ÖZET : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ ESAS NO : 2019 / 215 KARAR NO : 2019 / 254 KARAR TR : 29.4.2019 | ÖZET : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : BOTAŞ Boru Hatları İle Petrol Taşıma A.Ş.
Vekilleri : Av. B. E. P., Av. A.A.
Davalılar : 1- T.C.Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. N. S.
2- Y. D. Mühendislik Ltd. Şti.
Vekili : Av. Ş. B.
O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili Kuruluşun Çarşamba Şube Müdürlüğü sorumluluk sahasında bulunan 48″ çapındaki Samsun Ankara Doğal Gaz İletim Hattı’nın Çorum İli, Sazdeğirmeni Köyü Mevkii, Kp:217+500 noktasında, 03 Aralık 2017 tarihinde, müvekkilinin görüşü ve izni alınmadan TCDD yüklenicisi Y. Domaniç Mühendislik Ltd. Şti.’nin ve alt yüklenicisi M. Mühendislik Jeoloji İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yürütülen Kırıkkale-Samsun Hızlı Tren Projesi zemin etüdü çalışmaları (sondaj) esnasında, iş makinesi ile verilen hasar meydana geldiğini ve söz konusu iletim hattında gaz akışının durduğunu; hasar sebebiyle toplam 1.647.865 Sm3 doğal gazın, zorunlu olarak havaya vent edildiğini; yapılan müdahaleler sonucunda havaya vent olan doğal gaz ve tamir masrafları toplam bedelinin 1.645.841,26 TL (ÖTV ve KDV Dahil) olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, hasar bedeli olan 1.645.841,26 TL (ÖTV ve KDV Dahil) tutarındaki bedelin, ödeme tarihlerinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle17.5.2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalılardan Yüksel Domaniç Mühendislik Ltd. Şti. vekilinin verdiği 7.6.2018 tarihli birinci cevap dilekçesinde, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunulmuştur.
Buna karşılık; diğer davalı T.C. Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından verilen 29.5.2018 tarihli birinci ve 1.8.2018 tarihli ikinci cevap dilekçelerinde; ayrıca, 17.10.2018 tarihindeki birinci celsede görev itirazında bulunulmamış; ancak, 28.11.2018 tarihindeki ikinci celsede görev itirazının olduğu duruşma tutanağına geçmiştir.
ANKARA 8.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 12.12.2018 günlü 3.celsede ve E:2018/382 sayı ile, davalı tarafın davalı TCDD’ye yönelik idari yargının görevli olduğuna yönelik yargı yolu itirazının, davanın niteliği ve bu davalının vasfı da nazara alınarak reddine karar vermiştir.
Davalılardan TCDD Genel Müdürlüğü vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki 13.12.2013 günlü dilekçesi üzerine, dosya Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI: “(…)Anayasanın 125’inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 1 ‘inci fıkrasının (b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, görüm ve çözümü İdari Yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterilmiştir.
Bu anayasal ve yasal düzenlemelere göre, yargı yerlerinde tazminat istemiyle açılacak bir davanın idari Yargı’nın görev alanına girebilmesi için; zararın doğması hali dışında, ortada, öncelikle, bu zararı doğuran idari bir işlem veya eylemin bulunması, zararla bu işlem ya da eylem arasında illiyet bağının kurulabilmesi gereklidir.
Bir idari işlem ya da eylemin varlığı ise, kamu hizmeti yürütümü amacıyla, kamu gücü kullanılarak bir kamu idaresi tarafından yapılmış bir faaliyetin bulunmasına bağlıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü Ana Statüsü’nün 3’üncü maddesinde, Ana Statü ile teşkil olunan TCDD işletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir “Kamu İktisadi Kuruluşu” olduğu belirtilmiş; 2’nci maddesinde ise, kamu iktisadi kuruluşu; sermayesinin tamamı Devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak üzere kurulan, kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadi teşebbüsü olarak tanımlanmıştır.
Yine, aynı Ana Statü’nün 4’üncü maddesinde, demiryollarının işletilmesi, genişletilmesi ve yenilenmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları işletmesi Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılmıştır.
Bu düzenlemelere göre; TCDD İşletmesi, tekel niteliğinde kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumudur. Dolayısıyla, bu hizmetin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı olarak yapmış olduğu eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümü, idarenin Kamu Hukuku alanındaki faaliyetlerinin hukuka uygunluğunu denetlemekle görevli İdari Yargı düzenine mensup mahkemelere aittir.
Her ne kadar, olayda, zararı doğurucu faaliyeti gerektiren hizmetin yapımı, bir sözleşme ile, özel hukuk tüzel kişisine devredilmiş ise de; bu durum, hizmeti kamu hizmeti olmaktan çıkarmayacağı gibi, TCDD Genel Müdürlüğü’nü kanunla görevine bırakılan kamu hizmetinin gereği gibi yürütülüp yürütülmediğini; bu amaçla, gerekli önlemlerin alınıp alınmadığını gözetlemek ve denetlemek görevinden bağışık kılması da mümkün değildir.
Bu bakımdan; davada, tazminat isteminin karara bağlanabilmesi, anılan görevin gereği gibi yerine getirilip getirilmediğinin; hizmetin noksan ya da hatalı yürütülüp yürütülmediğinin veya kamu idaresini Kamu Hukuku kurallarına göre sorumlu kılan diğer hallerin var olup olmadığının araştırılıp saptanmasını gerektirdiğinden; davanın TCDD Genel Müdürlüğüne karşı açılan kısmının görüm ve çözümü idari yargı yerlerinin görevindedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenle, davanın TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğüne karşı açılan kısmı yönünden 2247 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 29.4.2019 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli ve idari bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.
Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.
Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.
Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsüdür.” denilmiş; 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.
Olayda, Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada, Davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili tarafından, gerek 29.5.2018 tarihli birinci ve gerek 1.8.2018 tarihli ikinci cevap dilekçelerinde; gerekse de hazır olduğu 17.10.2018 tarihli birinci celsede görev itirazında bulunulmadığı; ancak bu tarihlerden sonra 28.11.2018 tarihindeki ikinci celsede görev itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda; davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili tarafından, Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada, (en geç) birinci oturumdan sonra yapılan görev itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan Danıştay Başsavcısınca yapılan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan Danıştay Başsavcısınca yapılan başvurunun, anılan Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 29.4.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ