ÖZET: Davacının alacaklı bulunduğu aracın, davalının yürüttüğü takip sırasında satılması neticesinde elde edilen meblağın paylaştırılmasına ilişkin olarak, yine davalı kurum tarafından düzenlenen paylaştırma kararının iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, takibe konu alacağın 5510 sayılı yasanın 88.maddesinde düzenlenen prim alacağına ilişkin olması nedeni ile aynı kanunun 101.maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 67 KARAR NO : 2015 / 36 KARAR TR : 26.01.2015 | ÖZET: Davacının alacaklı bulunduğu aracın, davalının yürüttüğü takip sırasında satılması neticesinde elde edilen meblağın paylaştırılmasına ilişkin olarak, yine davalı kurum tarafından düzenlenen paylaştırma kararının iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, takibe konu alacağın 5510 sayılı yasanın 88.maddesinde düzenlenen prim alacağına ilişkin olması nedeni ile aynı kanunun 101.maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı :Gelir İdaresi Başkanlığı-Konya Vergi Dairesi Başkanlığı (Meram Vergi
Dairesi Müdürlüğü)
Vekilleri :Av. S.D. (Adli Yargıda)
Av. M.D. (İdari Yargıda)
Davalı :Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı-Konya Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğü
Vekilleri :Av. M.G. ( Adli Yargıda)
Av. A.B.Ç. (İdari Yargıda)
O L A Y : Davacı dava dilekçesinde özetle; Meram Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 381 001 6162 vergi numaralı mükellefi Et-Un Makine San.Tic.Ltd.Şti.’nin vergi borcundan dolayı 42 HD 225 plakalı aracına 12.12.2000 tarih ve 15237 sayı. 23.11.2004 tarih ve 20529 sayı, 12.02.2007 tarih ve 2770 sayı. 30.01.2010 tarih ve 3056 sayılı haciz bildirimleri ile haciz konulduğunu, aynı araç üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da haciz konulduğunu; Sosyal Güvenlik Kurumu Konya İl Müdürlüğü’nün 16.08.2010 tarih ve 12703266 sayılı paylaştırma kararı ile, hacizli olan 42 HD 225 plaka sayılı aracın 06.08.2010 tarihinde satılarak paraya çevrildiğini, davalı kurum haczinin 1. sırada Meram Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün haczinin 2. sırada olduğunu, söz konusu satıştan elde edilen paranın davalı kurum alacaklarını ödemeye yetmediğinden diğer sırada yer alan dosya alacaklarına ödeme yapılması imkanı bulunmadığının bildirildiğini, ancak davalı kurumun paylaştırma kararında belirttiği ve satıştan elde edilen paranın aktarılacağı 2002/113 sayılı haczin tarihinin 06.05.2009 olduğunu, Meram Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün haciz tarihinin ise 12.12.2000 olduğunu, bu itibarla davacı kurum haczinin önce olup, davalı kurum tarafından yapılan paylaşım cetvelinin hukuka aykırı olduğunu belirterek; davalı kurumun 16.08.2010 gün ve 12703266 sayılı paylaştırma kararının iptaline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı vekili, 08.12.2010 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı kurum işlemleri sonucu 2002/113 (Tev) sayılı icra dosyaları borçlusu Et-Un Makine San. Tic. Ltd. Şti’ne ait 42 HD 225 plakalı vasıtanın 6183 sayılı yasanın 85. maddesine göre açık ihale usulü ile 06.08.2010 tarihinde satılarak paraya çevrildiğini, söz konusu aracın 3450 TL bedel ile ihale edildiğini ve ihale bedelinden 150 TL dosya masrafı 432,11 TL aynından doğan MTV borcu olmak üzere toplam 582,11 TL harcanmış olup bakiye 2867,89 TL’nin paylaştırılmasına karar verildiğini, aracın bedelinin Trafik Tescil kaydında bulunan kamu ve şahıs alacaklıları arasında 6183 Sayılı Kanunun 21. madde ve İ.İ.K 100 maddeye yarar bilgiler kapsamında paylaşımının yapıldığını ve satışa konu 42 HD 225 plakalı aracın takyidatlarında 55480 sayı ve 20.06.2000 tarihli yazı ile ilk haczin davalı kurumca konulması nedeni ile ve işverenin davalı kuruma 22599.01.01.1004325.042.21-75 sicil sayılı işyerinden 09.11.1993 tescil tarihi itibari ile borçları devam ettiğinden, işyeri sicil bazında davacı kurumun alacağının ilk sırada yer aldığını, bu nedenle davalının itirazının yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Konya 1. İş Mahkemesi; 29.11.2011 gün ve 2010/658 Esas, 2011/514 Karar sayılı kararı ile ilk haczin davalı kurum tarafından 20.06.2000 tarihinde tesisi edilmesi nedeni ile yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek, davacının talebinin reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi; 12.02.2013 gün ve 2011/19232 Esas, 2013/1999 Karar sayılı kararında aynen; “Davacı Gelir İdaresi Başkanlığı vekilinin, mükellefleri olan Et-Un Makine San. Tic. Ltd. Şti’nin vergi borcundan dolayı 42 HD 225 plakalı araç üzerine haciz konulduğunu, aynı araç üzerine SGK tarafından da haciz konulduğunu, SGK tarafından alınan paylaştırma kararı ile hacizli olan aracın satılarak paraya çevrildiği, davalı kurum haczinin 1. sırada müvekkilinin haczinin 2. sırada olduğu, söz konusu satıştan elde edilen paranın davalı kurumun alacaklarını ödemeye yetmediğinden diğer sırada yer alan dosya alacaklarına ödeme yapılması imkanı bulunmadığı bildirildiğini belirterek, SGK’nın 16.08.2010 tarih ve 12703266 sayılı paylaştırma kararının iptaline karar verilmesi istediği görülmüştür.
Mahkemece, her iki tarafın alacağı için dava dışı borçlu aleyhine icra takibi yaptığı, takipte 42 HD 225 plakalı aracı haczettiği, ilk haczin davalı tarafından 20.06.2000 tarihinde tesis edildiği, davacı haczinin ise bu tarihten sonra 12.12.2000 tarihinde tesis edildiği, bu haliyle davalının satıhtan elde edilecek gelirden alacağını öncelikle alma hakkına sahip olduğu, icra memurunun buna uygun olarak paylaştırma yaparken elde edilen gelirin davalının alacağını karşılamadığı işlemin İ.İ.K. 138. ve devamı maddelerine uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında yapılan değerlendirmeye göre; davalı SGK Başkanlığı’na yönelik iş mahkemesine açılan ve görülen inceleme konusu davada, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 506, 1479 veya 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmadığından, sözü edilen 134, 70 ve 101. madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemeleri görevli olmayıp, bu tür davalar idari yargının görev alanı içerisinde yer almaktadır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak, uyuşmazlık amme alacağının tahsiline ilişkin olup, iki idare arasında çıkan uyuşmazlığın çözümü idari yargı görevi içersinde olduğundan, mahkemece, yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” şeklindeki gerekçesi ile kararın bozulmasına hükmetmiştir.
Konya 1. İş Mahkemesi; 01.08.2013 gün ve 2013/322 Esas, 2013/475 Karar sayılı kararında; özetle, davanın konusunun 5510,1479 ya da 506 sayılı yasaların uygulama alanına ilişkin olmadığını belirterek, davaya idari yargıda bakılması gerektiği gerekçesi ile görev yönünden reddine karar vermiş; karar taraf avukatlarınca temyiz edilmiş, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 21.11.2013 gün ve 2013/20511 Esas, 2013/22061 Karar sayılı kararı ile onanmış, onama kararı davacı vekiline 07.02.2014, davalı vekiline 03.02.2014 tarihinde tebliğ edilmiş,1086 sayılı Yasa’nın Geçici 2. ve 6100 sayılı Yasa’nın Geçici 3.maddesi gereğince halen yürürlükte olan 1086 sayılı Yasa’nın 440.maddesi gereğince kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemlerle vergi mahkemesinde dava açmıştır.
Konya Vergi Mahkemesi; 04.11.2014 gün ve 2014/486 Esas, 2014/1841 Karar sayılı kararında, davaya konu paylaştırma kararının, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin olmadığı ile davada genel idari yargının görevli olduğunu belirterek; dosyanın Konya İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.
Konya 1. İdare Mahkemesi; 09.12.2014 gün ve 2014/1572 Esas sayılı kararı ile; “Dava dosyasının incelenmesinden; Konya SGK II Müdürlüğü’nce daha önceki kamu alacağı için konulan hacze istinaden 06.08.2010 tarihinde satışı gerçekleştirilen 42 HD 225 plakalı araç üzerinde davalı Konya SGK İI Müdürlüğü’nden başka davacı Meram Vergi Dairesi ve diğer alacaklıların da haciz taleplerinin bulunduğu, bunun üzerine davalı idarenin 16.08.2010 tarihli paylaştırma kararı ile aracın satışından doğan bedelin alacaklılar arasında paylaştırılmasına ilişkin bir sıra cetveli düzenlendiği, paylaştırma işleminin 6183 sayılı Yasa’nın 21 ve 69. maddeleri uyarınca yapıldığı, davacı vergi dairesi tarafından ise bu karara itiraz edilerek, ilk olarak Konya 1. İş Mahkemesinin 2010/658 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, anılan dosyada mahkemece işin esasına girilerek karar verildiği, bu kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesince görev yönünden bozulması üzerine, dosya tekrar esasa alınarak bu kez Konya 1. İş Mahkemesi’nin 31/07/2013 gün ve E:2013/322, K:2013/475 sayılı kararı ile davanın yargı yolu yanlışlığı nedeniyle reddine karar verildiği, bu son kararın da Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 21.11.2013 gün ve E:2013/20511, K:2013/22061 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmesi üzerine davacı vergi dairesi tarafından bu kez de anılan paylaştırma kararının iptali istemiyle Mahkememizde (26/02/2014 tarihinde Konya Vergi Mahkemesi’nin kaydına giren dilekçe ile) bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere, dava konusu uyuşmazlığın davalı idarenin bir kamu alacağının tahsili noktasında 6183 sayılı Yasa’nın 21. ve 69. maddelerinin uygulanması suretiyle tesis edilen paylaştırma işleminden kaynaklandığı, bu takdirde de yine yukarıda aktarılan 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesinde yer alan; “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir.” açık hükmü uyarınca ve yine 5510 sayılı Yasa’nın iş mahkemelerini genel görevli kılan 101. maddesi uyarınca işbu davayı çözümlemeye görevli mahkemenin yetkili iş mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.” şeklindeki gerekçesi ile, dosyanın görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Mehmet Ali DURAN, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 26.01.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının alacaklı bulunduğu Et-Un Makine San.Tic.Ltd.Şti.’ne ait 42 HD 225 plakalı aracın, davalının yürüttüğü takip sırasında satılması neticesinde elde edilen meblağın paylaştırılmasına ilişkin olarak, yine davalı kurum tarafından düzenlenen 16.08.2010 tarihli paylaştırma kararının hukuka aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi istemi ile açılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından, dava dışı Et-Un Makine San.Tic.Ltd.Şti.’nin prim borçlarından dolayı haciz varakası düzenlediği ve 03.02.2009 tarihinde Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, dava dışı borçlu şirkete ve bu şirketin kanuni temsileri olan Mehmet Yalçın ve Yusuf Yalçın’a ait malvarlıkları üzerine haciz şerhi konulmasını istendiği, bu kapsamda dava dışı şirkete ait 42 ET 911 ve 42 HD 225 sayılı şirket araçları ile, 42 HT 659 plakalı Mehmet Yalçın’a ait araç ve 42 FF 747, 42 NY 099 plakalı Yusuf Yalçın’a ait araçlara haciz şerhinin konulduğu, 42 HD 255 plakalı aracın 05.08.2010 tarihinde gerçekleştirilen açık artırma neticesinde, 3450,00 TL ‘ye , dava dışı üçüncü kişiye satıldığı ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 16.08.2010 tarihli tutanak ile paylaştırma kararı verildiği, verilen kararda ilk sırada Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 2002/113 Esas numaralı takip dosyası üzerinden konulan 4175,39 TL lik alacağının yer aldığı, Meram Vergi Dairesi’nin 15237 Esas sayılı dosyası üzerinden konulan hacze ise 2. sırada yer verildiği, paylaştırma neticesinde, paylaştırmaya konu meblağın, ancak ilk sıradaki alacağı karşılaması nedeni ile 2. Sıraya geçmeden paylaştırmanın sona erdiği, davacı kurumun da, paylaştırma kararının usulüne uygun şekilde düzenlenmediği gerekçesi ile karara itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda görevli mahkemenin belirlenmesi açısından ilk olarak davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından hazırlanan paylaştırma kararının hukuki niteliği ve sonrasında bu karara konu alacağın (dava dışı borçlu şirket tarafından ödenmeyen prim borçları) hukuki niteliği üzerinde durulması gerekmektedir.
Dosya içinde bulunan ve davalı kurum tarafından düzenlenen haciz kağıdında, haczin davacı kurumun, dava dışı borçlu şirketten 4175,39 TL lik prim borcu alacağı olduğu belirtildiğine göre davaya konu iptali istenen paylaştırma kararının tesisine esas alacak bir prim borcu alacağıdır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun’un 2. maddesinde; “Muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmü yer almaktadır. Buradan hareketle, 6183 sayılı Kanun kapsamında tahsil işlemi gerçekleştirilecek alacaklara ilişkin düzenlemenin, ilgili kanunlarda yapılmış ve 6183 sayılı Yasanın uygulanacağının belirtilmiş olması gerekmektedir.
Ayrıca 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 37. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşür ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır” denilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ‘primlerin Ödenmesi’ başlıklı 88. maddesinin 16. fıkrasında; “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.” şeklindeki düzenleme ile, prim alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa’ya açık atıf yapılmış, bu şekilde prim alacağının bir amme alacağı olduğu ve tahsilinin de amme alacaklarının tahsilinde öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde yapılması gerektiği ortaya konulmuştur.
6183 sayılı Kanun’un ‘Haciz Varakası’ başlıklı 64. maddesinde; “Haciz muameleleri, tahsil dairelerince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin, mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memur tarafından tasdik edilen haciz varakalarına dayanılarak yapılır./Bu varakaların şekli ve ihtiva edeceği bilgiler Maliye Vekaletince belirtilir.” denilmek sureti ile haciz varakasının tahsil dairesince düzenleneceği ve alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memuru tarafından onaylanacağı düzenlenmiştir.
6183 sayılı Kanun’un ‘Amme İdareleri Arasında Hacze İştirak’ başlıklı 69. maddesinde;”Her amme idaresi, diğer bir amme idaresi tarafından yapılan hacizlere, amme alacağı bu haciz tarihinden önce tahakkuk etmiş olmak şartiyle, haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar iştirak edebilir./Hacze iştirak halinde, hacizli malın bedelinden ilk önce haczi yapan dairenin alacağı tahsil olunur. Artanı hacze iştirak tarihi sırası ile alacaklarına mahsup edilmek üzere, hacze iştirak eden dairelere ödenir.” şeklindeki düzenleme ile, birden çok amme alacağı için haciz konulan bir mala ilişkin olarak, yapılacak işlemlerde izlenecek usul belirlenmiş, amme idarelerine hacze iştirak olanağı tanınmıştır.
Aynı Kanunun ‘Paraya Çevirme’ başlıklı 74. maddesinde; “Elde edilen her türlü mallar satılarak paraya çevrilir./Satıştan elde edilen bedelden, takip masrafları ve takip edilen amme alacağı düşüldükten sonra geriye kalan kısım borçlunun ödeme zamanı gelmiş veya muacceliyet kesbetmiş borçlarına mahsup edilir ve artanı, hacze iştirak etmiş başka daire yoksa borçluya verilir, hacze iştirak etmiş başka daire varsa, artan kısımdan evvela bu dairelerin alacakları ayrıldıktan sonra, bakiyesi borçluya verilir./Satıştan elde edilecek bedelin amme alacağından önce ödenmesi gereken borçlarla, takip giderlerini geçmeyeceği kesin olarak biliniyorsa, hacizli malın satışını tahsil dairesi tehir edebilir. Şu kadar ki, alacağı amme idaresi alacağından önce gelenlerin takip hakları mahfuzdur.” denilmek sureti ile hacizli malın satışından elde edilen gelirin ne şekilde paylaştırılacağı düzenlenmiştir.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler, yukarıda üzerinde ayrıntılı olarak durulan mevzuat hükümleri çerçevesinde ele alındığında; davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından, dava dışı borçlu şirket aleyhine, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi gereğince 6183 sayılı Kanun’un 2. maddesi kapsamında kalan prim borcuna istinaden yürütülen takip neticesinde; borçlu şirketin 42 HD 255 plakalı aracına, 6183 sayılı Yasa’nın 64. maddesi uyarınca haciz konulduğu; davalı kurumun vergi alacağına istinaden söz konusu hacze, aynı kanunun 69. maddesi gereğince 27.04.2010 tarih ve 12060 sayılı yazısı ile iştirak ettiği; hacze konu aracın davalı kurum tarafından 6183 sayılı Yasa’nın 74. maddesi hükümlerine göre açık artırma usulü ile 06.08.2010 tarihinde satıldığı ve satım bedelinin paylaştırılmasına esas 16.08.2010 tarihli kararın alındığı, kararda davalı kurum alacağına ilk sırada, davacı kurum alacağına ise ikinci sırada yer verildiği; davacı kurum tarafından söz konusu paylaşım kararına, davacı kurum alacağının davalı kurum alacağından önceki tarihe ilişkin olması ve bu nedenle davacı kurum alacağının ilk sırada yer alması gerektiği iddiaları ile itiraz edildiği ve iş bu davanın açılarak kararın iptaline hükmedilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, davalı kurum tarafından paylaştırma kararı da dahil tüm işlemlerin, 6183 sayılı Yasa çerçevesinde, davalı kuruma tanınan üstün hak ve yetkiler kapsamında, davalı idarenin tek taraflı, kamu gücüne dayalı olarak yapıldığı ve bu itibarla idari işlem niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
2577 sayılı ‘İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı’ başlıklı 2. maddesinin 1 fıkrasında; “ İdari dava türleri şunlardır:
- a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 – 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
- b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
- c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.” denilmek sureti ile idari işlemlerin iptali istemi ile açılacak davaların idari dava niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un ‘İdare Mahkemelerinin görevleri’ başlıklı 5. maddesinde; “ İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki:
- a) İptal davalarını,
- b) Tam yargı davalarını,
- c) (Değişik: 8/6/2000 – 4577/2 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklardan hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları,
- d) Diğer kanunlarla verilen işleri
Çözümler.
- Özel Kanunlarda Danıştay’ın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümler.” denilmek sureti ile de idari işlemlerin iptali istemi ile açılacak davaların, idare mahkemesinin görev alanına girdiği açıkça belirtilmiştir.
Ancak özel kanunun, genel kanuna üstünlüğüne dair genel hukuk prensibi gereğince, kimi durumlarda dava konusu edilen bir idari işlem olsa bile, kanunlarla idari yargı yeri dışında bir başka yargı kolunun görevli kılındığı hallerde, özel kanun hükmünün 2577 sayılı Kanun’un 2. Maddesine göre öncelikli olarak uygulanması ve davanın yargılamasının özel kanunla belirlenen mahkemede yapılması gerekmektedir.
Nitekim, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88. maddesinin 19. fıkrasında “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz.” denilmek sureti ile, prim alacaklarına ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklanan davalarda, ayrıca ve açıkça iş mahkemeleri görevli kılınmıştır.
Sonuç olarak davaya konu, paylaştırma kararına esas teşkil eden alacağın prim alacağı olduğu ve davalı kurum tarafından yapılan işlemlerin 5510 sayılı Yasa’nın 88. Maddesinin yol göstermesi ile 6183 sayılı Yasa çerçevesinde gerçekleştirildiği konusunda bir tereddüt bulunmadığına göre, davalı kurum tarafından alınan paylaştırma kararının iptali istemi ile açılan davanın 5510 sayılı Yasa’nın 88. Maddesinin 19. Fıkrasında öngörülen özel düzenleme gereğince adli yargı kolu içinde, iş mahkemelerinde görülmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle Konya 1. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Konya 1. İş Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 1. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Konya 1.İş Mahkemesi’nin 01.08.2013 gün ve 2013/322 Esas, 2013/475 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.01.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR | Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Mehmet Ali DURAN
| Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU | Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |