);

Single Blog Title

This is a single blog caption

3194 SAYILI KANUN’UN 42. MADDESI UYARINCA VERILEN IDARI PARA CEZASINA KARŞI YAPILAN ITIRAZIN İDARİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI İMAR KANUNU (3194) Madde 42

Hukuk Bölümü         2008/27 E.  ,  2008/283 K.

  • 3194 SAYILI KANUN’UN 42. MADDESI UYARINCA VERILEN IDARI PARA CEZASINA KARŞI YAPILAN ITIRAZIN İDARİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI
  • İMAR KANUNU (3194) Madde 42

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : A. Yemek San. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili              : Av. O.Ş.

Davalı           : Fatih Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. M. Z.G.

O  L  A  Y       : Fatih Belediye Encümeni’nin 5.7.2005 gün ve 2005/759 sayılı işlemi ile, kaçak yapının sahibinin ilave ve yüksek çatıyı kaçak olarak yaptığının 1.3.2005 gün ve S/205 sayılı yapı tatil tutanağından anlaşıldığından bahisle kaçak inşaat ilgilisi davacıdan 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre 3. kez 75.000.-YTL para cezası alınmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili, para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ; 24.4.2006 gün ve E:2005/2038, K:2006/937 sayı ile, davanın, İstanbul İli, Fatih İlçesi, Kırmasti Mahallesi, Darüşşafaka Cad. 1919 Ada, 32 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak 5.7.2005 günlü, 759 sayılı karar uyarınca verilen 75.000,00YTL idari para cezasının iptali istemiyle açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun muhtelif maddelerinden söz ederek, yukarıda yer verilen Kabahatler Kanunu hükümleri incelendiğinde, ceza hukukunun genel prensipleriyle yakın ilişki içinde bulunan ve bu ilişki nedeniyle Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilen bütün kanunlardaki idari para cezaları için artık Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucuna ulaşıldığı, Kabahatler Kanunu’nun gerekçesinden ve TBMM Adalet Komisyonu raporundan söz ederek, bütün bu açıklamalar ile Kabahatler Kanunu’nun sistematiği ve gerekçesi dikkate alındığında, 1.6.2005 tarihinden itibaren açılacak bütün idari para cezası davalarında artık 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun uygulanması gerekeceği, bu durumda, dava tarihi itibariyle artık Kabahatler Kanunu kapsamında olan dava konusu idari para cezasının görüm ve çözümü adli yargı mercilerinin görev alanında bulunduğundan, davanın görev yönünden reddinin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

FATİH 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 10.4.2007 gün ve Müt:2006/1027 sayı ile, itiraz eden vekilinin, Fatih Belediyesi Encümeni’nin 5.7.2005 tarih ve 2005/759 sayılı kararına itiraz ettiği, dosya ekinde bulunan ve idari yaptırıma konu Belediye Encümen kararının incelenmesinde; verilen idari yaptırımın 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre 3. kez 75.000.-YTL para cezası verildiği ve Belediye Hesap İşleri Müdürlüğü’nce de cezanın tahsiline karar verildiğinin anlaşıldığı, itiraz edenin eyleminin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42.
maddesinin 1. fıkrasında düzenlendiği, ruhsat alınmadan veya ruhsat ve eklerine veya imar
mevzuatına aykırılık eylemini oluşturduğu, bu eylemin Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006
tarih ve 2005/108 E ve 2006/35 K sayılı kararı ile, 5326 sayılı Kanun’un 3. maddesinin iptal edilmeden önce sulh ceza mahkemesinin görev alanına girdiği, ancak Anayasa
Mahkemesi’nin Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini iptal ederken idari para cezasında kamu gücünün kullanılmasının söz konusu olduğu ve idari bir yaptırım uygulanması nedeniyle uyuşmazlıkların çözümünde idari yargının yetkili olduğunu gösterdiği ve kanun koyucu tarafından Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı doğrultusunda 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin yeniden düzenlendiği, bu yeni düzenlemeye göre maddenin 3/1-a bendinde “İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde” uygulanır ibaresini getirerek 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinden kaynaklanan idari para cezalarına itirazın sulh ceza mahkemesinin görev alanından çıkartıldığı, bu konuda Danıştay 6. Dairesi’nin 6.3.2002 tarih ve 2002/628 – 1324 E- K sayılı kararında 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin Belediye Encümeni kararına itirazın idare mahkemesinin görev alanına girdiğinin belirtildiği, yine bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 29.12.2003 tarih ve 2003/92-101 E-K sayılı kararında, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre verilen para cezalarına ilişkin Encümen kararının iptali istemiyle açılan davalarda idari yargı yerinin görevli olduğunun belirtildiği, ayrıca bu kararda 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “Bu cezalara karşı cezanın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilir” yolundaki fıkrayı Anayasa Mahkemesi’nin 1.2.2001 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan iptal kararı ile iptal ettiği hususunun da belirttiğinin görüldüğü, yukarıda belirtilen nedenler ile 5560 sayılı Yasa ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nin, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin ve Danıştay 6. Dairesi’nin kararı doğrultusunda yapıldığından Mahkemelerinin görevsiz olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 17.11.2008 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine, fenni mesule ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla; bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde “(1) Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır.” denilmiştir.

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu’ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu yapı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın(yapı tatil tutanağı) da verildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin 24.4.2006 gün ve E:2005/2038, K:2006/937 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.