);

Single Blog Title

This is a single blog caption

2918 SAYILI YASADAN KAYNAKLANAN SORUMLULUK DAVASININ ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14

Hukuk Bölümü         2013/1780 E.  ,  2013/1989 K.

  • 2918 SAYILI YASADAN KAYNAKLANAN SORUMLULUK DAVASININ ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Ulaştırma Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av. N.V.               (Adli Yargıda)

Av. Y.K.               (İdari Yargıda)

Davalı     : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. O.K.               (Adli Yargıda)

Av. A.K.               (İdari Yargıda)

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “21.10.2004 tarihinde 34…….. plakalı araç, E-80 otoyolu kuzey yol istikametinde seyir halinde iken Metris kavşağı bölgesinde yapmış olduğu trafik kazası neticesinde, HDİ sigorta A.Ş. tarafından İstanbul İdare Mahkemesi’nde 2005/493 Esas sayı ile Karayolları Genel müdürlüğü aleyhine tazminat davası açılmıştır. İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin E:2005/493, K:2008/133 sayılı ilamına dayanarak Şişli 13. İcra Müdürlüğü’nün E:2008/17248 sayılı dosyasında ödeme yapılmıştır. Yapılan ödeme sonucu Hazine zararı meydana gelmiştir.

Ancak dava konusu trafik kazasının meydana geldiği Metris kavşağı yolu Karayolları Genel Müdürlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında yapılan protokol ile 30.12.2002 tarihinde devredilmiştir. Metris kavşağı çalışması esnasında trafik güvenliğini sağlamanın ve trafik işaretleri yapmanın tamamen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumluluğunda olduğu ve protokol hükümleri gereğince işin yapımı esnasında iş güvenliği ve trafik işaretleme tedbirlerindeki noksanlıklar nedeniyle meydana gelecek her türlü maddi ve hukuki sorumluluk İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait olduğu belirtilmiştir.’’ demek suretiyle, İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin kararına istinaden ödenen 15.008,13 TL’nin rücuen davalıdan tahsili istemiyle 17.11.2009 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesi; 11.02.2010 gün ve E:2009/411, K:2010/29 sayılı kararı ile özetle; “süresinde yapılan yetki itirazı haklı bulunmuş ve bu nedenle dava dilekçesin reddi gerekmiştir.” demek suretiyle davanın yetki yönünden reddine karar vermiş olup, kararın kesinleşmesine müteakip dava dilekçesi İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2010/2 sırasına kayıt edilmiştir.

İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Hakem Sıfatıyla): 01.02.2011 gün ve E:2010/2, K:2011/3 sayılı kararı ile özetle; “…Dava, davalı idarenin hizmet kusuruna dayalı zararın rücuen tazminine yönelik olup, idari eylemden doğan zararların ödettirilmesi davalarına bakmak İdari Yargı’nın görevine girdiğinden, davalı vekilinin bu yöndeki itirazının kabulü ile görev nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

Bu karara karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi (Hakem Sıfatıyla) 14.02.2012 gün, E:2011/5 Hakem, K:2012/2 Hakem sayılı kararı ile özetle; “…Hakem sıfatıyla verilen kararlar 3533 sayılı yazının 6.maddesi gereğince kesin karardır. Ancak Hakem sıfatıyla verilmiş kararlara karşı yeniden tetkiki icap ettirecek haklı sebeplerin mevcudiyeti halinde kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde kararı veren mahkemeye itiraz olunabilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

Hakem sıfatıyla görülen davada verilen görevsizlik kararına itiraz yerinde değildir. Zira davacı idare davalı idarenin hizmet kusuruna dayanmaktadır. İdari eylemden doğan zararların tazmini davalarına bakmak evvelki kararda belirtildiği gibi idari yargının görev alanına girmektedir. Bu itibarla davacı Karayolları Genel Müdürlüğünün 01.02.2011 tarihli, Hakem kararına yaptığı itirazın REDDİNE” karar vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle 23.07.2012 tarihinde bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 2. İdare Mahkemesi: 23.10.2012 gün ve E:2012/324,K:2012/1912 sayı ile özetle; “…İdarelerden birinin diğer idareye karşı rücuen tazminat alacağı şeklinde sebepsiz zenginleşmeden doğan bir alacak davası niteliğinde olan ve tam yargı davasının koşullarını taşımayan iş bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görevinde olduğu sonucuna varılmıştır.’’ demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

Bu karara karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 27.03.2013 gün E:2013/2633, K:2013/4387 sayı ile itirazın reddine karar vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 21.10.2004 tarihinde 34…….. plakalı aracın seyir halinde iken Metris kavşağı bölgesinde yapmış olduğu trafik kazası neticesinde, HDİ sigorta A.Ş.nin Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açtığı dava sonucunda İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin E:2005/493, K:2008/133 sayılı kararı ile hükmedilen 15.008,00 TL tazminatın, bakım ve onarımı protokolle davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bırakılan yolda gerçekleşen kazadan kaynaklandığı iddia edilerek faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı, 08.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayı ve 28.05.2013 gün ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararları ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” Kararına varmıştır. Nihayet, aynı konuda Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararıyla; yasakoyucunun “haklı neden” ve “kamu yararı” gerekçesiyle idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargı organına bırakabileceği, davanın somutunda da 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile bu görevin adli yargıya bırakılmasında Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, maddenin iptal isteminin oy birliğiyle reddine karar vermiştir. Anayasa’nın 158. inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararı, yasakoyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, 2918 Sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin bu nedenle Anayasa’ya aykırı olmadığına dair olup, esası itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasanın 158 inci maddesi uyarınca başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Hakem Sıfatıyla) verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Hakem Sıfatıyla) 01.02.2011 gün ve E:2010/2, K:2011/3 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.12.2013 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

AZLIK OYU 

Davalı Belediyenin karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu meydana gelen kazada, davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemi ile İdari Yargı da dava açılmış,

İdare Mahkemesince yargılama sonucunda “uyuşmazlığın 2918 Sayılı Yasa’nın 110. maddesi gereğince Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği” gerekçesi ile yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilmiş,

Kararın kesinleşmesi üzerine bu kez davacı vekili aynı istekle Adli Yargıda dava

ikame etmiş,

Adli Yargıda Yargılama sonucunda “idarenin hizmet kusuruna dayalı açılan davaların tam yargı davası niteliğinde bulunduğu, İdari Yargıda açılması gerektiği” gerekçesi ile dava dilekçesi yargı yolu yönünden reddedilmiş,

2247 Sayılı Yasa’nın 19.maddesi gereğince görevli yargı kolunun belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmiş karar vermiş,

Yüksek Mahkemece yapılan inceleme sonucunda “2918 Sayılı Yasa’nın 110.maddesi hükümleri gözetildiğinde davanın Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği” düşüncesi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına, Adli Yargının görevli olduğuna oyçokluğuyla kesin olarak karar verilmiştir.

Sayın çoğunluğun uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden düşüncesine iştirak edilmesi mümkün değildir.

Zira;

Davada, davalı Belediyenin karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu zarara neden olan kazanın meydana geldiği iddia edilmektedir.

2918 Sayılı KTK’nın 10.md. “Belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu yollan, trafik düzen ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almakla görevli” olduğuna işaret edilmiş,

TC Anayasası’nın 125/son md. “idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu” kurala bağlanmış,

2577 Sayılı İYUK 2/1 -b md. “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında” sayılmıştır.

Bu durumda belediye sınırlan içindeki yolun yapım, bakım ve onarımının yapılmadığı nedeniyle doğan zararın tazmininin amaçlanmış olması karşısında, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde esas alman idare hukuku kurallarına ve 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Sayın çoğunluk, karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmalden doğan zararda Adli Yargıyı görevli kabul eden görüşünde hukuki dayanak olarak 2918 Sayılı KTK 110/1 md. hükümlerini esas almıştır.

11.01.2011 gün 6099 Sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile 2918 Sayılı KTK 110. maddesine eklenen 1.fıkra ile “işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları Adli Yargıda görülür…” hükmü getirilmiştir.

Sayın çoğunluk görüşünün aksine eldeki uyuşmazlık anılan yasa hükmü kapsamında kalmamaktadır.

Çünkü, 2918 Sayılı KTK 85.maddesinde açıkça belirtildiği gibi yasa motorlu araçların isletilmesinden doğan zararlar nedeniyle işletenin hukuki sorumluluğunu düzenlemektedir.

Yasa hükmünde geçen bu kanundan ve Adli Yargıda görülmesi gereken sorumluluk davaları, 2918 Sayılı Yasa’nın 85.maddesinde düzenlenen motorlu araçların işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı araç işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin davalardır.

Yasa değişikliğinden önce kamu araçlarının işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı kamu idaresinin sorumluluğunun hangi yargı kolunda görüm ve çözümü konusunda yasada bir düzenleme bulunmadığından İdari ve Adli Yargı organları arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını sonlandırmak üzere sözü geçen yasa hükmü getirilmek suretiyle kamu araçlarının verdiği zararlar nedeniyle işletenin sorumluluğunda 2918 Sayılı Yasa’nın amacına uygun olarak Adli Yargıda görüm ve çözüm esası benimsenmiştir.

Açıklanan gerekçelerle uyuşmazlıkta idari yargı görevli olup, benzer ihtilaflarda da idari yargının görevli olduğu Yargıtay 4, 11, 17 Hukuk Dairelerinin istikrarlı kararlarıyla İçtihad edildiği gibi Danıştay kararlarında da uyuşmazlıkta idari Yargının görevli olduğu benimsenmiştir. (Danıştay 10. Daire E 2011/11522, K 2012/5347 sayı, E.2011/10856 K.2013/670 sayı, vs.)

Somut uyuşmazlıkta davanın karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki idarenin hizmet kusuruna dayanmasına,

2918 Sayılı Yasa’nın 110/1 md. motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlardan dolayı işletenini hukuki sorumluluğunun Adli Yargıda görüm ve çözümünü düzenleme altına almasına,

Somut uyuşmazlığın anılan yasa hükmü kapsamında bulunmamasına,

Kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde, 2577 Sayılı IYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde İdari Yargının görevli olmasına göre,

Uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

Karşı Oy

Eyüp Sabri BAYDAR