ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018 / 639 KARAR NO : 2018 / 731 KARAR TR : 26.11.2018 | ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : G. S. A.Ş.
Vekili : Av. A. B.
Davalı : Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.M. G.
O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı 01 … 83 plakalı aracın, 14.01.2016 tarihinde davalı kurumun asli kusuruyla sebebiyet verdiği maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, araçta oluşan hasar nedeniyle toplam 33.000,00 -TL hasar tazminat bedelinin müvekkili tarafından poliçeye istinaden ödendiğini, sigortalının tüm dava ve talep haklarını müvekkiline devir ve temlik ettiğini; böylece müvekkil şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olduğunu; 14.01.2016 tarihli Tutanakta, yolun karanlık olması ve yolda herhangi bir ikaz, uyarı levhası ve aydınlatma levhalarının olmaması nedeniyle sürücünün sevk ve idaresindeki sigortalı aracın 5 metre x5 metre ebadında yaklaşık 50 cm derinliğinde çökmüş olan çukura düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği ve aracın hasara uğradığının tespit edildiğini; kazanın gerçekleşmesinde davalı tarafın 1.dereceden kusurlu olduğunu, müvekkili tarafından ödenen 33.00,00 TL’nin, sovtaj bedeli olan 15.200,00 TL’nin mahsup edilmesi sonucu kusuru oranında bakiye kalan 12.460,00–TL’nin tahsili için davalıya yapılan müracaatlardan bir sonuç alınamadığını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 12.460,00-TL’nin 15.03.2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
ADANA 6.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 6.2.2018 gün ve E:2017/278, K:2018/110 sayı ile, “(…)Dosyanın incelenmesi neticesinde, davacının meydana gelen trafik kazası neticesinde halefiyet ilkesi gereği davalıdan tazminat istemesinde, davalının kusurlu eyleminin yolun tamirat ve bakım çalışmalarını yapmaması, çukur etrafına trafik levhaları ve ışık uyarı sistemi yerleştirmemesi olarak ileri sürüldüğü, bu haliyle davalının hizmet kusurundan kaynaklı olarak sorumluluğunun bulunduğunun iddia edildiği görülmektedir. Hizmet kusuru sebebiyle doğan zararın tazmini için açılacak davaların idari yargı yoluna tabi olduğu aşikardır. 2918 sayılı KTK nın 110. maddesinin burada uygulanma ihtimali de yoktur. Zira anılan kanuni düzenleme çerçevesinde adli yargının görevli olabilmesi için trafik kazasında idareye ait bir aracın bulunması gerekmektedir. Oysa ki yukarıda da belirtildiği üzere davalı idareye karşı ileri sürülen sorumluluk sebebi idarenin aracının kazaya karışmasından değil idarenin hizmet kusurundandır.
Tüm bu tespitler ve izahatlar ışığında davanın idari yargı yoluna tabi olduğu anlaşıldığından aşağıdaki gibi karar verilmiş (buna ilişkin emsal kararlar: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/11827 E 2017/5316 K ve 2016/6689 E 2016/7954 K sayılı ilamları), (…)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine,
2-İdari Yargı görevli olduğundan mahkememizin görevsizliğine,(…)” karar vermiş; bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ADANA 1.İDARE MAHKEMESİ:4.7.2018 gün ve E:2018/625 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı sigorta şirketi tarafından, şirketin kasko sigortalısı 01 … 83 plakalı aracın 14.01.2016 tarihinde Adana İlinde meydana gelen kazada, yol yapım, bakım ve onarım çalışmaları sırasında gerekli önlemler alınmadığından, yoldaki çukurun etrafına trafik levhaları ve ışıklı uyarı sistemi yerleştirmeyip gerekli tedbir almayarak kazaya sebep olunduğundan bahisle doğan zarara karşılık 12.460,00 TL tazminatın sigortalıya ödendiği 15.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte rücuen tazminine karar verilmesi istemiyle Adana Su ve Kanalizasyon İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne karşı Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan E:2017/278 sayılı dosyada Mahkeme tarafından 06.02.2018 tarih ve E:2017/278, K:2018/110 sayılı kararla dosyanın görüm ve çözümünde İdari Yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, kararın 05.06.2018 tarihinde kesinleşmesi üzerine 11.06.2018 tarihinde kayda giren dilekçe ile dava konusu işlemin iptali istemiyle Mahkememizde bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, (…) anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir(…) (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 26.10.2015 günlü, E:2015/726, K:2015/728 sayılı kararı da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle; 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. ve 15. Maddeleri uyarınca görevli yargı kolunun tespiti yönünde bir karar verilmek üzere dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin davanın görüm ve çözümünün ertelenmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: İdare mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen durumun aksine, adli yargı dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; adli yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Mahkemesinden istenilmesiyle yetinildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından sigortalı 01 … 83 plakalı aracın, 14.01.2016 tarihinde sürücünün sevk ve idaresinde trafikte seyir halindeyken, yolun karanlık olması ve yolda herhangi bir ikaz, uyarı levhası ve aydınlatma levhalarının bulunmaması nedeniyle 5 metre x5 metre ebadında yaklaşık 50 cm derinliğinde çukura düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın gerçekleşmesinde davalı tarafın 1.dereceden kusurlu olduğu iddia edilerek; hasar tazminatı olarak ödenen miktardan sovtaj bedelinin mahsubu suretiyle kalan 12.460,00–TL’nin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı belediyeden rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Adana 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Adana 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 6.2.2018 gün ve E:2017/278, K:2018/110 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adana 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Adana 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 6.2.2018 gün ve E:2017/278, K:2018/110 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ