);

Single Blog Title

This is a single blog caption

DEMIRYOLU ŞEBEKESININ IŞLEYIŞI ILE ILGILI GEREKLI GÜVENLIK ÖNLEMLERININ ALINMADIĞI NEDENIYLE DOĞDUĞU ILERI SÜRÜLEN ZARARIN IDARECE TAZMINI ISTEMI İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2

Hukuk Bölümü         2003/15 E.  ,  2003/22 K.

  • DEMIRYOLU ŞEBEKESININ IŞLEYIŞI ILE ILGILI GEREKLI GÜVENLIK ÖNLEMLERININ ALINMADIĞI NEDENIYLE DOĞDUĞU ILERI SÜRÜLEN ZARARIN IDARECE TAZMINI ISTEMI
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar       : Ö.T. ve G.T.

Vekili              : Av. M.Y.

Davalı            : TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. M. C.Y.

O  L  A  Y       : Keykubat- Kayseri arasında seyreden trenin Kayseri Garına girişi sırasında, demiryolunu geçmek isteyen davacıların çocuğu Ayşe Taş, lokomotifin altında kalması sonucunda 28.1.2002 günü ölmüştür.

Davacılar vekili, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, ölenin anne ve babası için toplam 2.000.000.-TL. maddi ve ayrıca 40.000.000.000.-TL. manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idareden, tahsiline hükmedilmesi istemiyle, TCDD İşletmesi aleyhine, 18.4.2002 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekilince, birinci savunma dilekçesinde, 233 sayılı KHK.’ye tabi bulunan İşletmeye karşı hizmet kusuru nedeniyle açılan davanın idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’nce; 19.6.2002 günlü celsesinde E:2002/334 sayı ile, davalı idarenin görev itirazı reddedilmiştir.

Davalı idare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve ekleri, Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI ; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde belirtilen, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün, kamu hizmeti olan taşımacılık işini, tekel halinde yürüten bir kamu kurumu olduğu; kamu hizmeti yürütmekle yükümlü kılınan bir kamu kurumunun hizmeti yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, sonuçta, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus  olup  olmadığının  tayin  ve  tespitinin  idari  yargı  yerlerine  ait olduğu , dava konusu uyuşmazlık, davalı idarenin yürütmekle görevli olduğu kamu hizmetinin gereği gibi yapılmamasından dolayı uğranıldığı iddia olunan zararın tazmini istemine ilişkin bulunmakta olup, bu durumda uyuşmazlığın görüm ve çözümü idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına hizmet kusuru esasına göre bakmakla görevli bulunan idari yargıya ait olduğundan Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

Başkanlıkça ,2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET  BAŞSAVCISI; 233 sayılı KHK.’ye tabi bir kamu iktisadi kuruluşu olan davalı idarenin,  tekel halinde yürüttüğü demiryolu taşımacılığının bir kamu hizmeti olduğu; kamu kurumlarının faaliyet alanına giren kamu hizmetlerini yerine getirirken sebebiyet verdikleri zararların tazmini istemiyle açılan davaların, hizmet kusuruna dayanması nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesi gereğince idari yargı yerinde görülerek çözümlenmesi gerektiği; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanun’un 10. maddesine göre yapmış olduğu başvurunun kabulü gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE           :Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Ayla ALKIVILCIM, Ahmet BAŞPINAR, Dr. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Hıfzı ÇUBUKLU’nun katılımlarıyla yapılan 28.4.2003 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’ nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Danıştay Başsavcısı’nın idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın davada idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Tülin ÖZGENÇ’in yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Başvuru dilekçesi ve ekleri üzerinde   2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarece anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmakta olup, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verildi.

ESASA İLİŞKİN İNCELEME  : Dava, demiryolu üzerinden geçmekte olan çocuğun hareket halindeki trenin çarpması sonucunda ölmesi nedeniyle anne ve babası tarafından, maddi ve ayrıca manevi tazminatın davalı TCDD İşletmesinden tahsiline hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

28.10.1984  tarih  ve  18559  sayılı  Resmi  Gazetede  yayımlanan,  Türkiye  Cumhuriyeti Devlet Demiryolları  İşletmesi Genel Müdürlüğü ( TCDD ) Ana Statüsü’nün “ Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesi “ Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak sözkonusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki  ilişkileri ve ilgili diğer  hususları  düzenlemektir…” hükmünü taşımakta;  “Hukuki Bünye”  başlıklı 3. maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir “ Kamu İktisadi Kuruluşu” olduğuna  ve 233 sayılı KHK. ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret  edilmekte; 4.maddesinde, sayılan Kuruluş amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının “tekel” kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK. hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmektedir.

Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı  KHK. ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, İşletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj , su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Olayda, TCDD İşletmesinin, görevinde olan kamu hizmetini yürütmek üzere kurduğu demiryolu hattı boyunca gerekli koruma önlemlerini almadığı  nedeniyle zarar doğduğu öne sürülmektedir.

Anayasa’nın 125.maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle  yükümlü   olduğu  kurala  bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Buna göre ve zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğduğu nedeniyle idarenin hizmet kusuruna   dayanılmış   olması   karşısında ,  tekel  niteliğinde   kamu  hizmeti    yürüten   TCDD İşletmesinin bu hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b. maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ         :Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.6.2002 gün ve E:2002/334 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.4.2003 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.