);

Single Blog Title

This is a single blog caption

BELEDİYEDEN KİRALADIĞI İŞYERİ KİRA BEDELİNİ ÖDEMEDİĞİ GEREKÇESİYLE KAPATILAN KİRACI KİRA PARASINI ÖDEMEDİĞİNDEN BELEDİYEDEN KİRALADIĞI İŞYERİ MÜHÜRLENEN KİRACI MAHSUS HAKİM DEYİMİNİN İFADE ETTİĞİ YARGI YOLUNUN TESBİTİ

Hukuk Bölümü 1987/33 E., 1988/24 K.

 

  • BELEDİYEDEN KİRALADIĞI İŞYERİ KİRA BEDELİNİ ÖDEMEDİĞİ GEREKÇESİYLE KAPATILAN KİRACI
  • KİRA PARASINI ÖDEMEDİĞİNDEN BELEDİYEDEN KİRALADIĞI İŞYERİ MÜHÜRLENEN KİRACI
  • MAHSUS HAKİM DEYİMİNİN İFADE ETTİĞİ YARGI YOLUNUN TESBİTİ
  • 1608 S. UMURU BELEDİYEYE MÜTEALLİK AHKAMI CEZAİYE HAKKI… [ Madde 1 ]

 

“İçtihat Metni”

OLAY: 1- Otogarda bulunan ve davalı İdare tarafından davacıya kiralanan büfe, yıllık kira ve yakıt borcunun ödenmemiş olması nedeniyle anılan borcun ödeneceği tarihe kadar, 1608 Sayılı Yasa kuralları uyarınca verilen 15/7/1987 günlü, 212 sayılı Belediye Encümeni Kararına dayanılarak 9/10/1987 günü tutanak düzenlenmek suretiyle mühürlenmiştir.

2 – Davacı, 12/10/1987 günlü dilekçe ile iş yeri kapatma kararına karşı adli yargı yerine itiraz etmiştir.

Muş Sulh Ceza Mahkemesi : 19/10/1987 gününde, 1987/142 Müt.sayı ile; Belediye Encümeni kararına itiraz edilmiş ise de, anılan kararın incelenmesinden muterize ait iş yerinin kira borcu ödeninceye kadar kapatılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, 1608 Sayılı Yasanın 1.maddesinde bu tür bir cezanın öngörülmediği, kira bedelinin ödenmemesi halinde 6570 Sayılı Yasa kuralları uyarınca adliye mahkemesinde dava açılması gerektiği, itiraz edilen kapatma kararının 1608 Sayılı Yasanın 1. maddesine göre Belediye Encümeninin görev ve yetkisini aşarak haksız bir idari tasarrufa dönüştüğü, böyle bir tasarruf nedeniyle açılan davanın görüm ve çözümünün idare mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

3 – Davacı bu karar üzerine idari yargı yerine başvurmuştur.

Van İdare Mahkemesi: 18/11/1987 gününde, 1987/308-272 sayı ile; davanın, davalı İdareden kiralanan iş yerinin kira borcu ödeninceye kadar 1608 Sayılı Yasa kurallarına dayanılarak kapatılmasına ilişkin Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açıldığı, sözü edilen yasada belediye encümenince verilen ceza kararlarına karşı sulh hakimliğine başvurularak itiraz edilebileceğinin belirtildiği, anılan ceza kararlarının aynı yasa kurallarına uygun olup olmadığına ilişkin denetimin sulh mahkemesince yapılması gerektiği, diğer taraftan özel hukuk sözleşmesi niteliğinde bulunan kira sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların adli yargı yerlerince çözümleneceğinin açık olduğu, olayda uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, anılan karar temyiz edilmiyerek 3/2/1988 tarihinde kesinleşmiştir.

4 – Davacı, 8/12/1987 günlü dilekçe ile adli yargı yerine başvurmuş ve İdarenin yasalara uygun davranmayarak iş yerini kapattığını, oysa ortada kira uyuşmazlığı bulunduğunu, zarar veren idare hakkında davacı olduğunu belirtip, ilgili kararın verilmesini istemiştir. Muş Sulh Ceza Mahkemesi: 9/12/1987 gününde, 1987/182 Müt.sayı ile; mahkemelerince verilen 19/10/1987 günlü, 1987/142 Müt.sayılı görevsizlik kararı ile Van İdare Mahkemesince verilen 18/11/1987 günlü, 1987/308-272 sayılı görevsizlik kararı nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığının doğmuş olduğu, öncelikle bu hususun çözümlenmesi gerektiği kanısına varıldığı gerekçesiyle dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Dava dosyası, ilgili belgeler Muş Sulh Ceza Mahkemesinin 9/12/1987 günlü, 1987/186 Muh.sayılı yazısı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü; Muammer Turan’ın Başkanlığında, Kâmil Kadıoğlu, Hüseyin Örmeci, Erol Çırakman, Rüştü Altay, Taner Candemir ve Abdullah Demir’in katılmaları ile yaptığı 12/7/1988 günlü toplantıda; geçici raportör Danıştay Tetkik Hâkimi Zehra Birden’in raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya, Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan yardımcı İsmail Malkoç ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç’in davada idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşüldü: Olayda, davacı, davalı idareden kiraladığı işyerinin, yıllık kira ve yakıt borcunun ödenmemesi nedeniyle sözü edilen borcun ödeneceği tarihe kadar 1608 Sayılı Yasa Kurallarına dayanılarak kapatılmasına ilişkin belediye encümeni kararına itiraz ederek, işyerinin açılmasına karar verilmesini istemektedir.

Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 1608 Sayılı Kanunun 3764 Sayılı Kanunla değişik 1. maddesinde: “Belediye Meclis ve Encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve selâhiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatlarının men veya emrettiği fiileri işleyenlere veya yapmıyanlara 50 liraya kadar hafif para cezası tertibine ve üç günden 15 güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536., 538., 557., 559. ve 577 nci maddeleriyle 553 ncü maddesinin 1. fıkrasında yazılı cezaları tâyine belediye encümenleri salâhiyattardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler.” kuralı yer almaktadır.

Aynı Kanunun 2575 Sayılı Kanunla değişik 5. maddesinde: “Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaat ile şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. İtirazda sebep gösterilmesi şarttır. Sebep gösterilmeyen itirazlar yapılmamış sayılır. Ticaret ve sanattan men kararları ile para cezasını vermediğinden dolayı hapse değiştirme hükmünün infazı itirazın neticesine kadar geri bırakılır.” denilmektedir. Maddede geçen “mahsus hakim” ibaresi ile bu kanun uyarınca verilecek cezalar nedeniyle yapılacak itirazlarda görevli ve yetkili olacak özel hakimlerin ifade edilmek istendiği, kanunun tarihi gelişiminden ve özellikle 1608 Sayılı Kanunun gerekçelerinden anlaşılmaktadır. Gerçekten 486 Sayılı Kanunda bu kabil belediye cezaları hakkında hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmişken, 1927 yılında yürürlüğe giren 959 Sayılı Kanunla, bunlara idare heyetleri önünde itiraz imkânı tanınmıştır. Bu uygulama idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevlerinin türü itibariyle uygun görülmemiş ve 1608 Sayılı Kanun bu anlayışla ve konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla düzenlenmiştir. Nitekim 1608 Sayılı Kanunun 30/3/1930 günlü Adliye Encümeni Mazbatasında, kanunun bir yönüyle, “ceza tertibi dolayısiyle herhangi bir haksızlık ve mağduriyete uğradıklarını iddia edenlerin itirazlarına en seri bir suretle ve tam bir itminan verecek merciler tarafından tetkikine imkân vermeği temine matuf” olduğu ifade edildikten sonra, “Beşinci ve altıncı maddelerde itiraz mercii olarak belediye işleri çok olan yerlerde mahsus hakim ihdas olunarak o hakimler ve olmayan yerlerde sulh hakimleri selâhiyetli addolunmuş ve bu suretle itirazların bir hakim huzurunda tetkiki suretinde tatminkâr bir usul kabul olunmuştur.” denilmektedir. Bu suretle maddedeki “mahsus hakim” ibaresinde sadece belediye işlerine bakmakla görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Şifahi itirazları da kabul ile inceleyebileceği ve gerektiğinde muterizi celbederek dinleyebileceği ifade edilen “mahsus hakim” in yazılı yargılama usulünü uygulayan bugünkü idare mahkemesi olarak anlaşılması mümkün olmayıp, sulh hakimi gibi görev yapan adli yargıya mensup bir hakim olarak düşünüldüğü sonucuna varılmaktadır. Yargı düzenimizde henüz böyle bir hakimlik yer almadığından, 1608 Sayılı Kanun uygulaması nedeniyle verilen ceza kararlarına karşı yapılacak itirazların sulh hakimleri tarafından incelenip sonuçlandırılması gerekmektedir. Belediye encümeninin 1608 Sayılı Kanuna göre ceza uygularken, kanunda öngörülen yetkilerini aşmış olması yada bunun iddia edilmiş olması, görevli yargı yerinin tayini konusunda kararı ilgilendiren bir unsur olarak değerlendirilemeyeceğinden varılan bu sonucu etkileyeceği düşünülemez.

Bu görüşe Başkan Muammer Turan ve üye Rüştü Altay katılmamışlardır.

SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre Adli Yargı yerinde çözülmesi gerektiğine, bu nedenle Muş Sulh Ceza Mahkemesinin 19/10/1987 günlü, 1987/142. Müt. sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, Başkan Muammer Turan ve üye Rüştü Altayın karşıoyları ve oyçokluğuyla 12/7/1988 gününde kesin olarak karar verildi.

KARŞIOY YAZISI

Kamu tüzel kişilerinin, özel mallarından olmayıp kamu mallarından olan otogarda tesis edilen büfeler üzerindeki hakları “hususi hukuktaki mülkiyet haklarına benzemez.” İşte istisnai mahiyette olan bu hakların heyeti mecmuası idare hukukuna mahsus bir mülkiyet hakkı olarak vasıflandırılmaktadır” (Ord. Prof. Sıddık Sami Onar İdare Hukukunun Umumi Esasları, üçüncü baskı sahife 1336) 6/1/1982 günlü, 2576 sayılı Kanunla Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri Kurulup faaliyete geçtikten sonra, 15/5/1930 günlü, 1608 sayılı Kanunun, 5/7/1934 günlü, 2575 sayılı kanunla değişik, 5. maddesindeki “mahsus hâkimler” tabirini teleolojik bakımından yani olgu ve olayların maksada elverişlilik ve gaye açısından mütalâa edilmesi bakımından, bir başka anlatımla: bir hukuki hükmün ruh ve manası, ait olduğu hukuk sistemindeki mevkiine ve aynı sistemin diğer hukuki hükümleri ile olan münasebetlerine göre nazara alınıp değerlendirildiğinde; dava konusu ihtilafın idare mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına karşıyım.

Başkan

Muammer TURAN

KARŞIOY YAZISI

Belediyenin kiracısına karşı 1608 ve 6570 sayılı yasalarda mevcut olmayan ve öngörülmeyen bir işlemi, elindeki kamu gücünü kullanarak yapmış olması sebebiyle bu idari işleme karşı açılacak davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği kanaatiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

Üye Rüştü ALTAY