ÖZET: Davacının tıp doktoru olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumda çalışırken kurum izni ve valilik onayı olmadan özel bir sağlık kuruluşunda daha yarı zamanlı çalıştığının anlaşılması üzerine, davacıya fazladan ödendiği anlaşılan döner sermaye giderinin kurum zararı olarak geri istenmesine ilişkin Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nün davacı hakkında 209 sayılı yasanın geçici 7.maddesine göre borç çıkartılmaması ve borç takip işleminden vazgeçilmemesi işleminin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 1151 KARAR NO : 2015 / 8 KARAR TR : 26.1.2015 | ÖZET: Davacının tıp doktoru olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumda çalışırken kurum izni ve valilik onayı olmadan özel bir sağlık kuruluşunda daha yarı zamanlı çalıştığının anlaşılması üzerine, davacıya fazladan ödendiği anlaşılan döner sermaye giderinin kurum zararı olarak geri istenmesine ilişkin Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nün davacı hakkında 209 sayılı yasanın geçici 7.maddesine göre borç çıkartılmaması ve borç takip işleminden vazgeçilmemesi işleminin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : A.A.
Vekili : Av. N. İ.& Av. B.İ.
Davalı : Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü
Vekili : Av. G.T.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının tıp doktoru olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü’nde çalışırken kurum izni ve valilik onayı olmadan özel bir sağlık kuruluşunda daha yarı zamanlı çalıştığının anlaşılması üzerine, davacıya fazladan ödendiği anlaşılan döner sermaye gideri olan 7.818,31 TL’nin kurum zararı olarak geri istenmesine ilişkin Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nün 24.01.2014 tarih ve 19694131-641.03.01.OSM.02/104-604 sayılı davacı hakkında 209 sayılı yasanın geçici 7 maddesine göre borç çıkartılmaması ve borç takip işleminden vaz geçilmemesi işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.
Davalı idare vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; “…..davacı A.A. tarafından açılan bu idari dava zaten görevli adli yargı yerinde görülmekte olan bir davadır. Yani dava dosyası derdesttir. Görevli yargı kolu adli yarıdır. Bu sebeple açılan bu davanın usulden reddi gerekmektedir” talebiyle görev itirazında bulunmuştur.
Adana 2.İdare Mahkemesi: 23.09.2014 gün ve E:2014/233 sayı ile özetle; “…davacının statü hukukuna tabi olduğu, söz konusu işlemin kamu gücü kullanılarak idarece tesis edildiği ve idare hukuku alanında oluşarak sonuç doğurduğu anlaşıldığından, anılan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin İdari Yargı yerinin olduğu sonucuna varılmıştır.” demek suretiyle davalı idare vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı idare vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı: “Dosyanın incelenmesinde; Sağlık Bakanlığı’nın kurumu zarara uğrattığı gerekçesi ile doktor A.A.hakkında, Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 02/06/2009 tarihinde, “Davalının Sağlık bakanlığına bağlı Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde çalışınken aynı anda Botaş International Ltd.Şti ne taşeron olarak acil sağlık hizmeti, veren Gökkuşağı Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti nde yarı zamanlı hekim olarak çalıştığının tespit edildiğini, Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/2192 sayılı soruşturma dosyası, kapsamında söz konusu, durumun tespitinden sonra davalının özel sağlık kuruluşunda çalışacağın dair kurum izni olmadığı ve Valilik onayının da bulunmadığa davalının özel bir sağlık kuruluşunda çalışması nedeniyle döner sermaye ek ödemesini yarı zamanlı hekim statüsünde alması gerekirken tam almış olmasının Sağlık bakanlığına bağlı birinci basamak sağlık kurumlarında görevli personele döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılmasına dair yönetmelik hükümlerine aykırı olarak devleti 7.818,31.TL zarara uğratmış olduğunu, davalının 28/01/2009 tarihli dilekçe ile söz konusu meblağı ödemeyeceğini bildirmesi üzerine fazlaya ilişkin talep haklan saklı kalmak kaydı ile 7.818,31 TL kamu zararının tebliğ tarihi olan 23/01/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yandan tahsiline karar verilme talebi ile dava açtığı anlaşılmaktadır.
Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/11/2011 gün ve 2009/289 E, 2011/732 K sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilerek, haksız yere ödendiği tespit edilen 7.818,31 TL’nin idareye iadesine karar verilmiştir. Temyiz edilen kararında UYAP sistemi üzerinden yapılan araştırma sonucunda, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 02/10/2014 gün ve E: 2014/5307, K: 2014/12940 sayılı kararı ile onandığı anlaşılmıştır.
Davanın konusu, davacının 209 sayılı yasanın ek 3 maddesi uyarınca, haketmediği halde, fazladan döner sermaye payı ödenmesine neden olması karşılığında, davacının kusuru ile neden olduğu fazla ödemeye ilişkin kamu zararının tazminine ilişkindir.
57 sayılı DMK’nun “Kişisel Sorumluluk ve Zarar” başlıklı 12. maddesi “Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar. /Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesi esastır. /Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. Ancak fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararlar, kabul etmesi halinde disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu kararına göre ilgili memurca ödenir.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm ile devlet memurlarının görevleri sırasında ihmal ya da kasıtla ortaya çıkmasına neden oldukları kamu zararını giderme yükümlülükleri belirlenmiştir. 5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu”nun “Muhasebe Hizmeti ve Muhasebe Yetkilisinin Yetki ve Sorumlulukları” başlıklı 61. maddesi ” Muhasebe hizmeti; gelirlerin ve alacakların tahsili, giderlerin hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm mali işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanması işlemleridir. Bu işlemleri yürütenler muhasebe yetkilisidir. Memuriyet kadro ve unvanlarının muhasebe yetkilisi niteliğine etkisi yoktur..( ve devam eden fıkralar)…” hükmü ile muhasebe yetkilisi tanımlanmış görev ve yetkileri belirlenerek, görevleri sırasında ortaya çıkan kamu zararını ödemekle/ iade etmekle yükümlü oldukları hüküm altına alınmıştır.
657 sayılı DMK’nun 13. Maddesinin son fıkrasında ise “12 nci maddeyle bu maddede belirtilen zararların nevi, miktarlarının tespiti, takibi, amirlerin sorumlulukları ve yapılacak işlemlerle ilgili diğer hususlar Başbakanlıkça düzenlenecek yönetmelikle belirlenir” hükmü ile kamu görevlilerinin görevleri sırasında neden oldukları kamu zararının tahsil usulü Yönetmelik hükümlerine bırakılmıştır.
19/10/2006 günlü, 26324 sayılı RG yayımlanan “Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümleri incelendiğinde, kamu görevlilerinin neden oldukları zararların öncelikle rıza ile ödettirilmesi, mümkün olmaması halinde ise, adli, idari yada askeri yargı yerlerinden alınacak kararların genel hükümlere göre icra edilmesi hususu düzenlenmektedir.
657 sayılı DMK 12. Madde 3. Fıkra da ” Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. ” hükmü ile kamu zararının giderilmesi konusundaki davaların özel hukuk hükümlerine göre, adli yargı yerinde genel mahkemelerde görülmesi gerektiğini belirlemektedir. Nihayetinde, kamu zararına neden olan memurun eyleminin aynı zamanda, görevi ihmal, görevi kötüye kullanma ya da daha ağır nitelikteki suçlardan dolayı ceza yargılamasına da konu olma olasılığı bulunmakta olup, memurun kişisel kusurundan kaynaklanan ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre haksız fiil teşkil eden eylemlerinden ötürü ortaya çıkan kamu zararının da özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği düşünülmektedir. Kaldı ki davaya konu işlem yukarıda açıklandığı şekilde adli yargı yerinde dava konusu olmuş ve davalı kurum lehine karar verilerek onanmak suretiyle de kesinleşmiştir. Bu aşamadan sonra sorunun tekrar adi yargı yerinde dava edilmesi de mümkün görünmemektedir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 12/06/200 gün ve Hukuk Bölümü 2000/14 E., 2000/20 K. sayılı Kararının da, memurun kişisel kusurundan kaynaklanan kamu zararı nedeniyle adli yargı yerinin görevli olduğuna dair emsal kararında bu dava için dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir.” demek suretiyle 2247 sayılı Kanun’un 10 ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar vermiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
Danıştay Başsavcısı: “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun, 8.6.2000 gün ve 4577 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişik 2. maddesinin (1-a) bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdari işlemler, idarenin kamu kudretini kullanarak tek yanlı irade açıklaması ile hukuksal sonuç yaratan, başka bir deyişle, hukuk düzeninde değişiklik yapan işlemlerdir.
Dosyanın incelenmesinden, Osmaniye Halk Sağlığı İl Müdürlüğü’nde doktor olarak görev yapan davacının özel bir sağlık kurumunda çalışacağına dair kurum izni ve Valilik onayı olmadan aynı zamanda sağlık hizmetleri veren özel bir şirkette de çalıştığının tespit edilmesi üzerine Sağlık Bakanlığı’na Bağlı Birinci Basamak Sağlık Kuramlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre döner sermaye ek ödemesinin yarı zamanlı hekim statüsünde alması gerekirken tam olarak almış olması nedeniyle fazla ödenen miktarın adına borç çıkartıldığı, bu borcun ödenmemesi üzerine Osmaniye II Sağlık Müdürlüğü’nce söz konusu tutarın tazmini istemiyle Osmaniye 1. Asliye Mahkemesine açılan davada, verilen 22.11.2011 tarih ve E:2009/289, K:2011/732 sayılı kararla davanın kabulüne, haksız yere ödendiği saptanan kamu zararının yasal faiziyle birlikte idareye ödenmesine hükmedildiği, bu kararın temyiz edildiği, temyiz aşamasında, 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumlan ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanuna 21/2/2013 tarih ve 6428 sayılı Kanunun 17. maddesi ile geçici 7. maddenin eklenmesi üzerine davacı tarafından anılan Yasanın geçici 7. maddesi uyarınca adına çıkartılan borcun tahsilinden vazgeçilmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nün 24.01.2014 tarih ve 104-604 sayılı işleminin iptali istemiyle bakılan davayı açtığı, Osmaniye 1. Asliye Mahkemesinin anılan kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesince verilen 02.10.2014 tarih ve E:2014/5307, K:2014/12940 sayılı kararla onandığı anlaşılmaktadır.
Olayda davacı adına önce tesis edilen borç çıkartma işlemi ile bu davaya konu olan borcun kaldırılması istemi üzerine tesis edilen işlem birbirinden farklı olduğundan davacı adına ilk olarak tesis edilen borç çıkarma işlemi sonrası davacıya fazladan ödenen ek ödeme tutarının adli yargıda açılan dava ile tahsili yoluna gidilmiş olması, bu davaya konu olan işlemin niteliğini değiştirmeyeceği gibi kamu görevlisi olduğu tartışmasız olan davacı adına tesis edilen bireysel işleme konu ek ödemenin, 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumlan ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanundan kaynaklanması nedeniyle bu işlemin özel hukuk hükümlerine dayanılarak yapılmadığı açıktır.
Bu durumda davaya konu işlemin davalı idare tarafından kamu gücü kullanılarak tek yanlı tesis edildiği anlaşıldığından idari işlem niteliğinde olan dava konusu işleme karşı açılan davanın görüm ve çözümünde “İdari Yargı Yerinin” görevli olduğu sonucuna varılmıştır.” şeklinde yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane Topuz, Mehmet Ali DURAN Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 26.1.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, davalı idare bakımından 10. Ve 13. maddelerinde öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı A.A.’in tıp doktoru olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü’nde çalışırken kurum izni ve valilik onayı olmadan özel bir sağlık kuruluşunda daha yarı zamanlı çalıştığının anlaşılması üzerine, davacıya fazladan ödendiği anlaşılan döner sermaye gideri olan 7.818,31 TL’nin kurum zararı olarak geri istenmesine ilişkin Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nün 24.01.2014 tarih ve 19694131-641.03.01.OSM.02/104-604 sayılı davacı hakkında 209 sayılı yasanın geçici 7 maddesine göre borç çıkartılmaması ve borç takip işleminden vaz geçilmemesi işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.
Dava konusunun açıklığa kavuşması için davacı ve davalılar arasında yapılan safahatın açıklanması gerekmektedir.
Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü, davacı A.A.’e hitaben 21.01.2009 tarihinde yazmış olduğu yazıda; “Müdürlüğümüz emrinde görevli iken; Botaş International Ltd.Şti ne taşeron olarak acil sağlık hizmeti, veren Gökkuşağı Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti nde hekim olarak görev yaptığınız tespit edilmiş olup, Özel Sağlık Kuruluşunda çalışacağınıza dair kurum izni ve Valilik onayı almadan 02.08.2006- 21.10.2007 tarihleri arasında Gökkuşağı Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti.görev yaptığınız ve bu suretle Sağlık Bakanlığına Bağlı Birinci Basamak Sağlık Kurumlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. Maddesi gereği şahsınıza haksız yere 7.818,31.YTL haksız ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.
Açıklanan nedenlerden dolayı, 27.09.2006 tarih ve 2006/11058 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe giren Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in ilgili hükümleri gereğince;
1- Söz konusu miktarın yasal faizi ile birlikte 1 ay içerisinde rizaen Osmaniye Döner sermaye Saymanlığına yatırılarak vezne alındısının Sağlık Müdürlüğümüz Disiplin ve Hukuk Büro Amirliğine teslim edilmesi,
2- Konuya ilişkin itirazın varsa 7 gün içinde yazılı olarak Sağlık Müdürlüğümüze itiraz edebileceğiniz konusunda bilgi edinilmesi,
3- Tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içerisinde rızaen ödeme yapmadığınız takdirde oluşan kamu zararının tazmini, amacıyla hakkı9nızda genel hükümlere göre alacak davası açılacağı hususunda
Gereğini önemle rica ederim.” hususunu belirtmiştir.
Bu aşamadan sonra Sağlık Bakanlığı Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü Dr. A. A.aleyhine bahse konu kamu zararının tazmini talebiyle 01.06.2009 tarihinde Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde Tazminat davası açmıştır.
Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/11/2011 gün ve E 2009/289, K 2011/732 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar vererek, Dr. A.A.’e haksız yere ödendiği tespit edilen 7.818,31 TL’nin idareye iadesine karar vermiştir.
İş bu karara yapılan temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 02/10/2014 gün ve E: 2014/5307, K: 2014/12940 sayılı kararı ile hüküm onanmıştır.
Davacı A.A., 20.01.2014 tarihinde Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğüne dilekçe ile müracaat etmiş olup, bu dilekçesinde; “Osmaniye 1.. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/289 Esas, 2011/732 Kararına istinaden hakkımda her türlü idari ve hukuki işlemlerin; SALIK BAKANLINA BAĞLI SAĞLIK KURUMLARI İLE ESENLENDİRME (REHABİLİTASYON) TESİSLERİNE VERİLECEK DÖNER SERMAYE HAKKINDA KANUN’unun: Geçici Madde 7- (Ek: 21/2/2013- 6428/17md) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren önce 5 inci madde kapsamında ilaç ve tıbbı sarf malzemesi ile kira gelirleri dahil edilmek suretiyle personele yapılan ek ödemeler için borç çıkarılmaz, çıkarılmış olan borç tutarlarının tahsilinden vaz geçirilerek borç takibi işlemine son verilir. Hükmüne göre son verilmesi ve yapılacak her türlü idari ve hukuki işlemden vazgeçilmesi ve tarafıma bilgi verilmesi hususunu arz ederim” şeklinde talepte bulunmuştur.
Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü 24.01.2014 tarih ve 19694131-641.03.01.OSM.02/104-604 sayılı yazısı ile davacı A. A.’e cevaben “ilgili tarihli dilekçeniz ve kurumumuzda bulunan dava dosyanızın incelenmesinde dosyanın henüz kesinleşmediği görülmüştür (Osmaniye 1.. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/11/2011 gün ve 2009/289 E, 2011/732 K) Bu nedenle dilekçenizde belirtilen sair itirazlarınızın Yargıtay aşamasında değerlendirilmek üzere temyiz dilekçenizde ileri sürmeniz gerekmektedir. Bu aşamada kurum olarak yapılacak bir işlem bulunmamaktadır” demek suretiyle cevap vermiştir.
Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nün 24.01.2014 tarih ve 19694131-641.03.01.OSM.02/104-604 sayılı yazısı üzerine davacı “hakkında 209 sayılı yasanın geçici 7 maddesine göre borç çıkartılmaması ve borç takip işleminden vaz geçilmemesi işleminin iptali istemiyle” idari yargı yerinde dava açılmıştır
Yukarıda yapılan anlatımlar ışığında, Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava konusu olay, davacının 209 sayılı yasanın ek 3 maddesi uyarınca, hakketmediği halde, fazladan döner sermaye payı ödenmesine neden olması karşılığında, davacının kusuru ile neden olduğu fazla ödemeye ilişkin kamu zararının tazminine ilişkindir.
Davacı tarafından İdari yargı yerinde açılan ve uyuşmazlığa konu olan dava konusu olay, Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nün 24.01.2014 tarih ve 19694131-641.03.01.OSM.02/104-604 sayılı yazısı üzerine davacının “hakkında 209 sayılı yasanın geçici 7 maddesine göre borç çıkartılmaması ve borç takip işleminden vaz geçilmemesi işleminin iptali” istemine ilişkindir.
657 sayılı DMK’nun “Kişisel Sorumluluk ve Zarar” başlıklı 12. maddesi “Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar. /Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesi esastır. /Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. Ancak fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararlar, kabul etmesi halinde disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu kararına göre ilgili memurca ödenir.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm ile devlet memurlarının görevleri sırasında ihmal ya da kasıtla ortaya çıkmasına neden oldukları kamu zararını giderme yükümlülükleri belirlenmiştir.
5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” nun “Muhasebe Hizmeti ve Muhasebe Yetkilisinin Yetki ve Sorumlulukları” başlıklı 61. maddesi ” Muhasebe hizmeti; gelirlerin ve alacakların tahsili, giderlerin hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm mali işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanması işlemleridir. Bu işlemleri yürütenler muhasebe yetkilisidir. Memuriyet kadro ve unvanlarının muhasebe yetkilisi niteliğine etkisi yoktur..( ve devam eden fıkralar)…” hükmü ile muhasebe yetkilisi tanımlanmış görev ve yetkileri belirlenerek, görevleri sırasında ortaya çıkan kamu zararını ödemekle/ iade etmekle yükümlü oldukları hüküm altına alınmıştır.
657 sayılı DMK’nun 13. Maddesinin son fıkrasında ise “12 nci maddeyle bu maddede belirtilen zararların nevi, miktarlarının tespiti, takibi, amirlerin sorumlulukları ve yapılacak işlemlerle ilgili diğer hususlar Başbakanlıkça düzenlenecek yönetmelikle belirlenir” hükmü ile kamu görevlilerinin görevleri sırasında neden oldukları kamu zararının tahsil usulü Yönetmelik hükümlerine bırakılmıştır.
19/10/2006 günlü, 26324 sayılı RG yayımlanan “Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümleri incelenmesi gerekmektedir.
Anılan yönetmeliğin “Kamu zararından doğan alacakların tahsil şekilleri” başlıklı 12. Maddesinde:
“MADDE 12- (1) Kamu zararından doğan alacaklar, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edilir.
(2) Tespit edilen kamu zararları;
- a) Rızaen ve sulh yolu ile ödenmek,
- b) 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak,
- c) 2004 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak, suretiyle tahsil edilir” hükmü bulunmaktadır.
Aynı yönetmeliğin “İcra yoluyla tahsilat” başlıklı 15. Maddesinde “MADDE 15- (1) Sayıştay ve mahkeme ilâmları ile hüküm altına alındığı halde sorumluları ve/veya ilgilileri tarafından rızaen ödenmeyen kamu zararından doğan alacaklar, 2004 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir” denilmek suretiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na atıf yapılmaktadır.
657 sayılı DMK 12. Madde 3. Fıkra da ” Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır.” hükmü ile kamu zararının giderilmesi konusundaki davaların özel hukuk hükümlerine göre, adli yargı yerinde genel mahkemelerde görülmesi gerektiğini belirlemektedir.
Nihayetinde, kamu zararına neden olan memurun eyleminin aynı zamanda, görevi ihmal, görevi kötüye kullanma ya da daha ağır nitelikteki suçlardan dolayı ceza yargılamasına da konu olma olasılığı bulunmakta olup, memurun kişisel kusurundan kaynaklanan ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre haksız fiil teşkil eden eylemlerinden ötürü ortaya çıkan kamu zararının da özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği düşünülmektedir
Davacının idari yargı yerindeki uyuşmazlığa konu olay, Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğüne müracaat ettiği 20.01.2014 tarihli dilekçesine, Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğünün davacıya cevabi içerikli yazısıdır. Anılan cevabi yazı içerik olarak değerlendirildiğinde, müracaat tarihinde Yargıtay temyiz incelemesinde olan Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E, 2009/289, k, 2011/732 sayılı dosyasının halen derdest olduğu ve davacının belirttiği hususların temyiz incelemesinde değerlendirilmesi gereken hususlar olduğunu belirten bilgi mahiyetinde bir yazı olduğu ve bu yazının idari işlem mahiyeti bulunmadığı değerlendirilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Kişisel sorumluluk ve zarar” başlıklı 12. Maddesi ve 19/10/2006 günlü, 26324 sayılı RG yayımlanan “Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve Devlet memurunun sebebiyet verdiği Kurum zararının ödettirilmesi amacını taşıyan dava, özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmiş olup, uyuşmazlığa konu davacı tarafından idari yargı yerinde açılan davanın talep konusunun da aynı olduğu anlaşılmaktadır. Dolaysıyla sebebi ve konusu aynı olan uyuşmazlığa konu davanın da görüm ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, idare zararının ödettirilmesi davasının görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Adana 2.İdare Mahkemesi’nce verilen kararın kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Adana 2.İdare Mahkemesinin 23.09.2014 gün ve E:2014/233 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 26.1.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
| Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Mehmet Ali DURAN | Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU | Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |