);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: 29.9.1980-7.5.1981 tarihleri arasında Konya İli, Bozkır Belediye Başkanı olarak görev yapan davacı tarafından, 5434 sayılı Kanun’un ek 68. maddesi uyarınca makam ve görev tazminatından yararlandırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 15.11.2012 tarih ve 46.536.053 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS        NO : 2016/170

KARAR    NO : 2016/216

KARAR   TR  : 11.04.2016

 

 

ÖZET: 29.9.1980-7.5.1981 tarihleri arasında Konya İli, Bozkır Belediye Başkanı olarak görev yapan davacı tarafından, 5434 sayılı Kanun’un ek 68. maddesi uyarınca makam ve görev tazminatından yararlandırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 15.11.2012 tarih ve 46.536.053 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacı              : H.K.

Vekili                : Av. D.Ç.

Davalı               :  Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili                : Av. K.A.

O L A Y           : Davacı dava dilekçesinde özetle; 29.9.1980-7.5.1981 tarihleri arasında Konya İli, Bozkır Belediye Başkanı olarak görev yaptığı nedeniyle, 5434 sayılı Kanun’un ek 68. maddesi uyarınca makam ve görev tazminatından yararlandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 15.11.2012 tarih ve 46.536.053 sayılı işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ : 12.12.2012 gün ve E:2012/1788, K:2012/2747 sayı ile, davacının 5434 sayılı Kanun’un ek 68. maddesi uyarınca makam ve görev tazminatından yararlandırılmak istemiyle 28.9.2012 tarihinde davalı idareye başvurduğu, dava konusu 15.11.2012 tarih ve 46.536.053 sayılı işlemle reddedildiği, davacının başvurusundan önce, 1.10.2008 tarihi itibariyle 5434 sayılı Kanun’un yürürlükten kalktığı ve anılan tarihten itibaren 5510 sayılı Kanun’un ilgili maddesinin yürürlüğe girdiği, 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesinde belediye başkanlarına makam ve görev tazminatının ödenebilmesi için; 5434 sayılı Kanun’un 39. ve Ek 68. maddelerine atıf yapıldığı görülmekle birlikte, uyuşmazlığın idareye başvuru ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasa’nın geçici 4. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerektiği, 5434 sayılı Kanun’un 1.10.2008 tarihinden itibaren yürürlükten kalkan maddelerinin doğrudan davacıya uygulanma olanağı bulunmadığı ve anılan Kanun’un 101. maddesinde de bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin kurala bağlandığı göz önüne alındığında; 5510 sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu anlaşılmakta olduğu gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Konya 3 İş Mahkemesi : 3.6.2014 gün ve E:2013/114, K:2014/363 sayı ile, davacının 29.09.1980 tarihinden itibaren Bozkır belediye başkanlığı görevine atandığı, atama ile bu görevi 05.05.1981 tarihine kadar yürüttüğü, seçimle belediye başkanlığı görevini yürütmemiş olduğunun belirlendiği; 5434 sayılı Kanunda asıl görevleri ile ilişiği kesilmeden vekaleten veya görevlendirme sureti ile belediye başkanlığı yürütenlere makam veya temsil tazminatı ödeneceğine dair herhangi bir hükmün mevcut olmadığı; 08.05.2008 tarih 26870 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5754 sayılı Kanun’un 68. Maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun geçici 4. Maddesi hükmüne göre yalnızca seçimler neticesinde belediye başkanlığı olarak görev yapmış olanlara makam tazminatı ödeneceği öngörülmüş olduğundan davacı atanma ile bu görevi yürütmüş olduğundan makam tazminatına ilişkin hükümlerden yararlanmasına imkan bulunmayan davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 21 Hukuk Dairesi : 30.9.2015 gün ve 2014/21297, K:2015/17239 sayı ile, davacının 5434 sayılı Kanun kapsamında İl Özel İdare memuru olarak çalışırken 29/09/1980 tarihinde Bozkır Belediye Başkanlığına atandığı ve 1997 yılında emekli olduğu, 5434 sayılı Kanun’un hükümlerine göre çözülmesi gerektiği ve çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

KONYA 3 İŞ MAHKEMESİ : 24.12.2015 gün ve E:2015/408, K:2015/669 sayı ile, bozma kararına uyarak, davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı açılan alacak davasının, davacının atandığı görev gereği 5434 Sayılı Kanun hükümlerinde kaldığı anlaşıldığından yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.04.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

I-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 29.9.1980-7.5.1981 tarihleri arasında Konya İli, Bozkır Belediye Başkanı olarak görev yapan davacı tarafından, 5434 sayılı Kanun’un ek 68. maddesi uyarınca makam ve görev tazminatından yararlandırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 15.11.2012 tarih ve 46.536.053 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanununun, 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile ilga edilen 12. maddesinde; “Bu kanunla tanınan haklardan aşağıda (I) işaretli fıkrada yazılı yerlerde çalışanlardan, Türk uyruğunda olmak ve 18 yaşını bitirmiş bulunmak şartıyla, (II) işaretli fıkrada gösterilenler faydalanırlar” denildikten sonra, maddenin  (II) işaretli fıkrasının (e) bendinde, “İller daimi komisyon üyeleri ile seçilmiş veya tayin edilmiş belediye başkanları (Emeklilik hakkı tanınan bir vazifede evvelce bulunmuş olmaları şartıyla)” hükmüne;  aynı  maddeye 1.3.1971 tarih 1377 sayılı kanun ile eklenen  fıkranın  (n) bendinde; “MADDE 1. – 5434 sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanununun «sandıktan faydalanacaklar» hakkındaki 12 nci maddesine aşağıdaki (n) bendi eklenmiştir : n) Emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan illerin daimî komisyon üyeliğine seçilenlerle, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden belediye başkanlığına veya T. B. M. M. üyeliğine seçilenler, seçimlerden itibaren 6 ay içinde yazı ile sandığa müracaat ederek emeklilikle ilgilenmelerini istedikleri ve emekli keseneklerini ödedikleri takdirde, kesenek karşılıkları da ilgili kurumlardan alınmak suretiyle” 5434 sayılı Kanuna tabi alacakları hükmüne yer verilmiş; anılan (n) bendinde daha sonra yapılan değişiklik ile; “(Ek: 1/3/1971-1377/1 md.; Değişik: 3/7/2005-5393/85 md.) Sosyal güvenlik kuruluşlarına tâbi görevlerde bulunmadan veya bu kuruluşlara tâbi olarak çalışmakta iken illerin daimi komisyon üyeliğine veya belediye başkanlığına seçilen ve atananlar ile Sandıktan veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarından emekli, yaşlılık veya malûllük aylığı almakta iken belediye başkanlığına seçilen ve atananlar, istekleri üzerine istek dilekçelerinin Sandık kayıtlarına geçtiği tarihi takip eden ay başından itibaren emekli kesenekleri kendilerince, karşılıkları kurumlarca ödenmek ve emekli aylıkları Sandıkla ilgilendirildikleri tarihten itibaren kesilmek suretiyle,” Sandıkla ilgilendirme konusunda düzenleme yapılmıştır.

Anılan Yasal düzenlemelere göre;  seçilmiş veya tayin edilmiş belediye başkanlarının emeklilik hakkı tanınan bir görevde önceden bulunmuş olmaları koşuluyla isteklerine bakılmaksızın iştirakçi olarak 5434 sayılı kanuna tabi olacakları; emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden Belediye Başkanlığına seçilenlerin, Kanunun yürürlük tarihinden önce seçilmiş ise, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) ay içinde, sonra seçilmişlerse, seçildikleri tarihten itibaren (6) ay içinde yazı ile müracaat etmeleri halinde 5434 sayılı kanuna tabi olacakları öngörülmüş;  daha sonra, bu süre içinde müracaat etmemiş olanlar 2012 sayılı Kanunla,  Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) aylık bir müracaat süresi daha tanınmış; 2161 sayılı kanun ile de müracaat süresi kaldırılarak görevde iken müracaat edenlerin 5434 S.K.a tabi olmaları imkanının getirildiği; yukarıda alıntısı yapılan 5393 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile de, Sandıkla ilgilendirme konusundaki düzenlemeye son halinin verildiği görülmüştür.

Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun,  5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen Geçici 4. maddesinde, “(…)Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (…)Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (Ek cümle: 11/10/2011-KHK-666/5 md.) Bu fıkra kapsamına girenlerden 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 10 uncu maddesi kapsamında bulunanların emekli kesenekleri ile kurum karşılıklarının hesabında, işgal ettikleri kadrolar için ilgili mevzuatında belirlenen unsurlar esas alınır. (…)Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.(…) düzenlemesine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının Konya İli, Bozkır İlçesinde Özel idare müdürü olarak görev yaparken mülga 2303 sayılı Kanuna istinaden 29.09.1980 tarihinden itibaren Bozkır ilçe belediye başkanlığına atandığı, 07.05.1981 tarihinde ilçeye kaymakam atanması sonucunda bu görevi kaymakam’a devir ettiği, yıllar sonra Özel idare müdürlüğünden emekli olduğu, 08.05.2008 tarih 29870 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5754 sayılı kanun 68. maddesi ile değişik 5510 sayılı kanun geçici maddesine göre görev ve makam tazminatının tarafına ödenmesini talep ettiği, ancak davalı kurumun talebini kabul etmediğini beyanla davalı kurumun işleminin iptali istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.

5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce Emekli Sandığına tabi personel olan davacının belediye başkanı olarak görev yaptığı dönem için makam ve görev tazminatı verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın 5434 sayılı Kanun hükümleri bağlamında çözümleneceği gözetildiğinde, açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 5. İdare Mahkemesinin 12.12.2012 gün ve E:2012/1788, K:2012/2747 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 5. İdare Mahkemesinin 12.12.2012 gün ve E:2012/1788, K:2012/2747 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.04.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN