);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ASKERİ ARAÇTA GÖREVLİ ER ASKERİ HİZMETE İLİŞKİN VE ASKER KİŞİYİ İLGİLENDİREN EYLEM TAZMİNAT DAVASI 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 125 ] 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 127 ] 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ] 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 85 ] 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 90 ] 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 106 ]

Hukuk Bölümü 2002/36 E., 2002/28 K.

 

  • ASKERİ ARAÇTA GÖREVLİ ER
  • ASKERİ HİZMETE İLİŞKİN VE ASKER KİŞİYİ İLGİLENDİREN EYLEM
  • TAZMİNAT DAVASI
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 125 ]
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 127 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ]
  • 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 85 ]
  • 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 90 ]
  • 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 106 ]

 

“İçtihat Metni”

OLAY : Etimesgut Hava Lojistik Komutanlığı emrinde vatani görevini yapmakta olan Er Engin Aydın, 5.10.1999 gününde göreve gittiği askeri minibüsün arızalanması nedeniyle aracı yolun kenarına çekmek üzere arkadan itmekte iken E.K.’nın sevk ve idaresindeki sivil aracın çarpması sonucunda yaralanmış ve 25.11.1999 gününde tedavi görmekte olduğu GATA Hastanesinde ölmüştür.

Davacılar vekilince, kaza tespit tutanağına göre askeri aracın kusursuz bulunduğu ve tüm kusurun sivil araç sürücüsünde olduğu; müteveffanın 1992 yılında beri ailesini geçindirebileceği bir işte çalıştığı ileri sürülerek, olay nedeniyle destekten yoksun kalan anne ve baba için toplam 30,000,000,000.- lira maddi ve manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idarece ödenmesi istemiyle, 15.8.2000 gününde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 8.5.2001 gün ve E: 2000/505, K: 2001/301 sayı ile, davada askeri aracın tahsis edildiği hizmetin yürütülmesi sırasında görevli erin yaralanması ve bu nedenle ölümü sebebiyle uğranılan zararların idarece tazmin edilmesi istenildiğine göre, zararın askeri kural ve talimatlar doğrultusunda yürütülen bir hizmet sırasında doğması ve asker kişinin bedeninde oluşması karşısında, Anayasanın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması ve asker kişiyi ilgilendirmesi koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu edilen davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacılar vekilince, 27.9.2001 gününde aynı istekle bu kez askeri idari yargı yerinde dava açılmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ; 9.1.2002 gün ve E: 2001/865, K: 2002/24 sayı ile, Anayasa’nın 157 ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği; müteveffanın asker kişi olduğunda şüphe yok ise de, tazminat davasına konu edilen zarar karayolunda trafik kural ve gereklerine aykırı davranış sonucu sivil bir aracın müteveffa ve arkadaşlarının itmekte olduğu askeri araca arkadan çarpmasıyla oluşan bir trafik kazasından kaynaklandığından, davada eylemin askeri hizmete ilişkinlik koşulunun bulunmadığı; davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85, 90 ve 106. maddeleri uyarınca, özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı; bu nedenle, 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde öngörülen asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete ilişkin bulunma koşullarını birlikte taşımayan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, yasa yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Samia AKBULUT’un Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Ayla ALKIVILCIM, Ertuğrul TAKA ve Dr. Serdar ÖZGÜLDÜR’ün katılımlarıyla yapılan 24/6/2002 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile AYİM Savcısı Bengü ABBAN’ın davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve askeri yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve askeri yargı yerine ait dava dosyasının, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş olup, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verildi.

ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

Dava, görev dönüşü sırasında arızalanan askeri aracı itmekte iken sivil bir aracın arkadan çarpması sonucunda yaralanan ve tedavi görmekte iken ölen görevli erin mirasçıları tarafından, desteklenen yoksunluk karşılığı maddi ve ayrıca manevi tazminatın davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının görüm ve çözümünün idari yargı yerlerinin görevine girdiği tartışmasızdır.

Ancak, tazminatın konusunu oluşturan zararın kamu idaresine ait bir motorlu aracın karayolu üzerinde işletilmesi sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle, görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için konuya ilişkin özel düzenleme içeren Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, trafik kazalarına ilişkin yedinci kısmını izleyen hukuki sorumluluk ve sigorta hakkındaki sekizinci kısmının, “İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde aynı başlıkla yer alan 85. maddesi, değişik birinci fıkrasında “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” ve değişik beşinci fıkrasında “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerini taşımakta; aynı kısmın “Özel Durumlar” başlıklı üçüncü bölümünde Devlete ve kamu kuruluşlarına ait araçların durumunu düzenleyen değişik 106. maddesinde ise, “Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmektedir.

Anılan 85. maddeden, işleten ve teşebbüs sahibinin, bir motorlu aracın işletilmesinden ve bu arada aracın sürücüsünün ve işletme yardımcılarının eylem ve davranışlarından dolayı üçüncü kişilerin uğradıkları zararlardan, kusurlu olup olmamalarına bakılmaksızın “tehlike esası”na göre sorumlu tutuldukları; 106. madde ile de, maddede sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının işleten gibi aynı hukuki sorumluluğa tabi kılındığı anlaşılmaktadır.

Sözüedilen Yasa hükümlerinde, açıkça göreve ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, esasen 85. maddedeki işletenin hukuki sorumluluğunun zarar gören üçüncü kişiler bakımından ele alınmış olması karşısında, işleten veya teşebbüs sahibi ile hizmet ilişkisi içinde bulunan araç sürücüsü veya diğer görevlilerin uğradıkları zararlardan dolayı hukuki sorumluluğun genel hükümlere tabi olması doğaldır.

Nitekim, Karayolları Trafik Kanunu’nun hukuki sorumluluğa ilişkin diğer hükümlerinde, 85. madde kapsamı dışında kalan hallerde genel hükümlerin uygulanacağına işaret edilmiştir.

Belirtilen duruma göre, kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında bir kamu görevlisinin yaralanması ya da ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı, idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, idari eylemden doğan zararların giderilmesi için açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Davada, idari yargı yerlerinden hangisinin görevli olduğuna gelince:

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem ya da eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması”, eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımaktadır. Askeri nitelikteki idari eylemi de, askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak olanaklıdır.

İdari eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” için, eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden bütünlüğü veya malvarlığı sahasında meydana getirmiş olması gerekir.

Olayda, askeri bir hizmetin yerine getirilmesi sırasında bu hizmet için tahsis edilen aracın bozulmasına bağlı olarak askeri araçta görevli erin yaralanması ve bu nedenle ölümü dolayısıyla uğranılan zararların idarece tazmin edilmesi istenildiğine göre, zararın askeri kural ve talimatlar çerçevesinde yürütülen bir hizmet sırasında doğması ve asker kişinin bedeninde oluşması karşısında, davada idari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması” ve “asker kişiyi ilgilendirmesi” koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde askeri idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle AYİM İkinci Dairesi’nin 9.1.2002 gün ve E: 2001/865, K: 2002/24 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.6.2002 gününde Üyelerden Ertuğrul TAKA’nın KARŞI OYU VE OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Anayasa’nın 157., 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Kanunu’nun değişik 20. maddesi hükümlerine göre Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için: dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinin 2. fıkrasında “Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır” denilmekte olup, olayda her ne kadar davacılar asker kişi değil ise de; esasen, zararın davacıların statüsü ile ilgili olmaksızın asker kişi olan oğullarının görevli olduğu sırada ölümü nedeniyle doğmuş olması karşısında, dava konusu eylemin “asker kişiyi ilgilendirme” koşulunu taşıdığının kabulü gerekir.

Bu durumda, görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için idari işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Olayda tazmini istenilen zararın, karayolunda trafik kural ve gereklerine aykırı bir davranış sonucu sivil bir aracın müteveffa er ve arkadaşlarının itmekte olduğu askeri araca çarpmasıyla oluşan bir trafik kazasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Buna göre ve davada eylemin askeri hizmete ilişkinlik unsuru bulunmayıp, konunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş olması karşısında, davanın anılan 2918 sayılı Yasa’nın 85., 90. ve 106. maddeleri uyarınca özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği kanısında olduğumdan, davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerektiği yolundaki çoğunluk kararına katılmadım.

Üye

Ertuğrul TAKA