);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, davanın idareye karşı açılması gerektiğine ilişkin olması ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı mahiyetini taşımaması karşısında; 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 1127

            KARAR NO : 2014 / 1170

            KARAR TR  : 29.12.2014

ÖZET: Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, davanın idareye karşı açılması gerektiğine ilişkin olması ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı mahiyetini taşımaması karşısında; 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar      : 1- K.Ö.

                          2- M.V.

Vekilleri         : Av. A.E. & Av. L.Ö.

Davalılar       : 1- A. B.                                            (Adli Yargıda)

Vekilleri         : Av. R.I. & Av. S. C.                        (Adli Yargıda)

  2- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı         (İdari Yargıda)

O L A Y          : Davacı vekili A. B.’ı davalı olarak gösterdiği dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkillerinin ve davalının Ödemiş Belediye İtfaiye Müdürlüğü’nde çalıştıklarını, olay tarihi olan 28.05.2011 tarihinde davalının müvekkillerine sinkaflı hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, bunun üzerine davacı müvekkillerinin suç duyurusunda bulunduğunu ve Ödemiş Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/847 Esas ve 2012/203 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında her iki müvekkiline yönelik eylemleri yönünden ayrı ayrı tehdit ve hakaret suçundan dolayı mahkumiyet kararı verildiğini, netice itibari ile de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, davalının eyleminin davacı müvekkillerinin kişilik haklarına ağır saldırı niteliğinde olduğunu belirterek, bu sebeple manevi olarak zarar gördüklerinden bahisle her bir davacı için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi zararın davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 13.06.2012 gün ve E:2012/188, K:2012/347 sayılı kararı ile özetle; davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 05.06.2013 gün ve E:2012/11776, K:2013/10703 sayılı ilamı ile özetle; “…Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceğine, kamu görevlisi hakkında adli yargı yerinde dava açılamayacağına göre, kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir.” demek suretiyle kararın bozulmasına karar vermiştir.

Davacı vekillerinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 28.11.2013 gün ve E:2013/15026, K:2013/18706 sayılı ilamı ile özetle; “Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 5236 sayılı Yasa ile eklenen Ek Madde 4’e göre karar düzeltmeye konu bölümünün 11.100,00 TL’den az olması durumunda karar düzeltmesi yoluna gidilemez. Somut olayda karar düzeltmeye konu olan tutar bu düzeye ulaşmadığından dilekçenin reddine” şeklinde karar vermiştir.

Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 14.02.2014 gün ve E:2013/691, K:2014/84 sayılı kararı ile özetle; husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiş, taraflarca temyiz talebinde bulunulmaması üzerine karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu aşamadan sonra dava dilekçesinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı davalı olarak göstermek suretiyle aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İzmir 3.İdare Mahkemesi: 30.06.2014 gün ve E:2014/877, K:2014/1013 sayılı kararı ile özetle; “…tazminata dayanılan delillerin eklenmediğinden dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’un 5/2. ve 3.maddesi hükümlerine uygun bulunmadığından bahisle dava dilekçesinin aynı Kanun’un 15.maddesinin 1.fıkrasının (d) bendi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde her bir davacının ayrı ayrı dilekçe ile yeniden dava açılabilmek üzere reddine” şeklinde karar vermiştir.

            Bu aşamadan sonra davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde belirtilen eksiklikler giderilerek dava yenilenmiş ve İzmir 3.İdare Mahkemesinin 2014/1214 Esas sırasına kaydedilmiştir.

İzmir 3.İdare Mahkemesi: 04.11.2014 gün ve E:2014/1214 sayı ile özetle; davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek, 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK,  Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında; Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un başvurunun reddi gerektiği, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasa’nın 158. Maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ela görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”, 14. maddesinde,  “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” denilmiştir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

            Olayda, adli ve idari yargı yerlerinde, Ödemiş Belediye Başkanlığı İtfaiye Müdürlüğü’nde şoför olarak görev yapan davacıların, aynı yerde vekaleten itfaiye çavuşu olarak görev yapan davalının hakaret ve küfürleri nedeniyle kişilik haklarına ağır saldırıya maruz kalması sonucunda uğramış olduğu manevi zararın tahsili amacıyla açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosyalar üzerinde yapılan inceleme neticesinde; görev uyuşmazlığına konu Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.02.2014 gün ve E:2013/691, K:2014/84 sayılı kararında “Davanın husumet nedeniyle reddine” karar verildiği ve kesinleştiği; bu kararın ardından açılan dava sonucu İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin 04.11.2014 gün ve E:2014/1214 sayılı kararında ise “…davanın Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanı içerisinde kaldığı sonucuna varıldığından, davanın görev yönünden reddine” şeklinde karar verildiği anlaşılmaktadır.

 Görüldüğü üzere, Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının, davanın idareye karşı açılması gerektiğine ilişkin bulunduğu, anılan kararın “yargı yolunu değiştiren ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından”, adli ve idari yargı yerleri arasında, 2247 sayılı yasanın aradığı biçimde görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT