Davacıların gecekonduları, 23043 ada 1 parselde bulunmakta iken; söz konusu ada/parsel, Gökçenefe-Doğanşehir Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında toplu konut alanı olarak ayrılmıştır.
Hukuk Bölümü 2009/114 E., 2009/291 K.
“İçtihat Metni”
Davacıların gecekonduları, 23043 ada 1 parselde bulunmakta iken; söz konusu ada/parsel, Gökçenefe-Doğanşehir Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında toplu konut alanı olarak ayrılmıştır.
Gökçenefe – Doğanşehir Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi İmar Planı, Altındağ Belediye Meclisinin 30.12.1997 tarih ve 250 sayılı kararı ile uygun görülmüş, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının (İmar Daire Başkanlığı) 25.05.1998 tarihli yazıları ile, anılan Projeye ilişkin imar planı değişikliği önerisi uygun görülerek onaylanmıştır.
23043 ada 1 parsel üzerinde toplu konut yapmak üzere TOKİ ile davalı İdare arasında 05.06.2008 tarihinde protokol imzalanmış ve çok katlı toplu konutlar yapılmak üzere çalışmalara başlanmıştır.
Davacıların hisseleri 23044 ada 1 parsele şuyulandırılmış ancak Davacılara ait yapılar bahsedilen toplu konutların yapılacağı 23043 ada 1 parsel üzerinde kaldığından protokol kapsamında yer teslimi için yıkılması gerekmiştir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde; İdarece yıkımının gerçekleştirildiği parselde, Altındağ caddesi 102-104 numaralardaki üç adet tek katlı dükkan ile tek katlı ve iki katlı meskenlerin müvekkillerine ait olduğunu, müvekkillerinin imarlı hissedarı bulunduğu ada ve parseldeki yerlerin bulunduğu mahallin, gecekondu bölgesi olduğunu, imar çalışmaları öncesi hisse tapulu imarsız yerler iken, İmar çalışmaları sonucu hisse tapulu yerlerde hissedar olan müvekkillerinin hisse oranlarının imar tapulu şekilde söz konusu ada ve parsellere geçtiğini; yapıların ise bu imar çalışması neticesinde davalı idarenin kamulaştırmaksızın yıkımını gerçekleştirdiği “Altındağ Tapu Müdürlüğünün Gökçenefe Mahallesi 23043 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazında kaldığını; müvekkillerinin üzerlerine kayıtlı bulunan imarlı hisselerin, yapıların, imar hisselerinin zemin (Arsa) değerlerinin tespiti için Ankara 2. Asliye Hukuk Hakimliğinin 2008/26 Değişik İş dosyasıyla 06.05.2008 tarihinde tespit davası açıldığını; bilirkişinin, 23043 Ada 1 parselde bulunan yapı değerlerini toplam 135.201.00 YTL olarak tespit ettiğine ilişkin raporlarını mahkemeye sunduğunu; bu aşamada dayalı idarenin yıkım ekiplerinin, müvekkillerine ait yapıların bir kısmını 06.05.2008, bir kısmını 22.05.2008 tarihinde yıktığını; davalı İdarenin, talep ettikleri 135.201.00 YTL yapı bedelini ödemeye yanaşmadığı gibi, uzlaşma mahiyetinde taraflarına herhangi bir rakam belirtmemiş olduğunu; konuya ilişkin bilgilendirilmeleri için dilekçe verildiğini, ilgili kurum olan TOKİ İŞLETMESİ’nin taraflarına göndermiş bulunduğu 17.06.2008 tarihli cevabi yazı ile neticeden, davalı idare ile davacı müvekkillerinin YIKILAN YAPILARININ bulunduğu “Altındağ Tapu Müdürlüğünün 23043 Ada 1 parselde” inşaat yapmak üzere 05.06.2008 tarihli protokol yaptıklarını taraflarına bildirdiğini ifade ederek, sonuçta; davalı Belediyece, müvekkillerine ait yapıların kamulaştırma yapılmaksızın yıkımlarından dolayı ( fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 7000.00 YTL yapı bedeli olarak tazminatın, yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı vekilince, süresinde verilen birinci savunma dilekçesinde, Davacının dava konusu gecekondu ile ilgili imar affı müracaatı bulunmadığından, dava konusu gecekondunun kaçak ve ruhsatsızdır olduğunu, gecekondunun hisseli arazi üzerinde inşa edildiği, bu durumda 2981 sayılı yasanın başkasının arazi ve arsası üzerinde gecekondu yapılması halini düzenleyen 9/c maddesi kapsamında işlem yapılmasının zorunlu olduğunu; bu kapsamda da davacıların ve dava konusu yapıların hak sahibi olarak kabulünün mümkün olmadığını; 775 sayılı Gecekondu Yasanının, yeniden gecekondu yapımının önlenmesi başlıklı 18. maddesi hükmü gereği kaçak ve ruhsatsız yapıların hiçbir işleme gerek kalmaksızın belediyeler tarafından yıkılacağını; dava konusu yerin, Gökçenefe-Doğanşehir Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında toplu konut alanında kaldığından davacılara 23044 ada 1 parselden yer tahsis edilmiş olduğunu, bu yapılar Proje kapsamında toplu konut alanında kaldığından, kendi tapulu arazisi üzerinde olmadığı gibi 2981 sayılı yasadan da faydalanmadığından KAÇAK YAPI konumunda olup tasfiyesinin yapılmasının gerektiğini; bu kapsamda idari bir karar ve işlemden kaynaklanan gecekonduların yıkılması nedeniyle doğan zararın tazmini talebinin idare mahkemelerinde açılacak tam yargı davası ile talep edilmesi gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları, Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında da idari işlem ya da eylemden kaynaklanan zararların idare mahkemelerinde idari dava olarak açılması gerektiğinin kabul edildiğini ileri sürerek, görev itirazında bulunmuştur.
ANKARA 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 3.2.2009 gün ve E:2008/303 sayı ile, davalı vekilinin yargı itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayılmış olduğu; dosyanın incelenmesinden, davacıların Gökçenefe Mahallesi, 23043 ada, 1 sayılı hisseli kadastral parselde bulunan binalarının, Gökçenefe-Doğanşehir Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi İmar Planında toplu konut alanında kaldığı, anılan parseldeki hisselerinin 23044 ada 1 sayılı parsele şüyulandırıldığı, söz konusu parselde bulunan binalar için 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılmış bir imar affı başvurularının bulunmadığı, böylece kaçak yapı niteliği taşıyan binaların, idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldıkları, davacıların Gökçenefe Mahallesi, Altındağ Caddesi NO:102, 102/A-104,104/A-104/B adresindeki binaları ile ilgili olarak fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 7.000.00 Yeni Türk Lirasının faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; davalı idarenin, binaların Gökçenefe-Doğanşehir Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi İmar Planında toplu konut alanında kalması, kaçak yapı olması ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile yapılan protokol kapsamında yer tesliminin gerekmesi nedeniyle yıkıldığını, davacılara hisselerine karşılık 23044 ada 1 parselde hisseler verildiğini ve herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığını iddia ettiği; bu durumda, davacıya ait kaçak yapıların İmar Planında toplu konut alanında kalması ve imar uygulamasına başlanılması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapıların yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bulunması nedeniyle idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; açıklanan nedenlerle, 2247 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI : Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; davanın, davacıların Gökçenefe Mahallesi, 23043 ada, 1 sayılı kadastral parselde bulunan binalarının, Gökçenefe-Doğanşehir Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi imar Planında toplu konut alanında kalması nedeniyle davalı belediye tarafından yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açıldığı; davalı idarenin, davacılara ait binaların Gökçenefe-Doğanşehir Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi imar Planında toplu konut alanında kaldığını, kaçak yapı olduğunu ve Toplu Konut idaresi ile yapılan Protokol gereği yer tesliminin gerekmesi nedeniyle yıkıldığını, davacıların hisselerine karşılık 23044 ada 1 sayılı parselde hisseler verildiğini belirtilerek herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün olmadığını iddia ettiği; davacı tarafından Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasında, yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun’un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, dava dilekçesi incelendiğinde de, davacıların davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiyle açtıklarının görüldüğü; açıklanan nedenlerle, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşüldüğü; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/303 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 07.12.2009 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME : Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacılara ait hisseli kadastral parselde bulunan yapılarının, toplu konut alanında kalması nedeniyle, davalı idarece hisselerine karşılık başka bir imar parselinden karşılanmak üzere yer verilmekle birlikte, kamulaştırma yapmadan ve herhangi bir bedel ödenmeksizin binaların yıktırıldığından bahisle, uğranılan zararın faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Dava dosyanın incelenmesinden, davacıların Gökçenefe Mahallesi, 23043 ada, 1 sayılı hisseli kadastral parselde bulunan binalarının, Gökçenefe-Doğanşehir Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında imar planı değişikliği ile İmar Planında toplu konut alanında kaldığı, anılan parseldeki hisselerinin 23044 ada 1 sayılı parsele şüyulandırıldığı, İdarece; söz konusu parselde bulunan binalar için 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılmış bir imar affı başvurularının bulunmadığı, böylece binaların kaçak yapı niteliğini taşıdığı, herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldıkları ve herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığı iddia edilirken; davacılar vekilinin; müvekkillerinin Gökçenefe Mahallesi, Altındağ Caddesi NO:102, 102/A-104,104/A-104/B adresindeki binaları ile ilgili olarak, kamulaştırma yapılmadan ve herhangi bir bedel ödenmeksizin binaların yıktırıldığından bahisle fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.000.00 Yeni Türk Lirasının faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2008/26 Değişik iş sayılı dosyasında yaptırılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda binalar için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedelin bir kısmı dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Olayda, imar planının uygulaması sonucu toplu konut alanında kalan binaların yıkılmasıyla birlikte, davacılara tapulu hisselerine karşılık başka bir imar parselinden karşılanmak üzere yer verildiği anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ:Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.02.2009 gün ve E: 2008/303 sayılı GÖREVLİLİK KARARIN KALDIRILMASINA, 07.12.2009 gününde Üyeler Mustafa KICALIOĞLU ve Mahmut BİLGEN’in KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
KARŞI OY
3194 sayılı İmar Kanunun 18/10. maddesi uyarınca “Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz.”
16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677,K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmalığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 7.12.2009