);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

ESAS NO     : 2019 / 373

KARAR NO : 2019 / 437

KARAR TR  : 8.7.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                    K  A  R  A  R

Davacı            : A. A. Türk Sigorta Şirketi

Vekilleri          : Av.H.L. P.-Av.D.P.

Davalı          : Zonguldak Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. R. E.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından sigortalı 67 … 901 plakalı aracın 13/02/2017 tarihinde Zonguldak ili Merkez ilçesi Terminal istikametinden gelip Milli Egemenlik caddesi üzerinden Uğur Mumcu Kavşağı istikametine seyir halinde iken, Tır Parkı önüne geldiği esnada, diğer araçların ıslak ve buzlanmadan dolayı kayganlaşmış zeminde kaymalarını görmesi üzerine yavaşladığı sırada, aynı istikamette sağ şeritte seyir halinde bulunan 67 … 852 plakalı aracın kaygan yol nedeniyle duramayarak sol ön kısmı ile önce aynı istikamette seyir halinde bulunan 78 SP 639 plakalı aracın sağ dikiz ayna kısımlarına, sonra 67 … 901 plakalı aracın sağ kısımlarına çarpması, arkadan gelerek diğer araçların da kaygan zeminden dolayı birbirlerine çarpması sonucu hasarlı kaza meydana geldiğini;  olay mahallinde tutulan kaza tutanağına göre kazaya, zeminin ıslak ve buzlanmasından kaynaklanan kayganlaşmanın olması nedeniyle gerekli tedbirlerin alınmaması,  yolun bakım ve onarımının yapılmaması, buzlanma için yolda önlem alınmaması ve önleyici trafik işaret levhaları konmamasının sebep olduğunu,  buna bağlı olarak davalının hizmet kusurunun oluştuğunu; hasar nedeniyle yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda sigortalı araçta  3.509,00 TL. hasar tespit edildiğini, bu bedelin sigortalıya ödendiğini; idareye yapılan başvurudan sonuç alamadıklarını, ödeme nedeniyle müvekkilinin sigortalının haklarına halef olduğunu ifade ederek; kazanın oluşumunda davalı idarenin kusurlu olduğundan bahisle araçta oluşan 3.509,00 TL zararın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ZONGULDAK İDARE MAHKEMESİ: 20.4.2018 gün ve E:2017/1227, K:2018/387 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne yer verdikten sonra; (…) Uyuşmazlık Mahkemesi yerleşik kararlarına göre idare, tıpkı özel hukuk kişileri gibi özel hukuk sözleşmeleri yapabildiği gibi kamusal yetkisinin verdiği üstünlük ve ayrıcalıklara dayanarak, konusu, hüküm ve koşulları bakımından özel hukuk sözleşmesinden farklı olan sözleşmelerde yapar ki, idare hukuku esaslarına tabi olan bu sözleşmeler “idari sözleşme” olarak adlandırılır. İdarenin genel ehliyetini kullanarak sözleşme serbestisi ve tarafların eşitliği gözetilerek gerçekleştirdiği sözleşmelerin tamamen özel hukuk hükümlerine tabi olması ve dolayısıyla bunlar ile bu sözleşmelerin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların yargısal denetiminin adli yargı yerinde diğer yani idari sözleşmeler ile bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar ise idari yargı yerinde dava konusu edilebilmektedir.

Bu durumda, uyuşmazlığın idari bir işlemden veya eylemden kaynaklanmadığı, davacı sigorta şirketi ile zarar gören arasındaki sigorta poliçesinden kaynaklandığı açıktır. Kaldı ki 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın sözleşme hükümleri ile özel hukuk kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğinden, eldeki davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE…” temyiz/istinaf yolu kapalı olmak üzere karar vermiş;   bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Zonguldak 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 4.6.2018 gün ve E:2018/177, K:2018/245 sayı ile,  “(…) Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davalı Zonguldak Belediye Başkanlığı’nın bir kamu tüzel kişiliği olup, işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşır. Somut olayda, davalı tarafından zeminin ıslak ve buzlanmasından kaynaklanan kayganlaşmanın olması nedeniyle gerekli tedbirleri almadığı ve yolun bakım ve onarımının yapılmadığı, buzlanma için yolda önlem alınmadığı, önleyici trafik işaret levhalarının konmaması nedeniyle davaya konu kazanın meydana geldiğini ileri sürülmüştür. Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdarenin hizmet kusurlarından doğan zararlardan dolayı; İdari yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınacağı ve dava şartlarından olduğu ve davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden görev yönünden davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:

1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle, davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi: 28.2.2019 gün ve E:2019/88, K:2019/231 sayı ile, istinaf başvurusunun kabulü ile, Zonguldak 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04/06/2018 tarih ve 2018/177 Esas 2018/245 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(l)-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına; dosyanın yargılamayı ertelemek suretiyle (UMK m. 19/1), görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmak ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kararına kadar erteleyerek anılan mahkeme kararı sonucuna uygun bir karar verilmek üzere Zonguldak 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

ZONGULDAK 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 25.4.2019 gün ve E:2019/108 sayı ile, kaldırma kararı doğrultusunda idare mahkemesince verilmiş bulunan görevsizlik kararının kesinleşmiş olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, mahkemeleri ile görev uyuşmazlığı doğduğundan dosyanın uyuşmazlığın çözümü açısından Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi kararına kadar dosyanın yargılamasının ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 8.7.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari ve adli yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı sigorta şirketi tarafından sigortalı 67 … 901 plakalı aracın karıştığı trafik kazasında maddi hasar oluştuğu;  kazanın ve maddi hasarın oluşmasında Zonguldak Belediye Başkanlığının kusur ve sorumluluğunun bulunduğu iddia edilerek;  aracın zararlarına karşılık poliçe sahibine ödenmiş olan 3.509,00-TL bedelin, davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Zonguldak 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.4.2019 gün ve E:2019/108 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Zonguldak 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.4.2019 gün ve E:2019/108 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 8.7.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

      Başkan                          Üye                                  Üye                                  Üye

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                              Birol

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                             SONER

                                            Üye                                   Üye                                  Üye

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                            Nurdane

                           AYDIN                             TUNÇ                             TOPUZ