);

Single Blog Title

This is a single blog caption

DEPREM NEDENIYLE UĞRANILAN ZARARLARIN IDARENIN HIZMET KUSURU ESASINA GÖRE TAZMINI ISTEMI İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2

Hukuk Bölümü         2001/112 E.  ,  2002/3 K.

  • DEPREM NEDENIYLE UĞRANILAN ZARARLARIN IDARENIN HIZMET KUSURU ESASINA GÖRE TAZMINI ISTEMI
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Ş.E.

Vekili              : Av. N.Ö.

Davalılar        : 1- Değirmendere Belediye Başkanlığı

Vekili  : M. T.G.

2- İçişleri ile Bayındırlık ve İskân Bakanlıklarına izafeten Kocaeli Valiliği

Vekili: Hazine Av. G.D.

3- A.M.G. ( Müteahhit)

Vekili: Av. T.Y.

4- O.U. ( Sorumlu Mühendis)

O  L  A  Y       : Davacı, 17.8.1999 günü meydana gelen deprem sonucunda, maliki olduğu dairenin bulunduğu binanın çökmesi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının karşılığı tazminatın davalılardan tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 16.8.2000 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalılardan, Değirmendere Belediye Başkanlığı ile Kocaeli Valiliği vekillerince verilen birinci savunma dilekçelerinde, idarelerinin sorumluluğunun hizmet kusuru esasına dayandırılarak açıldığı nedeniyle davanın idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

GÖLCÜK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 12.4.2001 günlü celsesinde E:2000/976 sayı ile, dava konusu bina ile ilgili imara açma veya ruhsat verme, kontrol etmeme gibi oluşabilecek kusurların, idare mahkemesinin görev alanına giren nitelikte idari işlem olmadığı gerekçesiyle, davalı idarelerin görev itirazlarının reddine karar vermiştir.

Davalılardan Kocaeli Valiliği vekilince süresinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve ekleri ile dava dosyasının örneği  Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari dava türü olarak belirtildiği; olayda, davacı tarafından, müteahhidin mevzuata uygun ve depreme dayanıklı binayı inşa etmediği iddiasının yanısıra, bölgenin birinci derecede deprem bölgesi olduğu bilindiği halde davalı idarelerce gerekli önlemlerin alınmadığının ve binaların yeterince denetlenmediğinin de öne sürüldüğü, tazminat isteminin dayanağı olan bu iddianın, esasen kamu hizmetini yürütmekle görevli ve yetkili kılınmış idarelerce bu hizmetin gereği gibi yürütülmediğine ilişkin olduğu; bu durumda, kamu hizmetinin kamu yararına uygun olarak yapılmamasından kaynaklanan zararların giderilmesi ancak idari yargı yerinde açılacak tam yargı davası ile mümkün bulunduğundan Gölcük Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Dava dilekçesi incelendiğinde, yıkılan binanın yapımı sırasında mevzuata uygunluğun ve depreme dayanıklılığın davalı idareler tarafından yeterince denetlenmediğinin ileri sürüldüğü; dava konusu tazminat isteğinin dayanağını, davalı idarelerce kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmemesi nedeniyle oluşan hizmet kusurunun oluşturduğu; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesine göre, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari yargı yerinde çözümleneceği; bu durumda, hizmet kusuruna dayanan sözkonusu davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunu’nun 10. maddesine göre yapmış olduğu başvurunun kabulü gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE   :Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Samia AKBULUT’ un Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Ayla ALKIVILCIM, Turgut ARIBAL ve Hıfzı ÇUBUKLU’ nun katılımlarıyla yapılan 25.3.2002 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Danıştay Başsavcısının idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının davada idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ  ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN’ ın yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Başvuru dilekçesi ve ekleri üzerinde   2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarelerce anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve  Kocaeli Valiliği vekilince 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmakta olup esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

Davacı, kooperatif müteahhidinin mevzuata uygun ve depreme dayanıklı binayı inşa etmediğini, eksik malzeme kullandığını; sorumlu mühendis ve belediyenin denetim görevlerini yerine getirmediklerini; Bayındırlık ve İskân Bakanlığının, bölgenin birinci derece deprem bölgesi olduğu bilindiği halde gerekli tedbirleri almadığını ve yasal düzenleme yapmadığını; ayrıca diğer ilgili Bakanlık ve bağlı kurumların, deprem sonrasında gerekli acil yardım ve müdahalede gecikerek zararın artmasına neden olduklarını, dolayısıyla tüm davalıların müteselsilen kusur ve sorumluluklarının bulunduğunu öne sürerek  fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, toplam 15.000.000.000.- TL. maddi ve manevi tazminatın, deprem tarihinden itibaren faiziyle birlikte, davalılardan tahsiline hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.

Anayasa’nın 125.maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle  yükümlü   olduğu  kurala  bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Olayda, davacı tarafından ileri sürülen hususlara göre, davanın, Değirmendere Belediye Başkanlığı ile adıgeçen Bakanlıklara izafeten Kocaeli Valiliği yönünden hizmet kusuru esasına dayanılarak açıldığı anlaşılmakta olup; kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının idare hukuku ilkelerine göre saptanması gerekmektedir.

Bu durumda, davanın Değirmendere Belediye Başkanlığı ile Kocaeli Valiliği aleyhine açılan kısmının, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b. maddesinde yer alan tam yargı davası kapsamında görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu açıktır.

Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Gölcük Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevlilik kararının, davanın Değirmendere Belediye Başkanlığı ve İçişleri ile Bayındırlık ve İskân Bakanlıklarına izafeten Kocaeli Valiliği aleyhine açılan kısmı yönünden kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ         : Davanın Değirmendere Belediye Başkanlığı ve İçişleri ile Bayındırlık ve İskân Bakanlıklarına izafeten Kocaeli Valiliğine yönelik kısmının çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısının başvurusunun KABULÜ ile, Gölcük Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.4.2001 gün ve E:2000/976 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.3.2002 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.