);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : Davacının, sevk ve idaresindeki araç ile Salihli ilçe merkezi Palamut Fabrikası önünde bulunan Valeks kavşağında bulunan trafik ışıklarının hem anayoldan gelen davacıya, hem de tali yoldan gelen araçlara yeşil ışık yanması nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, araçta meydana gelen hasar nedeni ile uğradığı zararın davalıdan tazmini istemi ile açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO      : 2014 / 872

KARAR NO : 2014 / 925

KARAR TR   : 13.10.2014

 

ÖZET : Davacının, sevk ve idaresindeki araç ile Salihli ilçe merkezi Palamut Fabrikası önünde bulunan Valeks kavşağında bulunan trafik ışıklarının hem anayoldan gelen davacıya, hem de tali yoldan gelen araçlara yeşil ışık yanması nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, araçta meydana gelen hasar nedeni ile uğradığı zararın davalıdan tazmini istemi ile açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : A..G.

Vekili              : Av.İ.Ö.

Davalı            : Salihli Belediye Başkanlığı

Vekilleri         : Av.İ.H.A. & Av.S.S.

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 26 UP 362 plakalı aracı ile 05.07.2012 günü Salihli ilçe merkezi Palamut Fabrikası önünde bulunan Valeks kavşağında bulunan trafik ışıklarının hem anayoldan gelen müvekkiline, hem de tali yoldan gelen araçlara yeşil ışık yanması nedeniyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin aracında 5.775,78 TL hasar oluştuğunu, kusur durumuna göre 1.443,95 TL’nin diğer aracın mali mesuliyet sigortası tarafından karşılandığını, diğer zararlarının karşılanmadığını, kazanın şehiriçi kavşak geçişlerini düzenleyen trafik ışıklarının arızalı olması nedeni ile her iki tarafa yeşil yanmasından kaynaklandığını, trafik ışıklarının ilk tesisi, düzenli bakımı ve düzenli çalışmasının sağlanmasının davalı idarenin görevleri arasında olduğunu,  olayda davalının hizmet kusurunun bulunduğunu, düzenlenen kaza tespit tutanağında asli kusurun trafik ışıklarının bakım ve kontrolünü yapmayan davalı idarede olduğunun belirtildiğini, davalı idareye zararın tazmini hususunda yapılan başvurunun reddedildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.885,00 TL maddi tazminatın kaza tarihindin itibaren kanuni faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemi ile 20.11.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Manisa 2.İdare Mahkemesi: 19.12.2012 gün ve 2012/554 Esas, 2012/173 Karar sayılı kararı ile özetle; 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110.maddesi ile getirilen hüküm dikkate alındığında, oluşan trafik kazası nedeniyle açılan sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varıldığını, nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 5.11.2012 tarih ve E:2012/144, K:2012/224 sayılı kararlarının da bu yönde olduğunu belirterek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 28.12.2012 tarihinde, davalı vekiline 03.01.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresinde yasal süresi içinde kanun yollarına başvurulmadığından kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle; adli yargıda dava açmıştır.

Salihli 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 19.07.2013 gün ve 2013/144 Esas, 2013/644 Karar sayılı kararı ile; “5393 Sayılı Belediye Kanununun 14/1-a maddesine göre Belediye, şehir içi trafik hizmetlerini yapar veya yaptırır. 15/1-p maddesine göre kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütür, 67. maddesine göre ise alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı işlerini ihale yoluyla 3. kişilere gördürebilir. Görüldüğü üzere şehir içi trafik sinyalizasyon, aydınlatma ve bakım işleri ile şehiriçi trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek ve şehir içi trafik hizmetlerini yapmak davalı belediyenin görevleri arasında sayılmıştır. Kazanın şehir içi trafik sinyalizasyon sistemindeki arızadan kaynaklandığı ve idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddia edildiğine göre, uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan uyuşmazlığın 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği” şeklindeki gerekçesi ile HMK’nun 114/b maddesi gereğince yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı vermiş olup, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 13.02.2014 gün ve 2014/1110 Esas, 2014/1778 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar vermiş; bu şekilde karar, 1086 sayılı Yasa’nın Geçici 2. ve 6100 sayılı Yasa’nın Geçici 3.maddesi gereğince halen yürürlükte olan 1086 sayılı Yasa’nın 440.maddesi gereğince kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Bahri AYDOĞAN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 13.10.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül Yiğit’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 05.07.2012 günü, Salihli ilçe merkezi, Palamut Fabrikası önünde bulunan Valeks kavşağında, trafik ışıklarının hem anayoldan gelen davacıya, hem de tali yoldan gelen araçlara yeşil ışık yanması nedeni ile meydana gelen kazada aracı hasar gören davacının, olayda kusuru bulunduğunu iddia ettiği davalıdan 2.885,00 TL zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın 05.07.2012 günü meydana gelen trafik kazasında, trafik ışıklarının hem anayoldan gelen davacıya, hem de tali yoldan gelen araçlara yeşil ışık yanması nedeni ile kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan davalıdan meydana gelen zararın tazmini istemi ile Manisa 2.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bu kez Salihli 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, Salihli 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın görevden reddedilmesi üzerine davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat edildiği anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Salihli 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Salihli 1.Asliye Hukuk  Mahkemesi’nin 19.07.2013 gün ve 2013/144 Esas, 2013/644 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.10.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

      Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

Üye

Bahri

AYDOĞAN

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT