);

Single Blog Title

This is a single blog caption

TRAFIKTE SEYIR HALINDEYKEN, KARAYOLUNDAKI ÇUKURLAR NEDENIYLE OLUŞTUĞU ILERI SÜRÜLEN KAZADA YAKINLARINI KAYBEDEN DAVACILAR TARAFINDAN, UĞRANILAN MANEVI ZARARIN TAZMINI ISTEMIYLE AÇILAN DAVANIN, ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14

Hukuk Bölümü         2013/788 E.  ,  2013/1273 K.

  • TRAFIKTE SEYIR HALINDEYKEN, KARAYOLUNDAKI ÇUKURLAR NEDENIYLE OLUŞTUĞU ILERI SÜRÜLEN KAZADA YAKINLARINI KAYBEDEN DAVACILAR TARAFINDAN, UĞRANILAN MANEVI ZARARIN TAZMINI ISTEMIYLE AÇILAN DAVANIN, ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1- E.A., 2- A.Ö., 3- M.S.A.

Vekili      : Av. İ.K.

Davalı     :  Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av.Z.Ö.

O L A Y : Davacılar vekili, dava dilekçesinde, 03.08.2010 tarihinde sürücü S.C.A.’ın sevk ve idaresindeki 75………. plakalı aracın, 25/03 sayılı il yolu üzerinde Oltu’dan Narman istikametine seyir halinde iken, 25- 03/038+620 metreye gelindiğinde yol üzerinde biriken suyun ve yine kazanın meydana geldiği yolda (50x70x8) cm ebadındaki çukurun etkisiyle sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, aracın şarampole yuvarlandığını, müvekkillerinden M. ve A.’nin annesi, E.’in ise eşi olan A.A.’ın yaşamını yitirdiğini; Oltu Cumhuriyet Başsavcılığınca kaza hakkında soruşturma başlatıldığını, soruşturma kapsamında Ankara Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda; araç sürücüsü olan S.C.A.’ın tali kusurlu olduğu, kazanın meydana geldiği bölümdeki münferit çukuru onarmayan kurum ile suyu yola salan şahıs olan M.K.’ın asli kusurlu olduklarının tespit edildiğini;  daha sonra şüpheliler hakkında kamu davası açıldığını; kazanın meydana geldiği yerin Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluk sahasında olması ve söz konusu yolda bulunan çukurların Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından onarılmaması nedeniyle Karayolları Genel Müdürlüğü ile yine bu yola su salan kişi olan M.K. iş bu trafik kazasında müştereken ve müteselsilen asli kusurlu olarak sorumlu olduğunu, dolayısıyla müvekkillerinin uğramış oldukları manevi zararlarının davalılarca karşılanmasının gerektiğini ifade ederek;  fazlaya ilişkin her türlü hukuksal hakları saklı kalmak kaydıyla; A.A.’ın eşi olan E.A. için 25.000,00 TL, kızı A.Ö. için 15.000,00 TL, oğlu M.S.A. için 15.000,00 TL  olmak üzere; toplamda 55.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle, Karayolları Genel Müdürlüğü  ile  M.K.cı aleyhine 14.2.2012 tarihli dilekçe ile adli yargı yerinde dava açmış;  Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi, 28.9.2012 gün ve E: 2012/85  sayı ile  davanın  Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden tefrik etmiş; dava dosyası anılan İdare yönünden E:2012/513 sayılı esasına kaydedilmiştir.

                ANKARA 23.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11.12.2012 gün ve E:2012/513, K:2012/556 sayı ile, trafik kazasında ölenin yakınları tarafından talep edilen manevi tazminat  istemine ilişkin davada; davacıların murisinin ölmesinin idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığının iddia edildiği, HMK.nun 3.maddesinde “Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemeleri bakar…” denilmişse de, bu maddenin yargılama sırasında Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini, uyuşmazlığın çözümünde idare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle; yargı yolu yönünden davanın reddine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacılar vekili,   Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı;  aynı istemle 8.10.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 6.İDARE MAHKEMESİ: 22.10.2012 gün ve E: 2012/1609, K: 2012/2664 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 14.maddesi ile değişik 110.maddesinde ; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet  verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği; motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmüne yer verildiği; dava dosyasının incelenmesinden; davacıların murisi olan kişinin vefatı ile sonuçlanan trafik kazası nedeniyle manevi zarara uğranıldığından bahisle tazminat istemiyle açılan davanın, idare mahkemesinin görevine giren iş ve işlemlerden olmadığı; 2918 sayılı Kanunun 110.maddesi ile belirlenen sorumluluk davaları niteliğinde olduğu dolayısıyla adli yargı yerlerince çözüme bağlanması gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı Kanunun 15/1 -a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 30.9.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının; davacılar vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği;  adli yargı dava dosyasının bir suretinin de davacılar vekili tarafından İdare mahkemesinin dosyasının içerisine konulmuş olduğunun görüldüğü ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı M. Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, trafikte seyir halindeyken, karayolundaki çukurlar nedeniyle oluştuğu ileri sürülen kazada yakınlarını kaybeden davacılar tarafından,  uğranılan  manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, Yetki  ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; Kanunun 7. maddesinde,  Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve Yetkilerinin neler olduğu sayılmıştır.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet  verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve Yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin Yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev Yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.12.2012 gün ve E:2012/513, K:2012/556 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.9.2013 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞIOYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY

Davalı İdarenin karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu meydana gelen kazada, davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemi ile Adli Yargı İlk Derece Mahkemesinde dava açılmış,

Adli Yargıda yapılan yargılama sonucunda “İdarenin Hizmet Kusuruna dayalı açılan davaların tam yargı davası niteliğinde bulunduğu, idari yargıda açılması gerektiği” gerekçesi ile dava dilekçesi yargı yolu yönünden reddedilmiş,

Kararın kesinleşmesi üzerine bu kez davacı vekilince aynı istekle İdari Yargıda dava ikame edilmiş,

İdare Mahkemesince yargılama sonucunda “uyuşmazlığın 2918 Sayılı Yasa’nın 110. maddesi gereğince Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği” gerekçesi ile yargı yolu yönünden davanın reddine, karar verilmiş,

Kararın kesinleşmesi üzerine 2247 Sayılı Yasa’nın 19.maddesi gereğince görevli yargı kolunun belirlenmesi için dosya Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmiş,

Yüksek Mahkemece yapılan inceleme sonucunda “2918 Sayılı Yasa’nın llO.maddesi hükümleri gözetildiğinde davanın Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği” düşüncesi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına, Adli Yargının görevli olduğuna oyçokluğuyla kesin olarak karar verilmiştir.

Sayın çoğunluğun uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden düşüncesine iştirak edilmesi mümkün değildir.

Zira; Davada, davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu zarara neden olan kazanın meydana geldiği iddia edilmektedir.

2918 Sayılı Yasanın KTK’nm 7.md. “Karayolları Genel Müdürlüğünün Yapım ve Bakımından sorumlu olduğu Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri alma ve aldırmanın” İdarenin görev ve yetkileri arasında bulunduğuna işaret edilmiş,

6001 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkındaki kanunun 4.md. “Hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarımını yaptırmak, işletmek ve işlettirme” Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri arasında gösterilmiş,

TC Anayasası’nın 125/son md. “idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu” kurala bağlanmış,

2577 Sayılı IYUK 2/1-b md. “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında” sayılmıştır.

Bu durumda Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluk alanındaki yolun yapım, bakım ve onarımınm yapılmadığı nedeniyle doğan zararın tazmininin amaçlanmış olması karşısında, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde esas alman idare hukuku kurallarına ve 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Sayın çoğunluk, karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmalden doğan zararda Adli Yargıyı görevli kabul eden görüşünde hukuki dayanak olarak 29JJ£xSayılı KTK 110/1 md. hükümlerini esas almıştır.

11.01.2011 gün 6099 Sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile 2918 Sayılı KTK 110. maddesine eklenen 1.fıkra ile “inleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları Adli Yargıda görülür… ” hükmü getirilmiştir.

Sayın çoğunluk görüşünün aksine eldeki uyuşmazlık anılan yasa hükmü kapsamında kalmamaktadır.

Çünkü, 2918 Sayılı KTK 85.maddesinde açıkça belirtildiği gibi yasa motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlar nedeniyle işletenin hukuki sorumluluğunu düzenlemektedir.

Yasa hükmünde geçen bu kanundan ve Adli Yargıda görülmesi gereken sorumluluk davaları, 2918 Sayılı Yasa’nın 85.maddesinde düzenlenen motorlu araçların işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı araç işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin davalardır.

Yasa değişikliğinden önce kamu araçlarının işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı kamu idaresinin sorumluluğunun hangi yargı kolunda görüm ve çözümü konusunda yasada bir düzenleme bulunmadığından İdari ve Adli Yargı organları arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını sonlandırmak üzere sözü geçen yasa hükmü getirilmek suretiyle kamu araçlarının verdiği zararlar nedeniyle işletenin sorumluluğunda 2918 Sayılı Yasa’nın amacına uygun olarak Adli Yargıda görüm ve çözüm esası benimsenmiştir.

2918 sayılı yasanın 110. maddesinde yapılan yasa değişikliğine ilişkin Hükümet gerekçesi de getirilen yeni hükmün bu nedenle maddeye eklendiğini teyit etmektedir.

Açıklanan gerekçelerle uyuşmazlıkta idari yargı görevli olup, benzer ihtilaflarda da idari yargının görevli olduğu Yargıtay 4, 11, 17 Hukuk Dairelerinin istikrarlı kararlarıyla Içtihad edildiği gibi Danıştay kararlarında da uyuşmazlıkta İdari Yargının görevli olduğu benimsenmiştir. (Danıştay 10. Daire E 2011/11522, K 2012/5347 sayı vs.)

Somut uyuşmazlıkta davanın karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki idarenin hizmet kusuruna dayanmasına,

2918 Sayılı Yasa’nın 110/1 md. motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlardan dolayı işletenini hukuki sorumluluğunun Adli Yargıda görüm ve çözümünü düzenleme altına almasına,

Somut uyuşmazlığın anılan yasa hükmü kapsamında bulunmamasına,

Kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde, 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde İdari Yargının görevli olmasına göre,

Uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

                                                                                                                             Üye

                                                                                                                 Eyüp Sabri BAYDAR