);

Single Blog Title

This is a single blog caption

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre başteknisyen kadrolu sözleşmeli personel olarak görev yaparken 4502 sayılı Kanun’a göre tekniker olarak atanarak mağdur edildiğini, 18.10.2004 tarihinde verilen dilekçe ile, 4502 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesine göre başteknisyen kadrolu sözleşmeli personel olarak görev yapanların şef tekniker pozisyonuna atanması gerektiğini, ancak, kendisinin tekniker olarak görevlendirildiğini ve bu nedenle mağdur edildiğini belirterek şef tekniker olarak görevlendirilmesini istemiş ise de; tekniker kadrosunda düzeltme yapılmadığını ve şef teknikerlere verilen haklardan faydalandırılmadığını, davacının başteknisyen kadrosundan şef tekniker kadrosuna atanmayıp tekniker kadrosu verilmesi nedeniyle dilekçenin verildiği 18.10.2004 tarihinden itibaren şef teknikerlere verilen hakların davacıya verilmesi ve şef kadroya atanması için işbu davanın açılmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek davacının şef tekniker kadrosunda çalışan personel olduğunun tespiti ile fazlaya ait talep ve dava hakkı mahfuz tutularak şef tekniker statüsüne atanmaması nedeniyle ödenmeyen ücret farkları, ikramiye farkları, vs. farklar için şimdilik 1000.-YTL’nin 18.10.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle 4.7.2006 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Hukuk Bölümü 2008/264 E., 2009/245 K.

“İçtihat Metni”

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre başteknisyen kadrolu sözleşmeli personel olarak görev yaparken 4502 sayılı Kanun’a göre tekniker olarak atanarak mağdur edildiğini, 18.10.2004 tarihinde verilen dilekçe ile, 4502 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesine göre başteknisyen kadrolu sözleşmeli personel olarak görev yapanların şef tekniker pozisyonuna atanması gerektiğini, ancak, kendisinin tekniker olarak görevlendirildiğini ve bu nedenle mağdur edildiğini belirterek şef tekniker olarak görevlendirilmesini istemiş ise de; tekniker kadrosunda düzeltme yapılmadığını ve şef teknikerlere verilen haklardan faydalandırılmadığını, davacının başteknisyen kadrosundan şef tekniker kadrosuna atanmayıp tekniker kadrosu verilmesi nedeniyle dilekçenin verildiği 18.10.2004 tarihinden itibaren şef teknikerlere verilen hakların davacıya verilmesi ve şef kadroya atanması için işbu davanın açılmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek davacının şef tekniker kadrosunda çalışan personel olduğunun tespiti ile fazlaya ait talep ve dava hakkı mahfuz tutularak şef tekniker statüsüne atanmaması nedeniyle ödenmeyen ücret farkları, ikramiye farkları, vs. farklar için şimdilik 1000.-YTL’nin 18.10.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle 4.7.2006 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

TRABZON İŞ MAHKEMESİ; 4.3.2008 gün ve E:2006/794, K:2008/144 sayı ile, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre başteknisyen kadrolu sözleşmeli personel olarak görev yaparken 4502 sayılı Kanun’a göre tekniker olarak atanarak mağdur edildiğini, 18.10.2004 tarihinde verilen dilekçe ile, 4502 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesine göre başteknisyen kadrolu sözleşmeli personel olarak görev yapanların şef tekniker pozisyonuna atanması gerektiğini, ancak, kendisinin tekniker olarak görevlendirildiğini ve bu nedenle mağdur edildiğini belirtilerek şef teknisyen olarak görevlendirilmesini istediğini, ancak, tekniker kadrosunda düzeltme yapılmadığı ve şef teknikerlere verilen haklardan faydalandırılmadığını beyanla müvekkilinin şef tekniker kadrosunda çalışan personel olduğunun tespiti ile; fazlaya ait talep ve dava hakkı saklı tutularak 1.000,00YTL’nin 18.10.2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müvekkiline verilmesini talep ve dava ettiği, davalı Kurum vekilinin Mahkemelerine sunmuş olduğu 31.10.2006 tarihli cevap dilekçesi ile davanın reddini savunduğu, davacı vekilinin davalı Kurum aleyhine Mahkemelerine verdiği 30.6.2006 tarihli dava dilekçesi ile müvekkilinin davalı Kurumda 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri doğrultusunda teknisyen (kadrolu-sözleşmeli) personel olarak görev yaparken tekniker olarak atanarak mağdur edildiğini iddia etmiş ise de; anılan Kurumun 14.11.2005 özelleştirme tarihine kadar idare hukuku hükümlerine göre yönetildiği, bu süre içindeki çalışanların işverenden talep edecekleri alacak ve tazminatlar ile ilgili davanın Mahkemelerinin görevi dahilinde olmayıp, idari yargının görevi dahilinde olduğu, davacının statüsü göz önüne alındığında idare hukuku kapsamında çalışmış olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, davalıya verdiği 18.10.2004 günlü dilekçesinden söz ederek davacının şef tekniker statüsünde çalıştığını ve kapsam dışı personel statüsünde olmasını engelleyici ve erteleyici işlemin iptaline, davacının yasal düzenlemelere uygun olarak unvan ve pozisyonuna denk olan şef tekniker unvanı ve kapsam dışı personel pozisyonu ile alması gereken ücret ve ikramiyelerin alınmaması nedeniyle oluşan hak kayıpları ve alacaklarının, işlemiş faizi ile birlikte hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

TRABZON İDARE MAHKEMESİ; 9.5.2008 gün ve E:2008/411 sayı ile, Türk Telekom’da başteknisyen kadrosunda sözleşmeli personel olarak görev yapmakta iken 4502 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda iş mevzuatına tabi olarak tekniker kadrosuna atanan davacı tarafından, şef tekniker statüsünde çalıştığının ve kapsam dışı personel statüsünde olmasını engelleyici ve erteleyici işlemin iptali ile şef tekniker ünvanı ve kapsam dışı personel pozisyonu ile alması gereken ücret ve ikramiyelerin alınmaması nedeniyle oluşan hak kayıplarının ve alacakların işlemiş faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Türk Telekom Anonim Şirketi’ne karşı dava açıldığı, 406 sayılı Yasa’nın değişik 1. maddesinin 7. fıkrasında “Türk Telekom, bu kanun ve özel kanun hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu kanun hükümleri saklı kalmak üzere kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz” hükmüne yer verilerek Türk Telekom’a özgü farklı bir statü oluşturulduğu, aynı Yasanın 4673 ve 5189 sayılı Yasalarla değişik Ek 22. maddesinde de yönetim kurulu üyeleri dışında kalan personelin iş mevzuatı uyarınca istihdam edileceği, iş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartların yönetim kurulunca belirleneceğinin hükme bağlandığı, dava dosyasının incelenmesinden; davacının Türk Telekom’da başteknisyen kadrosunda sözleşmeli personel olarak görev yapmakta iken 4502 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda iş mevzuatına tabi olarak tekniker kadrosuna atandığı, 18.10.2004 tarihli dilekçe ile davalı kuruma başvurarak 4502 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesine göre başteknisyen kadrosunda sözleşmeli personel olarak görev yapanların şef tekniker pozisyonuna atanması gerektiğini, ancak, kendisinin tekniker olarak atanması nedeniyle mağdur edildiğini ve şef tekniker kadrosuna atanmak istediğini, bu talebinin yerine getirilmemesi üzerine Trabzon İş Mahkemesi’nin 2006/794 esasına kayıtlı dava dosyasında şef tekniker kadrosunda çalıştığının tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere 1.000,00YTL’nin 18.10.2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle davanın açıldığı, anılan Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine şef tekniker statüsünde çalıştığının ve kapsam dışı personel statüsünde olmasını engelleyici ve erteleyici işlemin iptali ile şef tekniker unvanı ve kapsam dışı personel pozisyonu ile alması gereken ücret ve ikramiyelerin alınmaması nedeniyle oluşan hak kayıplarının ve alacakların işlemiş faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan bu davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, Türk Telekom ile iş mevzuatına tabi hizmet akdi imzalayan davacının başka bir göreve atanmasından doğan ve mali haklarının tazmini istemini içeren bu davada uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargıya ait bulunduğu sonucuna varıldığı, bu nedenlerle, Mahkemelerinin görevine girmeyen ve Trabzon İş Mahkemesi’nce de görevsizlik kararı verilen bu davada görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir karar verilinceye kadar yargılanmanın ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 2.11.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, başteknisyen olarak görev yaparken 9.12.1997 tarihinde isteği üzerine tekniker ünvanını alan davacının, 18.10.2004 günlü dilekçesi ile, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre sözleşmeli statüde çalışmakta olup, 4502 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi uyarınca iş mevzuatına tabi personel statüsüne şef tekniker pozisyonuna atanmak kaydıyla geçme isteği hakkında davalı tarafından bir işlem yapılmaması üzerine şef tekniker kadrosunda çalışan personel olduğunun tespiti ile fazlaya ait talep ve dava hakkı mahfuz tutularak şef tekniker statüsüne atanmaması nedeniyle ödenmeyen ücret farkları, ikramiye farkları, vs. farkların yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle açılmıştır.

1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır”; Ek 29. maddesinin 3.7.2005 gün ve 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır…

…” denilmiştir.

Öte yandan; 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde “Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür” denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendinde 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede “Ancak, Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” denilmiş; 4502 sayılı Yasa’nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş., 233 sayılı KHK. ‘nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve olay tarihi itibariyle, çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

Bu sürece paralel olarak Türk Telekom personelinin durumu incelendiğinde:

Türk Telekom A.Ş., 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış ve anılan KHK eki cetvellerden çıkarılmış olması nedeniyle, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararı kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anılan 4502 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile 406 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 22. maddenin (a) bendinde, “a) Personelin statüsü: Telekomünikasyon hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş bir genel müdür ile kadro, unvan, derece ve sayıları Yönetim Kurulunun önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yüzseksen gün içerisinde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen kadrolarda istihdam edilen personel eliyle yürütülür. Bu personel hakkında bu Kanunda öngörülen hükümler saklı kalmak üzere 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır. Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmüne yer verilmiş; bu bent hükmü, 4673 ve 5189 sayılı Yasalarla yapılan değişiklikler sonucunda; “a) Personelin statüsü:(Ek ibare: 12.5.2001-4673/6. md.) Türk Telekomdaki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır.(Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16.6.2004-5189/12 md.) Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmünü almış; aynı maddenin (b) bendinin ikinci paragrafında da iş mevzuatına tabi olan Türk Telekom çalışanlarının aylık ücretlerinin kendilerini atamaya yetkili olan Yönetim Kurulu tarafından tespit olunacağı kurala bağlanmıştır.

406 sayılı Yasa’nın anılan Ek 22. maddesi uyarınca, Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne ait asli ve sürekli kadrolar belirlenerek 4.4.2000 tarih ve 24010(Mükerrer) sayılı R.G. de yayımlanan 31.3.2000 tarih ve 2000/331 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yer alan listede: merkez teşkilatı için 100 ve taşra teşkilatı için 100 (6 Bölge Müdürü, 12 Bölge Müdür Yardımcısı ve 82 İl Telekom Müdürü) kadro ihdas edilmiş; öte yandan, aynı Yasa maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan “Türk Telekomünikasyon A.Ş. Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği” adı altındaki düzenleme, Yönetim Kurulunun 31.8.2000 tarih ve 407 sayılı kararıyla kabul edilmek suretiyle yürürlüğe konulmuştur.

Kanunla, Kurumda görev yapan personelden asli ve sürekli görev yapacak olanları kadro unvanı itibariyle belirlemek konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verildiği açıktır. Bu yetki 4502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 29.1.2000 tarihi ile 5189 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2.7.2004 tarihleri arasında geçerli olmuştur.

Anayasa’nın 128. maddesinde, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmiştir.

406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…

…” denilerek, yasakoyucu tarafından Türk Telekom’da 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile kapsam dışı personel, kamu personeli sayılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, başteknisyen olarak görev yaparken 9.12.1997 tarihinde isteği üzerine tekniker ünvanını alan davacının, 18.10.2004 günlü dilekçesi ile, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre sözleşmeli statüde çalışmakta olup, 4502 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi uyarınca iş mevzuatına tabi personel statüsüne şef tekniker pozisyonuna atanmak kaydıyla geçme isteği hakkında davalı tarafından bir işlem yapılmadığı, daha sonra davacının isteği üzerine 406 sayılı Kanun’un ek 29. maddesi uyarınca 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesinde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’ne naklen atanmak suretiyle 7.8.2006 tarihinde davalı ile ilişiğinin kesildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre sözleşmeli statüde Tekniker olarak görev yapan ve kamu personeli sayılan davacı tarafından, 4502 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi uyarınca iş mevzuatına tabi personel statüsüne şef tekniker pozisyonuna atanmak kaydıyla geçme isteminde bulunduğu 18.10.2004 tarihi itibariyle kamu kuruluşu niteliği taşıyan Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan davanın, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ

: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İdare Mahkemesi’nin 9.5.2008 gün ve E:2008/411 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 2.11.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.