);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun uyarınca verilen idari para cezası-nın iptali istemiyle açılan davanın, ürünlerin “piyasaya arzının yasaklanması, toplatılması ve bertaraf edilmesine” ilişkin olarak karar verilmiş ve hatta idari yargı yerinde dava açılmış olsa dahi, Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27/1. maddesi hükümleri uyarınca ADLİ YARGI YERİNDE  çözümlenmesi gerektiği hk.

                        T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO     : 2018/531

KARAR NO : 2018/516

KARAR TR  : 24.09.2018

 

 

ÖZET: 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun uyarınca verilen idari para cezası-nın iptali istemiyle açılan davanın, ürünlerin “piyasaya arzının yasaklanması, toplatılması ve bertaraf edilmesine” ilişkin olarak karar verilmiş ve hatta idari yargı yerinde dava açılmış olsa dahi, Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27/1. maddesi hükümleri uyarınca ADLİ YARGI YERİNDE  çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

            Davacı             : T. Ucuzluk – O.Ö.

Davalı              : Sakarya Valiliği

            O L A Y          : Sakarya Valiliği İl Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü’nün 26.10.2017 gün ve 4903 sayılı İdari Para Cezası Kararı ile, Sakarya Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünce 27.11.2015 tarihinde yapılan denetimde, güvensizlik şüphesi nedeniyle numunesi alınan LED BULB Series ifadesi bulunan 5W, E27 led ampulün TSE Deney ve Kalibrasyon Merkezi Başkanlığı Elektroteknik Laboratuarı Gebze Müdürlüğüne yaptırılan test ve muayeneleri sonucu adı geçen laboratuar ve Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından güvensizlik tespiti yapılarak 6.10.2017 tarih ve E.347 sayılı idari yaptırım kararının uygulandığı belirtilerek, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırılık yapıldığından bahisle, aynı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca davacıya 19.000 TL idari para cezası verilmiş, Sakarya Valiliği İl Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü’nün 27.10.2017 gün ve 81157056-599/54-2340 sayılı ceza tebligatı ile davacıya tebliğ edilmiştir.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü’nün 6.10.2017 gün ve E.347 sayılı İdari Yaptırım Kararı ile, Tahtakale Ucuzluk ticaret unvanlı Osman Öztürk’e ait firmada 27.11.2015 tarihinde yapılan denetimde, temel emniyet gereklerini karşılamadığı tespit edilen (güvenli olmadığı anlaşılan), ambalajında “LED BULB Series” ifadesi bulunan 5W, E27 başlıklı led ampulün, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olarak piyasaya sunulması nedeniyle, aynı Kanun’un 11. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca;

1.Piyasaya arzının yasaklanması,

2.Masrafların üreticisi tarafından karşılanmak üzere;

a.Piyasada bulunan ürünlerin üreticisi tarafından toplanması,

b.Güvenli hale getirilmesi mümkün olan ürünlerin tespit edilen uygunsuzluklarının düzeltilerek güvenli hale getirilmesi ve güvenli hale getirildiği kanıtlanmadan piyasaya sunulmaması,

c.Güvenli hale getirilemeyen veya getirilmesi mümkün olmayan ürünlerin bertaraf edilmesi,

d.Alınacak önlemlere ilişkin bilgilerin risk altındaki kişilere duyurulması amacıyla mevzuata uygun olarak gerekli ilan, duyuru ve çağrıların yapılmasına karar verilmiş, yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrası uyarınca işlem yapılacağı 13.10.2017 gün ve 2270 sayılı yazı ile davacıya bildirilmiştir.

Davacı, 26.10.2017 gün ve 4903 sayılı idari yaptırım kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

SAKARYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 7.12.2017 gün ve E:2017/1003, K:2017/1072 sayı ile, davanın 26.10.2017 gün ve 4903 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezasına karşı açıldığı belirtilerek, 4703 sayılı Kanun uyarınca verilen idari yaptırım kararına karşı 4703 sayılı Kanun’da herhangi bir yargı yolu öngörülmediğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

Davacı, bu kez, 26.10.2017 gün ve 4903 sayılı İdari Para Cezası Kararı ile, 27.10.2017 gün ve 81157056-599/54-2340 sayılı ceza tebligatı ile kendisine bildirilen 19.000 TL idari para cezasının iptali istemiyle iki ayrı itiraz dilekçesiyle adli yargı yerine başvuruda bulunmuş, Sakarya 3. Sulh Ceza Hakimliğince, davacının aynı idari para cezasına itiraz ettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, Hakimliğin D.İş No:2018/482 sayısına kayıtlı dosyasının, Hakimliğin D.İş No:2017/3364 sayısında kayıtlı dosyası ile birleştirilmesine, D.İş No:2018/482 sayılı dosyanın kapatılmasına, tüm işlemlerin D.İş No:2017/3364 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.

SAKARYA 3. SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 5.6.2018 gün ve D.İş No:2017/3364 sayı ile, başvuran hakkında düzenlenen idari para cezası ile birlikte bu işlem kapsamında idari yargının görevine giren “piyasaya arzın durdurulması, toplatma ve bertaraf” kararlarının da verildiği anlaşıldığından,  5326 sayılı Yasa’nın 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle başvurunun görev nedeniyle reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Hicabi DURSUN’un başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 24.9.2018 tarihli toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

İdari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak idari yargı dosya sureti temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırılık yapıldığının tespit edildiğinden bahisle, aynı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca 26.10.2017 gün ve 4903 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

29.6.2001 gün ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Üretici, piyasaya sadece güvenli ürünleri arz etmek zorundadır. Teknik düzenlemelere uygun ürünlerin güvenli olduğu kabul edilir. Teknik düzenlemenin bulunmadığı hallerde, ürünün güvenli olup olmadığı; ulusal veya uluslararası standartlara; bunların olmaması halinde ise söz konusu sektördeki iyi uygulama kodu veya bilim ve teknoloji düzeyi veya tüketicinin güvenliğe ilişkin makul beklentisi dikkate alınarak değerlendirilir.” denilmiş, 12. maddesinin birinci fıkrasında “Bu Kanunun; ..… (b) 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden üreticiler hakkında on dokuz bin Türk Lirasından yirmi beş bin Türk Lirasına kadar…… idari para cezası uygulanır” denilerek idari para cezaları düzenlenmiş; “Ürünün piyasaya arzının yasaklanması, toplatılması ve bertarafı” başlıklı 11. maddesinde ise, “İlgili teknik düzenlemeye uygunluğu belgelenmiş olsa dahi, bir ürünün güvenli olmadığına dair kesin belirtilerin bulunması halinde, bu ürünün piyasaya arzı, kontrol yapılıncaya kadar yetkili kuruluşça geçici olarak durdurulur.

Kontrol sonucunda ürünün güvenli olmadığının tespit edilmesi halinde, masrafları üretici tarafından karşılanmak üzere, yetkili kuruluş;

  1. a) Ürünün piyasaya arzının yasaklanmasını,
  2. b) Piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin piyasadan toplanmasını,
  3. c) Ürünlerin, güvenli hale getirilmesinin imkânsız olduğu durumlarda, taşıdıkları risklere göre kısmen ya da tamamen bertaraf edilmesini,
  4. d) (Değişik: 18/6/2017-7033/69 md.) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen önlemler ve ürünün içerdiği riskler hakkındaki bilgilerin, üretici tarafından etkili olacak şekilde duyurulmasını, üretici tarafından yapılan duyuru veya duyuru şekli uygun bulunmaz veya yetersiz görülürse, ülke genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki televizyon kanalında ilanı suretiyle risk altındaki kişilere duyurulmasını,

Sağlar.

Risk altındaki kişilerin yerel yayın yapan gazete ve televizyon kanalları vasıtasıyla bilgilendirilmesinin mümkün olduğu durumlarda, bu duyuru yerel basın ve yayın organları yoluyla, risk altındaki kişilerin tespit edilebildiği durumlarda ise bu kişilerin doğrudan bilgilendirilmesi yoluyla yapılır.

(Ek fıkra: 18/6/2017-7033/69 md.) İkinci fıkrada yer alan hükümler, yetkili kuruluş tarafından 4 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtildiği şekilde hazırlanarak yürürlüğe konulan teknik düzenlemede yer alan diğer önlemlerin alınmasını engellemez.

Bu madde kapsamında alınacak önlemler, gerektiğinde Komisyona iletilir.” hükmü yer almış; 13. maddesinde, bu idarî para cezalarına karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği öngörülmüşken, 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 496. maddesi ile 13. madde, ”Bu Kanunda yer alan idarî para cezaları, yetkili kuruluşlar tarafından verilir” şeklinde değiştirilmiş; 5728 sayılı Kanun, 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’da idari para cezasına ve idari tedbirlere karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Öte yandan, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

  1. a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
  2. b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır” denilmiş; Kanunun 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu, idari tedbirlerin ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu hükme bağlanmış;  “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir.” ; 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen  sekizinci  fıkrasında ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak  idari yargının görev alanına giren  kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık  iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin  gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu’ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması  halinde uygulanacağı;  diğer kanunlarda  görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, idari para cezası yönünden oluşan olumsuz  görev uyuşmazlıklarının çözümünde, idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması ve dosya içeriğinden bu kararın idari yargı yerinde dava konusu edildiğinin anlaşılması halinde; idari para cezasına ilişkin kararın  hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılarak, idari yargı yerince verilen görevsizlik kararlarının  kaldırılmasına karar verilmiştir.

Somut olayda, idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi amacıyla “ürünlerin piyasaya arzının yasaklanması, masrafların üreticisi tarafından karşılanmak üzere piyasada bulunan ürünlerin üreticisi tarafından toplanması, güvenli hale getirilmesi mümkün olan ürünlerin tespit edilen uygunsuzluklarının düzeltilerek güvenli hale getirilmesi ve güvenli hale getirildiği kanıtlanmadan piyasaya sunulmaması, güvenli hale getirilemeyen veya getirilmesi mümkün olmayan ürünlerin bertaraf edilmesi, alınacak önlemlere ilişkin bilgilerin risk altındaki kişilere duyurulması amacıyla mevzuata uygun olarak gerekli ilan, duyuru ve çağrıların yapılmasına” da karar verildiği, her iki yargı koluna da bu kararın iptali istemiyle dava açılmadığı anlaşılmış ise de; aksi halde dahi, yukarıda anlatıldığı şekilde, söz konusu yaptırımın kabahatler karşılığında uygulanacak olan ilgili kanununda yer alan diğer tedbirler içinde sayılan yaptırımlardan biri olduğu ve bu karara karşı 4703 sayılı Kanunda kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gözetildiğinde, olumsuz  görev uyuşmazlığının çözümünde, “ürünlerin piyasaya arzının yasaklanması, masrafların üreticisi tarafından karşılanmak üzere piyasada bulunan ürünlerin üreticisi tarafından toplanması, güvenli hale getirilmesi mümkün olan ürünlerin tespit edilen uygunsuzluklarının düzeltilerek güvenli hale getirilmesi ve güvenli hale getirildiği kanıtlanmadan  piyasaya sunulmaması, güvenli hale getirilemeyen veya getirilmesi mümkün olmayan ürünlerin bertaraf edilmesi, alınacak önlemlere  ilişkin bilgilerin risk altındaki kişilere duyurulması amacıyla mevzuata uygun olarak gerekli ilan, duyuru ve çağrıların yapılmasına” ilişkin işlemin iptali istemiyle açılacak bir davanın öneminin bulunmadığı, davanın adli yargı yerinde görüleceği açıktır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen  uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un  16. maddesinde  belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, dava konusu idari yaptırım kararına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

            Açıklanan nedenlerle, Sakarya 3. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 5.6.2018 gün ve D.İş No:2017/3364 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Sakarya 3.Sulh Ceza Hakimliğince verilen 5.6.2018 gün ve D.İş No:2017/3364 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.09.2018 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

     Başkan                           Üye                                   Üye                                  Üye

     Hicabi                            Şükrü                              Mehmet                              Birol

   DURSUN                      BOZER                            AKSU                             SONER

                                            Üye                                    Üye                                    Üye

                                   Süleyman Hilmi                       Aydemir                        Turgay Tuncay

                                         AYDIN                               TUNÇ                              VARLI