);

Single Blog Title

This is a single blog caption

Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirket aleyhine Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2227 E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının (borçlu) takibin devamını geciktirmek için borca itirazda bulunduğunu, davalı şirket yetkililerinin borca itirazlarının haksız ve hukuki mesnetten yoksun bulunduğunu, borcun mesnedinin, 2464 ve 2560 sayılı Kanun hükümleri ile KOSKİ Tarifeler Yönetmeliği ve KOSKİ Yönetim Kurulu Kararı olduğu, borç karşılığında davalı şirket yetkililerinin takip konusu iki adet çek verdiklerini, bu şekilde borcu ödemeyi kabul ettiklerini, dolayısıyla, davalı tarafça 68.600,00YTL bedelli iki adet çek olarak imza edilen yazılı belgeye dayanılarak sadece çekler süresinde Bankaya ibraz edilmediği için ilamsız takip yolu ile icra takibine geçildiğini, davalının borca itirazının iptaliyle, borca itiraz sebebiyle %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesi için iş bu davanın açılması mecburiyetinde kalındığını ileri sürerek davalının Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2227 E sayılı dosyasına yaptığı borca itirazın iptaline, borca itiraz sebebiyle davalının %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Hukuk Bölümü 2010/32 E., 2010/149 K.

“İçtihat Metni”

Davacı : Koski Genel Müdürlüğü

Vekili : Av. A. B.

Davalı : Karataş İnş. Mak. San. ve Tic. A.Ş.

Vekili : Av. M. Ü.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirket aleyhine Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2227 E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının (borçlu) takibin devamını geciktirmek için borca itirazda bulunduğunu, davalı şirket yetkililerinin borca itirazlarının haksız ve hukuki mesnetten yoksun bulunduğunu, borcun mesnedinin, 2464 ve 2560 sayılı Kanun hükümleri ile KOSKİ Tarifeler Yönetmeliği ve KOSKİ Yönetim Kurulu Kararı olduğu, borç karşılığında davalı şirket yetkililerinin takip konusu iki adet çek verdiklerini, bu şekilde borcu ödemeyi kabul ettiklerini, dolayısıyla, davalı tarafça 68.600,00YTL bedelli iki adet çek olarak imza edilen yazılı belgeye dayanılarak sadece çekler süresinde Bankaya ibraz edilmediği için ilamsız takip yolu ile icra takibine geçildiğini, davalının borca itirazının iptaliyle, borca itiraz sebebiyle %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesi için iş bu davanın açılması mecburiyetinde kalındığını ileri sürerek davalının Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2227 E sayılı dosyasına yaptığı borca itirazın iptaline, borca itiraz sebebiyle davalının %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 18.10.2007 gün ve E:2007/178, K:2007/411 sayı ile, davacı vekilinin 2.5.2007 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın taahhüdü altında Konya Selçuk Üniversitesi toplu konut alanında yapılan 528 adet konut ve sosyal donatı inşaatı nedeni ile tahakkuk ettirilen su tesisleri ve kanalizasyon harcamalarına katılma payına ilişkin Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2227 Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun itiraz etmesi nedeni ile takibin durduğunu belirterek davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı vekilinin iş bölümü itirazında bulunarak esas yönden davanın reddini istediği, Mahkemelerince taraflardan tüm delillerini bildirmelerinin istenildiği, Konya Vergi Mahkemesi’nin 2007/593-1323 Esas-Karar sayılı dosya örneği ile Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2227 Esas sayılı takip dosyasının getirtilerek incelendiği, davanın, davacı tarafından yapılan su tesisleri ve kanalizasyon harcamalarına katılma payından kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkin bulunduğu, davanın, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na ait Konya Selçuk Üniversitesi toplu konut işini üstlenen davacı şirket tarafından, toplu konut alanında bulunan 528 adet konut için davacı tarafından yapılan su ve kanalizasyon bağlantı harcamalarına katılım payının ödenmemesinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu kapsamında ve davacı idarenin yapmış olduğu iş ve eylemden dolayı meydana geldiği, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b maddesi gereğince idarenin yapmış olduğu idari eylem ve işlemler kapsamında bulunan tam yargı davalarının görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu, incelenen Vergi Mahkemesi kararı gereğince de görevin idari yargıda olduğunun belirlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’nin 18.6.2009 gün ve E:2009/5918, K:2009/8155 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, dava konusu çeklerin konu olduğu icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptaline, borca itiraz sebebiyle %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, dava konusu çek bedelleri olan toplam 68.600,00TL Kurum alacağının davalıdan takip tarihi itibarıyla yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA VERGİ MAHKEMESİ; 5.10.2009 gün ve E:2009/1150, K:2009/1298 sayı ile, 2577 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinden söz ederek, idari davanın konusunu, (1) idari işlemler, (2) idari eylemler ve (3) idari sözleşmelerin oluşturduğu, konusu idari işlem veya idari eylem yada idari sözleşme olmayan bir davanın idari dava olarak nitelendirilmesinin ve idari yargıda açılmasının olanaklı olmayıp, bu tip davaların genel kural uyarınca adli yargı mercilerinde açılacağı, davaya konu olayda, davacı tarafından, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na ait Konya Selçuk Üniversitesi toplu konut işini üstlenen davalı şirketçe yapılan 528 adet konut ve 44 sosyal donatı inşaatına hizmet eden su ve kanalizasyon harcamaları nedeniyle davalı şirket adına 68.600,00TL harcamalara katılım payı tahakkuk ettirildiği, davalı şirketçe, adına tahakkuk ettirilen 68.600,00TL harcamalara katılım payının Mahkemelerinde dava konusu edildiği ve Mahkemelerinin 25.9.2007 günlü, E:2007/593, K:2007/1323 sayılı kararıyla tahakkukun iptaline karar verildiği, öte yandan; davacı tarafından, davalı şirket adına tahakkuk ettirilmiş bulunan 68.600,00TL karşılığında şirketçe davacı lehine keşide edilen çek bedellerinin tahsili amacıyla Konya 6. İcra Müdürlüğü nezdinde icra takibi (E:2007/2227) başlatıldığı, icra takibine borçlu (davalı) tarafından yapılan itirazın iptali istemiyle Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı ve anılan Mahkemece 18.10.2007 günlü, E:2007/178, K:2007/411 sayılı kararla, uyuşmazlığın çözümünün vergi mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bu kararın da Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 18.6.2009 günlü, E:2009/5918, K:2009/8155 sayılı kararıyla onanarak 15.9.2009 tarihinde kesinleştiği, anılan Mahkemenin görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine, davacı tarafından şirket adına tahakkuk ettirilen 68.600,00TL karşılığında davalı şirketçe davacı lehine keşide edilen çek bedellerinin tahsili amacıyla Konya 6. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan icra takibine, borçlu (davalı) tarafından yapılan itirazın iptali ve çek bedelleri toplamı olan 68.600,00TL’nin takip tarihi itibariyle işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, her ne kadar Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, 18.10.2007 günlü, E:20071178, K:2007/411 sayılı kararıyla, harcamalara katılım payı tahakkuklarına ilişkin uyuşmazlıkların vergi mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş ise de; davaya konu uyuşmazlık davacı adına tahakkuk ettirilen harcamalara katılım payı uyuşmazlığı olmayıp, çek bedellerinin tahsili amacıyla Konya 6. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan icra takibine, borçlu (davalı) tarafından yapılan itiraz olduğu, icra takiplerine yapılan itirazın iptali istemiyle açılacak davaların ise vergi mahkemesinde değil, adli yargı mercilerinde açılacağı, itirazın özünün Mahkemelerince harcamalara katılım payına ilişkin olarak verilmiş bulunan bir hükme dayandırılmasının, uyuşmazlığı harcamalara katılım payı uyuşmazlığı haline getirmeyeceği, Mahkemelerinin 25.9.2007 günlü, E:2007/593, K:2007/1323 sayılı kararı, itirazın bir gerekçesi olup, itirazın kendisi (özü) olmadığı, bu konuda davaya bakan adli yargı merciinin yapması gerekenin, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığını – ki itiraz Mahkemelerinin 25.9.2007 günlü, E:2007/593, K:2007/1323 sayılı kararına dayandırıldığından, böyle bir kararın var olup olmadığını, kesin hüküm veya kesin delil teşkil edip etmeyeceğini ve bu kararın varlığının hukuken takibi mesnetsiz bırakıp bırakmayacağını- tartışmak ve tespit etmek olduğu, öte yandan, davanın, idare tarafından özel hukuk tüzel kişisine karşı açıldığı, idari yargıda ise, idari sözleşmelere ilişkin kimi uyuşmazlıklar haricinde özel hukuk kişilerinin davalı olması mümkün olmadığı gibi, işin doğasına da aykırı olduğu, zira; özel hukuk tüzel kişilerinin idari işlem tesis edemeyecekleri, bu durumda, harcamalara katılım payı karşılığında keşide edilen çek bedelinin tahsili amacıyla Konya 6. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan icra takibine borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ve çek bedellerinin ödenmesine karar verilmesi istemleri, adli yargı mercileri nezdinde açılacak davalarda ileri sürülebilecek istemler olduğundan, bu istemlerle Mahkemelerinde açılan davanın görev yönünden reddinin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 5.7.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece adli yargı dosyası ile birlikte Mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin, değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68., ek 68/a. ve ek 68/b. maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. madde (Değişik: 18/2/1965 – 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahküm edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ” İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re’sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eylemden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp, ilâmsız icra takibine vaki itirazın iptali davası olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan sözetmek olanaksızdır.

Açıklanan nedenlerle, İcra ve İflâs Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.10.2007 gün ve E:2007/178, K:2007/411 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.7.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.