2247 SAYILI KANUN UYARINCA BAŞVURU RED UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14
Ceza Bölümü 1988/46 E. , 1988/47 K.
- 2247 SAYILI KANUN UYARINCA BAŞVURU RED
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14
“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : K.H.
Sanıklar : 1- M. G.
2- M. Ö.
3- A. K.
OLAY: Sanıklardan M. G.’in İzmir’de tekel deposunda veznedar, M. Ö.’ün ambar memuru ve A. K.’ın fatura kâtibi oldukları ve 1980 yılı Nisan ilâ Haziran aylarında, bir takım faturaların kurumda kalan nüshalarına ilâve yaparak sahtecilikle 112.437 lira idare zararına sebep oldukları ileri sürülerek Türk Ceza Kanununun 64. ve 339/1. maddelerine göre tecziyeleri istemiyle İzmir C. Savcılığı’nın 14.7.1981 günlü, 13584 sayılı iddianamesi ile haklarında kamu davası açılmıştır.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi; 4.12.1984 gününde, esas 1981/366, karar 1984/365 sayı ile; her üç sanığın Türk Ceza Kanununun 64. maddesi yoluyla 339/1 maddesi gereğince mahkûmiyetlerine kararı vermiştir.
Bu karar, gerek sanıklar gerekse C.Savcısı ve müdahil tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 27.3.1986 günlü, 12996/3303 sayılı ilâmla, sanıklar M. G. ve M. Ö. memur olmalarına göre haklarında Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanuna göre açılmış bir dava olmadan, iddianame ile açılan dava üzerine hüküm verilmesinin yolsuzluğu nedeni ile bozulmuştur.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi; 6.6.1986 gününde, 1986/156-147 sayı ile; uyulan Yargıtay bozma ilamı ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 253/4. maddesi uyarınca sanıklar hakkındaki muhakemenin durmasına ve dosyanın Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanuna göre işlem yapılmak üzere ilgili mercie gönderilmesine kararı vermiştir.
İzmir İl İdare Kurulu: 1.4.1987 gününde, 1/132-1987 sayı ile; sanıklar hakkında yeterli kanıt bulunduğundan haklarında Türk Ceza Kanununun 339. maddesine göre kamu davası açılmasına karar vermiştir.
Bu karara karşı sanıklar M. G. ve M. Ö. taraflarından vaki itiraz üzerine Danıştay 2. Dairesi: 2.3.1988 gününde, esas 1987/1682, karar 1988/896 sayı ile; Tekel idaresi personelinin işlemiş olduğu bir suçtan dolayı yapılacak cezai kovuşturmada Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığı cihetle Cumhuriyet Savcılığı’nca genel hükümlere göre kovuşturma yapılması gerektiğinden, sanıklar hakkındaki yöntem ve esasa aykırı bulunan il yönetim kurulu kararının bozulmasına ve genel hükümler uyarınca kovuşturma yapılmak üzere dosyanın yetkili Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmesine karar vermiştir.
İzmir Cumhuriyet Savcılığı: 2.5.1988 gününde, 1988/3861-328 sayı ile; sanıkların Türk Ceza Kanununun 64/1., 203., 80., 227/2. maddelerine göre tecziyeleri istemiyle, aynı olay hakkında yeni bir kamu davası açmıştır.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi: 22.6.1988 gününde, 1988/133-133 sayı ile; Yargıtay 6. Ceza Dairesinin verdiği bozma kararında belirtilen gerekçeyle Danıştay kararındaki gerekçe açısından olumsuz uyuşmazlık meydana geldiğini belirterek, usuli muamelelerin durdurulmasına ve ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.
İnceleme ve Gerekçe: Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümü Muammer Turan’ın Başkanlığında, Mebrure Gözdemir, Adnan Hamzaoğulları, Yavuz T. Özgen, Nursafa Pandar, Erkan Başeren ve Dr.Önder Ayhan’ın katılmaları ile yaptığı 14.11.1988 günlü toplantıda, geçici raportör Hakim İsmet Köker’in raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya, Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Yardımcı Adnan Hekimoğlu’nun Uyuşmazlık Mahkemesinin görev alanına giren bir görev uyuşmazlığı oluşmadığından başvurunun reddi gerektiği, Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı İlhan Dinç’in, anlaşmazlığın çözümünün Uyuşmazlık Mahkemesinin görev alanına girdiği ve davada adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Daha önce, memurların bir kısım suçlarına adli yargı mercileri bakmaz iken, 4.2.1329 (1913) tarihli “Memurin Muhakematı Hakkında Kanun”un 1 inci maddesi: “Memurinin vazifei memuriyetlerinden münbaiz veya vazifei memuriyetlerinin ifası sırasında hadis olan cürümlerinden dolayı icrayı muhakemeleri şeraiti atiye dairesinde mehakimi adliyeye aittir” hükmünü getirmiştir. Bu kanuna göre: memurlardan birinin görevi sırasında veya görevinden dolayı suç işlediği “gerek doğrudan doğruya ve gerek bir şikayet ve ihbar ve iddia üzerine anlaşıldıkta” o memurun kanunda gösterilen yetkili amiri tarafından “bizzat veya bilvasıta” ilk tahkikat yapılmakta; fezlekeli tahkikat evraki, yine kanunda gösterilen usul uyarınca, ilçe veya il idare kurulları ile “daireleri erkanından teşkil edilecek heyetlere” veya “Şurayı Devlet Mülkiye Dairesine” tevdi edilmekte; bu kurullarca “tetkikatı idariyede” bulunulmakta, “memuru maznunun lüzumu veya men’i muhakemesine karar” verilmekte; lüzumu muhakeme kararları itiraz üzerine; men’i muhakeme kararları ise itiraz edilmese dahi üst kurullarca incelenip yeni bir “mazbata” ya bağlanmakta; bu mazbatalarda gerek görüldüğü takdirde ve ancak bu safhalardan sonra adli yargı mercilerinde kamu davası açılıp son tahkikat sürdürülmektedir.
4.6.1930 günlü, 1684 Sayılı Kanunun 1 inci maddesinde: “umumi mahkemeler, karar hakimleri ve müstantiklerle idare heyetleri vesair kaza selahiyetini haiz makamlar arasında vazife ve selahiyet sebebiyle hadis olacak ihtilafların halli, Temyiz Mahkemesi Ceza Heyeti umumiyesine aittir” hükmü yer aldığından; 9 Temmuz 1945 günlü ve 4788 sayılı “Uyuşmazlık Mahkemesi Kurulması Hakkında Kanun” dan sonra da ve 12.6.1979 günlü, 2247 sayılı “Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun” yürürlüğe girinceye kadar; idare kurulları ve Danıştay ile adli yargı merciileri arasındaki bu husustaki uyuşmazlıkların, istisnasız, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca halledildiği (çözümlendiği); Bu arada 9.7.1961 günlü, 334 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 142. maddesi ile kabul edilen: “Uyuşmazlık Mahkemesi görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir” hükmünden sonra; 4.6.1930 günlü ve 1684 sayılı Kanuna karşı açılan davanın, Anayasa Mahkemesinin 20.6.1964 günlü, E.1963/88 ve K:1964/44 sayılı kararı ile reddedildiği, anlaşılmaktadır.
12.6.1979 günlü, 2247 Sayılı Kanunun 14. maddesine göre: “olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı merciilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri gerekir”. Halbuki, Memurin Muhakematı Hakkında Kanun hükümlerine göre gerek idare kurullarının gerekse Danıştay’ın yaptıkları “tetkikatı idariye” sonunda verdikleri lüzum veya meni muhakeme veya görevsizlik kararları ve bu hususta düzenledikleri “mazbata” lar, bir kamu davası üzerine ve o dava sebebiyle değil; kamu davsından önceki ve “Kamu davasının Hazırlanması” safhasına ait olup; 21.5.1985 günlü, 3206 sayılı, “1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” da “ilk tahkikat” ve “Son Tahkikatın Açılması Kararı” ile ilgili Usul Kanunu Hükümlerini (171-205 maddeleri) ilga etmiş bulunmaktadır. Bu nedenlerle sözkonusu uyuşmazlığın Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözülmesi, Uyuşmazlık Mahkemesinin görev alanına girmeyen ve yöntemine uymayan istemin, 2247 sayılı Kanunun 27. maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu görüşlere Mebrure Gözdemir, Nursafa Pandar ve Dr. Önder Ayhan katılmamışlardır
SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre, Uyuşmazlık Mahkemesinin görev alanına giren oluşmuş bir görev uyuşmazlığı bulunmadığından başvurunun reddine, Mebrure Gözdemir, Nursafa Pandar ve Dr. Önder Ayhan’ın karşı oylarıyla ve oyçokluğu ile 14.11.1988 gününde kesin olarak karar verildi.