ÖZET : İdarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 804 KARAR NO : 2014 / 836 KARAR TR : 22.9.2014 | ÖZET : İdarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı :M.L.
Vekilleri :Av.M.E. & Av.Ş.Ö.
Davalılar :1.Melikgazi Belediyesi Başkanlığı
Vekilleri :Av.M.Ü.& Av.Z.S.& Av.T.B.
2.Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekilleri :Av.H.B. & Av.H.Y. & Av.H.İ.Y.& Av.Ü.Ş.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kayseri ili Melikgazi ilçesi Tavlusun Mahallesi 11102 ada 18 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın imar planında yeşil alan/park alanında kaldığını, taşınmazın belirtilen imar durumuna göre taşınmazdan fiilen ve hukuken tasarruf etme imkanının mümkün olmadığını, davacının bu şekilde zarara uğradığını belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davacı vekili 23.10.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin talep/ek dava hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atma tazminat bedeli olarak dosyada talep ettikleri 15.000,00 TL’lik bedeli ıslah suretiyle 1.890.480,00 TL daha artırarak talep miktarı toplam 1.905.480,00 TL’ye çıkardıklarını, bu miktarın dava tarihi olan 27.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesi: 20.12.2012 gün ve 2012/66 Esas, 2012/534 Karar sayılı kararında aynen “ Toplanılan delillerin incelenmesi sonunda; Davacının malik olduğu getirtilen tapu kaydından anlaşılan davalı taşınmazın keşif sonrası düzenlenen harita mühendisi Muhammed GÜNGÖR’ ün 01 10 2012 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 47,40 m lik kısmına stabilize yol yapmak sureti ile fiili olarak el atıldığı. 1/1000 ölçekli planda bu kısım genişliği 30.00 metreden küçük ve ilçe belediyesi yetki alanındaki/yol olarak planlandığı. Al (43.87 m2), A2 (68.03 nr) harfi ile gösterilen kısımlara stabilize yol yapmak suretiyle fiili olarak el atıldığı, 1/1000 ölçekli planda bu kısımlar büyüklüğü 30000 m2 den büyük ve büyükşehir belediyesi yetki alanındaki park alanı olarak planlandığı, A4 (11.92 m2) , A5 (224.88 m2) harfi ile gösterilen kısımlar fiili olarak el atılmayan alan olup 1/1000 ölçekli planda bu kısımlar genişliği 30.00 metreden küçük ve ilçe belediyesi yetki alanındaki yol olarak planlandığı, A3 (11.05 m2) A7 (12711.78 m2), A8 (14.17 m2) , A9 (99.40 m2) harfi ile 1/1000 ölçekli planda bu kısımlar büyüklüğü 30000 m2 den büyük ve büyükşehir belediyesi yetki alanındaki park alanı olarak. AA (69.89 m2) harfi ile gösterilen kısmın fiili olarak el atılmayan alan olup bu alanın 1/1000 ölçekli onanmış imar planı dışında kaldığının bildirildiği anlaşılmıştır. Davalı taşınmazın imar planında bakım ve onarım sorumluluğu davalı Kayseri Büyükşehir Belediyesinde olan 30.000.00 m2 den büyük park olarak ayrıldığı, bu nedenle davalı Melikgazi Belediyesinin bakım ve onarım sorumluluğu bulunmadığı ,davalı taşınmaza fiilen ve hukuken el atıldığı sabittir. Bilirkişi heyetince düzenlenen raporun dosyadaki bilgi ve belgelerle uyumlu karar vermeye yeterli olduğu anlaşılmakla. araştırılacak başkaca hususun kalmadığı kanaatine varılan’ aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçesi ile dava konusu taşınmaza fiilen ve hukuken el atıldığını belirterek, davanın ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yönünden kabulüne, davalı Melikgazi Belediyesi aleyhine açılan davanın ise husumetten reddine karar vermiş, karar davalı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 18.Hukuk Dairesi: 16.04.2013 gün ve 2013/2810 Esas, 2013/6526 Karar sayılı kararı ile özetle; davacını mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın genel ve düzenleyici işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığını, bu nedenle davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediğini belirterek, hükmün HUMK nun 428.maddesi gereğince bozulmasına karar vermiş, davacı vekili 01.08.2013 tarihli dilekçesi ile karar düzeltme talebinde bulunmuş, 21.11.2013 tarihli dilekçesi ile karar düzeltme talebinden feragat etmiştir. Yargıtay 18.Hukuk Dairesi 09.12.2013 gün ve 2013/15658 Esas, 2013/17318 Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin feragat nedeniyle reddine karar vermiştir.
Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesi: 04.03.2014 gün ve 2014/12 Esas, 2014/46 Karar sayılı kararı ile : “davanın konusunun davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planına göre davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğunu, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde yer alan ‘İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları’ kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile HMK. 114/b, 115/2. maddeleri gereğince dava şartlarından olan yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddine karar vermiş, verilen karar karara şerh edildiği üzere 05.05.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle; idari yargı yerinde dava açmıştır.
Kayseri 2.İdare Mahkemesi: 25.06.2014 gün ve 2014/517 Esas sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın 159,30 m² lik kısmına stabilize yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığının, adli yargı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporla anlaşılması karşısında, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemelerinin görevine girmeyen ve adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 22.9.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının taşınmazına imar planında yeşil alan/park alanında kaldığı, taşınmaza fiilen ve hukuken el atıldığı bu şekilde davacının zararına yol açıldığı belirtilerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL’lik bedeli ıslah suretiyle 1.890.480,00 TL daha artırarak talep miktarı toplam 1.905.480,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde; davalı Melikgazi Belediye Başkanlığı’nın 24.02.2012 gün ve 1542 sayılı yazısı ile; dava konusu taşınmazın imar planında park alanı, yol, kısmen onama dışı, kısmen de sosyal tesis alanında kalan kadastro parseli olduğunu, ana arter niteliğinde olmayan yol da ve 30.000 m² den büyük park alanında kalmakta olup, konut adasına basan kısmının bulunmadığı bildirilmiştir. Yine Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nın 14.02.2012 gün ve Madde 38.KBB. 0-13-E-25-377-609 sayılı yazı cevabında; dava konusu taşınmazın 01.08.1991 tarihinde onaylanan il 1/1000 ölçekli imar planında sosyal tesis alanı, şeritvari park ve yaya yolu olarak planlandığını, söz konusu parkın 30.000 m2’den büyük olmasına rağmen bölgesel park niteliği taşımadığından Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nın görev ve sorumluluğunda bulunmadığını belirttiği görülmüştür.
İnşaat Mühendisi Bilirkişileri Hakan Himmet Barlak, Ahmet Türkmençalıkoğlu ve İzamettin Çınar 22.10.2012 tarihli raporlarında; dava konusu taşınmazın imar planında 30.000,00 m² den büyük park, ana arter niteliğinde olmayan yol, sosyal tesis alanı olarak ayrılmış olduğunu, kısmen de imar planı sınırları dışında kaldığını, dava konusu taşınmaza kısmen ve fiilen el atılmış olduğunu, dava konusu taşınmazın imar planında ana arter niteliğinde olmayan yol olarak ayrılmış yerde kalan 284.20 m² lik kısmının, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında 30.000,00 m² dün büyük park olarak ayrılmış bölümünün kuzey bitişiğindeki yol olduğu ve bu park ile proje bütünlüğü arz ettiği kanaatine varılmış olduğu belirtilmiştir.
Fen bilirkişisi Muhammed Güngör 01.10.2012 tarihli raporunda;
“ A harfi ile gösterilen 47.40 m2’lik kısmına Stabilize yol yapmak sureti ile fiili olarak el atılmıştır. 1/1000 ölçekli Elanda bu Kısım genişliği 30.00 m. den küçük ve İlçe Belediyesi yetki alanındaki yol olarak planlanmıştır.
A1 (43.87 m2) , A2 (68.03 m2) harfi ile gösterilen kısımlara Stablize yol yapmak sureti ile . fiili olarak el atılmıştır. 1/1000 ölçekli Planda bu kısımlar büyüklüğü 20000 m2 den Büyük ve Büyükşehir Belediyesi yetki alanındaki Park alanı olarak planlanmıştır
A4 (11.92 m2) , A5 (224.88 m2) harfi ile gösterilen kısımlar, fiili olarak el atılmayan alanlar olup,1/1000 ölçekli Planda bu kısımlar genişliği 30.00 m.den küçük ve İlçe Belediyesi yetki alanındaki yol olarak planlanmıştır
A3 (11.05 m2) , A7 (12711.78 m2), A8 (14.17 m2) , A9 (99.40 m2) harfi ile gösterilen kısımlar, fiili olarak el atılmayan alanlar olup,1/1000 ölçekli Planda bu kısımlar büyüklüğü 30000 m2 den Büyük ve Büyükşehir Belediyesi yetki alanındaki Park alanı olarak planlanmıştır
A6 (69.89 m2), harfi ile gösterilen kısım, fiili olarak el atılmayan alan olup, Bu alan 1/1000 ölçekli onanmış İmar planı dışında kalmaktadır.” Şeklindeki açıklamaları ile, dava konusu taşınmazın bir kısmına stabilize yol yapılmak sureti ile müdahale edildiğini, ekli krokide A harfi ile gösterilen kısmın ilçe belediyesinin sorumluluk alanında, A1 ve A2 ile belirtilen kısımların ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nın sorumluluk alanında olduğunu açıkça belirttiği tespit edilmiştir.
Hal böyle iken dava konusu taşınmazın imar planında “Stabilize Yol”, “Park Alanı” olarak ayrıldığı ve fen bilirkişisi Muhammed Güngör’ün 01.10.2012 tarihli raporuna göre taşınmazın 159,30 m² lik kısmına Stabilize Yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.
Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlardan bir tanesine fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.
İdarenin dava konusu 11102 ada 18 Parsel numaralı taşınmaza kamulaştırmasız el atması karşısında, bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.
Her ne kadar Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 16.04.2013 gün ve 2013/2810 Esas, 2013/6526 Karar sayılı kararında; “Dosyadaki kanıt ve belgelerin incelenmesinde; fen bilirkişisi raporunda dava konusu 11102 ada 18 parsel sayılı 13.302,39 m2 yüzölçümlü taşınmazın 159,30 m2’lik kısmına stabilize yol yapılmak suretiyle el atıldığının belirtildiği, imar planında park olarak belirlenen taşınmazın geri kalan bölümüne el atmanın bulunmadığı, stabilize yol olarak el atıldığı belirtilen yerin imar planında park olarak belirlenen bölümde kaldığı,stabilize yolun Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı tarafından yapıldığına dair hiçbir kanıt ve belgenin bulunmadığı,, davalı Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı tarafından imar planına uygun olarak kısmen fiili el atma durumunun bulunmadığı, mahkemece de taşınmazın imar planında davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının sorumluluğunda olan büyük park alanında kalması nedeni ile taşınmazın tamamının bedelinin tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.” şeklindeki tespiti ile dava konusu taşınmaza fiilen davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı tarafından el atıldığının ispatlanamaması ve mahkemece karar verilirken dava konusu taşınmazın Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının sorumluluk anında kalan büyük park alanı olarak nitelenmesi nedenleri ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu Hükümlerine göre idari yargıda görülmesi gerektiği belirtilmiş ise de; Yargıtay tarafından yapılan söz konusu tespitlerin görev ilişkin değil, davanın esasına ilişkin olduğu, dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığının dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporları ile sübuta erdiği, hal böyle iken taşınmazın el atılan kısımlarının hangi davalının sorumluluk alanında kaldığı ve bu el atmanın kim tarafından yapıldığı hususlarının adli yargı yerinde esasa ilişkin değerlendirme sırasında ele alınması gerektiği sonucuna varılmakla, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin belirtilen kararında bozma gerekçeleri Mahkememizce yapılan mahkemelerin görevine ilişkin değerlendirmede dikkate alınmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, Kayseri 2.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 2.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.03.2014 gün ve 2014/12 Esas, 2014/46 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 22.9.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Vekili Zehra Ayla PERKTAŞ
| Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
| Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU | Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |