ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka kuruma nakledilen davacının, maaş nakil ilmuhaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 1140 KARAR NO : 2014 / 1181 KARAR TR : 29.12.2014
| ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka kuruma nakledilen davacının, maaş nakil ilmuhaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı :E.Ö.
Vekilleri :Av.Ö.Ş.& Av.İ.Y.Ş. & Av.K.F.
Davalı :Türk Telekomünikasyon A.Ş.
Vekili :Av.M.A.P.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kurum nezdinde şef mühendis olarak çalışmakta iken; kurumun 14.11.2005 tarihinde özelleştirilmesinden sonra başka kuruma nakledildiğini; ancak bu nakil sırasında maaş nakil ilmuhaberinin 4046 sayılı yasanın 22.maddesi ve 406 sayılı yasanın Ek 29.maddesine uygun düzenlenmemesi nedeni ile zarara uğradığını belirterek; 5473 sayılı kanunla getirilen ek ödemenin 01.01.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi ve davacı müvekkilin, davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından Devlet Personel Başkanlığı’na 26.03.2010 tarihinde bildirildiğini, 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere verilen aylık 40,00 TL, 01.07.2006 tarihinden itibaren verilen ve 15.09.2006 gün ve 2006/10971 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre aylık 82,50 TL ye yükseltilen, 2007 tarihinden itibaren ek ödeme haline dönüştürülen ve her yıl hesaplanarak ödenmeye başlanan ödemenin davacının maaşına yansıtılıp ödenmesi gerekirken, davalı tarafından haksız ve yersiz olarak bu ödemenin yapılmadığını belirterek; davacının iş sözleşmesi ile davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışmaya başladığı 22 Mart 2006 tarihinden, ayrıldığı 28.07.2010 tarihine kadar geçen sürede, kamu görevlilerinin almakta olduğu maaşlarına uygulanmış olup da, davacının ücretine yansıtılmamış olan her türlü maaş artışı ve ek ödemelerin ay ay hesap edilerek, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL olarak nazara alınarak, gecikme faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından Personel Daire Başkanlığı’na nakli bildirilirken hesapladığı nakil ücretinin tam olarak hesaplanmasına ve maaş nakil ilmuhaberinin düzeltilmesine karar verilmesi istemi ile adli yargıda dava açmıştır.
Ankara 4. İş Mahkemesi: 11.03.2013 gün ve 2011/546 Esas, 2013/337 Karar sayılı kararı ile: “..Taraflar arasındaki uyuşmazlık 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek D. cetvelinde yer alan ve özelleştirme sonucu hissesi devredilen davalı kurumda TİP 2 sözleşmesi ile nakle tabi olarak çalışan davacının davalının özelleştirmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı Kanunun Ek. 29. Maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm nedeni ile 375 sayılı KHK.’un Ek 3 maddesi ve 399 sayılı KHK.’un Ek II. cetvelinde yer alan kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışlardan yararlanıp yararlanmayacağı, nakledilirken bu artışların yer aldığı ücreti gösteren nakil maaş ilmühaberinin buna göre düzenlenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Normatif dayanağı 406 sayılı Kanunun Ek. 29. maddesi, 375 sayılı KHK.’un Ek 3. maddesi, 399 sayılı KHK.’un Ek. II cetveli ve bu kanun hükmünde kararnamelere dayanılarak çıkarılan 2006/1, sayılı tebliğ yanında taraflar arasındaki sözleşme hükümleridir.
Dosya içeriğine göre gerek yasal düzenleme ve gerekse sözleşmedeki hükümler dikkate alındığında, davalı kurumda özelleştirme öncesi kapsam dışı olarak çalışan ve 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak ücreti belirlenen davacının özelleştirme sonrası çalıştıktan sonra nakledildiği tarihe kadar kamuda aynı statüde çalışanlar için getirilen özlük haklarından yararlandırılarak, nakil edildiklerinde haklarının korunması amaçlanmıştır. Kısaca davacı kapsam dışı olarak kamuda çalışmış gibi sayılmaktadır.
Özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde, davalı şirkete davacının ücreti konusunda “artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında” olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemler idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları açıktır. İdari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Gerekçesi ile yargı yolunun caiz olmadığına ilişkin hüküm kurulmuştur. ( Emsal Yargıtay 9. Hukuk D.nin 01.10.2012 gün ve 2012/27071 Esas, 2012/32336-Karar sayılı ilamı)
Yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle idari yargı yerinin görevli olduğuna dair verilen karar HMK 331/2. Maddesinde düzenlenen görevsizlik kararından mahiyet ve sonuç itibariyle farklılık arz etmemektedir. Adli yargı ile idari yargı yerleri arasındaki görev uyuşmazlığının isminin yargı yolu uyuşmazlığı olması sonucu değiştirmeyecektir. Son tahlilde bu durum bir görev sorunudur. Diğer yandan somut uyuşmazlık ile ilgili bugüne kadar adli ve idari yargı yerlerince hatta uyuşmazlık mahkemesince görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda değişik kararlar verilmiştir. Yargı birimlerinin içtihat farklılığından kaynaklanan hukuki sonuçtan davacı tarafın sorumlu tutulması adil ve hukuki olmayacaktır..” şeklindeki gerekçesi ile yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle HMK 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 22.Hukuk Dairesi; 03.06.2013 gün ve 2013/15048 Esas, 2013/13406 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar vermiş; bu şekilde karar, 1086 sayılı Yasa’nın Geçici 2. ve 6100 sayılı Yasa’nın Geçici 3.maddesi gereğince halen yürürlükte olan 1086 sayılı Yasa’nın 440.maddesi gereğince 03.06.2013 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle; idari yargıda dava açmıştır.
Ankara 5. İdare Mahkemesi: 17.09.2014 gün ve 2014/685 Esas sayılı kararı ile özetle; iptali istenilen işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz edilemeyeceğini, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğunu gerekçe göstererek, Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, Türk Telekom A.Ş.’nde şef mühendis olarak çalışmakta iken kurumun özelleştirilmesi nedeni ile başka kuruma atanan davacının, nakle esas düzenlenen maaş nakil ilmuhaberinde gösterilemeyen tazminatların eklenmesi sureti ile maaş nakil ilmuhaberinin yeniden düzenlenmesi ve dava konusu hatalı işlem nedeni ile uğradığı tüm zararların gecikme faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise, “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.
27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü, 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı K