);

Single Blog Title

This is a single blog caption

IDARI PARA CEZASINA KARŞI YAPILAN ITIRAZ HK SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 140

Hukuk Bölümü         2006/219 E.  ,  2007/29 K.

  • IDARI PARA CEZASINA KARŞI YAPILAN ITIRAZ HK
  • SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 140

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

           Davacı            : S. Group A.Ş.                            

Vekili              : Av. H. D.

Davalı             : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı(İstanbul  Sigorta İl Müdürlüğü)

O  L  A  Y       : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda öngörülen; sigortalı işe giriş bildirgesini  süresi içinde kuruma vermediği gerekçesiyle, aynı Yasanın 140. maddesi uyarınca 30.4.2003 tarihli, 49350 sayılı işlemle idari para cezası kesilmiş,  davacı vekili; söz konusu para cezasının kaldırılması istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

BEYOĞLU  1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 20.8.2003 gün ve E:2003/750, K:2003/1210 Müt. sayı ile, her ne kadar 506 sayılı kanunun 140. maddesi uyarınca SSK tarafından verilen idari para cezasının kaldırılması talep edilmiş ise de, 4958 sayılı Kanun’la 506 sayılı yasanın 140. maddesinde yapılan değişiklikle, görevli mahkemenin idari yargı olduğunun belirtildiği, mahkemenin görevinin kamu düzeni ile ilgili olduğu bu nedenle öncelikle derdest bulunan bütün davalarda görev hususunun resen nazara alınması gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle 6.1.2004 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ TEK HÂKİMİ; 27.2.2006 gün, E:2004/889, K:2006/411 sayı ile; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun “Kurumca verilecek idari para cezaları” başlıklı 140. maddesinin 4. fıkrasında “İdari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz…” hükmü yer alırken, 8.2.2006 tarihinde kabul edilen ve 15.2.2006 tarih ve 26081 sayılı resmi gazetede yayınlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur’dan Aylık veya Gelir Almakta Olanlara Ödenen Gelir ve Aylıklarda 2006 Yılında Yapılacak Artışlar ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 5. maddesi ile 17.7.1964 tarih ve 506 sayılı kanunun 140. maddesinin 4. fıkrasının, “İdari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler, Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kararı kesinleşir. Sulh ceza mahkemesinin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir…….” şeklinde değiştirildiği; 506 sayılı Yasa’nın değiştirilen 140. maddesine göre verilen idari para cezalarına ilişkin uyuşmazlıklarda idare mahkemeleri görevli iken 5454 sayılı yasanın 506 sayılı yasada yaptığı değişiklik ile adli mahkemelerin görevli kılındığının açık olduğu; görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle yeni bir yasa ile kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağının bilinen bir genel hukuk ilkesi olduğu; buna göre davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen mahkemenin görevsizlik kararı vermesinin gerektiği; dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, 506 sayılı yasanın 9. maddesi ihlal ettiğinden bahisle anılan yasanın 140. maddesi uyarınca dava konusu para cezasının verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, dava konusu idari para cezasının görüm ve çözümü yukarıda yer verilen hükümler uyarınca adli yargı mercilerinin görev alanında bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar,  itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİOĞLU, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL,  Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan5.3.2007günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun11.7.1988günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri  ve  adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği….”açıkça belirtilmiştir.Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı  başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Başkanlık yazısı üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde  adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada  adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

 

17.7.1964 tarih ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı Kanun ile değişik 140. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun sayılan maddelerinde öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında asgari ücrete göre belirlenen oranlarda idari para cezası verileceği bent’ler halinde kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan dördüncü fıkrasında, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilecekleri öngörülmüştür.

Ancak, 1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinin dördüncü fıkrasını değiştiren 8.2.2006 günlü, 5454 sayılı Yasa’nın 5. maddesinde; “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kararı kesinleşir. Sulh ceza mahkemesinin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. 2.000 Yeni Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmüne göre tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezasına karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.” denilmiştir.

15.2.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabileceklerdir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, dava konusu edilen idari para cezasına ilişkin yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 15.2.2006 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezasına  karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu kuşkusuzdur

Öte yandan; 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesinde, “Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.” denilmesi ve İdare Mahkemesinde dilekçe ret ile sonuçlanan ilk davanın  açıldığı tarihin 6.1.2004 olması nedeniyle,  bakılan uyuşmazlıkta,  bu Yasa hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır.

Kaldı ki, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 31. maddesinde “(1)Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır” denildiği ve 506 sayılı Yasada da bu cezalara karşı  yetkili sulh ceza mahkemelerine itiraz edilebileceğinin belirtilmesi karşısında,  idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli  yargı yerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, sulh ceza mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Beyoğlu 1. Sulh Ceza  Mahkemesi’nce verilen20.8.2003 gün ve E:2003/750, K:2003/1210 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,5.3.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.