ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/437 KARAR NO : 2019/464 KARAR TR : 08/07/2019 | ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : Axa Sigorta Anonim Şirketi
Vekili : Av. R. Ö.
Davalı : Ümraniye Belediye Başkanlığı
Vekilleri : Av. M. Y. Av. Ö. A. G.
O L A Y :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketçe kasko sigortalı 34 .. 0267 plakalı aracın 25.08.2015 tarihinde Ümraniye bölgesinde yol kusuru nedeniyle hasar gördüğünü, müvekkili şirket sigortalısına kazada meydana gelen hasar nedeniyle ekspertiz raporuna dayanarak 18.09.2015 tarihinde 1.160,00 TL, 21.09.2015 tarihinde 2.386,36 TL, 22.09.2015 tarihinde 208,80 TL olmak üzere toplam 3.755,16 TL hasar tazminatı ödendiğini, ödenen bu miktarın ödenmesi için davalıdan talepte bulunulmuşsa da alacağın ödenmediğini, TTK 1472.maddesi ve diğer ilgili maddeleri ile sigorta poliçesi genel şartları gereğince müvekkili şirkete ödediği tazminat miktarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, hasar bedelinin tahsili için İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/22815 Esas sayılı dosyada ilamsız takip başlatılmış ise de davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/22815 Esas sayılı dosyasındaki takibe asıl alacak ve işlemiş faizi yönünden yapılan itirazın iptali istemiyle Ümraniye Belediye Başkanlığı’na karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL (ANADOLU) 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 25.12.2018 gün ve E:2016/452, K:2018/410 sayılı dosyada “Dava haksız fiil nedeniyle davacı sigorta şirketinin sigortalısına meydana gelen zarar nedeni ile ödediği bedelin davalı belediyeden rücuen tahsiline ilişkindir.
Davalı İdare kamu hizmeti görmektedir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararda niteliği itibari ile hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olduğu için bu zararların tazmini amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesine göre idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiğinden Hukuk Genel Kurulunun 04.11.2015 tarih 2015/17-86 Esas 2015/2364 Karar sayılı kararı da aynı yönde olduğundan bu davalara bakma görevi idari yargıya ait olmakla yargı yolu caiz olmadığından HMK 114/1-b gereğince davanın idari yargıda görülmesi gerektiği” görüşüyle “yargı yolu dava şartı yokluğu nedeni ile dava dilekçesinin HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine” dair verdiği karar istinaf edilmeksizin 10/04/2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez rücuen tazminat istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 3. İDARE MAHKEMESİ: 15.05.2019 gün ve E:2019/1132 sayılı kararı ile “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, kasko sigortalı 34 YC 0267 plakalı araçta İstanbul Ümraniye ilçesinde 25/08/2015 tarihinde yol kusuru nedeniyle oluşan ve sigortalıya ödenen 3.755,16-TL tutarındaki zararın tazmini istemiyle ilk olarak ilamsız takibi başlatıldığı, takibe yapılan itiraz üzerine itirazın iptali istemiyle İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/452 esasına kayden dava açıldığı, anılan Mahkemece 25/12/2018 tarih ve E:2016/452, K:2018/410 sayılı görevsizlik kararı verilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında. İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” Kararına varmıştır.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 20/02/2017 tarih ve E: 2017/42 ve K: 2017/102 sayılı ve 08/05/2017 tarih ve E: 2017/249 ve K: 2017/294 sayılı kararları da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle; Davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanısıyla 2247 sayılı Kanunun 19. maddesine istinaden görevli yargı merciin belirlenmesi için (Mahkememizin dava dosyası ile İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/12/2018 tarih ve E:2016/452, K:2018/410 sayılı dosyasının asıllarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine,) Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir karar verilinceye kadar iş bu dava dosyasının bekletilmesine” karar vererek, 29/05/2019 gün, 2019/1132 esas no’lu üst yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 18/06/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 08/07/2019 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME :
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı şirket tarafından sigortası yapılan taşıtın geçirdiği trafik kazası sonucu oluşan hasar sebebiyle davacı tarafından ödenen bedelin tahsili amacıyla İstanbul (Anadolu) 4. İcra Müdürlüğünün 2015/22815 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Söz konusu 67. Madde: Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.
Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Kaldı ki davanın idarenin hizmet kusuru sonucu oluşan trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davası olarak kabulü halinde de, Mahkememizin yerleşik içtihatları gereği 2918 sayılı Yasa uyarınca açılan her türlü sorumluluk davalarında adli yargı görevlidir.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile İstanbul (Anadolu) 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.12.2018 gün ve E:2016/452, K:2018/410 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul (Anadolu) 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.12.2018 gün ve E:2016/452, K:2018/410 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 08/07/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ