);

Single Blog Title

This is a single blog caption

TUNCELI ILINDE POLIS MEMURU OLARAK GÖREV YAPAN DAVACININ NÖBET HIZMETI SIRASINDA MEYDANA GELEN TERÖRIST SALDIRI NETICESINDE YARALANMASINDAN DOLAYI TARAFINA VAZIFE MALÜLLÜĞÜ AYLIĞI BAĞLANMASI ISTEMIYLE YAPTIĞI BAŞVURUNUN REDDINE ILIŞKIN IŞLEMIN IPTALI ILE, ANILAN OLAYIN GERÇEKLEŞTIĞI TARIHTEN ITIBAREN HAK EDILEN VAZIFE MALÜLLÜĞÜ AYLIĞININ YASAL FAIZIYLE BIRLIKTE ÖDENMESINE HÜKMEDILMESI ISTEMIYLE AÇTIĞI DAVANIN, İDARİ YARGI YERİNDE UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14

Hukuk Bölümü         2014/10 E.  ,  2014/38 K.

  • TUNCELI ILINDE POLIS MEMURU OLARAK GÖREV YAPAN DAVACININ NÖBET HIZMETI SIRASINDA MEYDANA GELEN TERÖRIST SALDIRI NETICESINDE YARALANMASINDAN DOLAYI TARAFINA VAZIFE MALÜLLÜĞÜ AYLIĞI BAĞLANMASI ISTEMIYLE YAPTIĞI BAŞVURUNUN REDDINE ILIŞKIN IŞLEMIN IPTALI ILE, ANILAN OLAYIN GERÇEKLEŞTIĞI TARIHTEN ITIBAREN HAK EDILEN VAZIFE MALÜLLÜĞÜ AYLIĞININ YASAL FAIZIYLE BIRLIKTE ÖDENMESINE HÜKMEDILMESI ISTEMIYLE AÇTIĞI DAVANIN, İDARİ YARGI YERİNDE
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : İ.Ç.

Vekili       : Av. O.C.

Davalı      : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili     : Av. O.S.

O L A Y  : Davacı vekili, dava dilekçesinde, Tunceli İlinde polis memuru olarak görev yapan müvekkilinin nöbet hizmeti sırasında meydana gelen terörist saldırı neticesinde yaralanmasından dolayı tarafına vazife malüllüğü aylığı bağlanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Vazife Malüllüğü Tespit Kurulunun 6.6.2011 gün ve 106 sayılı işlemin iptali ile anılan olayın gerçekleştiği tarihten itibaren hak edilen vazife malüllüğü aylığının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 6. İDARE MAHKEMESİ: 8.9.2011 gün ve E:2011/1669, K: 2011/1278 sayı ile, 5510 sayılı Yasanın 101. maddesinden sözederek, uyuşmazlığın anılan Yasa hükmü uyarınca adli yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 4. İŞ MAHKEMESİ: 2.11.2012 gün ve E:2012/101, K: 2012/1681 sayı ile, 5510 sayılı Kanun’un geçici  7. maddesindeki, bu Kanunun yürürlük tarihine kadar … 5434 sayılı Kanunlara … tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirileceği; yine, 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesindeki, bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının  (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının  (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı; 5510 sayılı Kanunun 101. maddesindeki, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğine ilişkin düzenlemeler ile; mülga 506 sayılı Kanunun 134. maddesindeki, bu Kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceğine ilişkin düzenleme birlikte değerlendirildiğinde; somut uyuşmazlıkta davacının 5510 sayılı yasa yürürlüğe girmeden önce 5434 sayılı kanun hükümlerine tabi olarak çalışmaya başladığından eldeki davada, 5510 sayılı Kanun ye 506 sayılı Kanun hükümlerinin uygulama yerinin bulunmadığı; uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı gerekçesiyle yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilice temyiz edilmiştir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 29.3.2013 gün ve E: 2013/1223, K: 2013/6188 sayı ile hükmün onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri Baydar, Ali Çolak, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT‘nun katılımlarıyla yapılan 27.01.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosya aslı ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Tunceli ilinde polis memuru olarak görev yapan davacının nöbet hizmeti sırasında meydana gelen terörist saldırı neticesinde yaralanmasından dolayı tarafına vazife malüllüğü aylığı bağlanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile, anılan olayın gerçekleştiği tarihten itibaren hak edilen vazife malüllüğü aylığının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47.maddesi ”Vazife Malullüğü” nü düzenlemekte olup, maddenin 1.fıkrasında; ”…25 inci maddede belirtilen malûllük; sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada veya vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir.” hükmü yer almaktadır.

5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Dosyanın incelenmesinden, 774194260 Emekli Sandığı sicil numarası ile Emniyet Genel Müdürlüğü Kırıkkale Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü Kadrosunda Polis Memuru olarak görev yapan davacının, Tunceli Emniyet Müdürlüğü Şehit Cemalettin Özdemir Polis Merkezi Amirliği kadrosunda çevre koruma nöbetçisi olarak görev yapmakta iken 23.10.2010 tarihinde saat 22.00 sıralarında terör örgütü mensuplarınca düzenlenen silahlı saldırı sonucu yaralanması sonrası Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesince düzenlenen 8.2.2011 tarih ve R110000764 sayılı raporu ile dosyasında mevcut raporları, Sağlık Kurulunca 27.5.2011 tarihinde incelenerek malul olmadığına karar verildiğinden, hakkında 5510 sayılı Yasa’nın 47 nci madde 1 inci fıkrasının vazife malüllüğü hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığına karar verildiği ve bu işlemin iptali istemiyle davayı açtığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce  emekli sandığı iştirakçisi olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 6. İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın görüm ve çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 6. İdare Mahkemesinin 8.9.2011 gün ve E:2011/1669, K:2011/1278 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.01.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.