);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : 5754 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanuna tâbi iştirakçi/emekli statüsünde olan ve 07.10.1980-02.04.1984 tarihleri arasında Belediye Başkanı olarak görev yapan davacının, kendisine 5434 Sayılı Kanunun Ek 68.maddesi uyarınca makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı uygulanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin, iptali ve bu işlem nedeniyle ödenmeyen parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 712

            KARAR NO : 2015 / 715

KARAR TR  : 26.10.2015

ÖZET : 5754 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanuna tâbi iştirakçi/emekli statüsünde olan ve 07.10.1980-02.04.1984 tarihleri arasında Belediye Başkanı olarak görev yapan davacının, kendisine 5434 Sayılı Kanunun Ek 68.maddesi uyarınca makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı uygulanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin, iptali ve bu işlem nedeniyle ödenmeyen parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

            Davacı            : M.B.

            Vekili              : Av. M.D.

            Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekilleri         : Av. A. S.                  (İdari Yargıda)

                          Av. A. A. S.             (Adli Yargıda)

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Davacı müvekkilim emekli öğretmen iken İzmir Valiliğinin 06.10.1980 tarih köy belediyeler şefliğinin 4061 sayılı telsiz emriyle İzmir İli, Ödemiş İlçesi, Beydağ Belde Belediye Başkanlığına atanmıştır. Bu husus kendisine Ödemiş Kaymakamlığı’nın 07.10.1980 tarih ve 611/96-2 sayılı yazısı ile bildirilmiştir.

Bu cümleden olarak müvekkil 07.10.1980 ile 02.04.1984 toplam 3 yıl 5 ay 25 gün süre Beydağ Belediye Başkanı olarak görev yapmıştır.

Müvekkilin 12.02.2000 tarih ve 23962 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5434 sayılı Emekli Sandığı kanunun 4505 sayılı kanunla değişik ek 68.maddesi gereğince belediye başkanları için öngörülen gösterge rakamları üzerinden makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenmesi için davalı kuruma 13.02.2009 tarihli dilekçesi ile başvurmuştur.

Bu başvuruya davalı kurumca 24.02.2009 tarih ve 27.274.170 sayılı yazısı ile red cevabı verilmiştir.

Davalı SGK nun müvekkilin talebinin reddine dair yukarıda tarih ve sayısını belirttiğimiz kararı 05.03.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Davalı kurumun/idarenin iş bu eylemi haksız ve hukuki dayanaktan yoksundur. Çünkü; aynı yıllarda görev yapan başka bir kişinin (Yüksel Balcı) talebi Ankara 10.idare Mahkemesinin 05.04.2007 tarih ve 2006/1628 E. ve 2007/791 K. sayılı kararı ile red edilmiş ise de, vaki temyiz üzerine yüksek Danıştay 11. Dairesinin 05.03.2008 tarih ve 2007/11512 E. ve 2008/2152 sayılı ilam ile; “…Yukarıda yer verilen ve belediye başkanlarına makam/görev tazminatı öngören kurallarda, belediye başkanlığı görevini seçilerek veya atanarak yürütme konusunda herhangi bir ayırıma yer verilmediği, davacının belediye başkanlığı görevine 2303 sayılı yasa uyarınca atandığı hususunun tartışmasız bulunduğu dikkate alındığında davacıya makam/görev tazminatı ödenmemesi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı…” gerekçesiyle bozmuştur. Vaki bu bozma üzerine Ankara 10.İdare Mahkemesinin 30.05.2008 tarih ve 2008/1183 E. ve 2008/1251 K. sayılı ilamı ile bozmaya uyularak; “…davacının belediye başkanlığı görevine 2303 sayılı yasa uyarınca atandığı hususunun tartışmasız bulunduğu dikkate alındığında, davacının makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı uygulanması istemi ile yaptığı 31.10.2005 tarihli başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.” gerekçesiyle dava konusu işlemin İPTALİNE karar vermiştir.

Tüm bu nedenlerle;

Davalı idarenin 24.02.2009 tarih ve 27.274.170 sayılı hukuka aykırı işleminin ortadan kaldırılması için iş bu davayı açmak zorunluluğu doğmuştur.

Yukarıda arz ve izaha çalıştığımız nedenlerle; davalı idarenin haksız ve 24.02.2009 tarih ve 27.274.170 sayılı yasaya aykırı kararının tüm sonuçlan ile İPTALİNE, müvekkil lehine makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı uygulanmasına karar verilmesini, lehimize yargılama gideri ile vekalet ücreti takdirine karar verilmesini, vekalet saygıyla dilerim.” demek suretiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 15.İdare Mahkemesi: 20.11.2009 gün ve E:2009/365, K:2009/1423 sayılı kararında özetle; “(…) belediye başkanlarına makam/temsil ve görev tazminatını ödenmesini öngören kurallarda, belediye başkanlığı görevine seçilerek veya atanarak yürümüş olma konusunda herhangi bir ayrıma yer verilmediği, davacının belediye başkanlığı görevine 2303 sayılı Yasa uyarınca atandığı hususunun tartışmasız bulunduğu dikkate alındığında, davacının makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı uygulanması istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle yoksun kalınan makam ve görev tazminatının, davalı idareye başvuru tarihinden itibaren ödenmesine” şeklinde karar vermiştir.

İş bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay 11. Dairesi 27.6.2012 gün, E:2010/1466, K:2012/4976 sayılı ilamı ile özetle; “(…) 5510 sayılı Kanunun geçici 4.maddesinde belediye başkanlarına makam ve görev tazminatlarının ödenebilmesi için; 5434 sayılı Kanun’un 39. ve Ek:68. maddelerine atıf yapıldığı görülmekle birlikte, uyuşmazlığın idareye başvuru ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 4.maddesi uyarınca çözülmesi gerektiği, 5434 sayılı Kanun’un 1.10.2008 tarihi itibariyle yürürlükten kalkan maddelerinin doğrudan davacıya uygulanma olanağı bulunmadığı ve anılan Kanun’un 101.maddesinde de bu kanun hükümlerinin uygulanması ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin kurala bağlandığı göz önüne alındığında; 5510 sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının görev yönünden bozulmasına” şeklinde karar vermiştir.

Ankara 15.İdare Mahkemesi: Danıştay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 27.09.2012 gün ve E:2012/1439, K:2012/1633 sayılı kararı ile özetle; davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 11. İş Mahkemesi: 13.11.2013 gün ve E:2012/1204,K:2013/1141 sayı ile özetle; “(…) davacının 07.10.1980-02.04.1984 tarihleri arasında asıl memuriyet görevi uhdesinde kalmak üzere Sıkıyönetim Komutanlığı’nca İzmir İli, Ödemiş İlçesi, Beydağ Belediyesi Belediye Başkanlığına atandığı ve bu görevi yürüttüğü, davacının bu dönem için kendisine temsil ve görev tazminatı ödenmesi talebiyle 13.02.2009 tarihinde davalı kuruma başvurduğu, başvurunun seçimler neticesinde görev yapmamış olması nedeniyle reddedildiği, oysa 5434 sayılı Yasanın 12. Ek 68, geçici 208 maddeleri ile 5393 sayılı Yasanın 85.maddesiyle 68.maddeye eklenen 4.fıkrasında temsil ve görev tazminatı uygulanması yönünden seçilmiş veya atanmış Belediye Başkanları arasında bir ayrım gözetilmediği anlaşıldığından, davanın kabulüne” karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 02.12.2014 gün ve E:2014/4101, K:2014/25888 sayılı ilamı ile özetle; “(…) somut olayda; uyuşmazlığın 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce emekli sandığı iştirakçisi olan davacının yaşlılık aylığına makam ve görev tazminatı da eklenmesine ilişkim istemin çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine görev dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” şeklindeki gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Ankara 11. İş Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 18.02.2015 gün ve E:2014/2134, K:2015/168 sayılı kararı ile özetle; davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görev yönünden reddine karar vermiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, öncesinde emekli öğretmen iken, İzmir Valiliği’nin 06.10.1980 tarih köy belediyeler şefliğinin 4061 sayılı telsiz emriyle 07.10.1980 ile 02.04.1984 tarihleri arasında İzmir İli, Ödemiş İlçesi, Beydağ Belediyesinde Belediye Başkanı olarak görev yapan davacının, 5434 Sayılı Kanunun Ek 68.maddesi uyarınca makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı uygulanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 24.02.2009 tarih ve 27.274.170 sayılı davalı idare işleminin iptali ve bu işlem nedeniyle ödenmeyen parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun (5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile mülga edilen)  Ek 68.maddesinde;  “(Değişik madde: 24/11/1994 – 4049/7 md.)

            (Değişik fıkra: 23/02/1995 – KHK – 547/13 md.) Makam tazminatı ile Yüksek Hakimlik ve temsil veya görev tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde bulunanlardan, 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Kanunun 36 ncı maddesine göre istihdam edilenlere, Başbakanlıkta da makam tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde en az 6 ay çalışmış olmaları kaydıyla bu tazminatlardan yüksek olanı esas alınarak ödeme yapılır. (Ek cümle: 04/07/2001 – 631 S.KHK/1. md.) Makam veya yüksek hakimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde toplam en az iki yıl bulunmadan veya bu görevlerde hiç bulunmadan emekliye ayrılanlara ise, en az altı ay süreyle bulundukları en üst görevleri için belirlenen görev tazminatı veya hizmet yılları itibarıyla belirlenen görev tazminatından yüksek olanı ödenir. Bu halde de iki yıllık süreyi doldurma şartı aranır. (Ek cümle: 12/02/2000 – 4505/3 md.) Ancak bu tazminatların ölenlerin dul ve yetimlerine ödenmesinde iki yıl görev şartı aranmaz.

            (…)

            (Ek fıkra:07/12/2004 – 5272 S.K./86.mad) Sandıkça emekli aylığı bağlanan büyükşehir belediye başkanlarına 7000, il belediye başkanlarına 6000, ilçe belediye başkanlarına 3000, diğer belediye başkanlarına 1500 gösterge rakamı üzerinden, bu Maddede belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya  görev tazminatı ödenir. Bu tazminatlar ilgililere ödendikçe iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden tahsil olunur. Birinci fıkrada öngörülen iki yıllık sürenin hesabında iştirâkçi olup olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı dikkate alınır.

            (Ek fıkra: (12/02/2000 – 4505/3 md.) Temsil ve görev tazminatları; yönetim ve denetim kurulu üyelikleri dahil olmak üzere kamu kesiminde her ne suretle olursa olsun aylık veya ücret alıp almadıklarına bakılmaksızın görev alanlara bu durumları devam ettiği sürece ödenmez. Tazminattan yararlanırken, yararlanma şartlarını kaybedenler en geç bir ay içinde durumu Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne bildirirler. Bu durumun ortaya çıktığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tazminat ödenmesine son verilir. Zamanında bildirimde bulunmayanlara ödenen tazminat kanuni faizi ile birlikte geri alınır.(…)

            Bu tazminatlar, ölenlerin 5434 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen aylığa müstehak dul ve yetimlerine 68 inci maddesindeki oranlar üzerinden ödenir.

            Bu ödemeler, T.C. Emekli Sandığınca ödenmesini müteakip iki ay içinde Genel Bütçeye giren kurumlardan ayrılanlar için Hazineden, diğerleri için son kurumlarından faturası karşılığında tahsil edilir.(…) denilmiş; 1.1.2007 tarihinde; maddenin “Bu tazminatlar, ölenlerin 5434 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen aylığa müstehak dul ve yetimlerine 68 inci maddesindeki oranlar üzerinden hesaplanır.” şeklindeki beşinci fıkra metni ile “Bu ödemeler, T.C. Emekli Sandığınca ödenmesini müteakip iki ay içinde Genel Bütçeye giren kurumlardan ayrılanlar için Hazineden, diğerleri için son kurumlarından faturası karşılığında tahsil edilir.” şeklindeki son fıkra metni yürürlükten kaldırılmıştır.

Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun  “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.” hükmüne, aynı maddenin beşinci fıkrasında ise; “ Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. (Ek cümle: 16/06/2010-5797 S.K/10. md.) Ancak, Polis Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…” Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan; 5754 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce, Emekli Sandığı iştirakçisi olup, daha sonra emekli olan davacının, 07.10.1980 ile 02.04.1984 tarihleri arasında İzmir İli, Ödemiş İlçesi, Beydağ Belediyesi Belediye Başkanı olarak görevlendirilmesinden dolayı, makam tazminatından yararlandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kalınan tazminat tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 15.İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 15. İdare Mahkemesince verilen 27.09.2012 gün ve E:2012/1439, K:2012/1633 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN