ÖZET: Davacının, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak çalışırken emekliye ayrıldığından bahisle kendisinekıdem tazminatı ödenmesi istemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/393 KARAR NO : 2019/448 KARAR TR : 08/07/2019 | ÖZET: Davacının, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak çalışırken emekliye ayrıldığından bahisle kendisinekıdem tazminatı ödenmesi istemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : N. D.
Vekilleri : Av.R.I. Av.S.C.
Davalı : Milli Eğitim Bakanlığı
Vekili : Av.N. T.
O L A Y :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki Ödemiş Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde 1991-2010 tarihleri arasında hizmet akdi ile usta öğretici olarak çalıştığını, müvekkilinin çalışmış olduğu her tam hizmet yılı için ayrılış tarihindeki hizmet sözleşmesinde yazılı aylık ücreti tutarında iş sonu tazminatının hesaplanarak kendisine ödenmesi için davalı kuruma başvuru yapıldığını, kurum tarafından olumlu veya olumsuz bir cevap verilmediğini, müvekkilinin 1991 yılından 2010 yılına kadar davalı kurum nezdinde usta öğretici-ücretli öğretmen statüsünde çalışmış ve anılan yasal düzenlemeler kapsamında iş sonu-kıdem tazminatı almaya hak kazanmış olduğu halde tazminatının ödenmediğini belirterek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydı ile 8.000,00 TL brüt kıdem tazminatının iş akdinin feshi tarihi olan 28/05/2010 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsili istemiyle 04/06/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
ÖDEMİŞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14/11/2018 gün, E:2016/993, K:2018/766 sayılı dosyasında İş Mahkemesi sıfatıyla “Her ne kadar Mahkememizce davanın esası incelenmeye başlandıysa da; davanın esası incelenirken İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 13/04/2018 tarih ve 2017/2306 Esas, 2018/591 Karar sayılı kararının verildiği, bu ilamın iş bu dosyaya emsal teşkil ettiği, anılan ilamda; İş bu davaya emsal, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/01/2017 tarih 2015/9-736 Esas 2017/25 Karar sayılı kararında “Davacının ders ücret karşılığı kadrosuz usta öğretici olarak Valilik onayı ile davalı bakanlık bünyesindeki Sürmene Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde görevlendirildiği, ücretlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89. maddesine uygun olarak Bakanlar Kurulunca çıkarılan kararlar uyarınca Maliye Bakanlığınca belirlenin ücretler üzerinden ödendiği, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığı, aralarındaki ilişkinin statü hukukuna tabii olduğu anlaşıldığına göre; davacının 506 sayılı Kanun gereğince sosyal güvenlik hukuku açısından Sosyal Sigortalar Kurumuna primlerinin yatırılmış olmasının iş sözleşmesi ile çalıştığı anlamına gelmeyeceği de dikkate alınarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemesinin görev alanına girmediği sonucuna varmak gerekmiştir.” şeklindedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarının bağlayıcı olduğu göz önüne alındığında; iş bu davanın idari yargıda görülmesi gerektiği açıktır. Bu nedenle mahkemece, yargı yolu yanlışlığı bulunmakla dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekir” şeklinde tespit yapılıp, davanın idari yargıda görülmesi gerektiği” gerekçesi ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b, 115/2 maddeleri gereğince Davanın Usulden Reddine dair verdiği kararın istinaf başvurusunun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 11/03/2019 gün ve 2019/374 esas, 2019/281 sayılı kararıyla reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İZMİR 6. İDARE MAHKEMESİ: 18.04.2019 gün ve E:2019/383 sayılı kararı ile “506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde, “5/r hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar ‘Uyuşmazlıkların çözüm yeri’ başlıklı 134. maddesinde, “5w kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür.” hükümlerine yer verilmiş; 506 sayılı Kanun hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
5510 sayılı Kanun’un 3. maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde, “‘Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” denilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un amacının işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanun’un 8. maddesi ve devamında; kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanun’un değişik maddelerinde yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 12.10.2017 gün ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun ‘İş mahkemelerinin kuruluşu’ başlıklı 2. maddesinde, “(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.
(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete ‘de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.
(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır. Dava şartı olarak arabuluculuk’ başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında, “Kanuna, bireysel iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır…”’, ‘Görev’ başlıklı 5. Maddesinde, (1) iş mahkemeleri;
5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,
Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” hükümlerine yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un ‘Geçici hükümleri’ başlıklı Geçici 1. maddesinde, “(1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.
Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.
Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.
İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir” hükümlerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Ödemiş Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde usta öğretici/sözleşmeli öğretmen olarak çalıştığı; davanın, davacının fiilen çalışmış olduğu günler için kıdem tazminatı ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacı ile idare arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen tazminatın (kıdem tazminatı) İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin (uyuşmazlıkta ilk görevsizlik kararını veren -İş Mahkemesi sıfatıyla- Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin) görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.01.2019 tarih ve E:2018/871, K:2019/69 sayılı kararı bu yöndedir…
Bakılan davaya konu uyuşmazlık ilk olarak İş Mahkemesi sıfatıyla Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2016/993 sayılı dosyasında dava konusu edilmiş olup anıla Mahkemece 14.11.2018 tarih ve K:2018/766 sayılı karar ile idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiğinden, gelinen aşamada, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması ve görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek Mahkememizce dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca, görevli yargı yerinin belirlenmesi için işbu davaya ait dava dosyası ile Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.11.2018 tarih ve E:2016/993, K:2018/766 sayılı kararına ilişkin dava dosyasının birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir karar verilinceye kadar davanın incelenmesinin ertelenmesine” karar vererek her iki dava dosyasını 21/05/2019 tarih ve 2019/393 esas sayılı üst yazısı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 27/05/2019 tarihi itibarıyla Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 08/07/2019 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME :
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğugörevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının davalı idarede 1991 yılından emekli olduğu 2010 yılına kadar davalı idare nezdinde fiilen çalıştığı günler karşılığı ödenmediğini ileri sürdüğü kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılıKanunun3.maddesinde;kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayanDördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.
Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,Kanunun amacının,işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan“İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.
Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.
Bu mahkemeler:
- B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.
İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.
Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının 1991-2010 yılları arasında Ödemiş Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne bağlı merkezlerde usta öğretici olarak çalıştığı; davanın, davacının fiilen çalıştığı günler için hak ettiğini iddia ettiği kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen nedenlerle, İzmir 6. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulüyle, Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) verdiği 14.11.2018 gün, E:2016/993, K:2018/766 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İzmir 6. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜYLE, Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) verdiği 14.11.2018 gün, E:2016/993, K:2018/766 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 08/07/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ