);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : İcra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 100

            KARAR NO             : 2015 / 117

KARAR TR  : 2.3.2015

ÖZET : İcra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

Davacı            : G.G.

Vekili              : Av. H.G.

Davalılar        : 1- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. M. A.                 (Adli Yargıda)

                         2- Sağlık Bakanlığı

Vekili              : Av. E.G.                   (Adli Yargıda)

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara İli, Keçiören İlçesi, Bağlum Mahallesi 1244 ada 1 parsel ve 1655 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda müvekkilinin hisselerinin bulunduğunu, davalıların, dava konusu parsellerin tamamına fiilen ve hukuken el atmak suretiyle müvekkilinin taşınmazlardan yararlanma imkanını ortadan kaldırdıklarını, kamulaştırmasız el atma bedelinin ödenmesi için davalılar aleyhine Ankara 17.İcra Müdürlüğü’nün 2013/9010 Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yaptıklarını, ancak davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazla ilgili henüz kesinleşmiş bir imar planının bulunmadığını, müvekkili tarafından taşınmaza fiili ya da hukuki el atılmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Diğer davalı Sağlık Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın imar planında Sağlık Tesisleri alanına ayrıldığını, ancak taşınmaza fiilen el atılmadığını, idarenin taşınmaz üzerinde herhangi bir tesisin bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 26.11.2013 tarihli oturumda; taşınmaza fiilen el atmanın bulunmadığını, ancak hukuken el atmanın söz konusu olduğunu belirtmiştir.

            Ankara 13.Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.11.2013 gün, E:2013/192, K:2013/615 sayılı kararı ile özetle; “her ne kadar davacının, davaya konu taşınmazın imar planında sağlık alanı olarak ayrıldığı ve aradan geçen süreye rağmen kamulaştırılmamış olduğundan bahisle davalılar aleyhine kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı 5.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla Ankara 17.İcra Müdürlüğü’nün 2013/9010 takip sayılı dosyasından icra takibi yapıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğundan bahisle itirazın iptali davası açılmış ise de, dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığından ve hukuki el atmanın sabit olduğu anlaşıldığından, 6487 Sayılı Yasanın 21 maddesi gereğince Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın görev yönünden reddine” şeklinde karar vermiştir.

            İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 5.Hukuk Dairesi 24.06.2014 gün ve E:2014/5148, K:2014/18456 sayılı ilamı ile özetle; “dava konusu taşınmaz imar planında sağlık tesis alanı olarak ayrılmış ise de; dosya içerisindeki delil ve belgelere, özellikle davacı vekilinin beyanına göre taşınmazlara davalı idarelerce fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.

            11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasanın 21.maddesi ile Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6.maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

            Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün ve E:2013/93, K:2013/101 sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarından taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.

            Açıklanan nedenlerle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiği” gerekçesiyle hükmün onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 11.İdare Mahkemesi: 04.12.2014 gün ve E:2014/1994 sayı ile özetle; “…Ankara 17.İcra Müdürlüğü’nün 2013/9010 sayılı dosyasına, davalılar tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, borçlular aleyhine %40 icra inkar tazminatı hükmedilmesi talebiyle açılmış İcra İflas Kanununda düzenlenen itirazın iptali davası niteliğinde bir dava olduğundan ve davaya bakmakla adli yargı düzeninde yer alan mahkemeler görevli kılındığından ortada görüm ve çözümü idari yargının görevinde bulunan bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.” şeklindeki gerekçesi ile davada adli yargının görevli olduğunu belirterek mahkemenin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vermiş ve bu şekilde dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının,adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle, son görevsizlik kararını veren mahkemece, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalılar tarafından icra takibine yapılan itirazın iptali ile, takibin devamına, borçlular aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemi ile açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre icra hakiminden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 – 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Olayda, davacının kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı 5.000.000 TL tutarındaki alacağının davalılar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı’ndan tahsili için Ankara 17.İcra Dairesi’nde icra takibi başlattığı, davalıların takibe yaptığı itiraz sonucu takibin durdurulmasına karar verilmesi üzerine;  icra işlemine yapılan itirazın iptali için önce adli yargıda, yapılan itirazın görevsizlik nedeniyle reddedilmesinin ardından idari yargıya başvurulduğu anlaşılmaktadır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 11.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile, Ankara 13.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 11.İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2013 gün, E:2013/192, K:2013/615 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.3.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT