);

Single Blog Title

This is a single blog caption

DAVALI TARAFINDAN HUKUKA AYKIRI SEVK KULLANILARAK ALINAN YOLLUKLAR NEDENIYLE KURUMUN UĞRADIĞI ZARARIN, FAIZI ILE BIRLIKTE TAHSILI TALEBIYLE AÇILAN DAVANIN, ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14

Hukuk Bölümü         2013/809 E.  ,  2013/961 K.

  • DAVALI TARAFINDAN HUKUKA AYKIRI SEVK KULLANILARAK ALINAN YOLLUKLAR NEDENIYLE KURUMUN UĞRADIĞI ZARARIN, FAIZI ILE BIRLIKTE TAHSILI TALEBIYLE AÇILAN DAVANIN, ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacı     : MTA Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av. P.Z.

Davalı      : E.G.

Vekili      : Av.A.O.O.

O L A Y  : Davacı vekili, dava  dilekçesinde özetle; davalının da aralarında bulunduğu  bir kısım Batı Karadeniz  Bölge Müdürlüğü personelinin  Sağlık Ocağı’ndan il dışına yaptırdıkları  usulsüz sevklerle  konuyu düzenleyen mevzuata aykırı olarak  görev mahallinde yaptırabilecekleri tedavileri il dışında  yaptırmak sureti ile usulsüz  tedavi yolluğu almaları ve yine  konuya ilişkin mevzuata aykırı olarak bir kısmının da  refakatli olarak il dışına gitmiş olduklarının öğrenilmesi üzerine  Kurum Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca yürütülen soruşturma neticesinde düzenlenen 09.04.2007 tarih ve 8 sayılı rapor gereğince davalının kusurlu olduğunun tespit edildiğini ve aynı raporda davalının 2003,2004,2005 ve 2006 yıllarında  yaptırdığı diş tedavileri sırasında Tedavi yardımına ilişkin  bütçe uygulama talimatlarında  ve Devlet Memurlarının  Tedavi Yardımı ve CeN.e Giderleri Yönetmeliğinde belirtilen esaslara aykırı olarak  diş tedavisi 12.11.2012 tarihinden tamamlanmasına rağmen 2003 yılında 10 kez, 2004 yılında 14 kez, 2005 yılında 4 kez ve 2006 yılında  7 kez sevk yaptırarak toplam 4278,00 TL  Diş Tedavi  yolluğu aldığını, bu nedenle mevzuata aykırı şekilde usulsüz olarak davalıya ödenen  4278,00 TL asıl ve 04.03.2008 tarihine kadar işlemiş 2497,67 Tl işlemiş faiz olmak üzere toplam 6775,77 TL’nin 04.03.2008 tarihinden itibaren asıl alacağa işlemeye devam edecek yasal faizi ile birlikte  davalıdan tahsili istemi ile  adli yargı yerinde dava açmıştır.

ZONGULDAK 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ:  13.10.2011 gün ve 2008/447 Esas 2011/972 Karar sayılı kararı ile dosya kapsamında aldırılan 09.05.2011 tarihli rapor dosyayı aydınlatmaya yeter nitelik bulunmak sureti ile davalının 2003 ve sonrasında yaptırdığı sevkler nedeni ile kendisine ödenen  4278,00 TL’nin Harcırah Kanunu ve Devlet Memurları Tedavi Yargımı ve CeN.e Giderleri Yönetmeliğinin ilgili maddelerine aykırı olduğunu ve davacının kuruma sunduğu yanıltıcı belgelerle bu ödemenin yapılmasını sağladığını, davanın bu niteliği gereğince davalı tarafından hukuka aykırı olarak alınan 4278,00 TL’nin Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7/A maddesi gereğince tahsilinin gerektiğini, bu kanun uyarınca tahsili istenen alacağa ilişkin davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ZONGULDAK İDARE MAHKEMESİ: 16.01.2013 gün ve 2012/1872 Esas 2013/26 Karar sayılı kararı ile davaya konu tedavi giderleri için usulsüz olarak yapılmak sureti ile kurumun uğradığı zararın tahsili istemi ile açılan davada Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesinin 5. Fıkrası gereğince adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesi davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Bahri AYDOĞAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 4.6.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalının da aralarında bulunduğu bir kısım Batı Karadeniz Bölge Müdürlüğü personelinin Sağlık Ocağı’ndan il dışına yaptırdıkları usulsüz sevklerle konuyu düzenleyen mevzuata aykırı olarak görev mahallinde yaptırabilecekleri tedavileri il dışında yaptırmak sureti ile usulsüz tedavi yolluğu almaları ve yine konuya ilişkin mevzuata aykırı olarak bir kısmının da refakatli olarak il dışına gitmiş olduklarının öğrenilmesi üzerine Kurum Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca yürütülen soruşturma neticesinde düzenlenen 09.04.2007 tarih ve 8 sayılı rapor gereğince davalının kusurlu olduğunun tespit edildiği ve aynı raporda davalının 2003,2004,2005 ve 2006 yıllarında yaptırdığı Diş tedavileri sırasında Tedavi yardımına ilişkin bütçe uygulama talimatlarında ve Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve CeN.e Giderleri Yönetmeliğinde belirtilen esaslara aykırı olarak diş tedavisi 12.11.2012 tarihinden tamamlanmasına rağmen 2003 yılında 10 kez, 2004 yılında 14 kez, 2005 yılında 4 kez ve 2006 yılında 7  kez sevk yaptırarak toplam  4278,00 TL Diş Tedavi  yolluğu aldığı, bu nedenle mevzuata aykırı şekilde usulsüz olarak  davalıya ödenen  4278,00 TL asıl ve 04.03.2008 tarihine kadar işlemiş 2497,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6775,77 TL’nin  04.03.2008 tarihinden itibaren asıl alacağa  işlemeye devam edecek yasal faizi ile birlikte  davalıdan tahsili istemi ile  istemiyle açılmıştır.

Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin Kamu Zararının Tespiti Ve Bildirilmesine ilişkin 7. Maddesinde:

“(1) Kamu zararları 6 ncı maddede belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle;

a) Kontrol, denetim veya inceleme,

b) Sayıştayca kesin hükme bağlama,

c) Adlî, idarî veya askerî yargılama sonucunda tespit edilir.

(2) Tespit edilen kamu zararına ilişkin yazı, tutanak, rapor, ilâm ve benzeri belgeler ilgili kamu idarelerine gönderilir. Kontrol, denetim ve inceleme sonucunda tespit edilerek kamu idarelerine bildirilen kamu zararlarına ilişkin belgelerde yer alan hususlar, ilgili harcama yetkilisinin de görüşleri alınmak suretiyle merkezde üst yönetici, taşrada ise idarenin en üst yöneticisi tarafından değerlendirilir. Taşrada idarenin en üst yöneticisi ile harcama yetkilisi görevinin aynı kişide birleşmesi halinde değerlendirme üst yönetici tarafından yapılır. Yapılan değerlendirme sonuçları dosyasına konulur.

(3) Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararına ilişkin belgelerde, sorumlularla birlikte tahsil sürecine dahil edilecek ilgililer de belirtilir. Bu belirlemenin yapılmadığı durumlarda, zararın tahsil sürecine dahil edilecek ilgililer merkezde üst yönetici, taşrada ise idarenin en üst yöneticisi tarafından yaptırılacak inceleme ile belirlenir.

(4) Yargı kararları ve Sayıştay ilâmlarıyla tespit edilen kamu zararı alacakları ile değerlendirme sonucunda takip ve tahsiline karar verilen alacaklar, merkezde strateji geliştirme birimlerince, taşrada ise takibe yetkili idare birimince takip edilir.

(5) Sayıştay denetçileri tarafından inceleme sırasında mevzuata uygun bulunmayan veya noksan görülen işler hakkında kendilerine gönderilen kamu zararına ilişkin sorguların bir örneği, ilgili kamu görevlisince ilgisine göre üst yönetici veya en üst yöneticiye bildirilir. Bu sorgular, kamu idaresince ihbar kabul edilerek gerekli kontrol, denetim ve inceleme başlatılabilir”

Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin Kamu   kararından Doğan  Alacakların Silinmesi başlıklı 21. Maddesinin 5. fıkrasında :

“Alacağın tahsili için açılan davada kamu idaresi aleyhine karar verildiği ve Yargıtay tarafından da onanmak suretiyle hüküm kesinleştiği veya kamu idaresi için bir yarar görülmediğinden temyizden yetkili mercinin onayı alınarak vazgeçildiği hallerde, Yargıtay ilâmı veya temyizden vazgeçme onayı ile buna ilişkin aleyhteki mahkeme kararı, hukuk birimince strateji geliştirme birimi veya ilgili taşra birimine gönderilir. Bu birimlerce de, söz konusu belgelerin onaylı birer örnekleri ilgili muhasebe birimine intikal ettirilerek alacağın kayıtlardan çıkarılması sağlanır”

şeklindeki düzenlemeler ile kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul belirlenmiştir. Zonguldak  2. Sulh Hukuk Mahkemesi görevsizlik kararında Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin Kamu Zararının Tespiti Ve Bildirilmesine ilişkin 7. Maddesine,  Zonguldak İdare Mahkemesi ise aynı yönetmeliğin 21. Maddesine dayanmış ise de göreve ilişkin usul ve esasların yönetmelik ile belirlenmesinin mümkün olmaması gerçeği karşısında davaya bakmakla görevli mahkemenin sadece  Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değil, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 – 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 – 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re’sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmadığı, davacı alacağının tahsili için gerçek kişi aleyhine açılan dava olduğu ayrıca Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin Kamu Zararından Doğan Alacakların Silinmesi başlıklı 21. Maddesinin 5. fıkrasında idarenin alacağına ilişkin olarak kişiye karşı açılan bu tür tazminat davalarında adli yargı mercilerinin görevli olduğunun belirtilmesi karşısında idari yargının görevine giren bir dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, davacı idare alacağının tahsili için gerçek kişi aleyhine açılan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle, Zonguldak 2.Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Zonguldak  2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.10.2011 gün ve 2008/447 Esas 2011/972 Karar sayılı kararı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 4.6.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.