);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelinin bir kısmını ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği  hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO    : 2014 / 1067

KARAR NO : 2014 / 1118

KARAR TR  : 29.12.2014

ÖZET: Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelinin bir kısmını ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği  hk.

 

K  A  R  A  R

 

           Davacı       : A.A. T. Sigorta A.Ş.

Vekili          : Av. M. A.(vekillikten vazgeçmesi üzerine idari yargıda :Av.H.K.)

           Davalı         : Batman Belediye Başkanlığı

           Vekili          : Av.M.E.B.

          O L A Y     : Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkili şirket tarafından ….nolu hususi kasko sigortası poliçesi  ile sigortalanan 72 DY 142 plakalı aracın, 30.01.2012 tarihinde Raman Meydan Mahallesi 1112 Sokak mevkiinde bulunan yolda mevcut 60 cm uzunluğundaki ve 30 cm enli, 10 cm derinliğindeki çukur nedeniyle hasarlanmış olduğunu; araçta 12.000.00. TL hasar meydana geldiğini; davalı tarafın kusuru ile orantılı olarak 3.000.00 TL lik hasardan davalı tarafın sorumlu bulunduğunu; müvekkili şirketin meydana gelen hasarı sigortalısına 08.06.2012 tarihinde ödediğini; Türk Ticaret Kanununun 1301. ve devamı maddelerine göre müvekkili şirketin kendi sigortaladığı araç malikinin haklarına böylece sahip olarak, kazada kusuru bulunan şahıslara karşı ödediği meblağı talep etme hakkına sahip bulunduğunu; kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında hasarın meydana geldiği mevkide hizmetin kötü işlemesi ve hizmetin gereği gibi işlememesi sonucu hasarın meydana geldiğini; davalı idarenin meydana gelen hasarda haksız fiil hükümleri ve KTK 10. ve 110. maddesi çerçevesinde sorumluluğu bulunduğunu; davalıya 26.07.2012 tarihli ihtarname çekildiğini ancak davalının müvekkili şirkete ödeme yapmadığını; taraflar arasındaki ilişki, TTK’ nda düzenlenen sigorta sözleşmesinden kaynaklandığına ve bu tür sözleşmeler TTK’nun 3. ve 4. maddeleri hükümleri uyarınca mutlak ticari davalardan olduğuna göre, somut olayda ticari işlerdeki temerrüt faizi oranına hükmedilmesinin gerektiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; şimdilik 2.000.00.TL asıl alacaklarının tüm ferileri ile birlikte ödemenin sigortalıya yapıldığı 08.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsili istemiyle 14.3.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

BATMAN 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA): 3.10.2013 gün ve E:2013/151, K:2013/581 sayı ile, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağının açık olduğu; olayda, olay tarihi itibariyle kamu kuruluşu niteliğinde olan Belediye’nin kamu hizmetini, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütüp yürütmediği, kamu yararına uygun şekilde işletip işletilmediği hususunun irdeleneceği, bu bağlamda hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının araştırılacağı;  bu araştırmanın da idari yargı yerlerince yapılmasının gerektiği; imar yolu kapsamında bulunan yoldaki çukurdan dolayı kazanın meydana geldiğinin iddia edildiği, yolun bakım ve onarımının idari hizmet kapsamında kaldığının anlaşıldığı gerekçesiyle; dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16.1.2014 gün ve E:2013/20602, K:2014/462 sayılı ilamı ile onanmış ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı olaydan dolayı bu kez, 3.000.00TL istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BATMAN İDARE MAHKEMESİ: 28.5.2014 gün ve E:2014/922, K:2014/1228 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110. maddesinin 1. fıkrasında; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verildiği; dosyanın incelenmesinden; Davacı sigorta şirketi tarafından, KASKO sigortası ile sigortalanan 72 DY 142 plakalı aracın, Raman Meydan Mahallesi, 1112 Sokakta bulunan 10 cm derinliğindeki çukur nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen trafik kazasında 12.000,00 TL tutarında hasarlanması olayının, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı ileri sürülerek, toplam 3.000,00 TL tutarındaki zararın tazmini istemiyle ilk olarak Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan davada, anılan mahkemenin 03/10/2013 tarih ve 2013/151 esas, 20134/581 sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın yargı yolu nedeniyle reddedilmesi ve anılan kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/20602 esas, 2014/462 sayılı kararı ile onanması üzerine, bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği açık olup, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle, davanın idari yargıda (mahkemelerinde) görülüp görülemeyeceğinin tespitinin gerektiği; buna göre, davacıların uğradığı belirtilen zararın, 2918 sayılı Kanundan doğan bir sorumluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığının ortaya konulmasının gerektiği; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla, ulaşım, şehir içi trafik hizmetlerini yapmak belediyenin görev ve sorumlulukları arasında sayıldığı; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde; bu Kanunun amacının, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğuna yer verildikten sonra, 10. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunla belediyelere verilen görevlerin il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütüleceği, (b) bendinde ise, belediyenin görev ve yetkilerine yer verilmiş olduğu; o halde, mahalli müşterek olmak şartıyla, belediye sınırları içindeki yolların yapım ve bakımıyla görevli ve yetkili olan belediyenin, yol yapım ve bakımında kusurlu olması nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, anılan Kanundan doğan sorumluluktan kaynaklandığı sonuç ve kanaatine varıldığı; bu durumda; davacı tarafından KASKO sigortası ile sigortalanan araçta, davalı idarenin, yol yapım ve bakımında hizmet kusuru bulunması nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen trafik kazası sonucunda oluşan hasarın, belediye sınırları içindeki yolların yapım ve bakımından sorumlu olan davalı idarenin, 2918 sayılı Kanun’un 10. maddesinde belirtilen sorumluluğundan kaynaklandığının ileri sürülmesi nedeniyle, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, adlî yargı yerlerinin görev alanında bulunduğundan görev yönünden reddinin gerektiği; diğer yandan, idari eylem ve işlemlerin idari yargı yerlerinde görülmesi gerekirken, 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesiyle, anılan Kanundan doğan bütün sorumluluk davalarının adlî yargıda görüldüğü ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itiraz başvurusu neticesinde, Anayasa Mahkemesi’nin 26/12/2013 tarih ve 2013/68 esas, 2013/165 sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği; ayrıca, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 06/02/2012 tarih ve 2012/3 esas, 2012/29 karar; aynı gün ve 2011/256 esas, 2012/25 karar; 04/06/2012 tarih ve 2012/101 esas, 2012/133 sayılı kararlarında da, 2918 sayılı Kanundan kaynaklanan tazminat davalarında adlî yargının görevli olduğuna karar verildiği; bakılmakta olan davada, ilk olarak adlî yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesi gereğince, davanın taraflarınca, iş bu kararın kesinleşmesinden sonra görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunulabileceğinin açık olduğu gerekçesiyle; davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş; bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Bahri AYDOĞAN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyasının aslı ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasar bedelinin bir kısmını ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirkete Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı aracın, 30.01.2012 tarihinde Raman Meydan Mahallesi 1112 Sokak mevkiinde bulunan yolda mevcut 60 cm uzunluğundaki ve 30 cm enli, 10 cm derinliğindeki çukur nedeniyle hasar gördüğü, araçta 12.000.00. TL hasar meydana geldiği; davacı şirket tarafından sigortalıya ödenen hasar miktarının 3000.00TL’lik kısmına isabet eden kısmının, maddi zararın oluşmasında kusurlu olduğundan bahisle davalı Belediyeden tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Batman 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verdiği görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Batman 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verdiği 3.10.2013 gün ve E:2013/151, K:2013/581 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Bahri

AYDOĞAN

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT