);

Single Blog Title

This is a single blog caption

BORÇ-ALACAK İLİŞKİSİNDEN DOĞAN DAVA YÜKLENME VE KEFALET SENEDİNDEN DOLAYI BORÇLU OLUNMADIĞINA DAİR DAVA 657 S. DEVLET MEMURLARI KANUNU [ Ek Madde 34 ] 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 14 ] 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 15 ] 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 19 ] 2547 S. YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU [ Madde 33 ]

Hukuk Bölümü 2004/2 E., 2004/19 K.

 

  • BORÇ-ALACAK İLİŞKİSİNDEN DOĞAN DAVA
  • YÜKLENME VE KEFALET SENEDİNDEN DOLAYI BORÇLU OLUNMADIĞINA DAİR DAVA
  • 657 S. DEVLET MEMURLARI KANUNU [ Ek Madde 34 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 15 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 19 ]
  • 2547 S. YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU [ Madde 33 ]

 

“İçtihat Metni”

Enstitü hesabına lisansüstü eğitim yapmak üzere A.B.D.’ye gönderilen araştırma görevlisinden, noterlikçe 7.12.1993 tarihinde düzenlenen taahhütname ile kefalet senedi ( 601,248,369.- TL. için ) alınmışken, 1997 yılında bu defa doktora eğitimi nedeniyle yeni bir taahhütname ve kefalet senedi ( 27,840,000,000.- TL. için ) alınmış olup, adıgeçen yurtdışı öğrenimini tamamlayarak 9.6.2000 tarihinde dönmüş ve görevine başlamıştır.

Davacılar vekili, araştırma görevlisi ile kefilleri olan müvekkillerinin iradelerinin ikrahla sakatlandığından bahisle, 19.3.1997 düzenleme tarihli ikinci taahhütname ile kefalet senedinin iptali istemiyle, 29.5.2001 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

SAKARYA 1. İDARE MAHKEMESİ; 26.6.2001 gün ve E: 2001/935,

K: 2001/1907 sayı ile, olayda davalı idarece bizzat tesis edilmiş bir işlemin olmadığının görüldüğü, bu durumda idari dava türlerinden hiçbirine dahil olmayan noterlikçe düzenlenmiş taahhütname ve kefalet senedinin iptali istemine ilişkin davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacılar vekili, bu kez, idarece müvekkillerin yapmaya zorlandığı 19.3.1997 düzenleme tarihli taahhütname ve kefalet senedinin iptali ile bu taahhütname ve kefalet senedinden müvekkillerin sorumlu ve borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi istemiyle 15.10.2001 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

GEBZE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 4.10.2002 gün ve E: 2001/662, K: 2002/592 sayı ile, davanın dayanağının davalı idarenin yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi isteğini kapsayan idari işlem olduğu, bu idari işlemin hukuka uygunluğunun ancak idari yargı yerinde denetlenebileceği, ortada tarafların özgür iradesi ile yaptıkları bir sözleşmenin hükümlerine aykırılıktan doğan menfi tespit davası bulunmadığından Mahkemenin görevsizliğine, aynı hususta Sakarya 1. İdare Mahkemesi’nin kesinleşmiş görevsizlik kararı olmakla olumsuz görev uyuşmazlığı gerçekleştiğinden bu hususun çözülmesi ve Sakarya 1. İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması talebiyle dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar da temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Anılan karar üzerine dosyanın gönderildiği YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ’nce, 19.9.2003 gün ve 2003/1650-5566 sayı ile, olayda merci tayinini gerektirir bir husus olmadığından bahisle,dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmek üzere yerel mahkemeye iadesine karar verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Tülay TUĞCU’nun Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 3/5/2004 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’ nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı üzerine kendine gelen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle, anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olup, hukuk alanında doğan bu uyuşmazlığın giderilmesi isteminin davanın taraflarınca ileri sürülmesi ve 15/b. maddesine göre de bu istem üzerine mahkemece dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekmekte iken, son görevsizlik kararını veren adli yargı yerince, ayrıca görevli merciin belirlenmesi için dosyanın re’sen gönderilmesi yolunda bir karar verilmiş olması karşısında, yargı mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurmalarını düzenleyen 19. madde kapsamında uyuşmazlık doğduğunun kabulü gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, başvuruda usule aykırılık görülmeyerek uyuşmazlığın esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

Dava, Enstitü hesabına yurtdışında doktora eğitimi yapan araştırma görevlisinin Enstitüye karşı mecburi hizmet yükümlülüğü kapsamında verdiği taahhütname ve kefalet senedinin iptali ile borçlu ve sorumlu olmadığının tespiti isteminden ibarettir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun değişik 33. maddesinin ( a ) bendinin değişik üçüncü fıkrasında, lisansüstü eğitim-öğretim için yurtdışına gönderilecek araştırma görevlilerinin öğrenim ücretleri ve yollukları dahil her çeşit sosyal ve diğer giderleri ile ödenekleri hakkında düzenlemeye yer verilmiş; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Yurtdışı Eğitim Masraflarının Tahsili” başlıklı Ek 34. maddesinde “İlgili kanunlarına göre; öğrenim yapmak, yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak, staj yapmak veya benzeri bir nedenle geçici süreli görevlendirilmek suretiyle, üç ay veya daha fazla süre ile yurtdışına gönderilen kamu personeli yurtdışında bulundukları sürenin iki katı kadar mecburi hizmetle yükümlüdürler. Bu şekilde yurtdışına gönderilecek personelden örneği Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanmış ‘Yüklenme Senedi ile Muteber İmzalı Müteselsil Kefalet Senedi’ alınır.

Anılan personelin mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden veya tamamlamadan görevinden ayrılması, müstafi sayılması ya da bir ceza ile görevine son verilmesi halinde, kendileri için kurumlarınca fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar aynı döviz cins ve miktarı üzerinden borçlandırılır. Döviz borcu toplamından mecburi hizmetin tamamlanan kısmı için hesaplanan miktar indirilir. Hesaplanan borç miktarı, ilgilinin durumu ve ödettirilecek meblağ dikkate alınarak azami beş yıla kadar taksitlendirilebilir. Borç miktarı ilgili tarafından Türk Lirası ile ödenir ve yapılan ödeme miktarı tahsil tarihindeki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilen efektif satış kuru üzerinden dövize çevrilerek yukarıda belirlenen şekilde hesaplanan döviz borcundan mahsup edilir.

İlgilinin eğitimdeki başarısızlığı veya kendi kusuru nedeniyle yurtdışından geri çağrılması ya da verilen süreyi tamamlayıp başarısız olarak dönmesi durumunda da, ilgili için fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masrafların tamamı aynı esaslara göre ödettirilir. ( … )” hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan yasal düzenlemede, ilgilinin mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda yurtdışı öğrenim giderlerinin tahsili için herhangi bir idari usul öngörülmemiş olup, yüklenme ve kefalet senedine dayanılarak açılacak bir alacak davası yoluyla hükmen tahsil yönteminin benimsendiği anlaşılmaktadır.

Olayda, lisansüstü eğitim için yurtdışına gönderilmiş bulunan davacıdan, doktora eğitimine başlaması nedeniyle ayrıca yüklenme ve kefalet senedi istenmiş olup, yurtdışında hesabına eğitim gördüğü Enstitüye karşı mecburi hizmet yükümlülüğü ya da parasal karşılığı taahhüt edilmek suretiyle Enstitü ile araştırma görevlisi arasında, tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini içeren bir sözleşme ilişkisi kurulduğu açıktır.

Bu duruma göre, olayda kamu görevlisinin yükümlülüğünü yerine getirmediğine ilişkin idarece kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı olarak tesis edilmiş bir işlem bulunmaması ve ilgilinin de idare ile böyle bir uyuşmazlık bulunduğu yolunda iddiası olmaması karşısında, davacıların borçlu olmadığının tespiti amacıyla açılan davanın, taraflar arasındaki sözleşmeden ( yüklenme ve kefalet senedinden ) doğan alacak- borç ilişkisi nedeniyle özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında görülen başvurusunun reddi ile aynı Mahkeme’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ :

Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN REDDİ ile aynı Mahkeme’nin 4.10.2002 gün ve E: 2001/935, K: 2002/592 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.5.2004 gününde Üyelerden Serap AKSOYLU ve Z. Nurhan YÜCEL’in KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY :

Dava, araştırma görevlisi tarafından yurt dışında doktora eğitimi nedeniyle Enstitüye verilen yüklenme ve kefalet senedinin iptali istemiyle açılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 78 ve 79. maddelerinde, bilgilerini artırmak için dış memleketlere kimlerin gönderileceği ve bunların hak ve yükümlülüklerinin neler olduğu düzenlenmiş; “Yurtdışı Eğitim Masraflarının Tahsili” başlıklı Ek 34. maddede, bu şekilde yurtdışına gönderilecek personelden örneği Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanmış Yüklenme Senedi ile Muteber İmzalı Kefalet Senedi alınacağı belirtilmiş; aynı Yasa’nın 80. maddesinde ise, 78 ve 79. maddelerde yazılı olanların ayırma ve seçilme usul ve şartlarının, çalışmalarının nasıl denetleneceğinin, haklarındaki disiplin kovuşturmasının ne suretle yapılacağının ve geri çağrılmalarını gerektirecek hallerin bir yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür.

Anılan Yasa uyarınca çıkarılan Yetiştirilmek Amacıyla Yurtdışına Gönderilecek Devlet Memurları Hakkında Yönetmeliğin 17. maddesinde, Devlet memurlarından, kurumlarınca Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanmış örneklerine uygun yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınacağı; bu belgeleri tamamlamayanların yurt dışına çıkmalarına izin verilmeyeceği kurala bağlanmıştır.

Buna göre, davacının imzaladığı yüklenme senedi ile kefillerince imzalanan kefalet senedinin, 657 sayılı Yasa’nın 78 ve 79. maddeleri uyarınca yurt dışında eğitim görebilmek için mevzuatta zorunlu şart olarak öngörüldüğü göz önüne alındığında, sözkonusu senetlerin davacı ve kefilleri tarafından idare ile eşit düzeyde, kendi isteği ve iradesi ile imzalandığının kabulüne olanak bulunmadığından, idarece kamu gücüne dayalı ve tek taraflı irade ile tesis edilmiş idari işlem olarak kabulü gerekmektedir.

Bu durumda, uyuşmazlığa konu edilen davanın, 2577 sayılı İ.Y.U.K.’nun 2/1-a. maddesinde sayılan iptal davası kapsamında görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki karara katılmıyoruz.