);

Single Blog Title

This is a single blog caption

NÜFUS SİCİLİ RESMİ SENET İLE TANIMA TANIMA 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 282 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 295 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 296 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 39 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 42 ] 1587 S. NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 11 ] 1587 S. NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 30 ] 1587 S. NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 46 ] 1587 S. NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 5 ] 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]

Hukuk Bölümü 2003/63 E., 2003/79 K.

 

  • NÜFUS SİCİLİ
  • RESMİ SENET İLE TANIMA
  • TANIMA
  • 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 282 ]
  • 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 295 ]
  • 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 296 ]
  • 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 39 ]
  • 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 42 ]
  • 1587 S. NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 11 ]
  • 1587 S. NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 30 ]
  • 1587 S. NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 46 ]
  • 1587 S. NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 5 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]

 

“İçtihat Metni”

OLAY : Davacı, Akçaabat Noterliğinin 6.9.2002 tarih ve 7905 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki tanıma senedi ile, evlilik dışı Hasan Ali isimli çocuğunu tanımış; vekili tarafından, tanınan çocuğun babanın nüfusuna kaydı için başvuruda bulunulması üzerine, Nüfus İdaresince, çocuk annenin nüfusuna kaydedilerek onun soyadı verilmiş, beyanlar hanesinde tanıma bilgileri yazılarak baba ile bağ kurulmuştur.

Davacı vekili, tanınan çocuğun müvekkilinin nüfusuna tesciline ve müvekkilinin soyadının verilmesine karar verilmesi istemiyle, 14.11.2002 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

AKÇAABAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 21.2.2003 gün ve E: 2002/790, K: 2003/205 sayı ile, ihtilafın idarenin işleminden kaynaklandığının anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, idarece yapılan tescil işleminin tanıma senedi ve soybağı hükümlerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle, 26.2.2003 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

TRABZON İDARE MAHKEMESİ; 7.5.2003 gün ve E: 2003/369 sayı ile, 1587 sayılı Nüfus Kanunu’nun 11. maddesinde, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça, nüfus kütüklerinin hiçbir kaydının düzeltilemeyeceği ve kayıtların anlamı ve taşıdığı bilgileri değiştirecek ilave ve şerhlerin yapılamayacağı hükmünün yer aldığı; buna göre, nüfus kayıtlarının değiştirilmesine ilişkin davalara bakma görevinin adli yargı yerlerine ait bulunduğu kanaatine varıldığından bahisle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, bu konuda karar verilinceye değin yargılamanın ertelenmesine karar verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Yalçın ACARGÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 17/11/2003 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Tülin ÖZGENÇ’in davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş olup, esas inceleme yapılmasına oybirliği karar verildi.

ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

Dava, resmi senetle tanınan çocuğun baba ile soybağı kurulmayıp annenin nüfusuna tesciline ilişkin işlemin iptali isteminden ibarettir.

1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun İkinci Kitap Aile Hukuku, İkinci Kısım-Hısımlık, Birinci Bölüm -Soybağı Kurulması hükümleri arasında yer alan, 282. maddenin ikinci fıkrasında “Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur.” denilmiş; 295. maddenin birinci fıkrasında, tanımanın, babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olacağı ve 296. maddenin birinci fıkrasında, beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hakimi, noter veya vasiyetnameyi açan hakim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurlarına bildireceği öngörülmüştür.

Öte yandan, M.K.’nun Kişiler Hukukuna ilişkin Birinci Kitap, Birinci Kısım Gerçek Kişiler, Kişisel Durum Sicili başlıklı İkinci Bölüm içinde yer alan 42. maddesinde, “Kişisel durumdaki değişiklikler, özellikle evlilik dışı bir çocuğun tanınması veya hakimin babalığa karar vermesi, soybağının düzeltilmesi, evlat edinme ya da bulunmuş bir çocuğun soybağının belli olması, ilgili kanun hükümlerine göre kütüğe işlenir.” hükmünü taşımakta; 1587 sayılı Nüfus Kanununun 5. maddesinde, “Şahsi halleri bildirmekle ödevli tutulan kimseler doğum, evlenme, boşanma, ölüm, gaiplik, nesep tashihi, tanıma, evlat edinme ve evlatlık sözleşmesinin kaldırılması olaylarını nüfus memurluğuna bildirmeye ve nüfus memurları da bunları aile kütüklerine yazmaya mecburdurlar.” ve aynı Kanunun 30. maddesinde de, “Evlilik dışında doğan çocuk Medeni Kanun hükümleri gereğince babası veya babasının babası tarafından tanındığı, tanıyan tanınan veya ana tarafından bildirildiği veya tanımaya ilişkin resmi senet gösterildiği takdirde nüfus memuru çocuğu tanıyanın aile kütüğüne geçirir. ( … )” hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan hükümlerden, kişisel durumdaki değişiklik kapsamında bulunan “tanıma”nın ilgililer veya noter tarafından nüfus idaresine bildirilmesinin gerekli ve yeterli olduğu; kişisel durumda sonradan meydana gelen değişikliklerin nüfus sicilindeki yanlış bir kaydın düzeltilmesiyle bir ilgisi bulunmadığından M.K.’nun 39. ve Nüfus Kanunu’nun 11. ile 46. maddelerinde işaret edilen kayıt düzeltme davası yoluyla hükmen değil, idari bir işlemle yapılacağı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a. maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Olayda, M.K.’da öngörülen şekillerden resmi senet ile tanıma üzerine, nüfus idaresince kişisel durum sicillerinde yapılan işlemin yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek açılan iptal davasının görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğu açıktır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 17.11.2003 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.