);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : Adli yargı yeri ile idari yargı yerinde açılan davalarda tarafların aynı olmadığı anlaşıldığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle,  aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE karar verilmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO       : 2015 / 577

KARAR NO : 2015 / 591

KARAR TR   : 28.09.2015

ÖZET : Adli yargı yeri ile idari yargı yerinde açılan davalarda tarafların aynı olmadığı anlaşıldığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle,  aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE karar verilmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : F. Elektrik Dağıtım A.Ş.

Vekili              : Av.N.Ö.

Davalılar         : 1.N.C.               ( Adli Yargıda)

                         2.Malatya B.B. (Adli ve İdari Yargıda)

Vekilleri          : Av. F.D. & Av.Z.K.& Av.M.Ö.D.

            O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müteveffa Seda Görgülü’nün mülkiyeti Nevzat Canpolat’a ail olan evlerinin balkonunda Tedaş’a ait yüksek gerilim hattına teması sonucu 06.07.2003 tarihinde elektrik akımına kapılarak hayatını kaybettiğini, müteveffanın anne ve babasının davacı aleyhine Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/420 E. sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası açtığını, açılan bu dava 04.02.2010 tarihinde 2010/20 sayılı karar ile karara bağlandığını ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, olay sonrasında Malatya 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/638 esas sayılı dosyasında olayda kusuru olan Malatya Belediyesi, Tedaş, Nevzat Canpolat ve anne Üçgül Görgülü hakkında kamu davası açıldığını, Malatya 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda 12.11.2006 tarihli bilirkişi raporuyla ve Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2008/420 Esas sayılı dosyasında mevcut Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi 2009 /276 Tal. sayılı dosyasından aldırılan 15.10.2009 tarihli Bilirkişi Raporu Malatya Belediyesini elektrik iletim hatlarına yakın balkon yapılmasına müsaade etmesi nedeniyle 8/2 kusurlu Tedaş’ın ise gerekli tedbirleri almaması nedeniyle 8/2 kusurlu ev sahibi Nevzat Canpolat’ın ise enerji iletim hattının cadde boyunca geçtiği halde elektrik tellerine 60 cm yakınına kadar balkonu uzatması ve balkona siper yapmamış olması, balkon demirini yükseltmemiş olması nedeniyle 8/4 kusurlu bularak sanıkların cezalandırılmalarına karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2008/420 E ve 2010/20 sayılı kararıyla davalılardan Malatya Belediye başkanlığı hakkındaki davanın görevsizlik nedeniyle reddine, diğer davalılar Fırat Edaş ve Nevzat Canpolat yönünden kabulü ile davacı Mesut Görgülü için 13.553.19 TL maddi 25.000.00.TL manevi; davacı Üçgül Görgülü için ise 15.215.96.TL maddi ve 25.000.00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsildi tahsili ile davacı yana ödenmesine ve hüküm altına alman meblağa olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verildiğini, davacı vekili tarafından Malatya 7.İcra müdürlüğü 2010/3193 sayılı icra dosyasından davacı aleyhine icra takibinde bulunulduğunu ve icra dosyasına 30.06.2011 tarihinde 222.752,00 TL, 11.07.2011 tarihinde temyiz karar harcı olarak 3.498.00.TL olmak üzere toplamda 226.250.00.TL’nin Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından yatırıldığını belirterek; 169.687,50.TL rücu alacağının olayda kusuru bulunan Nevzat Canpolat ile Malatya Belediyesi’nden ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, 26.12.2012 gün ve 2012/178 Esas sayılı dosya duruşmasında;  açılan davanın Malatya Belediye Başkanlığı yönünden tefriki ile talep halinde mahkemenin ayrı esasına kaydedilmesine hükmetmiştir.

            Malatya 4.  Asliye Hukuk Mahkemesi: 08.02.2013 gün ve 2012/178 Esas, 2013/50 Karar sayılı kararı ile; “Tarafların karşılıklı savunmaları, Malatya 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/420 Esas sayılı dosyası, Malatya 7.İcra Müdürlüğünün 2010/3193 takip sayılı dosyası, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; olay tarihinde dava dışı Mesut ile Uçgül’ün davalı Nevzat evinde kiracı olarak ikamet ettikleri esnada evin balkonunda bulunan müşterek çocuk Seda’nın davacı tarafa ait elektrik telinde bulunan akıma kapılarak ölmüştür. Malatya 2 Asliye Hukuk Mahkemesi 2008/420 Esas sayılı dosyası ile olayda davacı tarafı 2/8, davalı Nevzat’ı 4/8, Belediye Başkanlığını 2/8 oranında kusurlu bulmuştur. Mahkemece verilen hüküm ve kusur oranlan davalı Nevzat ve davacı yönünden kesinleşmiştir. Mahkemece hüküm altına alınan maddi/manevi tazminatlar, faizi, vekalet ücreti dahil olmak üzere davacı tarafça ölenin mirasçılarına ödenmiştir. Mirasçıların her hangi bir alacağı kalmamıştır./Malatya 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/420 Esas sayılı dosyasında Malatya Belediyesi yönünden görevsizlik kararı vermiştir mahkemenin gerekçesi ölüm olayında belediyenin hizmet kusurunun bulunma ihtimali olduğu, davaya bakmaya, delilleri taktir etmeye İdare Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğudur.Görevsizlik kararından önce mahkemece kusur oranlan belirlenmiş olup belediyenin 2/8 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.Ancak yargılamanın sonunda mahkemece Belediye yönünden görevsizlik kararı verilmiştir. Dosyaya yansıyan hali ile Malatya Belediyesi aleyhine İdare Mahkemesine açılan bir dava bulunmamaktadır. Dolayısıyla belediyenin hizmet kusuru olmadığı mahkeme karan belirlenmemiştir. Mahkememizce Malatya 2 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/420 Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporunun belediye yönünden kesinleşmediği anlaşılmış, mahkememizi bu yönü ile bağlamayacağı kanaatine varılmıştır. Zira hizmet kusuru yönünden belediyenin kusuru oranının değişme ihtimali ya da başka bir kurumun kusurlu olduğu veya kusurun paylaştırma ihtimali bulunmaktadır. Belirtilen gerekçeler nedeni ile mahkememizce davalı Malatya Belediyesi yönünden dosyanın tefrikine karar verilmiştir. Zira belediyenin kusur durumunu belirleyecek olan İdare Mahkemesidir. Davacının idare Mahkemesi önünde açacağı dava ile Belediye yönünden kusurun belirlenmesini sağlayıp bu oran üzerinden rucuen tazminat talep etmek olmalıdır./Yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda tarafların kusur oranlan, davacı tarafça yapılan ödeme dikkate alınarak davalı Nevzat yönünden 111.376 TL’nin davacının ödeme yaptığı 30.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınmasına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir her ne kadar davacı taraf alacağa reeskont faizi işletilmesini talep etmiş ise de asıl alacağın dayanağının haksız fiil oluşu taraflar arasında sözleşme ya da ticari ilişki bulunmaması nedeni ile davacı tarafın savunmasına bu yönden itibar edilmemiştir./Davacı tarafın talep ettiği tazminat içerisinde davacının mahkemece verilen hükmü temyiz etmesi nedeni ile ödediği 3.408.00 TL temyiz harcıda bulunmaktadır. Mahkemenin hükmünü davalı Nevzat temyiz etmemiştir dolayısıyla bu temyiz harcına davacının katlanması gerektiği zarar görene yapılan bir ödeme niteliği olmadığı anlaşıldığından bu miktarın davacı üzerinde bırakılması gerektiği kanaatine varılmıştır.” şeklindeki gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 111.376,00 TL’nin 30.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine hükmetmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

            Yargıtay 4. Hukuk Dairesi; 23.10.2014 gün ve 2013/18222 Esas, 2014/13668 Karar sayılı kararı ile; “Davacı Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili Avukat Fatma Karaduman tarafından, davalılar Malatya Belediye Başkanlığı vd. aleyhine 16/05/2012 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerene mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08/02/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde  istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü./Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektiriri nedenlere, delillerin takdirinde bir  isabetsizlik görülmemesine,, özellikle “Malatya Belediye Başkanlığı yönünden tefrik kırarı verilerek iş bu dosyada bir hüküm kurulmamış olmasına göre” yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA “ hükmetmiş, onama ilamı  taraflara 17.12.2014 tarihinde tebliğ olunmuş, süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın, karar şerh edildiği üzere 05.01.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; aynı gerekçelerle; davalı Malatya Belediye Başkanlığı’na karşı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL’nin rucuen tazmini istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Malatya İdare Mahkemesi: 30.01.2015 gün ve 2015/100 Esas, 2015/118 Karar sayılı kararı ile aynen: “Uyuşmazlıkta, haksız fiile dayalı asıl alacak davasının görüldüğü Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince hükme esas alınan Malatya 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/638 esasına kayden görülen davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; mülk sahibinin 4/8, davacı şirket ile davalı idarenin ise 2/8 oranında kusurlu bulunmasına karşın Mahkemece davalı idarenin kusur oranı bakımından herhangi bir ayrım yapılmadan destekten yoksun kalma zararının hesaplatılarak mirasçıların maddi ve manevi zararlarının tazminine karar verildiği, bu kararın kesinleşmesi üzerine borçlular hakkında başlatılan icra takibinin müteselsil sorumluluğu bulunan davacı tarafın söz konusu tazmin borcunun tamamını ödenmiş olması nedeniyle sonlanması üzerine açılan rücu davasının görüldüğü Malatya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.02.2013 tarihli kararında da mirasçıların uğramış oldukları zararların tazmini istemiyle açtıkları dava neticesinde herhangi bir alacaklarının kalmadığının belirtildiği görülmektedir.

Buna göre, bakılan rücu davasına konu asıl alacak davasının görüldüğü Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davalı idare yönünden idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik karar verilmiş ise de, bilirkişi raporu ile saptanan kusur ve sorumluluk oranları esas alınarak davanın konusu bakımından bir tefrik yapılıp ayrılan kısma ilişkin bulunan zararın idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerinde saptanmasının gerekeceği yolunda bir hüküm kurulmadığına ve müteselsil sorumluluk esas alınarak hükmolunan tazminat da tamamen ödenmiş olduğuna göre, ortada 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesinin (1-b) bendinde belirtilen “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davası”nın bulunmadığı açıktır.

Bu durumda, kişisel hakları ihlal edilenler tarafından idari yargı yerleri nezdinde açılacak bir idari dava yoluyla giderilmesi gereken bir zararın tazmini talep edilmediğinden tam yargı davası niteliğini haiz olmayıp rücu davası niteliğinde bulunan davanın Borçlar Kanunu hükümlerine adli yargı yerleri nezdinde çözümlenmesi gerekmektedir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş,  karara davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

Malatya Bölge İdare Mahkemesi; 09.04.2015 gün ve 2015/620 Esas, 2015/500 Karar sayılı kararında, usul ve hukuka uygun olan kararın onanmasına hükmetmiş, karar taraflara 28.04.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.09.2015 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

           2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 158. maddesinin birinci fıkrasında “Uyuşmazlık Mahkemesi adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir”. denilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu Kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.

Özel kanun uyarınca hakeme başvurulmasının zorunlu olduğu hallerde, eğer hakemlik görevi hakim tarafından yerine getirilmiş ise bu merci, davanın konusuna göre, yukarıdaki fıkrada yazılı adli veya idari yargı mercilerinden sayılır.” hükümleri yer almıştır.

2247 sayılı Yasanın 14.maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir.

Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Anılan hükümlere göre, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir görev ya da hüküm uyuşmazlığının incelenebilmesi için, uyuşmazlığa konu edilen karar veya kararların, adli, idari veya askeri yargı mercilerince ya da hakemliğin hakim tarafından yerine getirilmesinde olduğu gibi yargı merci sayılanlarca verilmesi ve 14.madde kapsamında olumsuz görev uyuşmazlığının varlığından söz edebilmek için de; adli, idari veya askeri yargı yerlerinden en az ikisi tarafından konusu, tarafı ve sebebi aynı olan davalarda kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması gerekmektedir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.02.2013 gün ve 2012/178 Esas, 2013/50 Karar sayılı kararı ile davalı Malatya Belediye Başkanlığı yönünden dosyanın tefriki ile talep halinde ayrı esasa kaydedilmesine karar verildiği, Malatya İdare Mahkemesi’nin 30.01.2015 gün ve 2015/100 Esas, 2015/118 Karar sayılı kararı ile ise, davanın Malatya Belediye Başkanlığı yönünden görev nedeni ile reddine hükmedildiği tespit edilmiştir. Bu tespitler ışığında Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak, Malatya Belediye Başkanlığı yönünden Mahkeme’nin 26.12.2012 tarihli celsesinde verilen tefrik kararının akıbeti sorulmuş, verilen 11.08.2015 gün ve 2012/178 esas sayılı cevapta; söz konusu tefrik işlemine ilişkin UYAP ortamında yapılan araştırmada herhangi bir sonuca rastlanılmadığının belirtildiği, yine Mahkemece verilen 14.07.2015 gün ve 2012/178 esas sayılı cevapta tefrik kararı sonrasında talep olmaması nedeni ile tefrik işleminin yapılmadığı belirtildiği görülmüştür.

Bu durumda, Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davalı Malatya Belediye Başkanlığı yönünden açılan dava ile ilgili olarak verilen bir görevsizlik kararının bulunmadığı ve 2247 sayılı Kanun’un 14. Maddesi koşullarının bu itibarla dava dosyası yönünden gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır.

Her ne kadar Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/178 Esas, 2013/50 Karar sayılı kararının gerekçesinde, “Malatya 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/420 Esas sayılı dosyasında Malatya Belediyesi yönünden görevsizlik kararı vermiştir mahkemenin gerekçesi ölüm olayında belediyenin hizmet kusurunun bulunma ihtimali olduğu, davaya bakmaya, delilleri taktir etmeye İdare Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğudur. Görevsizlik kararından önce mahkemece kusur oranlan belirlenmiş olup belediyenin 2/8 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Ancak yargılamanın sonunda mahkemece Belediye yönünden görevsizlik kararı verilmiştir. Dosyaya yansıyan hali ile Malatya Belediyesi aleyhine İdare Mahkemesine açılan bir dava bulunmamaktadır. Dolayısıyla belediyenin hizmet kusuru olmadığı mahkeme karan belirlenmemiştir. Mahkememizce Malatya 2 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/420 Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporunun belediye yönünden kesinleşmediği anlaşılmış, mahkememizi bu yönü ile bağlamayacağı kanaatine varılmıştır. Zira hizmet kusuru yönünden belediyenin kusuru oranının değişme ihtimali ya da başka bir kurumun kusurlu olduğu veya kusurun paylaştırma ihtimali bulunmaktadır. Belirtilen gerekçeler nedeni ile mahkememizce davalı Malatya Belediyesi yönünden dosyanın tefrikine karar verilmiştir. Zira belediyenin kusur durumunu belirleyecek olan İdare Mahkemesidir. Davacının idare Mahkemesi önünde açacağı dava ile Belediye yönünden kusurun belirlenmesini sağlayıp bu oran üzerinden rucuen tazminat talep etmek olmalıdır.” denilmiş ise de,  Malatya  2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/420 Esas, 2010 20 Karar sayılı dava dosyası  davacılarının Üçgül Görgülü ve Mesut Görgülü olması karşısında,, söz konusu dosyanın davalısı konumunda bulunan  Malatya Belediye Başkanlığı yönünden verilen görevsizlik kararı ile Mahkememizde görev uyuşmazlığına konu edilen Malatya İdare Mahkemesi’nin 30.01.2015 gün ve 2015/100 Esas, 2015/118 Karar sayılı kararı arasında da 2247 sayılı Kanun’un 14. Maddesi koşullarının mevcut olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Olayda, davacı vekilince görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 14.maddesi kapsamında Mahkememize başvurulmuş olmasına karşın, Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Malatya İdare Mahkemesi davalarının tarafları aynı olmamakla, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen “ davanın taraflarının aynı olması” koşulu geçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 28.09.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN