);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Davalı sulama birliği tarafından, sözleşmeye aykırı olarak davacının tarlalarına su verilmemesi nedeniyle oluştuğu öne sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk

 

T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/416

KARAR NO   : 2019/446

KARAR TR    : 08/07/2019

 

ÖZET: Davalı sulama birliği tarafından, sözleşmeye aykırı olarak davacının tarlalarına su verilmemesi nedeniyle oluştuğu öne sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk

K A R A R

          Davacı                           : M. K

          Vekilleri                         : Av. S. Ö. Av. H. Ö.

          Davalı                           : A. Sulama Birliği Başkanlığı

          Vekili                             : Av. G. U. G.

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı sulama birliği arasında, müvekkilinin mısır ürünü ekmiş olduğu Erzincan ili, Ulalar Beldesi Üçkonak mahallesinde bulunan 109 ada 3 ve 13 parsel sayılı sulu tarlalarına bir sezonda 5 kez, 15 günde bir su vermeyi kabul ve taahhüt ederek beyanname imzalanmasına rağmen davalının su verme taahhüdünü yerine getirmeyerek gecikmeli olarak su vermesi nedeniyle müvekkilinin mısır mahsulünün tamamının kuruduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla toplam 6.483,21 TL nin 25.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ERZİNCAN İDARE MAHKEMESİ: 22.01.2018 gün ve E: 2018/27, K:2018/79 sayı ile, “18.12.1953 tarih 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Umumi hükümler” başlıklı 1. maddesinde;’4 (Değişik: 11/10/2011 – KHK – 662/49 md.) Bu Kanunun amacı; yerüstü ve yeraltı sularının zararlarım önlemek ve/veya bunlardan çeşitli yönlerden faydalanmak maksadıyla bu Kanun ve ilgili diğer mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere; Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip, merkezi Ankara’da bulunan özel bütçeli bir kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir..

          “Vazife ve salahiyetleri “ başlıklı 2. Maddesinde; “ Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salahiyetleri şunlardır:

  1. a) Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek;
  2. b) Sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya akşamını gösterir harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak
  3. g) Yukarıdaki fıkralarda yazılı tesislerin (Çalıştırma, bakım ve onarım dahil) işletmelerini sağlamak;
  4. h) Yukarıdaki fıkralarda yazılı işlerle ilgili olmak üzere rasat, tecrübe, istatistik, araştırma ve her türlü istikşaf işlerini yapmak ve
  5. k) Umum Müdürlüğün yaptığı veya devraldığı tesislerden işletmelerini bizzat deruhte etmediklerinin işlemelerini sağlamak üzere işletmeler kurmak ya doğrudan doğruya veyahut da işletmeler marifetiyle ortaklıklar teşkil etmek ve lüzumu halinde tesisleri hakiki ve hükmi şahıslara devretmek üzere Vekalete teklifte bulunmak;…” şeklinde düzenlenmiştir.

          DSİ Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkileri kapsamında çıkarılan, sulama birliklerine ilişkin 08.03.2011 tarih 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu’nun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde; “ (1) Bu Kanunun amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir.

          (2) Sulama birlikleri kamu tüzel kişiliğine sahip olup, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel hukuk hükümlerine tabidir.”

          “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde; “…i) Su kullanıcısı: Görev alanında sulama yapan veya yapacak olan gerçek ya da tüzel kişiyi,

  1. j) Su kullanım hizmet bedeli: Su kullanıcılarına suyun ulaştırılması, birliğin tüzel kişilik kazanmasından önce görev alanı içinde açılmış olan yeraltı suyu kuyuları ile yapılanlar da dâhil olmak üzere sulamadan dönen fazla suyun uzaklaştırılması, birliğin sorumluluğundaki sulama tesisinin mütemmim cüzü olan servis yolları için birlikçe yapılan yönetim, bakım ve onarım, yatırım geri ödeme, finansman, personel, mal ve hizmet alım ve enerji kullanım giderleri gibi her türlü gideri karşılayacak şekilde birlik meclisince belirlenen ve su kullanıcılarından tahsil edilen tutarı,…”

          “Birliğin görev alanı ve çalışma konuları” başlıklı 3. maddesinde; “(1) Birliklere devredilen tesislerin hizmet alanı, birliklerin görev alanı olup sınırları, kapsamı ve ismi DSİ tarafından belirlenir.

          (2) Bir görev alanı içerisinde aynı amaçla birden fazla birlik kurulamaz.

          (3) Birlik, devraldığı tesislerin işletme, bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu çerçeve ana statüde ve devir sözleşmesinde yer alan esaslara uygun olarak yürütür.

          (4) Birliğin çalışma konuları şunlardır:

  1. a) Görev alanı içerisinde yer alan tesislerin işletme, bakım, onarım, yönetim ve yenileme hizmetlerini usul ve esaslarına uygun olarak yapmak.
  2. b) Katılım payım, su kullanım hizmet bedelini ve uygulanan cezaları tahsil etmek.
  3. c) Devraldığı tesislerin yatırım bedellerini geri ödemek.

          ç) Devraldığı tesisi DSİ’nin onayını almak suretiyle geliştirmek, bu tesis ile ilgili yeni projeler yapmak veya yaptırmak.

  1. d) Görev alanı içerisinde su miktarına bağlı olarak ekilecek bitki desenini Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ilgili birimleri ile işbirliği yaparak planlamak.
  2. e) Görev alanı içerisinde öngörülen üretim hedeflerinin gerçekleşmesine katkıda bulunmak üzere gerekli tedbirleri almak.
  3. f) Sulama ve diğer tarımsal konularda faaliyet gösteren kurumlarla işbirliği yaparak araştırma, geliştirme ve eğitim çalışmalarında bulunmak.
  4. g) Amaç ve görevleri ile ilgili konularda ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip

etmek.

          ğ) Ortak tesisler için DSİ’ce sarf olunan işletme ve bakım masraflarından kendi payına düşen miktarı ödemek.”

          “Mevcut birlikler” başlıklı Geçici 1. maddesinde; “ (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 26/5/2005 tarihli ve 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununa göre kurulmuş olan sulama birlikleri onsekiz ay içinde durumlarını bu Kanuna uygun hale getirmek zorundadır. Aksi takdirde bu birliklerin tüzel kişiliği kendiliğinden sona erer ve bu birlikler valinin görevlendireceği vali yardımcısı başkanlığında; defterdarlık, tarım il müdürlüğü, DSİ bölge müdürlüğü ve il mahalli idareler müdürlüğü yetkililerinden oluşan tasfiye komisyonu tarafından en geç iki ay içinde tasfiye edilir. Birliğin tüm hak, alacak, borç ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olmayan personeli ile birliğe ait taşınır ve taşınmazlar bu Kanuna istinaden kurulan yeni birliğe devrolunur….” hükümleri düzenlenmiştir.

          Davalı Akbulut Sulama Birliğinin kişilere sağladığı hizmete ilişkin işlemlerinin yargısal denetimini yapacak yargı düzenini belirleyebilmek için, işlemin özel hukuk ilişkilerinden veya kamusal yetkilerin kullanılmasından doğup doğmadığına bakmak gerekir.

          Sulama işi, bir kamu hizmeti niteliğini taşımakta ise de; Sulama Birliği bu hizmeti, ilgili yasaların belirlediği ilkeler ve özel hukuk kurallarına göre yürütmek durumundadır. Su kullanım bedelinin sözleşmenin ifasına ilişkin koşulların hukuksal dayanağı, kamu gücüne değil iki taraf arasında yapılan sözleşmeye dayanmaktadır. Nitekim ödemelerin yapılmaması durumunda davalı alacağını, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre değil, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil etmektedir.

          Sulama Birliği Çerçeve Ana Statüsünün 46. maddesinde tüm su kullanıcılarla Ana Statünün 58 inci maddesinde düzenlenen sözleşmenin imzalanacağı, 58. maddesinde ise; Birlik hizmetlerinden faydalanmak isteyenlerin birlik ile sözleşme imzalamalarının zorunlu olduğu yer almıştır.

          Taraflar arasında düzenlenen “Sulama Beyan Sözleşmesi”, daha çok tip sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idareyle birlikte düzenlemesi yerine katılımı söz konusudur. Ancak bu durum, idare ile kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini kamu hukuku ilişkisine dönüştürmez. Çünkü birçok durumda hizmetin tekel niteliği ve çok kişiye götürülme zorunluluğu, işin, çoğunlukla tip sözleşmeler yoluyla ve kişilerin katılımı ile gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır.

          Öte yandan, Anayasa Mahkemesi 18.2.1985 günlü, E: 1984/9, K: 1985/4 sayılı kararında, karayollarından, köprülerden alınan geçiş parası, su, elektrik, hava-gazı, demiryolları, hava yolları, kimi hastane ücretleri gibi, ekonomik koşullara göre oluşturulan ve tesislerin bakımını, idamesini ve yeni yatırımlar yapılmasını sağlamak için yapılan ödemeleri, belirli kamu hizmetleri karşılığında kişilerden alınan, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerden ayrı kabul etmiştir.

          Tüm bu açıklamalara göre, davacı tarafından taşınmazına, Akbulut Sulama Birliği ile özel hukuk ilişkisi çerçevesinde imzaladığı sözleşme ve taahhütnameye aykırı olarak tarlasına su verilmediğinden bahisle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

          Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 27.11.2017 tarihli, E:2017/663-K:2017/720 sayılı kararı da bu doğrultudadır.

          Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1 -a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine” dair verdiği karar 03/03/2018 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ERZİNCAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 24.01.2019 gün ve E:2018/295, K:2019/49 sayı ile, “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı Erzincan Barajı Akbulut Sulama Birliği bir kamu tüzel kişiliği olup kural olarak, işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşır, somut olayda davacı, davalı birlik ile imzalanan beyanname kapsamında davalı birliğin davacının sulu tarlalarına 15 günde bir 5 kez aralıklarla su vermeyi kabul ve taahhüt etmesine rağmen su verme taahhüdünü yerine getirmeyerek gecikmeli olarak su vermesi nedeniyle davacının mısır mahsulünün % 80’inin kuruduğu Erzincan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/31 D.iş esas sayılı dosyasında bilirkişi marifeti ile davacının zararının 5.667,21 TL tespit edildiği her ne kadar davacının zararının tahsili amacıyla Erzincan İdare Mahkemesinin 2018/27 esas sayılı dosyası ile açılan davanın mahkemece 2018/79 sayılı kararı ile davanın adli yargının görevli olduğundan bahisle reddine dair karar verilmiş ise de davalı sulama birliğine yüklenilen görevin, hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hususu hizmet kusuru niteliğindedir. İdare’nin işlem ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasasının 2 -b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir” gerekçesiyle “Dava           dilekçesinin 6100 Sayılı HMK 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan dolayı usulden REDDİNE” karar vermiş, bu karar da 05/03/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuş, dava dosyaları Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/05/2019 gün, E:2018/295 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 31/05/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 08/07/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığınınesasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davacı tarafından, sözleşmeye aykırı olarak tarlalarına su verilmemesi nedeniyle oluştuğu öne sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

          Anayasa’nın 168. maddesinde; “Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabiî servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.” denilmek suretiyle devletin doğal kaynakların aranması ve işletilmesi hakkını kanunla belli esaslar ve süreler için gerçek ve tüzel kişilere devredilebileceği kabul edilmiştir.

           18.12.1953 tarih 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Umumi hükümler” başlıklı 1. maddesinde;“ (Değişik: 11/10/2011 – KHK – 662/49 md.) Bu Kanunun amacı; yerüstü ve yeraltı sularının zararlarını önlemek ve/veya bunlardan çeşitli yönlerden faydalanmak maksadıyla bu Kanun ve ilgili diğer mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere; Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip, merkezi Ankara’da bulunan özel bütçeli bir kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir…”

          “Vazife ve salahiyetleri” başlıklı2. Maddesinde; “ Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salahiyetleri şunlardır:

  1. a) Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek;
  2. b) Sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak
  3. g) Yukarıdaki fıkralarda yazılı tesislerin (Çalıştırma, bakım ve onarım dahil) işletmelerini sağlamak;
  4. h) Yukarıdaki fıkralarda yazılı işlerle ilgili olmak üzere rasat, tecrübe, istatistik, araştırma ve her türlü istikşaf işlerini yapmak ve
  5. k) Umum Müdürlüğün yaptığı veya devraldığı tesislerden işletmelerini bizzat deruhte etmediklerinin işlemelerini sağlamak üzere işletmeler kurmak ya doğrudan doğruya veyahut da işletmeler marifetiyle ortaklıklar teşkil etmek ve lüzumu halinde tesisleri hakiki ve hükmi şahıslara devretmek üzere Vekalete teklifte bulunmak;…” şeklinde düzenlenmiştir.

          DSİ Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkileri kapsamında çıkarılan, sulama birliklerine ilişkin 08.03.2011 tarih 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu’nun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde; “ (1) Bu Kanunun amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir.

          (2) Sulama birlikleri kamu tüzel kişiliğine sahip olup, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel hukuk hükümlerine tabidir.”

          “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde; “…i) Su kullanıcısı: Görev alanında sulama yapan veya yapacak olan gerçek ya da tüzel kişiyi,

  1. j) Su kullanım hizmet bedeli: Su kullanıcılarına suyun ulaştırılması, birliğin tüzel kişilik kazanmasından önce görev alanı içinde açılmış olan yeraltı suyu kuyuları ile yapılanlar da dâhil olmak üzere sulamadan dönen fazla suyun uzaklaştırılması, birliğin sorumluluğundaki sulama tesisinin mütemmim cüzü olan servis yolları için birlikçe yapılan yönetim, bakım ve onarım, yatırım geri ödeme, finansman, personel, mal ve hizmet alım ve enerji kullanım giderleri gibi her türlü gideri karşılayacak şekilde birlik meclisince belirlenen ve su kullanıcılarından tahsil edilen tutarı,…”

          “Birliğin görev alanı ve çalışma konuları” başlıklı 3. maddesinde; “(1) Birliklere devredilen tesislerin hizmet alanı, birliklerin görev alanı olup sınırları, kapsamı ve ismi DSİ tarafından belirlenir.

          (2) Bir görev alanı içerisinde aynı amaçla birden fazla birlik kurulamaz.

          (3) Birlik, devraldığı tesislerin işletme, bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu çerçeve ana statüde ve devir sözleşmesinde yer alan esaslara uygun olarak yürütür.

          (4) Birliğin çalışma konuları şunlardır:

  1. a) Görev alanı içerisinde yer alan tesislerin işletme, bakım, onarım, yönetim ve yenileme hizmetlerini usul ve esaslarına uygun olarak yapmak.
  2. b) Katılım payını, su kullanım hizmet bedelini ve uygulanan cezaları tahsil etmek.
  3. c) Devraldığı tesislerin yatırım bedellerini geri ödemek.

          ç) Devraldığı tesisi DSİ’nin onayını almak suretiyle geliştirmek, bu tesis ile ilgili yeni projeler yapmak veya yaptırmak.

  1. d) Görev alanı içerisinde su miktarına bağlı olarak ekilecek bitki desenini Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ilgili birimleri ile işbirliği yaparak planlamak.
  2. e) Görev alanı içerisinde öngörülen üretim hedeflerinin gerçekleşmesine katkıda bulunmak üzere gerekli tedbirleri almak.
  3. f) Sulama ve diğer tarımsal konularda faaliyet gösteren kurumlarla işbirliği yaparak araştırma, geliştirme ve eğitim çalışmalarında bulunmak.
  4. g) Amaç ve görevleri ile ilgili konularda ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip etmek.

          ğ) Ortak tesisler için DSİ’ce sarf olunan işletme ve bakım masraflarından kendi payına düşen miktarı ödemek.”

          “Mevcut birlikler” başlıklı Geçici 1. maddesinde; “ (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 26/5/2005 tarihli ve 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununa göre kurulmuş olan sulama birlikleri onsekiz ay içinde durumlarını bu Kanuna uygun hale getirmek zorundadır. Aksi takdirde bu birliklerin tüzel kişiliği kendiliğinden sona erer ve bu birlikler valinin görevlendireceği vali yardımcısı başkanlığında; defterdarlık, tarım il müdürlüğü, DSİ bölge müdürlüğü ve il mahalli idareler müdürlüğü yetkililerinden oluşan tasfiye komisyonu tarafından en geç iki ay içinde tasfiye edilir. Birliğin tüm hak, alacak, borç ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olmayan personeli ile birliğe ait taşınır ve taşınmazlar bu Kanuna istinaden kurulan yeni birliğe devrolunur….” hükümleri düzenlenmiştir.

          Dava dosyasının incelenmesinden; Davanın, davacı vekili tarafından Erzincan İli, Ulalar İlçesi, Üçkonak Mahallesi, Kerege mevkii 109 ada, 3 ve 13 parsel sayılı taşınmazlardaki mısır ekili tarlalara davalı idarenin düzensiz su verdiğinden bahisle uğranıldığı iddia edilen toplam 6.483,21 TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

          Dosyadaki bilgi ve belgeler ile yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; davalı konumunda bulunan Akbulut Sulama Birliği’nin kanun gereği kurulan kamu tüzel kişiliği olduğu ve yürütmesi gereken hizmeti gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın giderilmesi amacıyla davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Davalı Akbulut Sulama Birliği, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri doğrultusunda, ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla kamu tüzel kişiliğine haiz kanunla kurulmuş bir kamu kuruluşudur.

          Böyle olmakla birlikte, bu kuruluşun kişilere sağladığı hizmete ilişkin işlemlerinin yargısal denetimini yapacak yargı düzenini belirleyebilmek için, işlemin özel hukuk ilişkilerinden veya kamusal yetkilerin kullanılmasından doğup doğmadığına bakmak gerekir.

          Sulama işi, bir kamu hizmeti niteliğini taşımakta ise de; Sulama Birliği bu hizmeti, ilgili yasaların belirlediği ilkeler ve özel hukuk kurallarına göre yürütmek durumundadır. Su kullanım bedelinin hukuksal dayanağı, kamu gücüne değil iki taraf arasında yapılan sözleşmeye dayanmaktadır. Nitekim, ödemelerin yapılmaması durumunda davalı alacağını, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre değil, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil etmektedir.Sulama Birliği Çerçeve Ana Statüsünün 46. maddesinde tüm su kullanıcılarla Ana Statünün 58 inci maddesinde düzenlenen sözleşmenin imzalanacağı, 58. maddesinde ise; Birlik hizmetlerinden faydalanmak isteyenlerin birlik ile sözleşme imzalamalarının zorunlu olduğu yer almıştır. Taraflar arasında düzenlenen “Sulama Beyan Sözleşmesi”, daha çok tip sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idareyle birlikte düzenlemesi yerine katılımı söz konusudur. Ancak bu durum, idare ile kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini kamu hukuku ilişkisine dönüştürmez. Çünkü birçok durumda hizmetin tekel niteliği ve çok kişiye götürülme zorunluluğu, işin, çoğunlukla tip sözleşmeler yoluyla ve kişilerin katılımı ile gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır.

          Öte yandan, Anayasa Mahkemesi 18.2.1985 günlü, E:1984/9, K:1985/4 sayılı kararında, karayollarından, köprülerden alınan geçiş parası, su, elektrik, havagazı, demiryolları, hava yolları, kimi hastane ücretleri gibi, ekonomik koşullara göre oluşturulan ve tesislerin bakımını, idamesini ve yeni yatırımlar yapılmasını sağlamak için yapılan ödemeleri, belirli kamu hizmetleri karşılığında kişilerden alınan, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerden ayrı kabul etmiştir.

          Tüm bu açıklamalara göre, davacının taşınmazına davalı idarenin düzensiz su verdiğinden bahisle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

          Açıklanan nedenlerle, Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.01.2019 gün ve E: 2018/295, K:2019/49 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.01.2019 gün ve E: 2018/295, K:2019/49 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 08/07/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER

                                                  Üye                                Üye                              Üye

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ