);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Adli yargı yerince verilen ve davayı esastan sonuçlandıran, davanın reddine ilişkin kararı onayan Yargıtay kararındaki onama gerekçesine itibarla, bu kararı görev yönünden red kararı olarak kabul etmeye imkan olmadığından; adli ve idari yargı yerleri arasında usulüne uygun biçimde doğmuş bir görev ihtilafının yokluğu karşısında, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS    NO   : 2014 / 102

KARAR NO    : 2014 /  61

KARAR TR     : 27.1.2014

 

 

ÖZET: Adli yargı yerince verilen ve davayı esastan sonuçlandıran, davanın reddine ilişkin kararı onayan Yargıtay kararındaki onama gerekçesine itibarla, bu kararı görev yönünden red kararı olarak kabul etmeye imkan olmadığından; adli ve idari yargı yerleri arasında usulüne uygun biçimde doğmuş bir görev ihtilafının yokluğu karşısında, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı           :  V.D.

            Vekili              : Av. M.M.Ö.

            Adli Yargıda

            Davalılar        : 1. Akbank Tic. A.Ş.

  1. M.G.

            İdari Yargıda

            Davalı            : Üçkapılar Vergi Dairesi Müdürlüğü

            Temsilci         : Vergi Dairesi Müdürü A.H.

O  L  A  Y       : Davacı vekili, dava  dilekçesinde özetle; müvekkilinin Antalya 10.İcra Müdürlüğü’nün 2010/10203 Esas sayılı dosyasında yürütülen takip neticesi ihaleye çıkartılan  3301 Ada 1 Parselde kayıtlı 3.Kat 11 nolu bağımsız bölümü 115000,00 TL bedelle satın aldığını; uygulanacak vergi hususunda tereddüte düşülmesi nedeni ile durumun İcra Müdürlüğü kanalı ile Vergi Dairesi’nden sorulduğunu;  Vergi Dairesi’nden gelen cevap doğrultusunda müvekkilinden %18 KDV’ye tekabül eden, 20700,00 TL vergi tahsil edildiğini;  yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunu, %1 oranında vergi kesintisi yapılması gerektiğini belirterek; fazla ödenen  19550,00 TL ‘nin müvekkiline iadesine karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesi;  09.05.2011 gün ve 2011/497 Esas, 2011/433 Karar sayılı kararında özetle;  maliyeden gelen yazı cevabı doğrultusunda ihale sonucu gerçekleşen satış işleminden %18 oranında KDV kesilmesine ilişkin hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davanın esastan reddine karar vermiş; davacı vekili kararı temyiz etmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi; 16.12.2011 gün ve 2011/23906 Esas,2011/29053 Karar sayılı kararı ile ; “İcra Müdürlüğü’nce yapılan, KDV’nin tarh ve tahakkuk işlemlerinin, 48 seri no numaralı KDV Genel Tebliği’nin D bölümü gereğince,  anılan verginin mükellefi sıfatı ile yapıldığını,  bu nedenle mahkemece yargı yolu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; ancak, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerektiğini” belirterek; temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına karar vermiş, 1086 sayılı geçici 2 ve 6100 sayılı Yasa’nın Geçici 3. Maddesi gereğince halen yürürlükte olan 1086 sayılı Yasa’nın 440. Maddesi gereğince verilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili,  aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 1. Vergi Mahkemesi; 23.12.2012 gün ve 2012/273 Esas, 2012/1224 Karar  sayılı kararında özetle; ‘davacının davasının kabulüne, dava konusu katma değer vergisi tahakkukunun  %1 KDV oranını aşan 19550,00 TL  tutarındaki  KDV kısmının  iptaline ve bu kısmın  tahsil tarihi olan 02.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine’  karar vermiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Antalya Bölge İdare Mahkemesi;  16.05.2013 gün ve 2013/259 Esas,2013/1017 Karar sayılı ilk kararı ile, Antalya 1. Vergi Mahkemesi kararının onanmasına hükmetmiş; ancak, davalının karar düzeltme talebi üzerine yaptığı inceleme neticesinde verdiği, 29.09.2013 gün ve 2013/2332 Esas, 2013/1979 Karar sayılı ikinci kararı ile karar düzeltme talebini kabul etmiş; 2577 sayılı Yasa’nın 45/4. Maddesi gereğince  yaptığı yargılama neticesinde, icra müdürlüğünün işlemine karşı şikayet olarak nitelendirilmesi gereken davada adli yargı mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, davanın  görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar 2577 sayılı Yasa’nın 45/5  ve 54. maddeleri gereğince kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 27.1.2014 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un  14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

            Olayda, adli ve idari yargı yerlerinde, Antalya 10.İcra Müdürlüğü’nün 2010/10203 Esas sayılı dosyasında yürütülen takip neticesi ihaleye çıkartılan  3301 Ada 1 Parselde  kayıtlı bağımsız bölümün davacıya satımı sırasında %1 olarak uygulanması gereken KDV’nin %18 oranında  uygulanması nedeni ile davacı tarafından fazla ödenen 19550,00 TL’nin davalıdan tahsili amacıyla dava açıldığı; açılan davaların tarafları, konusu ve sebebinin aynı olduğu   tespit edilmiştir.

Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, görev uyuşmazlığına konu Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 09.05.2011 gün ve 2011/497 Esas, 2011/433 Karar sayılı  kararında  “maliyeden gelen yazı cevabı doğrultusunda  ihale sonucu gerçekleşen satış işleminden %18 oranında KDV kesilmesine ilişkin hukuka uygun olduğu gerekçesi ile şikayetçinin, şikayetinin reddine”  hükmedildiği ve bu suretle davanın esastan karara bağlandığı;  davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 16.12.2011 gün ve 2011/23906 Esas,2011/29053 Karar sayılı kararı ile ; “İcra Müdürlüğü’nce yapılan, KDV’nin tarh ve Tahakkuk işlemlerinin, 48 seri  no numaralı KDV Genel Tebliği’nin D bölümü gereğince,  anılan verginin mükellefi sıfatı ile yapıldığını,  bu nedenle mahkemece yargı yolu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; ancak, sonuçta  istem reddedildiğinden  sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerektiğini”  belirterek, Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesi kararını onadığı  anlaşılmıştır.

Diğer bir deyişle, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nce onanan karar bir görevsizlik kararı değil, esastan verilmiş ve davanın reddine ilişkin bir karar mesabesinde olduğundan; onama kararındaki gerekçeye itibar edilerek ilk derece mahkemesince verilen kararın 2247 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca verilmiş bir “görev yönünden red kararı” olarak nitelendirilebilmesine hukuken imkan olmadığı sonucuna varılmıştır.

 Bu durumda, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde adli yargı yerince göreve ilişkin olarak verilmiş bir karar bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşuları taşımayan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

S O N U Ç      :  2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 27.1.2014 gününde üyelerden Nurdane TOPUZ ve Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

                                                           KARŞI OY

2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanunun 14. maddesinde “Olumsuz Görev Uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için Adli- İdari veya Askeri Yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerinin görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerektiği” öngörülmüştür.

Somut uyuşmazlıkta;

Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 09.05.2011 gün ve 2011/497-433 sayılı davanın esastan reddine ilişkin kararı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 16.12.2011 gün 2011/23906- 29053 sayılı kararı ile “davanın yargı yolu nedeniyle reddi gerektiği, ancak sonuçta dava reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanmasına” karar verilmek suretiyle hükmün gerekçesi Yargıtayca değiştirilmiş, karar bu gerekçeyle onanmıştır.

Yargıtay’ın gerekçesini değiştirmek suretiyle onadığı karar artık “davanın Yargı yolu yönünden red” kararı niteliğindedir.

Bu aşamadan sonra davacının artık aynı konuda Adli Yargı da dava açması kesin hüküm nedeniyle mümkün değildir.

Bu halde, Adli Yargı İlk Derece Mahkemesince verilen kararında görevsizlik kararı niteliğinde olduğunun kabulü ile 2247 sayılı yasanın 14. maddesindeki koşullar gerçekleştiğinden işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde Adli Yargı kararını “Görevsizlik kararı” niteliğinde görmeyerek olumsuz görev uyuşmazlığının koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddeden sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.

                                ÜYE                                                                  ÜYE

                        Nurdane Topuz                                           E.Sabri BAYDAR