ÖZET: Fazlaya dair hakları saklı tutularak adli yargı yerinde açılan ilk davadan sonra açılan ek davanın; imar mevzuatından kaynaklanan tazminat davası olması gözetilerek, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 1006 KARAR NO : 2014 / 1077 KARAR TR : 29.12.2014 | ÖZET: Fazlaya dair hakları saklı tutularak adli yargı yerinde açılan ilk davadan sonra açılan ek davanın; imar mevzuatından kaynaklanan tazminat davası olması gözetilerek, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : B. Petrol Ürünleri Otomotiv ve Ticaret Ltd. Şti.
Vekili : Av. S.D.
Davalı : T.C. Sağlık Bakanlığı
Vekili : Av. E.U. (Adli Yargıda)
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin maliki olduğu İzmir ili, Bayraklı ilçesi, 2404 ada, 11 parselde bulunan taşınmaza davalı bakanlığın kamulaştırmasız olarak el attığını, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/211 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, bilirkişi incelemesiyle taşınmaz değerinin 2.600.000,00 TL olarak saptandığını, mahkemenin 2011/211 esas, 2012/175 karar sayılı ilamında talebe bağlı kalınarak 3.200,00 TL kamulaştırmasız el koyma bedelinin davalı Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğini, değerin her geçen gün arttığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, taşınmazın 1.215,00 m² lik kısmı için 2.596.800,00 TL değer artışının kamu alacaklarına uygulanan faizi birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı Sağlık Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, mahkemenin kendisini görevli kılması halinde taraflarına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yoluna başvurması gerektiğini, bu nedenle yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesine, aksi halde davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
İZMİR 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.09.2013 gün ve E:2013/208, K:2013/441 sayılı kararında özetle; “… dava hukuki el atma nedenine dayalı olarak açılmış olup, 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasanın geçici 6/10 maddesi ile hukuki el atma iddiası ile ilgili davalara bakma görevinin idari yargıya ait olduğu bu maddenin görülmekte olan davalara da uygulanacağı belirtildiğinden bu yasal düzenleme karşısında yargı yolu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir…” şeklindeki gerekçe ile 2942 sayılı Yasanın geçici 6/10 maddesi ile HMK’nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri gereğince yargı yolu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiştir.
Adli yargıda verilen görevsizlik kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ:10.06.2014 gün ve E:2014/395, K:2014/10298 sayılı kararında; “… 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun değiştirilen geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarıyla getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” ve “… bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” düzenlemeleri karşısında maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden ve bu yanılgının giderilmesi de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm kısmının 3. bendinde yer alan” dava açıldıktan sonra yürürlüğü giren yasal düzenleme nedeniyle görevsizlik kararı verildiğinden davalı vekili için ücret takdirine yer olmadığına,” cümlesinin hükmünden çıkarılarak yerine “ davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesine göre 1.320,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” cümlesi yazılmak suretiyle 6100 sayılı HMK ya 6217 sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde gözetilerek HUMK’nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile onanmasına…” karar vermiş ve verilen karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle yine Sağlık Bakanlığı aleyhine idari yargıda dava açmıştır.
İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ: 02.10.2014 gün ve E:2014/1648 sayılı kararında ; “…2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Yargı Merciilerinin Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları” başlıklı 19. maddesinde; “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli biı karan ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden; İzmir ili, Bayraklı ilçesi, Salhane Mahallesinde ve tapunun 2404 ada, 11 sayılı parselinde kayıtlı davacı şirkete ait taşınmazın imar planında sağlık tesisi olarak ayrılmasına rağmen kamulaştırılmadığından bahisle, kamulaştırmasız el atma dolayısıyla İzmir 9.Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada verilen 09.04.2012 tarih ve E:2011/211, K2012/175 sayılı karar ile söz konusu taşınmazın 3.200,00 TL bedel karşılığı Sağlık Bakanlığı adına tapuda tesciline karar verildiği, kesinleşen bu karar sonrasında davacı tarafından bu sefer aynı taşınmaz için yine kamulaştırmasız el atma dolayısıyla meydana gelen değer artışına karşılık 2.596.800,00 TL tazminat talebiyle İzmir 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2013/208 esas sayısına kayden açılan davanın anılan Mahkemenin 19.09.2013 tarih ve K:2013/441 sayılı kararıyla görev yönünden reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacı tarafından, taşınmazının imar planında sağlık tesisi olarak ayrılmasına rağmen kamulaştırılmadığından bahisle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6.maddesi hükümlerine dayanılarak İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın görev yönünden reddi üzerine işbu dava açılmışsa da, aynı taşınmaz için kamulaştırmasız el atma dolayısıyla İzmir 9.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada söz konusu taşınmazın 3.200,00 TL bedel karşılığı Sağlık Bakanlığı adına tapuda tesciline karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği görülmüştür.
Bu itibarla, bakılan davanın, imar planında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmalarına rağmen ilgili idarelerce kamulaştırılmayan taşınmazlar dolayısıyla mülkiyetten kaynaklı tasarruf hakları kısıtlanan şahısların zararlarının tazminini öngören 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6.maddesi kapsamında değerlendirilmesine imkan bulunmamaktadır.
Bu durumda, kesinleşen yargı kararı ile maliki olduğu taşınmazı, tespit edilen bedeli mukabilinde ilgili idare adına tapuda tescil edilen davacının, mülkiyet hakkından kaynaklı tasarruf hakkının kısıtlandığından bahsetmeye olanak bulunmayıp, gelinen noktada, uyuşmazlık, Mahkemece hükmedilen tazminat tutarının, aradan geçen süre ve değişen şartlar dikkate alınarak güncellenmesine ve ilgili idareden tahsiline ilişkin bulunmaktadır ki, bu amaçla açılan davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı mahkemeleri olduğu açıktır…” şeklindeki gerekçe ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. Maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasın incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacıya ait İzmir İli, Bayraklı İlçesi, Salhane Mahallesi, 2404 ada 11 parsel sayılı taşınmaza imar planında sağlık tesisi alanı olarak ayrılması suretiyle fiilen el atılması nedeniyle, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan dava sonucunda taşınmazın kısmen tapu kaydının iptali ile el atılan kısmına ilişkin bedele hükmedilen dava sonrasında, taşınmazın değerinin her geçen gün artması nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsili istemiyle açılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacı tarafından 15.04.20111 tarihinde 2404 ada ve 11 ve 2405 ada 20 parsel sayılı taşınmazlar hakkında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Bayraklı Belediye Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan dava sonunda, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi: 09.04.2012 gün ve E.2011/211 K:2012/175 sayılı kararı ile, “… 2404 ada 11 parselde kayıtlı taşınmazın 1.215,00m2lik kısmının sağlık alanında kaldığı anlaşıldığından bu kısmın davacı adına olan tapusunun iptali ile davalı Hazine adına tesciline, bu kısma ilişkin olarak talep ile bağlı kalınarak 3.200,00 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin 15/04/2011 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Sağlık Bakanlığından alınarak davacıya verilmesine, …” karar vermiş ve verilen karar temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek kesinleşmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘’Kısmi Dava’’ başlıklı 109.maddesinde; ‘’Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.” hükmü yer almakta olup, bu düzenleme çerçevesinde, talep konusu niteliği itibariyle bölünebiliyor ise kısmi davanın varlığından bahsedilebilecektir.
Alacağın tamamı aynı hukuki ilişkiden doğup, şimdilik sadece bir kesimi dava ediliyorsa kısmi davadan söz etmek gerekecek olup, kısmi dava davacı lehine karara bağlandıktan sonra, alacağın geri kalan kısmı için ek dava açılması söz konusu olacaktır. Somut olayda da davacı tarafından İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/211 K:2012/175 sayılı dosyasında görülen ilk davada aynı hukuki ilişki ve konudan doğduğu ifade edilen alacağın bir kısmı dava edilmiş, iş bu dava kabul ile neticelendikten sonra ise, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2013/208 K:2013/441 sayılı dosyasında görülen ek dava açılmış olmakla davacı tarafından ilk etapta açılmış olan İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/211 sayılı dosyasında görülmekte davanın 6100 sayılı Yasa kapsamında kısmi dava mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır.
İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2013/208 sayılı dosyasında görülen dava, yukarıda izahı yapıldığı üzere, daha önceden fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle açılıp karara bağlanan alacak miktarının kalan kısmı bakımından bir ek dava mahiyetindedir. Her ne kadar, bu davaların konuları ve tarafları birbirleri ile aynı olsa da, bahse konu ek dava yeni bir dava olup, bu dava için yeniden dava harcı alınması, yeniden taraf teşkili sağlanarak yargılama yapılması, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yapılıp delillerin yeniden toplanması gerekmekte, dolayısıyla ek davanın ilk aşamasından itibaren, ilk açılan kısmi davadan bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında, her ne kadar kısmi dava mahiyetinde İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2001/211 K:2012/175 sayılı dava dosyasının yargılaması adli yargıda yerinde yapılmış ve burada görülmekte olan davada görev (yargı yolu) itirazı yapılmaksızın karar verilmiş ise de, ek dava mahiyetinde açılan İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.09.2013 gün ve E:2013/208 K:2013/441 sayılı kararı ile verilen görevsizlik kararının ardından idari yargıda açılan davada idari yargının kendisini görevsiz görerek 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca çıkartılan görev itirazının esası incelenmelidir.
Bu kabuller ve değerlendirmeler neticesinde, davanın özü itibariyle, davacıya ait İzmir İli, Bayraklı İlçesi, Salhane Mahallesi’nde kain 2404 ada 11 parsel sayılı taşınmazına, imar planında “Sağlık Tesis Alanı” olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, uğranıldığı iddia edilen zararın faizi ile birlikte tahsili istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.
- a) Bölge planları; sosyo – ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.
- b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.
Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.
Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.
Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.
İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.
- c) (Ek: 3/7/2005 – 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirkete ait 2404 ada 11 parselin 1215.00m2lik kısmının 1/1000 ölçekli imar planında sağlık tesis alanı olarak ayrıldığı; İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen E:2011/211 K:2012/175 sayılı dava dosyasında alınan 25.07.2011 tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı ve tarafların kabullerine göre de imar planında sağlık alanı olarak ayrılan ve bu nedenle hükmen Hazine adına tesciline karar verilen dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.
Olayda, imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu parselin imar planında Sağlık Tesisi Alanında kaldığı, taşınmaza idarece fiilen el atılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacının hissedar olduğu taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın çözümünde idari yargı görevli olduğundan İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin 02.10.2014 gün ve E:2014/1648 sayılı başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin 02.10.2014 gün ve E:2014/1648 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
| Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ | Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU | Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |