);

Single Blog Title

This is a single blog caption

POSTAYA VERILEN BELGELERIN ULAŞTIRILMAMASI NEDENIYLE ÖDENEN IDARI PARA CEZASI TUTARININ POSTA İDARESINCE TAZMININE YÖNELIK BULUNAN DAVA BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ, İDARE MAHKEMELERİ VE VERGİ MAHKEMELERİNİN KURULUŞU VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN (2576) Madde 5

Hukuk Bölümü         2005/8 E.  ,  2005/26 K.

  • POSTAYA VERILEN BELGELERIN ULAŞTIRILMAMASI NEDENIYLE ÖDENEN IDARI PARA CEZASI TUTARININ POSTA İDARESINCE TAZMININE YÖNELIK BULUNAN DAVA
  • BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ, İDARE MAHKEMELERİ VE VERGİ MAHKEMELERİNİN KURULUŞU VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN (2576) Madde 5

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Ç.Tem.ve Güv. Hizm. Tur. Gıda Tic. ve San. Ltd. Şti

Davalı            : PTT Genel Müdürlüğü

Vekilleri         : Av. F. K. -Av. F. Ö.

O  L  A  Y       : Edirne’de faaliyet gösteren davacı Şirket tarafından, Türk Ticaret Bankası Silivri Şubesindeki çalışanı ile ilgili Nisan 2002 ayına ait bildirge ve 2002/1. dönem 4 aylık bordro, 23.5.2002 gün ve 07531 sayılı posta kabul numarası ile iadeli taahhütlü olarak Edirne Postanesinden SSK İstanbul Sigorta Müdürlüğüne gönderilmiş, ancak belirtilen belgelerin Posta İdaresince ulaştırılmaması nedeniyle anılan Sigorta Müdürlüğünce 444.001.500.- TL idari para cezası verilerek davacı Şirkete bildirilmiş olup, bu  ceza anılan Şirketçe 4.2.2003 tarihinde ödenmiştir.

Davacı Şirket tarafından, PTT personelinin ihmali sonucu haksız yere ödenen idari para cezası tutarının Posta İdaresince kendilerine ödenmesi için yapılan başvurunun cevap verilmeyerek reddi üzerine, 444.001.500.- liranın ödendiği tarihten itibaren faiziyle birlikte Posta İdaresinden tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 27.5.2003 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

Davalı PTT Genel Müdürlüğü vekilince, birinci savunma dilekçesinde davada adli yargının görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

EDİRNE İDARE MAHKEMESİ TEK HAKİMİ; 8.8.2003 gün ve E:2003/693 sayı ile 2576 sayılı Yasanın 5. maddesinde İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derece Danıştay’da çözümlenecek davalar dışındaki iptal ve tam yargı davalarını çözümleyeceği hükmüne yer verildiği , olayda davanın, davalı idarenin iadeli taahhütlü posta gönderimini adresine ulaştırmayarak hizmet kusuru işlediği gerekçesiyle açılmış bir tam yargı davası olduğu görüldüğünden, adli yargının görevli olduğu yönündeki görev itirazının yerinde olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle görevlilik kararı vermiştir.

Davalı PTT Genel Müdürlüğü vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari Dava türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik (1/c) bendinde, “Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar”ın idari davalar arasında sayıldığı, davanın davacının İstanbul SSK Sigorta Müdürlüğü’ne gönderilmek üzere 23.5.2002 tarihinde davalı idareye teslim edilen Nisan 2002 ayına ait bildirgenin kuruma teslim edilmemesi sonucu ödediği 444.001.500.-TL nin yasal faizi ile birlikte tazmini isteminden ibaret olduğu, davanın çözümü için, sözleşmenin idari sözleşme mi yoksa özel nitelikte bir sözleşme mi olduğunun tespiti gerektiği, idari sözleşmelerin, konusu bir kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin bulunan ve hüküm ve koşulları itibariyle idareye üstün hak ve yetkiler tanıyan; dolayısıyla idarenin kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı hareket edebilme yetkilerini içeren sözleşmeler olduğu, bu nitelikte olmayan diğer sözleşmelerin ise, genelde özel hukuk alanında özel hukuk kurallarına göre düzenlendiği, PTT’nin 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi ve anılan KHK çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulmuş bir kamu iktisadi kuruluşu olduğu, 9.11.1984 gün ve 18570 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ana Statünün 3/2. maddesinde Kurumun KHK ve Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğunun hüküm altına alındığı, PTT idaresinin gördüğü kamu hizmetinde kurum ile özel şirket arasında bir akdi ilişki bulunduğu, şirketin ücret karşılığında idareden bir hizmetin yapılmasını istediği, davacının da bu akit içinde yer aldığı, PTT’nin kamu kurumu ve görülen hizmetin kamu hizmeti olmasının, bu hukuki ilişkinin akdi olma niteliğini değiştirmediği, olayda, hizmeti gören yönetimin eyleminden doğan bir zararın varlığı karşısında, özel hukuk alanını ilgilendiren bu davanın, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasanın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinden istemiştir.

Başkanlıkça 2247 sayılı Yasanın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre Danıştay Başsavcılığından da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 5584 sayılı Posta Kanununun 2’nci maddesinde açık ve kapalı mektupların ulaştırılmasının PTT idaresinin tekeli altında olduğunun belirtildiği, Posta Telgraf ve Telefon İşletmesi Genel Müdürlüğü (PTT) Ana Statüsünün 4’üncü maddesinin 1/A bendinde de, 5584 sayılı Posta Kanunu ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu ile diğer kanunlarda tekel olarak verilen, yurdun her tarafında açık ve kapalı mektuplar ve posta kartlarını kabul etmek, taşımak ve dağıtmak işinin, kuruluşun amacı ve faaliyet konuları arasında sayıldığı, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı üzere, kamu hizmetini yürütmekle görevli kılınmış bir kamu kurumunun kendisini görevli kılan yasalarda gösterilen hizmetlerden birinin yürütülmesi sırasında kişilere verdiği zararın tazmini isteğine ilişkin davada, kamu hizmetinin yöntemine uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun olarak işletilip işletilmediğinin ve hizmet kusuruyla zarara sebep olunup olunmadığının saptanması görevinin idari yargı yerine ait olduğunun kabul edildiği, dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin süresinde göndermekle yükümlü bulunduğu SSK prim bildirgelerinin, Edirne Posta İşletmesinden iadeli taahhütlü olarak, ilgili İstanbul Sigorta Müdürlüğüne gönderilmek üzere postaya verilmesine karşın, süresinde ulaştırılmamasının ve bu nedenle kesilen para cezasının, hizmet kusuruna dayalı bulunduğu ileri sürülerek davalı idarece ödenmesi istemiyle dava açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, söz konusu Yasa ve Ana Statüsü gereği, kapalı zarf ile mektup (belge) gönderme  hizmetinin tekel niteliğinde anılan PTT  idaresine verilmiş bir kamu hizmeti olması ve mektupların (bildirge) yerine süresinde ulaştırılmamasında yönetimin hizmet kusuru bulunduğu savı ile dava açılması karşısında, olayda, sözleşmeden doğan bir uyuşmazlığın varlığının kabulüne hukuksal olanak bulunmaması nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü  Kanununun 2’nci maddesinde öngörülen tam yargı davası niteliklerini taşıyan bu davanın görüm ve çözümünde genel idari yargının görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesine göre yapmış olduğu başvurunun reddi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE   : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Cafer ŞAT’ın Başkanlığında Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Esen EROL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 4.4.2005 günlü toplantısında;

I- İLK İNCELEME  : : Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı PTT Genel Müdürlüğü vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Murat H. YURDAKÖK’ün davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Danıştay Başsavcısının davada idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün yazılı düşünceleri doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, iadeli taahhütlü olarak gönderilen belgelerin ulaştırılmaması nedeniyle SSK.’ya ödenen idari para cezası tutarının Posta İdaresinden tahsiline hükmedilmesi isteminden ibarettir.

1953 tarih ve 6145 sayılı Kanun ile “Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve telefon İşletmesi” kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun10.6.1994tarih ve 4000 sayılı Kanunla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler Posta İşletmesi Genel Müdürlüğünce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmış;27.1.2000tarih  4502 sayılı Kanun ile de “Türkiye Cumhuriyeti Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü” adını almış olup,22.2.2000tarih ve 23972 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ana Statü’nün “Hukuki Bünye” başlıklı 3. maddesinin 1 numaralı bendinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan Türkiye Cumhuriyeti Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğünün, tüzel kişiliğe sahip faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir Kamu İktisadi Kuruluşu olduğu belirtilmiş ve aynı maddenin 2 numaralı bendinde de, 233 sayılı KHK. ve bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret edilmiştir.

Buna göre, Posta ve Telgraf Teşkilatı, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kuruluşu ise de, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılındığı açıktır.

Bu durumda, posta hizmetini yürüten Kuruluş ile bu hizmetten ücreti karşılığında yararlananlar arasındaki hukuki ilişkinin, Kuruluşun günlük iktisadi faaliyetlerinden doğan bir özel hukuk ilişkisi niteliğini taşıdığında kuşkuya yer yoktur.

Nitekim, posta faaliyeti sırasında doğan zararlardan dolayı Kuruluşun sorumluluğu ve sınırları ile ödenecek tazminatın miktarları, 1950 tarih ve 5584 sayılı Posta Kanunu’nun IV. Bölümünde yer alan 46-55. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Belirtilen durum karşısında, olayda bir idari işlem ya da eylemden doğmuş bir zarar sözkonusu olmayıp, posta göndericisinin uğradığı zarardan dolayı Kuruluşun tazmin yükümlülüğünün saptanmasına ilişkin bulunan davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan başvurunun kabulü gerekmektedir.

SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Edirne İdare Mahkemesi Tek Hakimi’nce verilen 8.8.2003 gün ve E:2003/693 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ kaldırılmasına, 4.4.2005 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.