda bulunulduğu gözetilerek, Asliye Hukuk Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete ait aracın, seyir halindeki iken yolda bulunan kanalizasyon kapağının açık olmasından dolayı maddi hasarlı trafik kazası yapması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.