ÖZET: ÖZET: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca emekli olan davacı tarafından, İstanbul Ataşehir Belediye Başkan yardımcısı olarak görev yapması nedeniyle, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesine göre Emekli Sandığı ile ilişkilendirmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin işleminin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 1022 KARAR NO : 2014 / 1082 KARAR TR : 29.12.2014 | ÖZET: ÖZET: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca emekli olan davacı tarafından, İstanbul Ataşehir Belediye Başkan yardımcısı olarak görev yapması nedeniyle, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesine göre Emekli Sandığı ile ilişkilendirmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin işleminin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : İ.Y.
Vekili :Av. Ş.Ö.C.
Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekilleri : Av. T.D. (İdari Yargıda)
Av. S.A. (Adli Yargıda)
O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan emekli olan davacının halen İstanbul Ataşehir Belediyesi’nde Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığını; kurumu aracılığıyla, yasanın tanımış olduğu hak çerçevesinde 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesine göre Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmesini talep ettiğini;Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gönderilen 07.08.2009 tarih ve B.07.01.EMS.0.11.08/53.838.052 sayılı yazısı ile “5393 sayılı Belediye Yasası’nda herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli aylığı almakta iken, Belediye Başkan Yardımcılığına seçilenlerin Emekli Sandığı ile ilişkilendirileceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından” talebinin reddedildiğini; red işleminin açıkça kanuna aykırı olduğunu belirterek, işlemin iptali istemiyle idari yargıda dava açmıştır.
ANKARA 3. İDARE MAHKEMESİ: 28.12.2010 gün ve E:2009/1501 K:2010/1900 sayılı kararında “… 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 3. fıkrasında, “Davacının gösterdiği adreste tebligat yapılamaması halinde yeni adresinin bildirilmesine kendiliğinden hükümsüz kalır. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmemek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.” hükmü yer aldığından, Mahkememizin 17.12.2009 tarihli kararı ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup, davacı tarafından bir yıl içinde yeni adres bildirerek dosyanın yeniden işleme konulmasının istenmediği anlaşıldığından…”şeklindeki gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
DANIŞTAY ONBİRİNCİ DAİRE:08.02.2012 gün ve E:2011/3019, K:2012/597 sayılı kararında özetle; “…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 3. fıkrasında; davacının gösterdiği adreste tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyasının işlemden kaldırılacağı ve varsa yürütmenin durdurulması kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağı, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 60. maddesinde, Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebliğ işlerinin, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacağı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirileceği, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin, tebliğ tarihi sayılacağı, muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurlarının yukarıdaki fıkra uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecbur olduğu kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının dava dilekçesinde belirttiği adresin “Ataşehir Belediye Başkanlığı Kayışdağ Cad. No:143 Küçükbakkalköy-Ataşehir/İSTANBUL” olduğu, posta ve harç tamamlama yazısının anılan adrese tebligata çıkarıldığı, tebligat alındısında “Gökhan Barış muhatabı tanımadığını beyan etti. Muhtarlık kayıtlarında kaydına rastlanmamıştır. Ata Petrol .”kaydının yer aldığı, İdare Mahkemesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davacının gösterdiği adreste tebligat yapılamaması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğinin ve davacı tarafından bir yıl içinde yeni adres bildirilerek dosyanın yeniden işleme konulmasının istenilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması isteminin savunmadan sonra incelenmesi yolunda verilen Danıştay Onbirinci Dairesinin 6.5.2011 tarihli ve E: 2011/3019 sayılı kararının davacıya dava dilekçesinde belirtilen adreste tebliğ edildiği, dolayısıyla davacının adresini değiştirmediği ve davacıya yapılan ilk tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, Tebligat Kanunu’na uygun olarak yapılmayan ilk tebligat göz önünde bulundurularak İdare Mahkemesince davanın açılmamış sayılması yolunda verilen kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır…” şeklindeki gerekçe ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
ANKARA 3. İDARE MAHKEMESİ: 11.10.2012 gün ve E:2012/1063, K:2012/1439 sayılı kararında; “… Uyuşmazlığın davacının konumu ve statüsü gereği 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi kapsamında sigortalı kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin bulunduğu anlaşılmakta olup, bu haliyle uyuşmazlık, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığından, 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesi hükmü uyarınca iş mahkemelerince çözümleneceği açık olduğundan, iş bu davanın çözümü idari yargının görev alını dışında kalmaktadır…” şeklindeki gerekçe ile davanın 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş ve verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez aynı istemle adli yargıda dava açmıştır.
ANKARA 5. İŞ MAHKEMESİ: 22.03.2013 gün ve E:2013/83 K:2013/214 sayılı kararında “…5393 Sayılı Yasanın 49/8. maddesinde… bu şekilde görevlendirilen Meclis Üyeleri denilmek suretiyle statüleri konusunda herhangi bir düzenleme yapılmadığı, davacının süresi içerisinde kuruma başvurduğu, davalı kurum tarafından maddenin kapsamının daraltılamayacağı, Belediye Meclis üyeleri arasında görevlendirilen belediye başkan yardımcılarının taleplerine göre bir sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilebileceklerini, davacının bu hakkını 5510 Sayılı Yasanın 4/c maddesi kapsamında kullandığı, emekli maaşı aldıktan sonra tekrar çalışma olması halinde sosyal güvenlik destek primi talep edileceği ancak bu aşamada uyuşmazlık konusu olmadığı anlaşıldığından…” şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar vermiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ: 26.12.2013 gün ve E:2013/9331 K:2013/25626 sayılı kararında “…5510 sayılı Kanunun “Uyuşmazlıkların çözümü yeri” başlıklı 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği açıklanmış, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ise 114. maddesinde, yargı yolunun caiz olmaması durumu, dava koşulları arasında sıralandıktan sonra 115. maddesinde dava koşulu eksikliğini saptayan mahkemece davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür.
Yukarıda yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki hukuki ilişki, çekişmenin niteliği ve dayandığı hukuki sebep dikkate alındığında, uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığından adli yargı ve giderek, sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemeleri görevli olmayıp bu tür davalar idari yargının görev alanı içerisinde yer almaktadır.…” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
ANKARA 5. İŞ MAHKEMESİ :08.04.2014 gün ve E:2014/94, K:2014/505 sayılı kararı ile bozma ilamına uyarak bozma ilamındaki gerekçelerle, uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerektiğinden yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile HMK 115. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermiş ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Davacı vekilinin, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini talep etmesi üzerine dosya Mahkememizi gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :