ÖZET: Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/405 KARAR NO : 2019/484 KARAR TR: 08.07.2019 | ÖZET: Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
KARAR
Davacı : S.J. Sig.A.Ş.
Vekili : Av. S.O.
Davalı : Ümraniye Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.Ö.A.G.
O L A Y: Davacıvekilidavadilekçesindeözetle; dava dışı sigortalıları F.K.’a ait 34 KE 0704 plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından sigorta kapsamına alındığını, 08.03.2018 günü seyir halinde iken yolda yapılmış olan çalışma alanına aracın düşmesi neticesinde hasar gördüğünü, davalı idarenin kazanın ve hasarın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, araçta yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda saptanan toplam 19.999,70 TL hasar bedelinin müvekkili şirketçe 02.04.2018 tarihinde hak sahibine ödendiğini, 08.03.2018 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağına ve Ekspertiz Raporuna göre davalı idarenin sigortalı araçta meydana gelen hasardan hukuken sorumlu olduğunu, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 19.999,70 TL rücuen tazminat alacaklarının hak sahibine ödeme tarihi olan 02.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazmini istemiyle 11.7.2018 tarihinde adliyargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL ANADOLU 18.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.12.2018 gün ve E:2018/309, K:2018/536 sayı ile, dava konusu hasarın sigortalı aracın Yüksel Caddesi üzerinde seyir halinde iken yolda yapılmış olan çalışma neticesinde çukura düşülmesi sonucu meydana geldiği; dava dilekçesi ekinde yer alan fotoğraflarda yol kenarında oluşan çukur sebebi ile kazanın oluştuğu; kaza tespit tutanağının da bu yönde olduğu ve bu haliyle davalı belediyeye hizmet kusuru nedeni ile husumet yöneltildiği; bu bağlamda belediyelerin yol ve kaldırım bakım ve onarım yükümlülüğünün tabi oldukları belediye kanunundan kaynaklandığı; belediye kanunu gereğince hizmet ifasında davalı idarenin kusurundan dolayı meydana gelen zararın idari yargı mevzuatına tabi olduğu; idareye karşı zarar görenlerin İYUK uyarınca idareye karşı tam yargılama davası açmaları gerektiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal kararlarının da bu yönde olduğu gerekçesiyle, davanın 114/1-b, 115/2 uyarınca davanın usulden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi: 8.3.2019 gün ve E:2019/654, K:2019/488 sayı ile, yapılan değerlendirmede benzer mahiyette olan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11/04/2017 tarih ve 2016/15802 E., 2017/3926 K. sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/13720 E., 2017/6918 K. sayılı kararlarında görevli mahkemenin idari yargı olduğunun belirtildiği; yolda yapılan çalışma sırasında çalışma alanının(çukurun) kapatılmaması, gerekli önlemlerin alınmaması şeklinde hizmet kusuru nedeniyle oluşan eylemde yargı yolunun idari yargı olduğu anlaşıldığı ve mahkemece de bu yönde karar verildiği gerekçesiyle, davacı vekilinin yaptığı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/l maddesi gereğince esastan reddine karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kezaynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 9.İDARE MAHKEMESİ: 13.5.2019 gün ve E:2019/1078 sayı ile, Adli yargıdan görevsizlik kararıyla Mahkemelerine gelen davanın Mahkemelerinin görev alanına girmediği ve olayda adli yargının görevli olduğu değerlendirildiğinden; Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve Eşleyişi Hakkındaki Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine,
Uyuşmazlık Mahkemesi kararına kadar dosyanın incelemesinin ertelenerek BEKLETİLMESİNE karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan08.07.2019 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyasının UYAP örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın bir kısmının idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından kasko sigorta poliçesiyle sigortalanan 34 KE 0704 plakalı aracın, 16.01.2018 tarihinde trafikte seyir halinde iken yol üzerinde bulunan çukura düşmesi sonucu oluşan madi hasarlı trafik kazasında, uğranılan zararın davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle sigortalıya ödenen 19.999,70 TL’nin davalı idareden tahsili istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle İstanbul 9.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2018 gün ve E:2018/309, K:2018/536 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 9.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2018 gün ve E:2018/309, K:2018/536 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 08.07.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ