);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : 5188 sayılı Yasanın 20/f maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi sonrasında, davalı kurumca ödenen bedelin tahsili için kurumda görevli davacı ve arkadaşlarına kusurlu oldukları gerekçesi ile rücu edilmesi sonrasında, tazmine konu miktarın maaşından kesinti yapılmak suretiyle tahsiline rıza gösteren davacı tarafından, bu paranın faizi ile birlikte kendisine iadesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 90

            KARAR NO             : 2015 / 109

KARAR TR  : 2.3.2015

ÖZET : 5188 sayılı Yasanın 20/f maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi sonrasında, davalı kurumca ödenen bedelin tahsili için kurumda görevli davacı ve arkadaşlarına kusurlu oldukları gerekçesi ile rücu edilmesi sonrasında, tazmine konu miktarın maaşından kesinti yapılmak suretiyle tahsiline rıza gösteren davacı tarafından, bu paranın faizi ile birlikte kendisine iadesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : T.Y. adına Eğitim Sen (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası)

            Vekilleri         : Av. N.D. & Av. B.D.

Davalı             : Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu

            Vekili              : Av. G.P.

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu H.A.Y. Yurdu Müdürlüğünde kadro artırım talebinde bulunmuş, talebe ilişkin İl Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından yapılan 23.09.2013 tarihli kontrollerde S. B., E. K.E. K.,E.D., A. Ü., A. Y., A.K., Ö. D. ve Y.Ç.isimli özel güvenlik görevlilerinin çalıştıkları, İl Emniyet Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü kayıtlarının incelenmesi neticesinde İzmir Valiliğinin 943 İzin Belge numarasına dayalı olarak Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun Atatürk Öğrenci Yurdu Müdürlüğü güvenlik birimi kadrosunda çalıştırdığı E. K. ve Y.Ç. isimli özel güvenlik görevlilerinin işten ayrılma bildirimlerinin yapılmadığı ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair kanunun “kimlik” başlıklı 12.maddesinde yer alan “Herhangi bir sebeple görevinden ayrılan özel güvenlik görevlileri işveren tarafından onbeş gün içinde valiliğe bildirilir.” hükmüne uyulmadığı tespit edilmiş, tespit edilen hususla ilgili olarak Atatürk Öğrenci Yurdu Müdürlüğü’nün 15 gün içinde savunmasını sunması istenmiş, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar kurumu tarafından sunulan savunma Valilik tarafından kabul edilmemiş, aynı şekilde Z.H. Y.(Bornova Kız), E.Yurdu ve H.A.Tatari Yurtlarından ayrılan personellerin çıkış bildirimlerinin yapılmaması ve Kredi Yurtlar Kurumunun ”kadrolu personel kadrosunun artırışının onaylanmasının yeterli olacağı düşünülmesi nedeniyle sehven unutulduğu” şeklindeki 21.10.2013 gün ve 4986 sayılı savunmasının yeterli görülmemesi nedeniyle 5188 sayılı yasanın 12.maddesinin ihlali nedeniyle 20.maddenin (f) bendi uyarınca 1.465,27.TL.x4=5.861,08.TL. idari para cezası verildiği, H.A.Yesevi Yurdunda işe başlama bildirimi yapılmadığından 5188 sayılı yasanın 11.maddesi ihlal edildiğinden 20.maddenin (f) bendi uyarınca 1.465,27.TL. idari para cezası ile toplam 1.65,27 x 5 =7.326,25.TL. nin ödemenin tebellüğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi halinde % oranında yani (7.326,25 = 3/4 ) 5.494,76.TL. olarak ödenebileceği, ödemenin davacı üyenin de aralarında bulunduğu personelin maaşından kesilerek tahsilinin yapılmasının KYK İzmir Bölge Müdürlüğünün 06.02.2014 gün ve 57655993/952-06.04 yazısı ile kararlaştırıldığını tebliğ edilen 08.04.2014 tarih ve 342003868849.01.534 sayılı 915,79.TL. ana para, 14,65.TL. yasal faiz olmak üzere toplam 930,44.TL. nin ödenmesi istemli yazının tebliği sonucu öğrenmiştir.

Kredi Yurtlar Kurumu İzmir Bölge Müdürlüğü’nün 06.02.2014 gün ve 57655993/952- 06.04 yazısı incelendiğinde kurum yetkilileri kontrollerde Genel Müdürlüğün ekte örneği sunulu bulunan B.08.1.KYK.0.71.00.05/4000-144/7002-44376 sayılı talimatına rağmen göreve başlayan veya herhangi bir nedenle görevinden ayrılan özel güvenlik görevlilerinin 15 gün içinde Valiliğe bildirim talimatının dönemin yoğun işleri sebebiyle sehven yapılmadığını ve sorumluların ise Bölge Müdürü Vekili Yakup Karaca, Personel Şube Müdürü A.A.İdari İşler Şube Müdürü B. A., Koruma ve Güvenlik Şefi Ö.D., Personel Şefi N. Ş., Bilgisayar İşletmeni A. K. ile Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni olarak davacının sorumlu olduğu yazılıdır.

HUKUKSAL NEDENLER

I-Davalı idarede mevcut kayıtlar ve İzmir Bölge Müdürlüğü’ne yapmış bulunduğumuz 09.06.2014 tarihli başvurumuza verilen 25.06.2014 gün ve 756 sayılı cevabi yazı eki olan Şube Müdürlüklerinde görev yapan personelin unvanlarına göre Görev Yetki ve Sorumluluk talimatı uyarınca Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni (Daktilograf) olarak görevi;

1-Birimin yazılarını Resmi Yazışma Kuralları esaslarına göre bilgisayarda yazar,

2-Birimde yapılan işlerle ilgili olarak kayıt tutma, liste, tablo, belge vb düzenlemeleri yerine getirir,

3-Yerine getirdiği iş ve işlemlerin (yazı,liste,tablo vb) paraf ve imza işlemlerini izler şevke hazır duruma getirir, imzalanan veya onaylanan belgeleri dosyalama kurallarına uygun dosyalar/bilgisayar ortamında saklar,

4-Elektronik    ortamda hazırlanmış olan verileri gerektiğinde disket ve CD ortamına alır, imza değerine haiz gelen ve gönderilen yazıların elektronik ortamda muhafaza edilmesini sağlar,

5-Kullandığı malzeme konusunda tasarruf ilkelerine riayet eder, malzeme stoklarını devamlı kontrol ederek ihtiyaç duyulanları mevcudu bitmeden hazır eder,

6-Etkili ve verimli bilgi ve belge akışının sağlanması için bilişim teknolojisinin gelişmelerini takip eder,

7-Amirince verilecek benzeri nitelikteki diğer görevleri de yerine getirir.”şeklindedir.

Sunulu düzenleme karşısında davacının kurumun yetkilisi, karar alma ve verme yetkilisi olay hakkında doğrudan bilgi sahibi olan görevlisi olmadığı, yetki ve sorumluklarının sınırlı olduğu, Yönetmelik ve Genel Müdürlüğün söz konusu talimatı davacıya ayrıca özel bir görev ve sorumluluk yüklememiştir.

Davaya konu olayla ilgililik anlamında sorumluların yukarıdaki mevzuat esaslarına göre Koruma ve Güvenlik Şefliğini, İdari İşeri, Personel Müdürlüğü ve Bölge Müdürlüğünü ilgilendirmesi gerektiği, bu nedenle davacıdan kesinti yapılması hukuka uygun değildir.

II-5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu ile Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelikte yer alan hükümler itibariyle kamu kaynağında meydana gelen eksilmenin kamu zararı olarak nitelendirilmesi halinde kamu zararına neden olan yersiz ödemelerin tahsili için öncelikle yersiz ödemeye neden olan ilgili personelin rızaen ve sulh yolu ile ödeme yapması gereğinin kendisine tebliğ edileceği, ilgili personelin rızaen ödememesi durumunda 2004 sayılı İcra İflas Kanuna göre takip yapılacağı, İcra İflas kanununa göre ilamlı icra yoluna başvuru yapılabilmesi için öncelikle açılacak bir alacak davası ve sonucunda verilecek bir mahkeme ilamının bulunması gerektiği, bir mahkeme ilamı bulunmadan idarenin söz konusu alacağın tahsilini personelin aylığından resen kesinti yapmak suretiyle sağlayamayacağı düzenlenmiştir.

III-657            sayılı D.M.K.nun Kişisel sorumluluk ve zarar başlıklı 12.nci maddesindeki bahsi geçen “genel hükümler” in Türk Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümler olduğu kuşkusuzdur.

Netice itibariyle 5018 sayılı Kanun gibi 657 sayılı kanunda da Devlet memurunun kasıt ya da ihmal suretiyle Kurumuna verdiği zararın ilgiliye ödettirilmesinde, idare tarafından ilgili kamu görevlisine karşı adli yargıda açılacak alacak davası yöntemi kabul edilmiş olup, bunun tek istisnası, fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararlarda memurun bunu kabul etmesi halidir, yani, rızaen ve sulh yoluyla ödemedir.

Sunulu yasal düzenlemeler karşısında idare tarafından adli yargıda alacak davası açmadan, hükmen tahsil yapılmadan, maaştan re’sen kesinti yapılması suretiyle tahsil hukuka uygun değildir.

İdarenin Anayasa’nın 125/son maddesi uyarınca hukuka aykırı olarak davacının maaşından yapılan toplam 915,79(anapara) +14,65 (Faiz) =930,44.TL. kesintinin iadesi için iş bu davanın açılması zorunlu olmuştur.

Açıklanan nedenlerle ve incelemede belli olacak durumlar karşısında davalı idarenin haksız ve yersiz olarak davacı üyenin maaşından yapmış bulunduğu 930,44.TL.nin faizde tekerrür olmamak kaydıyla yasal faiziyle geri ödenmesine karar verilmesi talep olunur.’’ demek suretiyle  idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü vekili süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle görev itirazında bulunulmuştur.

İzmir 2. İdare Mahkemesi: 10.09.2014 gün ve E:2014/1179 sayı ile özetle; “…davacının, kamu zararına sebebiyet verdiğinden bahisle maaşından yapılan 930,44 TL kesintinin iadesi isteminin dayanağının idari işlemden kaynaklanmış olması nedeniyle ilgili mevzuat uyarınca uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözüme kavuşturulması gerektiğinden, davalı idare vekilinin görev itirazının reddine” şeklinde karar vermiştir.

Davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolunda süresi içerisinde sunduğu dilekçesi üzerine dava dosya örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı: “Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Hoca Ahmet Yesevi Yurdu Müdürlüğünde İI Emniyeti Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından yapılan 23.09.2013 tarihli kontrollerde güvenlik görevlisi olarak bildirimi yapıldığı halde sonradan işten ayrıldığı anlaşılan bazı güvenlik görevlilerinin ayrılış bildiriminin 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair kanunun “kimlik” başlıklı 12.maddesinde yer alan “Herhangi bir sebeple görevinden ayrılan özel güvenlik görevlileri işveren tarafından onbeş gün içinde valiliğe bildirilir.” hükmüne rağmen Valiliğe bildirtmediğinin anlaşılması sonucu, iş yoğunluğu nedenine dayalı savunmanın reddi ile Kredi Yurtlar Kurumuna, 5188 sayılı Yasanın 20/f maddesi uyarınca toplam 7.326,25 TL idari para cezası verilmiş, Yasadaki indirim hakkı kullanılarak ödenen 5.494,76 TL kurumda görevli davacı ve arkadaşlarına kusurlu oldukları gerekçesi ile rücu edilerek, davacı bakımından 930,44 TL borç bildirimi yapılmış, maaşından kesinti yapılan davacı ise, kesintinin haksızlığını iddia ederek maaşından kesilen paranın faizi ile birlikte iadesi için idari yargı yerinde dava açmıştır.

Yüksek Öğrenim Kredi Ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne karşı açılan davada, davalı idarece görev itirazında bulunulduğu, İzmir 2. İdare Mahkemesinin 10/09/2014 gün ve 2014/1179 E sayılı kararı ile itirazın reddi üzerinde, davalı idare vekili tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması talebi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurulduğu anlaşılmaktadır.

657 sayılı DMK’nun “Kişisel Sorumluluk ve Zarar” başlıklı 12. maddesi “Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar. /Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesi esastır. /Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. Ancak fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararlar, kabul etmesi halinde disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu kararına göre ilgili memurca ödenir.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm ile devlet memurlarının görevleri sırasında ihmal ya da kasıtla ortaya çıkmasına neden oldukları kamu zararını giderme yükümlülükleri belirlenmiştir. 5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” nun “Muhasebe Hizmeti ve Muhasebe Yetkilisinin Yetki ve Sorumlulukları” başlıklı 61. maddesi ” Muhasebe hizmeti; gelirlerin ve alacakların tahsili, giderlerin hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm malı işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanması işlemleridir. Bu işlemleri yürütenler muhasebe yetkilisidir. Memuriyet kadro ve unvanlarının muhasebe yetkilisi niteliğine etkisi yoktur..( ve devam eden fıkralar)…” hükmü ile muhasebe yetkilisi tanımlanmış görev ve yetkileri belirlenerek, görevleri sırasında ortaya çıkan kamu zararını ödemekle/ iade etmekle yükümlü oldukları hüküm altına alınmıştır.

657 sayılı DMK’nun 13. Maddesinin son fıkrasında ise “12 nci maddeyle bu maddede belirtilen zararların nevi, miktarlarının tespiti, takibi, amirlerin sorumlulukları ve yapılacak işlemlerle ilgili diğer hususlar Başbakanlıkça düzenlenecek yönetmelikle belirlenir” hükmü ile kamu görevlilerinin görevleri sırasında neden oldukları kamu zararının tahsil usulü Yönetmelik hükümlerine bırakılmıştır.

19/10/2006 günlü, 26324 sayılı RG yayımlanan “Kamu Zararlarının Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümleri incelendiğinde, kamu görevlilerinin neden oldukları zararların öncelikle rıza ile ödettirilmesi, mümkün olmaması halinde ise, adli, idari yada askeri yargı yerlerinden alınacak kararların genel hükümlere göre icra edilmesi hususu düzenlenmektedir.

657 sayılı DMK 12. Madde 3. Fıkra da ” Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. ” hükmü ile kamu zararının giderilmesi konusundaki davaların özel hukuk hükümlerine göre, adli yargı yerinde genel mahkemelerde görülmesi gerektiğini belirlemektedir. Nihayetinde, kamu zararına neden olan memurun eyleminin aynı zamanda, görevi ihmal, görevi kötüye kullanma yada daha ağır nitelikteki suçlardan dolayı ceza yargılamasına da konu olma olasılığı bulunmakta olup, memurun kişisel kusurundan kaynaklanan ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre haksız fiil teşkil eden eylemlerinden ötürü ortaya çıkan kamu zararının da özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği düşünülmektedir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 12/06/2000 gün ve Hukuk Bölümü 2000/14 E., 2000/20 K. sayılı Kararının da, memurun kişisel kusurundan kaynaklanan kamu zararı nedeniyle adli yargı yerinin görevli olduğuna dair emsal kararında bu dava için dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Kanun’un 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine” şeklinde karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü vekilinin anılan Yasanın 10/2.maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1.maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü vekili açısından, 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dava, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu HA YYurdu Müdürlüğüne ilişkin İI Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından yapılan 23.09.2013 tarihli kontrollerde, güvenlik görevlisi olarak bildirimi yapıldığı halde sonradan işten ayrıldığı anlaşılan bazı güvenlik görevlilerinin ayrılış bildirimlerinin 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair kanunun “kimlik” başlıklı 12.maddesinde yer alan “Herhangi bir sebeple görevinden ayrılan özel güvenlik görevlileri işveren tarafından onbeş gün içinde valiliğe bildirilir.” hükmüne rağmen Valiliğe bildirtmediğinin anlaşılması sonucu, Kredi Yurtlar Kurumuna, 5188 sayılı Yasanın 20/f maddesi uyarınca toplam 7.326,25 TL idari para cezası verilmesi sonrasında, davalı kurumca ödenen 5.494,76 TL. nin tahsili için kurumda görevli davacı ve arkadaşlarına kusurlu oldukları gerekçesi ile rücu edilerek, davacı bakımından 930,44 TL borç bildirimi yapılmış olup, tazmine konu miktar maaşından kesinti yapılan davacı tarafından, maaşından kesilen paranın faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak üzere, kamu malî yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve malî kontrolü düzenlemek olduğu belirtilmiş, “Kamu zararı” başlıklı 71. maddesinde, kamu zararı, “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” biçiminde tanımlanmış ve kamu zararının belirlenmesinde; a) iş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması, b) mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması, c) transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması, d) iş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması, e) idare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması, g) mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılmasının esas alınacağı, kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararının, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edileceği, kamu zararının, bu zarara, neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline, ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.

19.10.2006 tarih ve 26324 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 1.1.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Kamu Zararından Doğan Alacağın Tebliğ ve Takibi” başlıklı 10. maddesinde, kamu zararından doğan alacakların, yetkili birimlerce sorumluların ve ilgililerin bilinen adreslerine imzaları alınmak suretiyle veya Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, tebliğde; borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi, ödeme yeri, yedi günlük itiraz süresi ve itiraz mercii belirtilerek, söz konusu tutarın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesinin isteneceği, itiraz ve itirazı değerlendirme süresinin bir aylık ödeme süresini etkilemeyeceği, kamu zararı alacaklarının yapılan tebligata rağmen sorumlular ve/veya ilgililerce süresinde rızaen ödenmemesi halinde ilgili alacak takip dosyasının sürenin bitiminden itibaren beş iş günü içerisinde alacağın hükmen tahsili ipin, strateji geliştirme birimi veya taşradaki ilgili takip birimince kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderileceği, 12. maddesinde ise kamu zararından doğan alacakların rızaen ve sulh yolu ile ödenmek, Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle tahsil edileceği belirtilmiştir.

Yukarıda belirtilen Kanun ve Yönetmelik maddelerine göre; 5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesinde tanımlanan kamu zararının tahsil ve takibinde 5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesi ile anılan maddeye dayanılarak yürürlüğe konulan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te yer alan hükümlerin uygulanması gerektiği, bu hükümlere göre kamu zararının tahsili için öncelikle sorumlu personelin rızaen ve sulh yoluyla ödeme yapması gereğinin kendisine tebliğ edileceği, kamu zararı nedeniyle ortaya çıkan alacağı personelin rızaen ödememesi durumunda 2004 sayılı icra ve İflas Kanunu’na göre takip yapılacağı, İcra ve İflas Kanunu’na göre takip başlatılmadan idarenin söz konusu alacağın tahsilini personelin aylığından re’sen kesinti yapmak suretiyle sağlayamayacağı, ortaya çıkan kamu zararının tahsili/tazmini hususunda idarenin re’sen icra yetkisinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü İzmir Bölge Müdürlüğü’nde Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni olarak görev yaptığı, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu HAY Yurdu Müdürlüğünde İI Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından yapılan 23.09.2013 tarihli kontrolde güvenlik görevlisi olarak bildirimi yapıldığı halde sonradan işten ayrıldığı anlaşılan bazı güvenlik görevlilerinin ayrılış bildirimlerinin 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair kanunun “kimlik” başlıklı 12.maddesinde yer alan “Herhangi bir sebeple görevinden ayrılan özel güvenlik görevlileri işveren tarafından onbeş gün içinde valiliğe bildirilir.” hükmüne rağmen valiliğe bildirtmediğinin anlaşılması sonucu, Kredi Yurtlar Kurumuna, 5188 sayılı Yasanın 20/f maddesi uyarınca toplam 7.326,25 TL idari para cezası verildiği, buna istinaden ödenen 5.494,76 TL.miktar bakımından kurumda görevli davacı ve arkadaşlarına kusurlu oldukları gerekçesi ile rücu edilerek, davacı bakımından 930,44 TL borç bildirimi yapıldığı,kendi talebine istinaden maaşından kesinti yapılan davacının, kesintinin haksızlığını iddia ederek maaşından kesilen paranın faizi ile birlikte iadesi için görülmekte olan davayı açtığı anlaşılmıştır.

Dosya kapsamında yapılan incelemede, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü İzmir Bölge Müdürlüğü’nün 08.04.2014 günlü yazısı ile davacı Türkan Yıldırım’a 930,44 TL borç tutarını Bölge Müdürlüğünün TC Ziraat Bankası Eşrefpaşa Şubesindeki bir hesaba veya Bölge Müdürlüğü veznesine yatırması gerektiğinin bildirildiği ve bu yazının ekine 03.04.2014 tarih ve 20140000211 sayılı borç bildirim belgesinin eklendiği, sonrasında davacı tarafından Yurtkur İzmir Bölge Müdürlüğü’ne hitaben 10.04.2014 tarihinde yazdığı dilekçe ile 930,44 TL tutarındaki idari para cezasının maaş hesabından kesilmesini talep ettiği ve buna istinaden bahse konu miktarın 2 taksit halinde davacının maaş hesabından kesildiği, davacı tarafından, söz konusu ödemenin haksız olduğu gerekçesi ile maaşından yapılan kesintinin iadesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı “İdari Yargılama Usulü Kanunu”nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2.maddesinde İdari dava türleri sayılmış olup,

  1. a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
  2. b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
  3. c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar idari dava türleri olarak sayılmıştır.

Belirtilen tüm bu hususlara göre, davaya konu edilen husus herhangi bir idari işlem veya eylemden kaynaklanmayıp, davacının kendi rızası ile yaptığı ödemenin hukuka aykırılığı iddiasıyla iadesi istemine ilişkin olduğundan, 2577 sayılı Kanun’un 2.maddesinde belirtilen idari dava türlerine uymamakla birlikte, davacının haksız yere ödediğini iddia ettiği paranın iadesi için alacak davası şeklinde açmış bulunduğu davanın, Borçlar Kanunu kapsamında özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile, davalı idare vekilinin görev itirazının reddine ilişkin İzmir 2.İdare Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN İzmir 2.İdare Mahkemesince verilen 10.09.2014 gün ve E:2014/1179 sayılı KARARIN KALDIRILMASINA, 2.3.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT