);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Sigortalı aracın uğradığı hasar bedeliniödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/441

KARAR NO   : 2019/496

KARAR TR    : 08/07/2019

 

ÖZET: Sigortalı aracın uğradığı hasar bedeliniödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R

          Davacı                           : G. Sigorta A.Ş.

          Vekilleri                         : Av. A. B. Av. B. Ö.

          Davalı                           : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekili                             : Av. N. Ö.

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı 19 .. 200 plakalı otomobilin dava dışı uğur Sarı’nın sevk ve idaresinde iken 22/11/2015 tarihinde yol üzerindeki davalı kurumun bakım ve sorumluluğu altındaki yolda yapım çalışması alanında bulunan taş parçalarının aracın alt kısmına çarpması sebebiyle tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında “meydana gelen kazada 19 FN 200 plakalı otomobil sürücüsü Uğur Sarı’nın herhangi bir kusurunun olmadığı, kazaya yol üzerindeki taş sebep olduğundan yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluşun kazadan sorumlu olduğu” hususunun tespit edildiği, müvekkil sigorta şirketinin sigortalısına 14 01 2016 tarihinde 7.632,89 TL ödeme yapıldığını belirterek ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte asli ve tam kusurlu davalı kurumdan tahsili istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğü’ne karşı 15/08/2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi: 14/12/2017 gün 2016/377 E. 2017/591 K. sayılı dosyada “davalı idarenin meydana gelen trafik kazasında tam kusurlu olduğu, davacı sigorta şirketi her ne kadar 7.632,89 TL ödeme yapıldığını belirtmiş ise de, alınan bilirkişi raporuyla hasarın 7.292.66 TL olduğu belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 7,292,66 TL’nın 14 01/2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine” karar vermiş, karar aleyhine istinaf yoluna başvurulmuştur.

          ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ: 08/02/2019 gün, E:2018/869, K:2019/142 sayılı dosyada “TC. Anayasanın 125/son maddesinde “idare, kemli eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” denmekte olup, idarenin doğurduğu zararları ödemesi Anayasal bir zorunluluk olarak hükme bağlanmıştır.

          Buna göre, idarenin kamu hizmetinin ifasında, söz konusu hizmetlerin gereği gibi yerine getirilmemesi, kamu hizmetinin zamanında ve/veya hiç yerine getirilmemesi, yani hizmet kusuru nedeniyle ortaya çıkan zararlardan idare sorumludur. İdarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2 1-b maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir.

          6102 Sayılı TTK’nun 1472 maddesinde ise halefıyet usulü düzenlenmiştir. 1472. madde hükmüne göre, sigortacı sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçecek, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak tazmin edilen bedel kadar sigortacıya intikal edecektir.

          KTK’dan doğan sorumluluk davaları 85 ve devamı maddelerinde düzenlenen “motorlu aracın işletilmesinin” sonucu doğan zararlar nedeni ile “motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin” sorumlu olduğu davalardır. Yani. KTK’ nın 106. maddesi gereğince Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların işletilmesi nedeniyle araç işleticisi sıfatıyla (KTK’nın 85. maddesi gereğince} kamu idareleri ve kuruluşlarına karşı açılacaklar da dâhil bütün araç sahibi ve işleticilerine karşı açılan davalar adli yargı kolunun görev alanına girmektedir. Buna karşın kamu idareleri ve kuruluşlarının trafik güvenliği ve düzenini sağlamak amacıyla gerek kendi kuruluş yasaları gerekse 2918 sayılı KTK’na göre yürüttükleri hizmetlerin, kamu hizmeti niteliğini taşıması dikkate alındığında, trafik düzeni ve güvenliği hizmetlerinden kaynaklandığı iddia edilen zararların tazmini istemiyle ilgili idarelere karşı açılan davalar idari yargı kolunun görev alanına girmektedir (Hukuk Genel Kurulunun 29 06 2016 tarih ve 2014 17-1163 Esas 2016/909 Karar sayılı emsal içtihadı).

          Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü bir kamu tüzel kişisidir. Anılan tüzel kişiliğin eylem ve işlemleri kamusal nitelikli olup, kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir Somut olayda, dava konusu kazanın, yoldaki bakım ve onarım çalışmaları sırasında gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle meydana geldiği iddia edilmekte olup, istemin ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne yönetilmesinin nedeni de davalı idarenin hizmet kusurundan doğan zararın ödetilmesine ilişkindir. Bu durumda, 2577 Sayılı İdare Yargılama Kanunun 2/1 -b. maddesi gereğince bu tür işlemlerin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılarak davada ileri sürülmesi gerekir.

          Hal böyle olunca, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı işbu itirazın iptali davasında idari yargının görevli olduğu hususu gözetilerek HMK’nun 114-1-b ve 115 2. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek hükmün kurulmasında isabet görülmemiştir,

          HMK’nun 355. maddesinde, istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak kamu düzenine aykırılık hallerinin re’sen gözetileceği şeklinde düzenleme mevcuttur. HMK’nun 114 l-b. maddesi gereğince yargı yolunun caiz olması dava şartı olduğundan re’sen gözetilmelidir.

          Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden kabulüne, HMK’nın 353(1 )a-4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının yargı yolu bakımından kaldırılmasına, davanın HMK’nun 114 l-b. maddesi atfıyla ayın yasanın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine” kesin olarak karar vermiştir.

          Davacı vekili bu kez aynı taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ÇORUM İDARE MAHKEMESİ: 07/05/2019 gün, E:2019/253 sayılı dosyada “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde ise, “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” düzenlemesine yer verilmiştir.

          Diğer taraftan; Anayasa Mahkemesi 08/12/2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayılı kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir” hükmüne varmıştır. 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı da bu yöndedir.

          Olayda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararlan gözetildiğinde, mezkûr kanun hükmünün; karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 10.04.2017 tarih, E.2017/124 K.2017/212 sayılı kararı da bu yöndedir.

          Açıklanan nedenlerle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda uyuşmazlık mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine” karar vererek 10/06/2019 tarih ve E:2019/253 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 18.06.2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 08/07/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, kesinleşmiş adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davalı Karayollarının sorumluluk alanındaki yolda meydana gelen maddi hasarlı kaza sebebiyle davacı şirket tarafından ödenen hasar bedelinin, davalı kurumun tam kusurlu olduğu ileri sürülerek rücuen tahsili istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

  1. a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,
  2. b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,
  3. d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,
  4. e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,
  5. f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,
  6. g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,
  7. h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,
  8. j) (Değişik: 17/10/1996 – 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,
  9. k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır” hükmüne yer verilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Çorum İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2019 gün ve E:2018/869, K:2019/142 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Çorum İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2019 gün ve E:2018/869, K:2019/142 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 08/07/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER

                                                  Üye                                Üye                              Üye

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ