ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka kuruma nakledilen davacının, maaş nakil ilmuhaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 977 KARAR NO : 2014 / 1021 KARAR TR : 17.11.2014
| ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka kuruma nakledilen davacının, maaş nakil ilmuhaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı :S.D.
Vekilleri :Av.D.S. & Av.Ş.E.& Av.A.K.
Davalı :Türk Telekomünikasyon A.Ş.
Vekilleri :Av.A.Ş.(B.) & Av.A.T.T.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kurum nezdinde teknisyen ünvanı ile çalışmakta iken; kurumun özelleştirilmesi sonrasında 4046 sayılı yasanın 22.maddesi uyarınca Devlet Personel Başkanlığı emrine alındığını, sonrasında da T.C. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Florence Nıghtıngale Hemşirelik Yüksekokulu Müdürlüğü kadrosunda teknisyen ünvanı ile çalışmaya başladığını, ancak 4046 ve 5473 sayılı yasa ile düzenlenen ek tazminatların maaş nakil ilmuhaberinde gösterilmediğini ve ödenmediğini, müvekkilinin eksik ödemelerinin iade edilmesi yönünde yaptığı başvurunun da reddedildiğini belirterek; müvekkilinin yer değiştirme suretiyle atanması sonrasında ek ödemelerinin ödenmemesi üzerine yapılan başvurusunun reddine ilişkin 28.04.2010 tarih B.11.2.TTŞ.4.34.02.20/P9/94143 sayılı kararın iptaline, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla eksik ödenen tutar olan 10.730.36 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi istemi ile idari yargıda dava açılmıştır.
İstanbul 3.İdare Mahkemesi: 02.12.2010 gün ve 2010/1571 Esas, 2010/1985 Karar sayılı kararında aynen; “Türk Telekomdaki kamu payının %50’nin altına düşmesi nedeniyle söz konusu şirketin kamu kurumu olma niteliğini tamamen kaybettiği sonucuna varılmakta olup, bu nedenle kamu kurumu olma niteliğini kaybeden davalı şirketin idare hukuku alanında kamu gücünü kullanarak işlem tesis edemeyeceği, dolayısıyla dava konusu taleplere yönelik davacı başvurusunun reddine ilişkin işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla davacının görev yaptığı kuruluşun özel hukuk hükümlerine tabi bir kuruluş olması karşısında, bakılan davanın görüm ve çözümünün Adli Yargının görevine girdiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. /Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi 05.07.2010 tarih ve K:2010/56, K:2010/157 sayılı kararı ile de, İş mevzuatına tabi kapsamdışı personel olarak çalışmakta iken kurumun özelleştirilmesi nedeniyle memur olarak ataması yapılan şahsın, maaş nakil ilmühaberinin 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesine uygun düzenlenmemesi sonucunda hak kaybına uğradığını ileri sürerek maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi ve maddi zararın faizi ile birlikte tazmin edilmesi istemiyle açtığı davada, davanın görüm ve çözümünde Adli Yargı yerinin görevli olduğuna hükmetmiştir. /Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 15. maddesinin 1/a fıkrası uyarınca davanın görev yönünden reddine” karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Danıştay Beşinci Dairesi; 25.11.2011 gün ve 2011/1114 Esas, 2011/6844 Karar sayılı kararı ile aynen: “…imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetinin yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan 406 sayılı yasa hükümleri ile, kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna varılmakta olup, aksi yöndeki kararda hukuki isabet görülmemiştir. /Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 3.İdare Mahkemesi’nce verilen 1.12.2010 tarihli, E:2010/1571,K:2010/1985 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49.maddesinin 1/c fıkrası uyarınca bozulmasına” karar vermiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Danıştay Beşinci Dairesi 05.12.2012 gün ve 2012/3563 Esas, 2012/8359 Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar vermiştir.
İstanbul 3.İdare Mahkemesi: 30.04.2013 gün ve 2013/808 Esas, 2013/743 Karar sayılı kararı ile özetle: 02.12.2010 gün ve 2010/1571 Esas, 2010/1985 Karar sayılı kararlarında ısrar edilmesine, 2577 sayılı Yasa’nın 15.maddesinin 1/a fıkrası uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karar taraf vekillerine 24.06.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, 2577 sayılı Kanun’un 46.maddesinde düzenlenen 30 günlük yasal süresi içinde kanun yollarına başvurulmadığından kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle, müvekkilinin yer değiştirilmesi suretiyle atanmasını takiben yapılması gereken ek ödemelerin yapılmamasından kaynaklı fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’lik ödemenin davalıdan tahsiline karar verilmesini, alacak kalemine her aya ilişkin alacağın doğum tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
İstanbul 3.İş Mahkemesi: 10.07.2014 gün ve 2013/401 Esas, 2014/515 Karar sayılı kararında aynen“… Türk Telekom A.Ş.’nin 14.11.2005 tarihinde %50 kamu payının blok olarak bir özel şirkete devredilerek özelleştirme sürecinde nakle tabi personelin durumlarının 4046 sayılı yasanın ek 22 ve 29 maddelerinde düzenlendiği, 406 sayılı Kanun hükümleri ile nakil hakkı bulunan personel ile ilgili olarak çeşitli kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri nedeni ile tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği gözetilerek bu davaya bakmakla idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve yargı yolu sebebiyle davanın reddine” karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 11.08.2014 tarihinde, davalı vekiline 04.08.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içinde temyiz edilmediğinden karara şerh edildiği üzere 20.08.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Davalı Türk Telekom A.Ş. yönünden dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15.maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nde teknisyen olarak çalışmakta iken kurumun özelleştirilmesi nedeni ile başka kuruma atanan davacının, hatalı düzenlenen maaş nakil ilmuhaberi nedeni ile uğradığı zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise, “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.
27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü, 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır”; Ek 29. maddesinin 3.7.2005 gün ve 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır…” denilmiştir.
Öte yandan; 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde, “Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür” denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendine 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede, “Ancak, Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” denilmiş; 4502 sayılı Yasa’nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş., 233 sayılı KHK’nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.
Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.
Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.
Bu sürece paralel olarak Türk Telekom personelinin durumu incelendiğinde:
Türk Telekom A.Ş., 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış ve anılan KHK eki cetvellerden çıkarılmış olması nedeniyle, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararı kapsamı dışında değer