);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : Trafik kazası sonucu sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO      : 2014 / 1165

KARAR NO  : 2015 / 40

KARAR TR   : 2.2.2015

ÖZET : Trafik kazası sonucu sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

           Davacı       : G. Sig. A.Ş.

           Vekili        : Av.N. C.A.

           Davalı        : Karayolları Genel Müdürlüğü

           Vekilleri     : Av. C. S., Av.M. Ş. A.

           O L A Y : Davacı şirket vekili, dava dilekçesinde; müvekkil şirkete kasko sigortası bulunan ve sürücü E.S.ye ait olan 36 EF 008 plakalı aracın, 22.07.2011 tarihinde Kars’a doğru seyir halinde iken, Selim-Kars arasındaki davalı kurumca yapılan yol yapım çalışmaları nedeniyle açılan çukura düşmesi sonucu meydana gelen trafik kazası neticesinde hasar gördüğünü; trafik kazası tespit tutanağına göre; kazanın oluşumunda yol yapımından sorumlu kuruluşun, 2918 sayılı KTK’nun 13/b maddesini ihlâl etmiş olması nedeniyle asli kusurlu olduğunu; yol yapımıyla ilgili işaretleme ve güvenlik tedbirlerini almayarak kazaya sebebiyet veren davalı kurumun kusuru nedeniyle, müvekkili kurumca sigortalısına 31.000 TL tazminat bedeli ödendiğini; ekspertiz raporlarında da belirtildiği üzere kaza nedeniyle araçta meydana gelen hasar bedelinin 14.875 TL. olduğunu; davalı kurumun % 100 kusuru nedeniyle, müvekkili şirketçe araç bedeli olan 31.000 TL’lik tazminatın 21.09.2011 tarihinde sigortalıya ödendiğini; müvekkili şirketin sigortalısının hak ve hukukuna halef olmasından mütevellit zararını davalı kurumdan talep etmesinin, halefiyet müessesesinin doğal bir sonucu olduğunu; Karayolları Genel Müdürlüğü’ne yapmış oldukları başvurularının sonuçsuz kaldığını ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; KDV dahil olmak üzere rücu tazminatı olan 14.875 TL’nin ödeme günü olan 21.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle 10.1.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ;19.6.2012 gün ve E:2012/20, K:2012/325 sayı ile, davacı tarafından davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine hizmet kusuruna dayanılarak açılan davanın 2577 İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi uyarınca İdari Yargının görev alanında kaldığından, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı şirket vekili bu kez, aynı istemle 28.5.2013 tarihinde idari yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 1.İDARE MAHKEMESİ: 10.7.2013 gün ve E:2013/750, K:2013/785 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1’inci maddesinde; bu kanunun amacının, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu, 2’nci maddesinde; bu kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı, bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı, ancak aksine bir hüküm yoksa; a) karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, b) erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu kanun hükümlerinin uygulanacağı, 10’uncu maddesinde; yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak; gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak; karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek; karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmanın belediye trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğunun hükme bağlandığı; öte yandan 2918 sayılı kanunun 19.01.2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı kanunun 14’üncü maddesiyle değişik 110’uncu maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmü, geçici 21’inci maddesinde ise “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda-ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” Hükmünün  getirildiği; diğer tarafından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Olumsuz görev uyuşmazlığı” başlıklı 14’üncü maddesinde “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. / Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmü, “Yargı merciince yapılacak işlemler” başlıklı 15’inci maddesinde ise “Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyaları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra, ceza davalarında doğrudan doğruya diğer davalarda ise taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenir.” hükmüne yer verildiği;  dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından 53956466 poliçe numarası ile sigortalanan 36 EF 008 plakalı aracın 22.07.2011 tarihinde Kars’a doğru seyir halinde iken Selim-Kars yolunda davalı idarece yapılan yol çalışmaları sırasında açıldığı iddia edilen çukura düşmesi neticesinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucunda, olayda davalı idarenin % 100 kusurlu bulunduğu iddiasıyla sigortalısına ödediği 14.875,00 TL’nin 21.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle ilk olarak Ankara 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, bu davanın 19.06.2012 günlü, E:2012/20, K:2012/325 sayılı kararla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddi üzerine Ankara idare Mahkemesinde açıldığı ve bu mahkemenin de Erzurum İdare mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle dava dosyasını yetkisizlik kararıyla mahkemelerine gönderdiğinin anlaşıldığı;  olayda, görev ret kararı üzerine görülmekte olan bu davanın açıldığı 28.05.2013 tarihi itibariyle yukarıda yer verilen 2918 sayılı kanunun 110’uncu maddesi uyarınca, bakılan uyuşmazlığın çözümünde adli yargı görevli olduğundan, davanın görev yönünden reddinin gerektiği; nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 06.02.2012 günlü, E:2012/3, K:2012/29 sayılı kararır da bu yönde bulunduğu gerekçesiyle; davanın görev yönünden reddine karar vermiş; yapılan itiraz Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin 25.9.2013 gün ve E:2013/532, K:2013/446 sayılı kararıyla reddedilerek karar onanmış; karar düzeltme istemi de aynı Mahkemenin 31.12.2013 gün ve E:2013/706, K:2013/707 sayılı kararıyla reddedilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ertuğrul ARSLANOĞLU,  Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.2.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre,  adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme aykırı olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği; dosya içerisinde uyuşmazlığı çözmeye yeterli bilgi ve belgelerin olması nedeniyle adli yargı dosyasının istenilmediği; adli yargı kararının kesinleşme durumunun ise Mahkemesinden sorulduğu ve sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

  1. a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,
  2. b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,
  3. c) (Mülga: 17/10/1996 – 4199/47 md.)
  4. d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,
  5. e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,
  6. f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almakveya aldırmak,
  7. g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,
  8. h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almakveya aldırmak,
  9. i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)
  10. j) (Değişik: 17/10/1996 – 4199/5 md.)Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzereBu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,
  11. k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 – 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan 36 EF 008 plakalı aracın, 22.07.2011 tarihinde Kars’a doğru seyir halinde iken Selim-Kars karayolunda, davalı idarece yapılan yol çalışmaları sırasında açıldığı iddia edilen çukura düşmesi neticesinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucunda, olayda davalı idarenin % 100 kusurlu bulunduğu iddiasıyla sigortalısına ödediği 14.875,00 TL’nin 21.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur.Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.6.2012 gün ve E:2012/20, K:2012/325 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.2.2015  gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve  OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

 

Üye

Ertuğrul ARSLANOĞLU

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT