);

Single Blog Title

This is a single blog caption

OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI 211 S. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU [ Madde 1 ] 211 S. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU [ Madde 2 ] 211 S. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU [ Madde 3 ] 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 157 ] 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ] 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 21 ] 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 14 ] 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 19 ] 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 27 ]

Hukuk Bölümü 2007/20 E., 2007/121 K.

 

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 211 S. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU [ Madde 1 ]
  • 211 S. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU [ Madde 2 ]
  • 211 S. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU [ Madde 3 ]
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 157 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 21 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 19 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 27 ]

 

“İçtihat Metni”

O L A Y: Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5 nci Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı, Adli Müşavirliği’nde zabıt kâtibi olarak görev yapan davacı, Adalet Hizmetleri Tazminatının %100 oranında ödenmesi gerekirken % 75 oranında ödenmesi işleminin iptali ile 15.5.1998 tarihinden itibaren kesilen % 25 oranındaki adli tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle Milli Savunma Bakanlığı aleyhine, 16.5.2002 tarihinde kayda giren dilekçe ile askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ DAİRELER KURULU; 3.10.2002 gün ve E:2002/276; K:2002/238 sayı ile, Anayasanın 157 nci maddesinde, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz…” dendiği, 1602 Sayılı Kanunun 20 nci maddesinde ise, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda, ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu kanunun uygulanmasında, asker kişiden maksat Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır” denildiği; bu hükümlere göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılacak idari davalarda işlemin asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete ilişkin olma koşullarını birlikte taşıması gerektiği, asker kişinin tanımı açıklıkla kanunda yer aldığından, asıl sorunun askeri hizmete ilişkinlik koşulunun saptanmasında odaklandığı; bu saptama yapılırken, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluş gerekçesinin göz ardı edilmemesi gerektiği; zira; bilindiği üzere, bugünkü konumunda olmasa da Cumhuriyet öncesinden beri yargı ayrılığını benimseyen hukuk sistemimizde Genel İdari Yargı kolunun bulunmakta olduğu, dikey yapılanma unsurları ilavesiyle varlığını geliştirdiği; hal böyle iken Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kurulmasının asker kişilerin tümüyle genel idari yargı yerlerinde taraf olmamaları yolunda içeriksiz bir gerekçeye dayandırılamayacağı; Kuruluş Kanunu gerekçesinde de belirtildiği üzere, asker kişinin statü bakımından farklı konumu, askeri hizmetin kendine özgü kurallarla yürütülmesi ve bu nedenle asker kişiyi ilgilendiren, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin, söz konusu statü farklılığını ve askerlik mesleğinin değişik yapı ve koşullarını bilen, bu koşulların içinde yaşayan uzman bir kuruluş tarafından yapılmasının amaçlandığı; ki, bu hususun mahkemeleri mensuplarınca inceleme yazılarında etraflıca açıklandığı ve şimdiye kadar verilen görev yönünden ret kararlarında da gerekçelerin bu doğrultuda işlendiği; Anayasada ve Mahkemenin kuruluş kanununda asker kişileri ilgilendiren ve askeri makamlarca tesis edilen tüm işlemlerin değil de yalnızca askeri hizmete ilişkin olanlardan söz edilmesinin anlamlı olduğu; konuya bu açıdan yaklaşıldığında, Devlet Memurları Kanununda statüleri belirlenmiş olan personel hakkında Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli olsalar bile askeri hizmete ilişkin işlem tesisinin istisnai ve oldukça sınırlı sayıda olduğu sonucuna varılacağı; çünkü, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının statülerini belirleyen 926 Sayılı Kanunun kapsamını belirleyen 1.maddesi bu kanunun subaylar, astsubaylar, Harp Okulları, Fakülteler, Yüksek Okullar ve Astsubay Okullarında öğrenim yapan öğrenciler hakkında uygulanacağını, TSK’nde görevli sivil kişilerin kendi özel kanunlarına tabi olduklarını açıklıkla belirttiği; Türk Silahlı Kuvvetlerinin, askeri hizmetin ve askerlerin tanımını yapan, hizmetin yürütülme koşullarını tüm mesleklerden farklı bir konumda düzenleyen, askerlere özgü disiplin ve hiyerarşi esaslarını saptayan 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 1,2 ve 3’ncü maddelerinin de keza sivil memurları kapsam dışı bıraktığı; bu nedenledir ki, ‘”sivil memurlar hakkındaki idari işlemlerin istisna olarak “askeri hizmete ilişkinlik vasfı taşıdığı, Mahkemelerince verilen görev yönünden ret kararlarının tamamına yakın sayıdaki çoğunluğunun, sivil memurların taraf olduğu davalar olmasının herhalde başka sebebe dayalı olmadığı; esasen, bir uyuşmazlığa konu işlem, aynı esaslar dairesinde tesis edilmiş ve aynı kurallar çerçevesinde değerlendirilip aynı sonuca ulaşılacaksa yargı yeri tayininde görev değil, yetki kavramı ve kurallarının söz konusu olacağı; davaya konu uyuşmazlığın, 19 Ocak 1998 gün ve 98/10584 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının III Sayılı Cetvelinin (F) bendine göre davacının adalet Hizmetleri Tazminatının % üzerinden hangi oranda alacağı sorunundan ibaret olduğu, bu yönüyle sorunun, sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli ve durumları davacı gibi olan ” personelle sınırlı olmayıp Adalet Bakanlığı kadrolarında görevli” Zabıt Katipliği” kadrosunda 4 ncü dereceden aylık alanların tamamını ilgilendirmekte bulunduğu; davanın çözümünde ne davacının 1602 Sayılı Kanunun 20 nci maddesini uyarınca asker kişi sayılmasının ne de görev ve hizmet yerinin Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında yer almasının en ufak bir etki ve öneminin bulunmadığı, Adalet Bakanlığında “zabıt katipliği” kadro unvanlı personelden, 4 ncü derece aylığı alanların tümünün adalet hizmetleri tazminatı hangi esas, usul ve mülahazalara göre takdir edilip, Oranı %75 olarak saptanmış ise, davacı ve davaya konu ettiği uyuşmazlığın da esasları aynı olan bu kurala tabi tutulacağı; bir diğer deyişle uyuşmazlıkla ilgili uygulanacak kuralın öngörülmesinde, askeri hizmetin gereklilikleri hiç mi hiç gözetilmediği, adalet hizmetlerinin gerekliliklerinden ötürü genel ya da askeri yargı yeri ayırımı yapılmaksızın sadece zabıt katiplerine verilecek Adalet Hizmetleri tazminatının oranlarının belirtilmesi ile yetinildiği; keza, 657 Sayılı Kanunun TSK’nde görevli memurlara uygulanmayacak maddeleri belirleyen 232 nci maddesinin bu kapsamda yalnızca çalışma saatleri hakkındaki 99 ncu, günlük çalışma saatlerinin tespiti hakkındaki 100 ncü, günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmette çalışma saat ve usulünün tespiti hakkındaki 101 nci, fazla çalışma ücreti hakkındaki 178 nci ve görevden uzaklaştırmaya yetkilileri belirleyen 318 nci maddelerini saydığı, davaya konu uyuşmazlığa ilişkin herhangi bir ayrık hüküm içermediği; hal böyle olunca, davada genel idari yargı yerinin görevli olmasının gerektiği ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluş amacının hiçbir yönü ile söz konusu olmadığının kendiliğinden ortaya çıktığı, nitekim, TSK’nde görevli bir öğretmenin öğretim tazminatının yükseltilmemesi işleminin iptali istemiyle açtığı davada, olumsuz görev uyuşmazlığını çözümleyen ve Ankara 3 No’lu İdare Mahkemesinin görevsizlik kararını kaldıran Uyuşmazlık Mahkemesinin 19.3.1993 tarih ve 1993/12-11 sayılı kararında “…çözümlenecek olan anlaşmazlık eğitim ve öğretim tazminatını eksik aldığını ileri süren sivil öğretmenin aynı yöndeki isteğinden ve onun çözümü ile varılacak sonuçtan farklı değildir…” denildiği, bu son kararı öncesinde de Uyuşmazlık Mahkemesinin “askeri hizmete ilişkinlik” unsurunu kabul tarzının aynı olduğu; öte yandan, görev uyuşmazlıklarını Anayasa Mahkemesi dışında tüm yargı yerlerini bağlayıcı ve kesin nitelikte çözümleyen Uyuşmazlık Mahkemesinin, 13.8.1993 tarih ve 21667 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 28.6.1993 gün ve 1993/132-32 sayılı kararında da askeri hizmete ilişkinlik koşulunun bu doğrultuda kabul edilmesi gerektiği ve ilgili TSK. kadrolarında görevli ve bu yönüyle 1602 Sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle asker kişi sayılsa bile öğretim tazminatından doğan uyuşmazlığın çözüm yerinin Askeri Yüksek idare Mahkemesi değil, genel idari yargı olduğunun vurgulandığı, anılan kararın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulunun aynı kanı ile yaptığı başvuru üzerine ve ileri sürülen gerekçeler doğrultusunda verilmiş olduğu; yine aynı şekilde Uyuşmazlık Mahkemesinin benzer şekildeki faiz uygulanmasına ilişkin bir uyuşmazlıkta yaptığı inceleme sonucunda verdiği 24.12.2001 tarih ve 2001/117 sayılı kararında da “işlem tesis edilirken, idarece davacının askerî geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin, askerlik hizmetinin amacı askerî görev yerlerinin özellikleri, askerî kural, gerek ve gelenekler yönlerinden bir değerlendirme yapılması veya bu işlemin yargısal denetimi sırasında da bu hususların dikkate alınması söz konusu olduğundan, ortada askerî hizmete ilişkin bir işlem bulunmamaktadır. Diğer taraftan, bu konuda asker kişinin açtığı dava ve bu davanın çözümüyle varılacak sonuç, sivil bir kamu kuruluşunda görevli memur hakkında aynı işlemden doğan dava ve onun çözümüyle varılacak sonuçtan farklı değildir.” denildiği; tüm bu istikrar kazanmış Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve değerlendirmeler sonucunda; dava konusu tazminatlara ilişkin düzenlemelerin asker-sivil tüm yargı kollarındaki görevlileri ilgilendirdiği, veriliş nedeni ve esprisi aynı olan Adalet Hizmetleri Tazminatının davacı yönünden hangi oranda uygulanacağına ilişkin uyuşmazlığın emsali uyuşmazlıklara göre bir başka yargı kolunda, yani Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesini gerektiren haklı sayılabilecek bir durum olmadığı anlaşılmakta ve sonuç olarak uyuşmazlığın çözümünde davacının asker kişiliğinin ve askerî hizmetin değerlendirme ve uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik karar vermiş; bu karar, kesinleşmiştir.

Davacı bu kez, Adalet Hizmetleri Tazminatının %100 oranında ödenmesi gerekirken %75 oranında ödenmesine ilişkin işleminin iptali ile 1.1.2002 tarihinden itibaren eksik verilen % 25 oranındaki adli tazminatın iadesi ve ödeme tarihine kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesi istemiyle, 31.10.2002 tarihinde genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

Sivas İdare Mahkemesi; 25.3.2003 gün ve E:2002/1129, K:2003/201 sayı ile, uyuşmazlığı esastan inceleyerek davanın reddine karar vermiş; davacı tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Danıştay 11.Dairesi; 7.4.2006 gün ve E:2003/2843, K:2006/1679 sayı ile, davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararını bozmuştur.

SİVAS İDARE MAHKEMESİ; 25.7.2006 gün ve E: 2006/3523, K:2006/1799 sayı ile, bozma kararı doğrultusunda gereğinin görüşüldüğü; Anayasa’nın 157.maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri olmayan makamlarca kurulmuş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin yönetsel işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması koşulunun aranmayacağının belirtildiği; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasanın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20.maddesinde de aynı hükmün yer aldığı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu yönetsel işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği; 1602 sayılı Yasanın değişik 20.maddesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan ya da hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi sayıldıkları; anılan Yasa’nın değişik 21.maddesinin 1.fıkrasında “20.maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin hakları ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır.” denildiği; aynı Yasa’nın “Birinci Dairenin görevleri” başlıklı değişik 22.maddesinde, atanma, yer değiştirme, nasıp, sicil, kademe ilerlemesi, terfi, emeklilik, maluliyet, aylık ve yolluklara ilişkin iptal ve tam yargı davalarının Birinci Derecede çözümleneceğine işaret edildiği; yönetsel işlemin, görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılmasının gerektiği, eğer yönetsel işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre kurulmuş ise, bu işlemin asker hizmete ilişkin olduğunu kabul etmek gerektiği, daha açık bir anlatımla, askeri hizmete ilişkin yönetsel işlemlerin yönetimin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda kurulan işlemler olduğu; işlem, askeri olmayan bir makam tarafından kurulmuş olsa bile durumun değişmediği, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesinin gerektiği; davacının 1602 sayılı Yasanın 20.maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiğinin tartışmasız olduğu; dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun “Kapsam” başlıklı 1.maddesinin 2.fıkrasına göre sivil memurların kendi özel kanununa tabi bulunmakta olduğu; uyuşmazlığa konu edilen davanın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun zam ve tazminatlara ilişkin 152.maddesinin “Adalet hizmetleri tazminatı” başlıklı Il/g bendinin davacıya uygulanmasına ilişkin işlemden doğmuş bulunduğu; 657 sayılı Yasa’nın 152.maddesinin ll.bendine göre “tazminatlar”ın görevin önem, sorumluluk ve niteliği, görev yerinin özelliği, hizmet süresi, kadro ünvan ve derecesi ve eğitim seviyesi gibi hususlar göz önüne alınarak bu kanunda belirtilen Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarı esas alınarak maddede belirtilen oranlarda ödenen parasal haklardan olup; aynı Yasa maddesinin “Ortak Hükümler” başlıklı III.bendinin değişik 3.fıkrasında “Bu zam ve tazminatlara hak kazanmada ve bunların ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır” denildiğinden, bu parasal hakların 1602 sayılı Yasa’nın değişik 22.maddesinde Birinci Dairenin görevleri arasında sayılan “aylık” kavramının kapsamına girdiğinin kabulünün gerektiği; bu durumda, 1602 sayılı Yasaya göre asker kişi sayılan sivil memura adalet hizmetleri tazminatının noksan ödenmesi işleminden; bir başka deyişle, asker kişinin özlük haklarından doğan davada “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulunun da gerçekleşmiş bulunması karşısında, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi görevli bulunduğu gerekçesiyle görev ret kararı ve ayrıca dava dosyasının Askeri Yüksek İdari Mahkemesinin 03.10.2002 günlü, E:2002/276, K2002/238 sayılı görev ret kararı üzerine Mahkemelerine intikal etmiş dosya olması dolayısıyla, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun hükümleri uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z. Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 2.7.2007 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; askeri idari yargı yerince genel idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen idare mahkemesinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” hükmüne göre, askeri yüksek idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

2- 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, idari yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren askeri idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, genel idari yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Sivas İdare Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU ile AYİM Savcısı Fikret ERES’in davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5 nci Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı, Adli Müşavirliği’nde zabıt kâtibi olarak görev yapan davacının, adalet hizmetleri tazminatının %100 oranında ödenmesi gerekirken %75 oranında ödenmesine işleminin iptali ile kesilen %25 oranındaki tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminden ibarettir.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri olmayan makamlarca kurulmuş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin yönetsel işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması koşulunun aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasanın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu yönetsel işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasanın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan ya da hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Anılan Yasa’nın değişik 21. maddesinin birinci fıkrasında “20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır.” denilmiş; aynı Yasa’nın “Birinci Dairenin görevleri” başlıklı değişik 22. maddesinde, atanma, yer değiştirme, nasıp, sicil, kademe ilerletilmesi, terfi, emeklilik, maluliyet, aylık ve yolluklara ilişkin iptal ve tam yargı davalarının Birinci Dairece çözümleneceğine işaret edilmiştir.

Yönetsel işlemin, görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden”askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer yönetsel işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre kurulmuş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir anlatımla, askeri hizmete ilişkin yönetsel işlemler: yönetimin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda kurulan işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından kurulmuş olsa bile durum değişmemekte, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.

Davacının 1602 sayılı Yasanın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır. Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 1. maddesinin ikinci fıkrasına göre sivil memurlar kendi özel kanununa tabi bulunmakta olup; görev uyuşmazlığına konu edilen dava, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun zam ve tazminatlara ilişkin 152. maddesinin “ADALET HİZMETLERİ TAZMİNATI” başlıklı II/ G. bendinin davacıya uygulanmasına ilişkin işlemden doğmuş bulunmaktadır.

657 sayılı Yasa’nın 152.maddesinin II.bendine göre “tazminatlar” : görevin önem, sorumluluk ve niteliği, görev yerinin özelliği, hizmet süresi, kadro ünvan ve derecesi ve eğitim seviyesi gibi hususlar göz önüne alınarak bu Kanunda belirtilen Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarı esas alınarak maddede belirtilen oranlarda ödenen parasal haklardan olup; aynı Yasa maddesinin “Ortak Hükümler” başlıklı III.bendinin değişik üçüncü fıkrasında “Bu zam ve tazminatlara hak kazanmada ve bunların ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır…

…” denildiğinden, bu parasal hakların 1602 sayılı Yasa’nın değişik 22. maddesinde Birinci Dairenin görevleri arasında sayılan “aylık” kavramının kapsamına girdiğinin kabulü gerekmektedir.

Bu durumda, 1602 sayılı Yasa’ya göre asker kişi sayılan sivil memura adalet hizmetleri tazminatının noksan ödenmesi işleminden; bir başka deyişle, asker kişinin özlük haklarından doğan davada “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulunun da gerçekleşmiş bulunması karşısında, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Sivas İdare Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulu’nca verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sivas İdare Mahkemesi’nin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulu’nun 3.10.2002 gün ve E:2002/276; K:2002/238 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.7.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.